14 Ocak 2014 Salı

IBM: 5 yıl içinde hayatımızı değiştirecek 5 inovasyon

Bu yıl, IBM araştırmacıları her şeyin öğrenebileceği fikri üzerine yoğunlaştı. Bunun sebebi, makinelerin öğrenebildiği, yorum yapabildiği ve bizimle daha doğal ve kişiselleştirilmiş bir şekilde iletişime geçebilmesini sağlayan bilişsel sistemlerin ortaya çıktığı yeni bir çağın içinde olmamızdır. Bu inovasyonlar, bulut bilişim, büyük veri analitikleri ve öğrenebilen teknolojilerin bir araya gelmesi sayesinde ortaya çıkmaktadır.

Bilişim dünyasındaki bu yeniçağ, insanoğlunun yeteneklerini daha da genişletmesine, daha doğru seçimler yapmasına ve bu dünyadaki yolunu çok daha güçlü yeni yollarla bulmasına yardımcı olacak ve hatta ona göz kulak olacak çığır açan gelişmelere sahne olacaktır.

IBM, gelecek 5 yıl içinde hayatımızı 5 farklı alanda değiştirecek 5 inovasyonu şu şekilde listelemiştir:

1.       Eğitim: Sınıflar öğrencileri öğrenecek

Sınıflar daha da akıllanarak öğrencileri eğitim ve öğretimleri süresince tek tek daha yakından tanıyacak ve bu süreçte onların yeteneklerini daha verimli geliştirmeleri için onlara yardımcı olacaktır. Eğitim kurumlarının hızla dijitalleşmesi eğitim sürecinde daha önce hiç bulunmayan birçok faydalı araç gereç sağlamaktadır. Bilişsel ya da öğrenen teknolojiler sayesinde her bir öğrencinin ne kadar öğrendiği ve ilerlediği ile ilgili veri sağlayacak ve bu kullanılarak her bir öğrenci için sürecin en verimli geçmesi yolunda gerekli değişiklikler yapılacaktır.

2.       Perakende: Lokal alışveriş çevrimiçi alışverişi geçecek

Teknoloji trendleri “farklı bir şekilde” de olsa bizi yine mağazalardan alışveriş yapmaya yönlendirecektir. Gelecekte, mağazalar müşterilerine daha kişiselleşmiş ve doğru ilişkilendirilmiş bir alışveriş tecrübesi yaratabilecek ve fiziksel alışverişin keyfini çevrimiçi alışverişin zenginliği ve aynı gün teslimatın keyfi ile birleştirebilecekler.

 3.       Sağlık: Doktorlar sizi sağlıklı tutmak için sürekli DNA’nızdan faydalanacak

Günümüzde yapılacak tedavinin belirlenmesinde hala DNA testi çok nadir kullanılmaktadır. Ama gelecekte bilişsel bilimler ve bulut bilişim ile tüm tedaviler öncesinde DNA testi kullanılıyor olacaktır. Bu test çok daha ucuza, çok daha hızlı ve çok daha sık yapılabilir olacaktır. Kanser tedavisinin kararlaştırılmasında kullanılacak DNA testi bunun dışında felç ve kalp rahatsızlıklarında kullanılacaktır.

 4.       Güvenlik: Sizi çevrimiçinde koruyacak dijital bir koruyucunuz olacak

Güvenlik, şifreler ve kurallar giderek otomatize edilmekte , sadece bizim orada olmamıza dayalı bir hale dönüşmekte ve bu sayede daha da güçlenmektedir. Yeni dijital koruyucunuz sizin arkanızı kollayacak, sizin hakkınızda sahip olduğu veri, cihaz ve uygulama bilgileriyle size tam bir koruma sağlayacaktır. Sizin kimliğiniz ile yapılan işlemleri takip ederek anormal durumlarda sizi anında bilgilendirecektir.

 5.       Şehirler: Şehirler sizi orada yaşamanız içi destekliyor olacak

Şehir sakinleri, akıllı telefonlar ve bilişsel sistemler ile şehrin dijital anahtarını taşıyor olacaklardır. Birkaç parmak dokunuşu ile şehirde olup biten her şeye ulaşabilecek, bu aktivitelerden hangilerinin kendileri için uygun olduğunu anlayabilecek ve oraya nasıl ulaşacaklarını anında öğrenebileceklelerdir. Bu bilişsel sistemler şehir sakinleri ile sürekli iletişim halinde olacakları için onların neleri sevdiklerini bilecek ve onlara kolayca bulamayacakları ilgili seçenekleri sunacaktır.

 

Kaynak

The 5 in 5

 

 

The post IBM: 5 yıl içinde hayatımızı değiştirecek 5 inovasyon appeared first on Etohum.

11 Ocak 2014 Cumartesi

Ürün, Strateji ve İş Modeli Sıralaması Önemlidir

Girişimcilerin yaptığı en büyük hatalardan bir tanesi de stratejilerini netleştirmeden iş modeline geçmeleridir. Önce ürün netleştirilmeli, ardından iş stratejisi belirlenmeli ve sonra iş modeline karar verilmelidir.

Ürünü netleştirmekten kasıt, ürünün uygun piyasada doğru bir ihtiyaç olduğunu netleştirmektir. Ürünü piyasaya sürmek değildir. Pazarın ürününüzü kabul ettiği ve daha çok istediği bir noktaya erişmektir. Bu kabullenme farklı pazarlarda (tüketim, altyapı, donanım vb.) farklı anlamlar taşısa da başka şeyler düşünmeye geçmeden önce yapmanız gereken ilk şey ürün pazar uyumundan emin olmaktır. Bu uyumu yakalamadan önce iş modeline karar vermeniz girişiminiz için yapılabilecek en kötü şeylerden biri olabilir.

Ürün-Pazar uyumunu yakaladığınız anda iş modelinizi düşünmeye başladıysanız bir adım geri atıp takımınızla (ve yatırımcılarınızla) girişiminiz için iyi düşünülmüş gıcır gıcır bir strateji geliştirmelisiniz. Yatırımcılar, en azından iyi yatırımcılar, bu safhada çok faydalıdırlar. En iyi risk sermayeleri çok stratejik düşünürler çünkü onlar çalışan ve çalışmayan birçok stratejiye öncesinde tanık olmuşlardır. Bu yüzden iyi yatırımcılar, birlikte strateji geliştirebilecek en iyi ortaklardır.

Twitter bu anlatılanlara çok iyi bir örnek teşkil etmektedir. 2009’da ürün-pazar uyumunu yakaladıktan hemen sonra takım bütün dikkatini iş modeline vermiştir. Ücretli hesaplardan, veri işine, aboneliklere kadar bir dolu fikir üzerine çalışılmıştır. Ev Williams, tam bu sıralarda Twitter’ı “insanların ilgilendikleri konuları keşfetmek için kullandıkları bilgi ağı” olarak tanımlanıyordu. Dolayısıyla strateji daha çok insanın daha çok bilgi kaynağına ulaşmasını sağlamaktı. Tüm hikâye ağın genişlemesiydi. Bu strateji şöyle bir iş modeli gerektiriyordu: Hizmet herkes için her zaman ücretsiz olmalı. Dolayısıyla Twitter ürünà stratejià iş modeli sıralamasını çok iyi işletti.

Kar modellerini stratejik yönlerine göre oluşturmayan birçok şirket bulunduğu gibi stratejilerinden tam emin olmayan birçok şirket de bulunmaktadır. Bu şirketlerin takım kurmak ve müşteri kitlesini oluşturmak için harcadıkları enerjinin tamamı çöpe gitmekte ve şirkete bir değer olarak dönmemektedir. Bu hatalardan dolayı birçok şirket rakiplerinden geriye düşmektedirler.

Yapılan hatalar genelde ölümcül değildir. Ürün-pazar uyumunu yakalayamamak ölümcüldür. Strateji ve iş modeli konusunda yapılan hatalar çoğu zaman düzeltilebilir. Bu süreç acılı ve maliyetli olmakta; genelde yönetim değişikliği ile sonuçlanmaktadır.

Dolayısıyla yapılması gereken önce ürün-pazar uyumunu yakalamak ve sonra üzerine vakit harcayarak net ve akıllı bir strateji ile işi yürütmektir. Bunun sonrasında iş modeli kendiliğinden belirecek ve siz bu sırada başarı yolunda emin adımlarla ilerliyor olacaksınız.

 

Kaynak:

Product > Strategy > Business Model

 

 

The post Ürün, Strateji ve İş Modeli Sıralaması Önemlidir appeared first on Etohum.

9 Ocak 2014 Perşembe

Çağımıza Uygun Pazarlama Yöneticilerini Nasıl İşe Alabilirsiniz?

Pazarlama alanındaki yeni normlar “geleneksel” pazarlama yöntemlerinden farklıdır. Pazarlama alanı çok ciddi bir değişimi kucaklamış bulunmaktadır. Bu değişimin tam kalbinde de yeni veri çağı (büyük veri) ve mantıksal analizler yatmaktadır. Bu durum yepyeni bir pazarlamacı tanımını ortaya çıkarmıştır. Bu ortamda rekabetçi olabilmek için dönemimizin pazarlamacısının veri ve mantıksal analizler konusunda yepyeni farklı bilgi birikimi ve yeteneklere sahip olması gerekmektedir. Bu tipteki pazarlamacıları bulmak, değerlendirmek, işe almak, eğitmek ve motive etmek geleceğin pazarlama organizasyonunu ve analitik kültürü inşa etmeye çalışanlar için kritik etmenlerdir.

Modern pazarlamacı kimdir?

Modern pazarlamacının pazarlamadaki rolünden bağımsız olarak veri ve analitiklerden beklentileri tutarlı olmalıdır. Her zaman daha üst düzey analitik ve teknik pozisyonlar olsa da, tüm pazarlamacılar için geçerli minimum bir seviye vardır. Gerekli beceri kümesi şunları içermektedir: Veri yönetim prensipleri ve analitik stratejiler konusunda bilgi sahibi olmak, veri kalitesinin rolü konusunu anlamış olmak, veri idaresi ve pazarlama disiplinlerinde verinin değeri konularına hâkim olmak… Günümüzün pazarlamacısının raporlama ve metriklerin çok ötesine geçerek, tüm mantıksal analizler (optimizasyon, puanlama, modelleme, görüntüleme, tahmin yürütme, özelliklendirme vs.) konusunda uzmanlaşması gerekmektedir.

Pazarlamacıların; veri ve analitiklerin etkin kullanılmasını sağlayan teknolojilerde, araçlarda ve tasarım yaklaşımları konusunda tecrübe edinmeleri gerekmektedir. Kampanya tasarımı, çok-kanallı entegrasyon, içerik performansı, kişiselleştirme ve dijital pazarlama tamamıyla gerçek-temelli karar verme mekanizmaları ile yürütülebilir ve ideal olarak çok hızlı bir şekilde müşteri ve pazar ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirilebilir. Bahsettiğimiz modern pazarlamacıların muhakeme ve yaratıcılık yetenekleri üst düzeydedir, meraklıdırlar, amaçları nettir ve gelişmiş, çevik bir kültürü benimsemişlerdir.

Modern pazarlamacıyı nasıl tanırsınız?

Pazarlamacı adaylarını değerlendirirken modern pazarlamacıyı bulamanıza yardımcı olacak bazı teknikler vardır. Adayları değerlendirirken, kampanya belirlemede, projelerinde ve diğer önemli başarılarında karar verme ve değerlendirme sırasında veri ve analitiklerin rolünü ne kadar önemsediklerini inceleyin. Zaman, pazarlamacıların “pazarlama analitikleri portföylerini” sunmaları gereken bir zamandır. Bu portföy, tasarım aşamasında verinin kullanımını, stratejik kararlarda, seçilen stratejileri test ederken kullanılan veri ve analitikleri içermelidir. Pazarlamacıların değişimi nasıl etkilediklerini, hatalarından çıkardıkları dersleri gösterebilmeleri ve sözlü olarak ifade edebilmeleri gerekmektedir.  Pazarlamacılar hem görsellere hem de mesajlara odaklanma eğilimindedirler. Modern (ve analitik) pazarlamacılar; neyi, nasılı ve nedenini açıklayabilir.

Pazarlama kıvraklıklarının yanında adayların teknoloji ve analitik zekâlarını sözlü ve yazılı olarak değerlendirmek önemlidir. Aşağıdaki sorulara yazılı yanıtlar istenebilir:

Pazarlama planlamasında ve yatırımlarında etkili olan karar verme konusunda düşünceleriniz nelerdir?Metrikler ve analitikler arasındaki fark nedir?Pazarlama çalışmalarında en çok faydalandığınız analitik yaklaşımlar nelerdir?“Pazarlama verisi kavramını nasıl tanımlarsınız?Pazarlama konusunda teknolojinin rolü nedir?Pazarlama organizasyonlara nasıl değer katar?Veri ve analitikler pazarlama yaklaşımlarını nasıl değiştirdi?Pazarlama kariyeriniz boyunca ne tür üst düzey analitik teknikler ile karşılaştınız?

Modern pazarlamacı artık bir mühendis, bir mimar ya da bir bilim adamı gibi düşünmelidir. Tasarlamak, test etmek, teşhis etmek, analiz etmek günlük pazarlama faaliyetleri içerisinde yer almalıdır. Bu değişimin kanıtı pazarlama dalındaki iş ilanlarından da anlaşılabilir: tecrübe mimarı, veri mühendisi, web mühendisi, pazarlama teknolojisti, pazarlama analitik müdürü ve müşteri tecrübe yöneticisi. Günümüzde pazarlamacılar, her şeyin ölçülebilir olduğu bir ortamda müşteri yaşam döngüsü, müşteri diyaloğu ve müşteri ilişkilerini yönetmektedir. Buradaki başarının yolu, veri ve analitikleri derinlemesine anlamaktan, kişiselleştirmekten ve bu ilişkiyi sürekli geliştirmekten geçmektedir. Pazarlamacı olmak ve modern pazarlamacıları işe almak için farklı bir zaman dilimine girmiş bulunmaktayız.

 

Kaynak:

How to Find, Assess, and Hire the Modern Marketer

 

The post Çağımıza Uygun Pazarlama Yöneticilerini Nasıl İşe Alabilirsiniz? appeared first on Etohum.

7 Ocak 2014 Salı

Sosyal Kanıt Psikolojisi İle Şirketiniz İçin Güven İnşa Etmenin Yolları

İnsanlar başkalarının yaptıklarını yapmaya eğilim göstermektedirler Psikologlar bu durumu uyum ya da sürü psikolojisi olarak adlandırmaktadır. Pazarlamacılar ise bu duruma sosyal kanıt adını vermektedir. Pazarlamacılar için amaç bir ürünün diğerleri tarafından kabul edildiğini kanıtlayıp müşteri geri dönüşlerini arttırmaktır. Ziyaretçiler, üyeler, müşteriler ve otoriteler size güvenirler. Bilgilendirici sosyal etki yaratacak bir bilginin sitenizin giriş sayfasında ya da şirketinizin girişinde yer alması, insanların ilk değer yargısını geliştirmenin en basit ve en etkili yoludur.

Beyin bilimine dayanan birçok farklı site tasarımı ya da püf noktası olsa da aşağıdaki 7 tanesi insanların şirketinize, pazarladığınız ürüne uyumlanmasını sağlamak diğer bir deyişle sürünüzü genişletmek için özellikle tasarlanmıştır. İşte geri dönüş oranınızı arttırmak için sosyal kanıt kullanmanın yolları:

Referans Yazıları ve Yorumlar“Siz söylerseniz pazarlama olur. Müşterileriniz söylerse sosyal kanıt olur.”

Bu nedenle müşterilerden alınan referans yazıları çok etkilidir. İçerik önemlidir ve amaç üçüncü şahısların bakış açısıdır. Diğer tüm sosyal kanıtlar gibi referans yazıları ve yorumlar satın almayı destekleyici içeriklerdir. Bunları web sitenizin çeşitli yerlerine serpiştirmekte fayda vardır. En ideal senaryo bu referansları her sayfaya ürün veya hizmetinizi anlatacak şekilde koymaktır. Hiçbir zaman referans yazıları için ayrı bir sayfa hazırlamayın. Tek sayfaya toparlandıklarında etkileri fazlasıyla düşmektedir. Neden? Kimse siteyi referans yazıları okumak için ziyaret etmez. Eğer böyle bir sayfanız varsa analitik araçlarınızla sonuçları inceleyebilirsiniz.

Otoritelerden Onay yazıları

Referans yazılarından hemen sonra en etkili yöntem ünlülerden veya uzmanlardan alınan onay yazılarıdır. Bu yazılar otorite konunuz ile ne kadar alakalı ise sosyal kanıtınız o kadar güçlü olur. Eğer ürün veya servisiniz sizin müşteri kitlenizin saygı duyduğu bir otoriteden onay aldıysa o kişiyi bulun ve ana sayfanız ekleyin. Daha da etkili olması için yazıyı bu kişinin fotoğrafı ile birlikte ekleyin. Araştırmalar metnin yanında fotoğrafın olmasının güvenilirliği arttırdığını göstermektedir. Bu aslında her referans yazısı için geçerlidir.

E-posta Listesi Abone Sayıları

E-posta listelerine abone olmak büyük güven gerektirmektedir. Bu yüzden kayıt formlarında güven inşa etmelisiniz. Ziyaretçinize göndereceğiniz içerik ve gönderimlerin sıklığı hakkında bilgi vermenin yanında sosyal kanıt sunmanızda yarar vardır. Eğer abone sayınız genişse bunu gösterin. Bu sayı yeterince çok değilse, blog ya da haber e-postalarınıza abone olan birinden aldığınız referans yazısını gösterebilirsiniz.Bu yöntem gerçekten çalışmaktadır. Orbit Blog sadece bu yolla abone sayısını %1400 arttırmıştır.

Sosyal Paylaşım Butonları

Blogunuza yazılarınızın kaç kere tweet edildiği, kaç beğeni aldığı veya kaç kere paylaşıldığını koymak gerçekten çok basittir. Bunların her bir tanesi içeriğin iyi olduğunu onaylayan sosyal kanıtlardır. Eğer bu sayılar düşük olacaksa koymamanızda fayda var, çünkü sosyal kanıtın azlığı da çokluğu kadar etkilidir. Az sosyal kanıttansa hiç sosyal kanıt olmaması daha iyidir.

Sosyal Medya Widgetları: Twitter Kutusu ve Facebook Hayran Kutusu

Twitter ve Facebook kutuları 3 farklı şey göstermektedir:

Sizi takip eden kitlenin genişliğiBelli takipçilerinizin profil fotoğraflarıSon güncellemeler

Bunlardan ilk ikisi sosyal kanıttır. Eğer fotoğraf ziyaretçinin tanıdığı bir yüzse bu yöntem çok daha etkili olacaktır. İş bir anda ziyaretçinizin tanıdığı birinin davranışına uygunluğa dönüşür. Eğer bu sosyal ağlarda aktif değilseniz bu kutuları koymayınız. Niye ziyaretçilerinizi ölü bir sosyal hesaba yönlendiresiniz? Bu şekilde onları sizi terk etmeye yönlendirmiş olursunuz. İnsanlar kalabalık olmayan sürülere katılmak istemezler.

Basındaki Haberler

Eğer basında yer aldıysanız, geri dönüş oranınızı ve güvenilirliğiniz arttırmak için önemli bir şans yakaladınız demektir. Direk ana sayfanız da sizden bahseden medya kuruluşunun logosunu kullanın. Halkla ilişkiler üzerine çalışan şirketler için çok daha etkili olsa da bloglarda da çok etkili olmaktadır. Eğer herhangi bir ünlü bir site için konuk yazarlık yaptıysanız onların logosunu ana sayfanıza ya da özgeçmiş sayfanıza kesin koymalısınız.

Güvenirlilik Kutuları

Küçük bir alanda güvenilirliğinizi arttırmanızın bir diğer basit yolu da ana sayfanızın tasarımında sosyal kanıt ikonlarını ve logolarını yerleştirdiğiniz güven kutularını eklemektir. Bu kutuya şunları koyabilirsiniz:

Dernek üyelikleriBaro üyelikleriYelp skorlarıGüvenlik sertifikalarıÖdüller

Sosyal Kanıt Toplamaya Devam Edin

Sosyal kanıtlarınızı dosyalayın. Elinizdeki sosyal kanıtların uçup gitmesine izin vermemenin birkaç yolu vardır:

Gelen övgüleri ayrı bir e-posta dosyasında toparlayınTwitterdan gelen övgüleri toparlamak için “Favorilerime Elkle” butonunu kullanınDiğer sosyal medya övgüleri için ekran görüntülerini kaydedip saklayınEl yazması övgüleri bir zarfta toparlayın.

Bunları mütemadiyen sitenizin sayfalarına serpiştirmeye devam edin. Takımınız ile ilgili Linkedin referanslarını sitenizdeki takım sayfalarınıza ekleyin. Bunları alışveriş sonrası teşekkürler sayfasına bile koymak güvenilirliğinizi arttırmanın en iyi yollarından biridir.

Kaynak:

The Psychology of Social Proof & How to Build Trust in Your Business

The post Sosyal Kanıt Psikolojisi İle Şirketiniz İçin Güven İnşa Etmenin Yolları appeared first on Etohum.

6 Ocak 2014 Pazartesi

Satış Ekibini Nasıl Kurmalısınız?

Belki de birçok teknik girişimcinin düştüğü en genel hata, başarılı bir mühendislik ekibi kurmak için uyguladığı stratejinin aynısını satış organizasyonunu kurarken uygulamasıdır. Garip de olsa satış elemanlarına mühendislere davranıldığı gibi davranmak doğru bir yol değildir.

Her şey işe alım süreciyle başlar. Mühendisleri işe alırken kullandığınız varsayımları satış departmanına birilerini işe alırken kullanırsanız şu tür yanlışları yapıyor olacaksınız:

İş Görüşmesi

İyi bir mühendislik mülakatı çözülmesi zor problemler kümesinden oluşur. Bu mülakat aynı zamanda adayın kısa bir program yazmasını da kapsayabilir. Bunun yanında, adayın kullandığı araçlar hakkındaki bilginin derinliğini ölçülür. Mülakatın kısa bir parçası kişisel özellikler üzerine dönse de akıllı bir yönetici, en iyi mühendisleri işe almak için karakter özellikleri konusunda fazlasıyla esnektir.

İyi bir satış mülakatı ise bunun tam tersidir. Onları tüm gün zor satış problemleriyle sınasanız da yalnızca çok kötü satışçılar sizi zorlu bir satışı nasıl bağlayacakları konusunda ikna edemez. Diğer yandan, çok iyi satışçılar çok belirli kişisel özelliklere sahiptirler. Cesaret, rekabetçilik ve açlık onların en net özellikleridir. İşleri halledebilecek kadar akıllı olmaları da olmazsa olmaz özelliklerindendir. Sihirli formül budur. Eğer bu profile uyan mühendisleri işe alırsanız başarısız olursunuz. Problem çözme konusunda çok akıllı olan ancak cesaret, açlık ve rekabetçilik açısından eksikleri olan satışçıları işe alırsanız da işiniz batar.

Tarihte kurulmuş en başarılı satış ekibine sahip olan Parametric Technologies’in CEO’su Dick Harrison, en başarılı satış yöneticilerinden biri olan Mark Cranney’in mülakatı şu şekilde geçmiş:

Dick: “Eminin gençken çok kavga etmişsindir. Değil mi?”Mark: “Evet, Dick, birkaç kavgaya karıştım.”Dick: “Nasıldı?”Mark: “35 kere kazanıp 1 kere kaybetmişimdir”Dick: “Bana o bir tanesini anlatır mısın?”Mark hikâyeyi anlatırken Dick çok eğlenir.Dick: “Beni dövmeye gücün yeter miydi?”Mark duraksar ve içinden düşünür: “Dick benim cesaretimi mi aklımı mı sorguluyor?”Mark: “Soru dövmeye gücüm yeter miydi yoksa döver miydim?”Dick Mark’ı bu cevabıyla işe alır.

Aynı soru setiyle mühendislere mülakat yapsanız en iyi ihtimalle kafaları karışır en kötü ihtimalle korkarlar.

Mark’a bu soruları sorarak aslında Dick aşağıdaki sorulara cevabını almıştır:

Mark’ın bocalamadan net konuşabilecek kadar cesareti var mı?Mark zor bir ortamda yetişmiş mi ve yeterince aç mı?Mark çok rekabetçi olmasına rağmen cevabını hesaplayabilecek kadar akıllı mı?

Satışçıları işe almak farklıdır.

Özgeçmiş

Mühendislerin özgeçmişlerini incelerken en iyi şirketlerde çalışmış olanları ortalama şirketlerde çalışmış olanlara tercih etmek akıllıcadır. Tüm şartların eşit olduğu durumlarda Google mühendisini Quest mühendisine tercih etmek akıllıcadır. Neden? Mühendis olarak Google’da işe girmek Quest’te işe girmekten çok daha zordur. Ayrıca, Google’ın hâlihazırdaki mühendislik ortamı ve teknikleri teknolojideki son noktadadır ve oradaki mühendisler yüksek standartlarda bir çevrede çok iyi eğitilmektedirler.

Tam tersi durumda, nabzı atan herkes Google Ads veya VMware gibi harika sanallaştırma çözümlerini satabilecekken, Xerox karşısında Lanier marka fotokopi makineleri satabilenler elit satışçılardır. Aslında, kötü bir şirketteki başarılı satışçı olmak önemli bir işarettir. Kötü bir ürünü başarıyla satmak için düzenli olarak daha iyi satış teknikleri geliştirmek zorundasınız. Dahası bu ortamda ayakta kalabilmek için fazlasıyla aç ve ciddi anlamda rekabetçi olmanız gerekir.

Hata Yapmanın Maliyeti

Başarılı mühendislik organizasyonları işe alımda hata yapmamak için çok uğraşırlar, çünkü buradaki hatalar çok maliyetli olmaktadır. İşe alımla kazanmak istediğiniz verimlilik artışını kaybetmenin yanında uzun vadede ciddi teknik altyapı eksiklikleri ile karşı karşıya kalabilirsiniz. İşleri daha da kötü yapan işe alımda hata yaptığını anlayan mühendislik yöneticisinin bunu düzeltmek için yavaş davranması ve bunun daha da fazla maliyete ve teknik eksikliğe sebep olmasıdır. Mühendislik ekiplerini kurmakta acele etmek her çeşit iletişim problemlerine sebep olacağı için işe alımlarda yavaş davranmak çok daha akıllıca olmaktadır.

Bunun tersine, genelde satışçıları işe alırken yavaş davranmayı finansal olarak karşılayamayabilirsiniz, özellikle içinde bulunduğunuz rekabet ortamı çok güçlüyse… Mühendislerle karşılaştırıldığında satışçılar izole çalıştıkları için yanlış kararlarda verimlilik zarar görse de uzun vadeye yansıyan zarar veya hızlı büyüme problemleri yok denecek kadar azdır. Satış yöneticileri kötü performans gösteren satışçıları kovmakta zorlanmazlar, dolayısıyla satışçılar hızlı gelir hızlı gider. Özetle başarılı organizasyonlarda iki tür satışçı vardır: Zengin satışçı ya da yeni satışçı.

Sonuç

Mühendislik işe alım tekniklerini satışçılara uygulamak daha fazla yeşil sebze yemek için zehirli sarmaşık yemeye benzer. İstediğinizin tam tersini elde edersiniz.

Kaynak

Through the Looking Glass: Hiring Sales People

The post Satış Ekibini Nasıl Kurmalısınız? appeared first on Etohum.

2014 Yılının 12 Yıldız’ını Arıyoruz #2014yildizlari

2012’nin Eylül-Ekim ayları benim hayatım için, bundan sonraki bütün hayatımı etkileyeceğini hissettiğim bir doğumun sancılarının tavan yaptığı günlerdi.

Üniversitelerde girişimcilik, kariyer ve liderlikle ilgili 200’e yakın konferans verdikten sonra doğru yöntemin bu olmadığına karar vermiştim. Evet, konferanslardan herkes memnundu, konuşmacı egosunu tatmin ediyor, dinleyen ilginç bir sunum dinlemiş oluyor, organize edenler ise “Düzenlenen etkinlikler” hanesine bir çentik daha atıyordu. Ama o konferansı dinleyenlerin hayatında büyük bir fark yaratamıyor, yeterine iz bırakamıyordum. Konferanstan sonra herkes hayatına kaldığı yerden devam ediyordu çünkü.

Öyle bir yol bulmalıydım ki, daha az sayıda insanın hayatında fark yaratabileyim, onlara kılavuzluk edebileyim ve böylece yaşamlarında iz bırakabileyim.

Binlerce yıllık Usta-Çırak geleneğini bugünün gençlerinin gelişimine yönelik bugüne taşımaktı aradığım şey. Her yıl 12 genç seçip, bir yıl boyunca onların yaşadığı her türlü zorlukta yanında olmak, onlara bildiğim konularda eğitimler vermek, kendi yolculuğum sırasında tanıştığım kıymetli insanlarla, eğitmenlerle, iş insanlarıyla, akademisyenlerle onları tanıştırmak ve onlarla birlikte bu ülke ve bu dünya yararına projeler yapmak şeklinde de detaylandı proje.

12 Genç seçecektim ama bir de adı olmalıydı bu gençlerin. Elimdeki verilere baktım. Gençlerimizin potansiyeli ile ilgili hiçbir sorunumuz yoktu, sadece kendilerinin farkında değillerdi. Farkına varmaya çalışanlara da anında haddi bildiriliyordu, hem de en yakınları tarafından. Demek ki bu proje onlara özgüven aşılamalıydı. Her bir genç, bir yıldız zaten. Ama birçoğu bunun farkında olmadan yaşayıp, farkına varmadan ölüp gidiyor maalesef. O zaman ben onlara daha ilk adımlarında “Yıldız” olduklarını, bu ışığı zaten içlerinde barındırdıklarını hatırlatmalıydım.

Projenin adı 12 Yıldız oldu, Usta-Çırak kültürü ile her yıl yeni 12 yıldızın başlayacağı bu programda her yıl 12 genç insanın gelişimine ve yetişmesine yoğun katkı sağlamaya çalışıyorum. Bildiğim her konuda tüm birikimimi onlara açıyorum.

Burası biraz özel olacak ama, 1997’de iş hayatına, 2002’de de Desnet ile kendi işini yönetmeye başlamış biri olarak, hiç çevresi olmayan birinin bu hayatta ne kadar zorlandığını çok iyi biliyorum. İş hayatına başladığımda, beraber başladığımız ve imalatı üstlenen babamdan başka tanıdığım hiç kimse yoktu. Ne “Yeni bir iş kuruyorum, bana destek verebilir misiniz?” diyebileceğim biri, ne de “Aklıma takılan sorular var, size sorabilir miyim?” diyebileceğim bir ağabeyim. Kimsenin şans vermemesinin ve o şansı, imkansızlıkları zorlayarak söke söke almaya çalışmanın nasıl yorucu, yıpratıcı bir durum olduğunu iyi biliyorum.

Bu yüzden en azından dokunabildiğim kadar genç, en azından benim yıldızlarım hayata atılırken benim zorlandığım kadar zorlanmasınlar istedim.

Sadece kendi bilgimi, birikimimi açmak değil mesele. Esas mesele, 15 yılda edindiğim çok kıymetli dostlarımı, kıymetli büyüklerimi, kendi alanında Türkiye’nin en önde gelen insanlarını da yıldızlarımla tanıştırıyorum. Yapım gereği, birinden kendi adıma bir şey isteyebilen biri değilim. Bu dostlarımdan, büyüklerimden de kendi adıma hiçbir şey istemedim. Zaten dostluklarımızın bu kadar sıkı olmasının nedeni belki de menfaate hiç dokunmamasıydı. Ama 12 Yıldız’da yıldızlarım için onlardan her şeyi isteyebiliyorum. Vakitlerini, deneyimlerini, onların da çevrelerini, yıldızlarıma onların da ağabeylik-ablalık etmelerini.

Bu projeye başlarken çok mütevazı bir niyetle başlamıştım. Her yıl 12 gence ağabeylik etmek. Ama ilk yıl 800 başvuru gelince, orada bir duraksadım. Düşünün ki bir genç iş adamı 12 gence ağabeylik etmek üzere bir çağrı yapıyor, onlara ne para, ne makam, ne iş, hiçbir şey vaat etmiyor. Yani dışarıdan bakıldığında çok da cazibesi olan bir çağrı değil. Ama böyle bir çağrıya bile 800 başvuru geliyorsa, demek ki bu ülkenin gençleri gerçekten “yalnız”. Gerçekten sırtını sıvazlayacak, daraldığında omuz olacak, özgüvenini yitirdiğinde telefonla bile olsa “Sen yaparsın” diyecek birilerine muhtaç.

Velhasılı, 800 genç arasından 12 kişi seçerek 2013 dönemine başladık ve 1 yılı geride bıraktık. Bu süreçte yaptıklarımızı 12 Yıldız’ın 2013 günlüğünden okuyabilirsiniz.

12 Yıldız, 2014 yılında iki değerli akademisyen (Doç. Dr. Sinem Ergun ve Doç. Dr. Müjdelen Yener tarafından European Group for Organizational Studies (EGOS Congress)’a bir vaka olarak başvurulacak ve kabul edilirse kongrede tüm dünyaya Türkiye’den çıkmış bir model olarak sunulacak, şu anda hocalarımız vâka çalışmasını tamamlıyor. Kitaba da dönüşerek birçok ülkeye ulaşacak.

12 Yıldız bu yıl büyüyecek, ekibimize 20 ülkede 12 Yıldız Ülke Lideri, 25 şehirde şehir yıldızları ve 45 üniversitede üniversite yıldızları katılacak. #Ezberbozanlar da 100 binin üzerinde izleyiciye, TV programıyla da 1 milyon gence ulaşacak.

Bu kadar işi kim yapacak diyorsunuz değil mi? Söyleyeyim.

İlk yıl ben ve 12 Yıldız vardı. Yeni yılda yeni 12 Yıldız göreve başlayacak ama bu yıl yalnız değilim. İlk yılın yıldızlarından bazıları da bu projenin geleceğinde görev alacak, bu yıl Kalfa olarak. Yani yeni yılın çıraklarına ağabeylik-ablalık yapacak, ama benimle birlikte de öğrenme süreçlerine devam edecekler. 2015 yılında ise, 2013 yıldızları artık yıldız yetiştiren ustalar olacaklar, 2014 yıldızları kalfalığa yükselecek ve o zaman da yepyeni 2015 yıldızlarımıza merhaba diyeceğiz.

Binlerce yıllık usta-çırak kültürümüzü gençlerle buluşturmak çok heyecan verici bir deneyim. Yıldızlarla bir yıllık süreçte çok güçlü, sarsılmaz bir bağ kuruyoruz. Birçoğunun ailesinin bir bireyiyim artık. Yıldızlardan Saime’nin anneannesi Saime’yi gördüğünde “Ömer Abin nasıl” diye beni soruyor. Merve bir karar aldığında, annesi “Ömer Abi’nin haberi var mı?” diye soruyor.

Tuğba, Kamil, Necati, Şevval, Büşra, Mustafa, Ömer, Eyüp, Merve, Saime, Eda ve Kemal. Benim 12 öz kardeşim daha oldu bu sene. Bir sosyal sorumluluk çalışması, bir sivil toplum hareketi bizi güzel bir aile yaptı.

Geriye dönüp baktığımda bir girişimci olarak beni en çok kurduğum şirketlerin mutlu etmesi gerekirdi öyle değil mi? İyi ki yapmışım sözünü en çok söylediğim şey benim için 12 Yıldız. İyi ki yapmışım.

Bu hikayeyi neden uzun uzun anlattım biliyor musunuz? Yeni yıldız adaylarımız nasıl bir projeye dahil olduklarını bilsinler diye. Hatta bir projeye değil, bir aileye dahil olduklarını. Çok büyük beklentilere girmesinler, kariyerlerini uçuracak, iş kurduracak, onlara kredi, hibe, destek bulacak bir proje değil 12 Yıldız. Ama onların kendilerini bulmasında, zaten var olan özelliklerinin farkına varmasında çok büyük farklar yaratabilecek bir proje.

Merve Çakar, 12 Yıldız’a seçildikten hemen sonra 2013 yıldızlarının açıklanacağı gün kulağıma şunu söylemişti. “Ömer Abi, ben topluluk önünde konuşmaktan oldukça çekiniyorum”. “İyi” demiştim, “O zaman yıldızlar adına konuşmayı sen yap”. Sonra #Ezberbozanlar’ın sunucusu da Tuğba ile birlikte yine Merve oldu. Hatta Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki yüksek lisans bölümündeki 30’lu yaşlarda MBA öğrencilerinin karşısında konuşma yapan yıldızlardan biri de Merve’ydi. Merve bugün her sahnede, her sayıda kalabalığa konuşma yapabilecek özgüvene sahip. Onunla gurur duyuyorum. Hepsiyle gurur duyuyorum.

Dikkat ederseniz, “Merve’ye şunu öğrettim, bunu öğrettim, şu eğitimleri verdim” demiyorum. Merve’nin fırsata ihtiyacı vardı, “yaparsın” diyecek birine, onu havuza itecek (ama bir yandan da koruyup kollayacak) bir ağabeye.

Sadece ben değil, yıldızlarım da çok emek verdi bu bir yılda. Necati ve Saime, İstanbul dışında olmalarına rağmen hiçbir etkinliği kaçırmadılar. Saime Ankara’dan, Necati ise Türkiye’nin hep farklı bir ücra köşesinden çıktı geldi etkinliklerde arkadaşlarını yalnız bırakmadı. Bu yeni yılda İstanbul şartı koyduk, ama ilk yılda iyi ki Necati, Saime ve Mustafa’yı ekibe dahil etmişiz de diyorum. Çünkü İstanbul dışında olmayı hiç bahane etmediler. Biz etkinlik bitişlerinde 1 saat sonra evlerimizde olurken onlar sabaha kadar şehirlerarası otobüslerdelerdi. Mesela Tuğba, ilk günden, son güne kadar hiçbir yerde yalnız bırakmadı beni. Sadece 12 Yıldız etkinliklerinde değil, gençleri ilgilendiren her yerde 12 Yıldız’ı temsil etti. 12 Yıldız’a emek vermeyi bir gün bile bırakmadı. 1. #Ezberbozanlar etkinliğini Merve ile birlikte planlarken bütün bir Kurban Bayramı boyunca çalıştı. Etkinliğin hem organizatörlüğünü, hem de sunuculuğunu üstlendi. Ümraniye’deki ofisinde mesaiyi bitirip koştura koştura Bahçelievler’e 12 Yıldız İcra toplantılarına gelişini hiç unutmayacağım. Çok emek verdi, çok uğraştı. Keza Kamil de öyle, Kurtköy’deki evine belki gece yarısını geçtikten çok sonra vardı her eve dönüşünde ama yüzünden tebessüm hiç eksik olmadı. Bunlar sadece örnek, tüm yıldızlarımın bu yıl boyunca yaptıklarını ayrıca bir yazıya dökeceğim.Hepsine minnettarım.

Gençlerimizin manevi desteğe ihtiyacı var, ağabeylere-ablalara ihtiyacı var. Bir açıdan bakarsak hepimiz birilerinin ağabeyi, ablasıyız. 20 yaşındaki bir genç de 15-16 yaşındakiler için ağabey. Ağabeyliğin bir yaşı yok. Ama emin olun o dokunduğunuz gencin sizin dokunuşunuza çok ihtiyacı var.

Yeri gelmişken, ilk günden beri desteğini esirgemeyen çok değerli isimler var teşekkür etmem gereken. Projeye ilk gününden beri kendi projesi gibi sahip çıkan ve bana yol arkadaşlığı yapan Sanayici Uğur Yasin Asal, T.C. Kalkınma Bakanı Sn. Cevdet Yılmaz, Anadolujet CEO’su İbrahim Doğan, Yazar-Vergi Uzmanı Nevzat Erdağ, Eğitimci Yazar Timur Tiryaki, Girişimci Yazar Fatmanur Erdoğan, Genna Ajans Başkanı A. Selim Tuncer, Mütefekkir-Eğitimci Salih Tahir, Show TV Haber Dairesi Başkanı Erhan Çelik, Genç İş adamı Nurettin Özdoğan, AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, Markam Başkanı Güven Borça, Gazeteci Yazar Mehmet Gündem, Genç MÜSİAD Başkanı Faruk Akbal, Başkan Yardımcıları Yavuz Fettahoğlu ve İbrahim İnanoğlu, YK Üyesi Ahmet Kılıçarslan ve tüm yönetim kurulu üyeleri, Ankara Genç MÜSİAD Başkanı Harun Çiftçi, Fütüristiler Derneği Başkanı Murat Şahin, Filadam Başkanı Emre Süer, İTİCÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Erhan Erken, Koyuncu Şirketler Topluluğu GMY Fatih Güneş, Girişimci Reyhan Çepik, Eğitimci Mustafa Emin Palaz,  Eğitimci Emrah Altuntecim, İş adamı Ramazan Bingöl, İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, Anadolujet Pazarlama Yöneticisi Demokan Murat Öktem, Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sinem Ergun, Doç. Dr. Müjdelen Erenler Yener, kardeş ilçemiz Yozgat Kadışehri’nin fark yaratanı ve yıldızı Öğretmen Gökçen Serin, Genç MÜSİAD Girişimcilik birimi üyelerim Emre Metin, Ali Aydın, Celalettin Engin, Safa Zengin, Taha Toprak, Ömer Muratlı, Burak Ak, Esra Erbaş, 12 Yıldız Koordinatörü olarak görev yapan sevgili Tasvir Ceyda Çelikten, Sevde Pir, Emrah Kurum, Evrim Yurtlu, projenin başlangıç döneminde çok büyük emeği bulunan Merve Tuğçe Sagun ve   başkaca çok kıymetli isimler bu yolda bizi hep desteklediler. Hepsine yürekten teşekkürler.

Şimdi yeni yılın 12 Yıldız’ını seçeceğiz. Proje ile ilgili tüm teknik detaylara buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Gerçekten hayatında bir değişim yaratmak isteyen, bu dünyada bir değer yaratmak, iz bırakmak isteyen, kendisine konulan sınırlarla yetinmeyen ve yetinmek istemeyen, kabına sığamayan genç arkadaşlarımızı bekliyoruz. Sadece kendisi için değil, yaşadığı topraklar ve ortak alanımız, yaşadığımız yerküre için de en iyisini isteyen gençleri bu projeye özellikle davet ediyoruz. .

Başvuru formu burada ve kurumsal duyurumuz 12 Yıldız’ın web sitesindeki şu sayfada. #2014yildizlari hashtag’iyle yapacağınız tüm paylaşımlar için şimdiden teşekkürler.

22 Ocak tarihine kadar başvurular devam edecek, 25 Ocak’ta ise İstanbul’da (Yeri henüz net değil) hem #Ezberbozanlar’ın 2.sini gerçekleştireceğiz hem de yeni yıldızlarımızı açıklayacağız.

Aklınıza takılan tüm soruları 12 Yıldız’ın twitter hesabından, facebook hesabından ya da 12yildiz.ekip@gmail.com adresinden sorabilirsiniz.

Destek veren, değer veren herkese yürekten teşekkürler.

Google Plus Sayfam+Benzer Yazılar“12 Yıldız” Başvuruları 6 Kasım’da başlıyor. [12 Yıldız Projesi Hakkında Detaylı Bilgi]İşsiz Kalmanın SırlarıProf. Dr. Arman Kırım’ın ardından..Anadolu Efes’e Gizli Kamera Sürprizinin Sırrı Ne?Desnet Bayilerine ve İş ortaklarına mektup

1 Ocak 2014 Çarşamba

2014′e Girmeden Önce Kendimize Sormamız Gereken 10 Soru

Birazdan 2014’e gireceksiniz değil mi? Durun, acele etmeyin. Öncesinde konuşmamız gereken şeyler var.

Bu yazı 2013’ün son gününün son saatine girerken yazılmıştır. Yazıyı gününde değil de, sonradan okuyanlardan olursanız da ziyanı yok, her güne, her aya, her yıla uyarlanabilir.

Ne diyorduk? Acele etmeyin. Sorular var önce kendimize sormamız gereken.

Mesela, eğer sadece 2013’ün hakkını verebilenler 2014’e girebilseydi, kaçımız 2013’de kalırdık? Kaçımız 2014’e girerdik? Dahası kaçımız 2012’ye, 2011’e girmiş olabilirdik?

Mesela, eğer bu yıl, dostlarına yeterince zaman ayırmamış, ilgi, sevgi göstermemiş olanların dostları elinden alınıyor olsaydı, kaç dostumuz kalırdı?

Bir soru da anne-babalara;

Mesela çocukların fiziksel gelişimi gıdalara (proteinler, karbonhidratlar, vitaminler ve minerallere)  değil de sevgi, kültür ve değerlere bağlı olsaydı; yani yedirip içirdiğimiz çocuklar değil sadece bilgi, kültürel zenginlik ve değerleri öğrettiğimiz çocuklar büyüyebilseydi, sizin çocuğunuz kaç yaşında olurdu? Boyu bu kadar hızlı uzar mıydı?

Mesela ailemizi düşünelim,  bu karmaşanın içinde arayamadığımız, ihmal ettiğimiz, gözlerinin içine bakarak dinlemeyeli uzunca bir zaman olduğunu fark ettiğimiz aile bireylerimiz; annemiz, babamız, kardeşimiz, eşimiz, çocuklarımız; bir kontrol mekanizması olsaydı da, sevgimizi gösteremediğimiz sevdiklerimiz 2014’de elimizden alınsaydı, kaçımızın ailesi bu kadar kalabalık olacaktı?

Mesaiyi tamamlayan herkese değil de, sadece işe yüreğini verenlere maaş ödenseydi, maaşımızın ne kadarını alabilecektik?

Okulda sadece gerçekten anladığımız, not için değil, yeni bir şeyi öğrenmenin heyecanıyla anlamaya çalıştığımız derslerden geçebilsek, kaçımızın diploması olacaktı elinde?

Garip bir bakış açısı, farkındayım, böyle bakmayı sigaradan öğrendim aslında. Sigaranın öldürdüğünü hepimiz biliyoruz, ama “tek” bir sigaradan “tek” bir nefes çektiğimizde ölecek olsaydık, dünyada sigara içen insan kalır mıydı?

Peki tek bir nefeste değil de yıllar içinde öldürdüğünü artık herkesin bildiği sigarayı neden içiyoruz hala? Bir kerede öldürmeyip, zamana yaydığı için mi? Bir tuhaflık yok mu bu işte?

“Günleri sayma, sayılmaya değer günler yaşa” demişti Muhammed Ali, gerçekten hakkını verdiğiniz, doya doya yaşadığınız günleri yaşasaydınız, bugün bu yaşta olur muydunuz?

Bu sorulara içinizden cevap vermeyi deneyin, gerçekten kaçına “evet” diyebiliyorsunuz? Eğer “evet”leriniz çoğunluktaysa ne mutlu size. Eğer çoğunlukta değilse;

“Belki dünü değiştiremeyiz, hatta yaşamaya değer bir dün yaşamamış da olabiliriz, ama bu diğer bir yandan çok değerli bir deneyime sahip kılar. Bu değerli deneyim bizim için değerli bir bugün ve değerli bir yarının anahtarı olabilir.”

Değer yarattığımız, iz bıraktığımız, “hiç bitmeseydi” diyebileceğimiz bir 2014 dileğiyle.

Mutlu seneler

Google Plus Sayfam+Benzer YazılarHayır Demeyi Bilmenin, Hayır Demeyi Öğrenmenin Altın KurallarıEğitim şartsa, eğitim için hepimizin bir şeyler yapması daha bir şart! “18 Yaşında Marka Ol” Slideshare’de 2 kategoride zirveye çıktıHayata Takla Attırmanın Sırları15 milyon gencimizi kaybediyoruz, Sesimi duyan var mı?