30 Temmuz 2014 Çarşamba

Facebook Kullanıcılarının %30′u Sadece Mobili Tercih Ediyor

Facebook, yayınladığı son rakamlarda kullanıcılarının %30′unun siteyi sadece mobil cihazlardan ziyaret ettiğini gösterdi. Yaklaşık 400 milyon kullanıcı Facebook’a sadece mobilden giriyor.

Facebook, bir dönem mobile girmekte gecikmekle suçlanmıştı. Fakat çabuk hareket eden, başarılı uygulamalar yayınlayan Facebook, böylece bir mobil şirket haline dönüştü. Facebook’u hem mobil hem de masaüstü cihazlardan kullanan kullanıcıların sayısı 1 milyarın üzerinde. Facebook’a sadece mobil cihazlardan girmeyi tercih eden kullanıcıların sayısı ise 400 milyona ulaşmış.

Bu rakamlara bağlı olarak Facebook’un gelirleri de çoğunlukla mobilden geliyor. Facebook, reklam gelirlerinin %62′sini artık mobil cihazlarda yayınlanan reklamlardan elde ediyor. Şirketin ikinci çeyrekteki 2,91 milyar dolarlık gelir ve iki katından fazla artan kar rakamlarında mobilin etkisi büyük. Yıllık bazda kullanıcı sayısı %14 artarken mobil kullanıcıların oranı %31 artmış. CEO Mark Zuckerberg, Amerikalıların her gün ortalama 40 dakika Facebook’ta kaldığını söyledi.

Uzmanlar, Facebook’un mobil uygulamayı bir reklam mecrası haline dönüştürmek konusunda çok başarılı işler yaptığını, fakat bundan sonra şirketlere daha fazla seçenek sunmak zorunda olduğunu belirtiyor. Video reklamlar bu konuda öne çıkan öneri. Bakalım Facebook bu konuda neler yapacak.

Facebook ayrıca mobil haricinde diğer alanlara da yatırım yapıyor. WhatsApp’a harcanan 19 milyar dolar çok dikkat çekse de Oculus satın alması da çok önemliydi. Bu konuda yapılan yorumlar da Facebook’un mobilden sonraki trendi yakalama çabasında olduğu yönünde. Yani Facebook, artırılmış gerçekliğin mobilden sonraki büyük trend olacağını söylüyor.

Facebook’un Oculus satın alması hakkında Peter Rojas’ın blog yazısı güzel yorumlar içeriyor. Yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

 

The post Facebook Kullanıcılarının %30′u Sadece Mobili Tercih Ediyor appeared first on Etohum.

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Nvidia Konsoldan Vazgeçti, Tablete Döndü

Nvidia, Shield ürünüyle mobil dünyaya dikkat çekici bir adım atmıştı. Fakat bu ürün çok dikkat çekmesine rağmen satış anlamında ilgi görmedi. Şimdi Nvidia, mobil ürün deneyimi sadece mobil konsol olarak tasarlanmış bir üründen bir tablete taşıyor.

Nvidia Shield tablet, ilk Shield’in yerini alıyor. Tegra K1 işlemciyle güçlendirilen 8 inçlik bir tablet olan Shield tablet, 1920 x 1200 piksellik ekranıyla dikkat çekiyor. Yani bu cihazda sürekli Full HD oyun deneyimi yaşamak mümkün. Ayrıca bir mini-HDMI kablosuyla görüntüleri HD TV’ye de aktarmanız mümkün.

Elbette piyasadaki diğer üreticiler de Tegra K1 işlemci, Android işletim sistemi ve 8 inçlik bir ekrana sahip tabletler üretebilir. Nvidia farkını ortaya koyabilmek adına özel bir kumanda geliştirmiş. Kablosuz bağlantı ile tablete bağlanabilen kumanda sayesinde konsol deneyimine yakın bir deneyim elde edilebiliyor. Ancak Samsung gibi firmalar da bu tarz aksesuarlara sahip. Nvidia’nın farkını ortaya koyma konusundaki son çabası ise streamig. Nvidia Shield, evinizdeki Nvidia ekran kartına sahip PC’deki oyunları kablosuz olarak kendi ekranı üzerinden oynatabiliyor. Bunun yanında Twitch üzerinden direkt canlı yayın imkanı da sunuyor.

İlk Nvidia Shield, sadece oyun odaklı bir donanımdı. Nvidia, yeni tabletiyle birlikte oyun deneyimini ”çok amaçlı” cihazlara taşımış oluyor. Sonuçta ilk Shield’da olan her şeye ve hatta daha fazlasına sahipsiniz. Üstüne bir de 8 inçlik tabletiniz oluyor. Bakalım kullanıcıların bu ürüne tepksi nasıl olacak. Sonuçta mobil cihazlar oyun açısından gelişiyor ancak şimdiye kadar hep kendi hikayelerini yazdılar. Yani mobil dünyada konsol ve PC dünyasından gelen oyuncular çok başarılı olamadı. İnsanlar mobilde, Angry Birds gibi mobil oyunları sevdi.

Nvidia Shield Tablet, 299 dolarlık fiyat etiketine sahip. Kablosuz oyun kumandası ise 59 dolara satılıyor. mini-HDMI kablo için de ayrıca bir 39 dolar ödemek gerekiyor. Cihaz için optimize edilen 12 oyunun olacağı açıklandı. Portal ve Half Life 2 ise sadece bu cihaza özel oyunlar olacak.

The post Nvidia Konsoldan Vazgeçti, Tablete Döndü appeared first on Etohum.

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Amerika Drone’lar İçin Uçuş Kuralları Getirmeye Hazırlanıyor

Amerika’da ticari ve kişisel ”drone” kullanımı devlet tarafından kontrol altına alınıyor. Gelen bilgilere göre Obama, bu konuda bir kural kitabı hazırlanması için talimat verdi.

Hayatımıza hızlı şekilde giren her şeyde olduğu gibi drone’lar da herhangi bir kurala dahil değil. Çünkü yasalar nezdinde onlar hiçbir kategoriye dahil değiller ve bu sayede herhangi bir hava sahası içerisinde diledikleri gibi uçabiliyorlar. Fakat ABD yönetimi buna bir son vermenin zamanının geldiğine karar vermiş. Henüz resmi bir açıklama yapılmış olmasa da başkan Obama’nın bu konuda kuralların belirlenmesi için bizzat talimat verdiği söyleniyor.

Söylentilere göre kuralları belirlemekle görevlendirilen kurum Ulusal Bilgi ve İletişim Kurumu oldu. Yani havacılık ve ulaştırma kurumları değil bir bilişim kurumu tercih edilmiş. Belirlenecek kuralların ticari ve hobi kullanımlarına sınır getireceği söyleniyor. Amerika’da drone’ların ticari kullanımı yasaklanmış durumda. Bu kuralların yürürlüğe girmesiyle bu yasak da ortadan kalkalbilir. Böylece Amazon’un drone’larla dağıtım projesi gibi projeler  yasal hale gelebilir. Elbette kurallar buna müsade ettiği takdirde.

Kuralların ”insansız hava taşıtları”nı kapsayacağı söyleniyor. Yani drone tanıtımı buna bağlı olarak yapılacak. Özellikle kişilik hakları bakımından ne gibi sınırlar getirileceğini merak ediyoruz. Askeri ve ”hukuki” kullanımların ise ayrı kurallara bağlı olacağı belirtiliyor.

The post Amerika Drone’lar İçin Uçuş Kuralları Getirmeye Hazırlanıyor appeared first on Etohum.

24 Temmuz 2014 Perşembe

Motorola Dijital Dövme’yi Kullanıcılara Sunuyor

Yakın zamanda Google tarafından Lenovo’ya satılan Motorola, farklı projelere vakit ayırmayı seven bir şirket. Geçtiğimiz yıl tuş kilidini açmak için bir klips üretip satışa sunan Motorola, plastik ve metalden sonra bambudan telefon kapağı üreterek farkını ortaya koymuştu.

Şimdi ise giyilebilir teknolojide farklı bir adım atıyorlar. Motorola ve VivaLnk işbirliğiyle hazırlanan dijital dövme projesi, kendi alanında bir ilk olma özelliği taşıyor. Üzerinde bir NFC devresi barındıran dövme (ya da başka bir deyişle çıkartma. Çünkü tam olarak deri altına işlenmiyor) telefonunuz tarafından algılanıyor ve böylece tuş kilidini açıyor. NFC, özel bir kod barındırdığından telefonunuz sadece sizin dövmeniz ile açılıyor. Dolayısıyla şifre ya da çizim gibi önlemlerle uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz.

Dövme – çıkartma 5 gün boyunca deri üzerinde çalışır durumda kalabiliyor. Yani bu 5 gün boyunca duş bile alsanız bozulmuyor. 5 günün sonunda yeni bir çıkartma yapıştırıp kullanmaya devam edebiliyorsunuz. Şuan 10 çıkartma için 10 dolar ücret talep ediliyor. Dolayısıyla 80 dolara tüm yıl yetecek kadar çıkartma satın almak mümkün.

Bu özellik şuan sadece Moto X modeliyle birlikte kullanılabiliyor. Fakat gelecekte diğer modellerde, başka özelliklerle de bu tarz tasarımları görebiliriz. Motorola, bu şekilde vücut üzerine yapıştırılan bir mikrofon için daha önce patent başvurusu yapmıştı.

The post Motorola Dijital Dövme’yi Kullanıcılara Sunuyor appeared first on Etohum.

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Dota 2 Turnuvasında 5 Milyon Dolarlık Ödülü Çin Takımı Kazandı

Oyun oynamak genelde ailelerin çocuklarına pek fazla tavsiye ettiği bir şey değildir. Elbette her çocuğun oyun oynamasına müsade edilir fakat aileler bunu mümkün olduğunca az kılmaya çalışır.

Fakat günümüzde oyunlar hiç olmadığı kadar değerli. Oyun endüstrisi, oyun geliştiricilere çok büyük gelirler kazandırırken tıpkı futbolda olduğu gibi oyunu oynayan kullanıcılar da değerlenmeye başladı. Öyle ki bilgisayar başında oyun oynayan bazı kişiler milli sporcu kabul ediliyor ve ülkelere sporcu vizesiyle giriş yapıyor.

Sadece bununla da kalmıyor. Popüler bir oyunda başarılı olmak artık para da kazandırıyor. Örneğin Çinli bir grup gençten oluşan Newbee takımı. Onlar geçtiğimiz hafta Valve’ın düzenlediği Uluslararası Dota 2 turvunasında 5 milyon dolarlık büyük ödülün sahibi oldular. Bu büyük ödül, yaşları 23-24 civarında olan Çinli takım üyeleri ve menajerleri arasında bölüşülecek.

Turnuvada dağıtılan toplam ödül ise 10 milyon dolar civarındaydı. İkinci takım da 1,5 milyon dolar gibi azımsanmayacak bir ödül kazandı.

Nasıl ki geleceğin savaşları dijital ortamda da yapılacak diyorsak, geleceğin sporcuları, yıldızları da oyun dünyasından çıkabilir.

The post Dota 2 Turnuvasında 5 Milyon Dolarlık Ödülü Çin Takımı Kazandı appeared first on Etohum.

22 Temmuz 2014 Salı

Avea Kuluçka Merkezi Bilgilendirme Günü Düzenliyor

Avea, 23 Temmuz Çarşamba Kuluçka Merkezi’yle ilgili bir tanıtım toplantısı düzenleceğini duyurdu. Etkinliğe herkes katılabiliyor.

Operatörler arasında ilk Ar-Ge merkezini açan şirket olan Avea, bu Ar-Ge tesisine bağlı olarak uzunca bir süredir Kuluçka Merkezi’nde de girişimcilere destek veriyor. İşte bu hafta o Kuluçka Merkezi’yle ilgili bir bilgilendirme toplantısı düzenlenecek.

Avea, 23 Temmuz Çarşbamba günü Kuluçka Merkezi’nde yapılan çalışmalarla ilgili bir bilgilendirme toplantısı yapılacağı duyuruldu. Bu toplantıda Kuluçka Merkezi tanıtımı, mezunlar paneli ve Avea İş Ortaklığı üzerine sunumlar yapılacak. Toplantıda Avea IT Grup Direktörü Egemen Kurdoğlu da bir sunum yapacak.

Ayrıca etkinlikte yatırımcı birlikte Keiretsu Forum Istanbul da sunum yapacak ve etkinlik sonrasında Networking imkanı sunulacak.

Etkinlik, Avea’nın Maçka’daki binasında düzenlenecek. 14:00 – 16:00 saatleri arasındaki etkinliğe LCV yaptırarak katılabilirsiniz. LCV adresi ve daha fazla bilgi için:

http://avealabs.com/tr/medya/haberler/avealabs-kulucka-merkezi-bilgilendirme-gunune-davetlisiniz

The post Avea Kuluçka Merkezi Bilgilendirme Günü Düzenliyor appeared first on Etohum.

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Android Wear Üçüncü Parti Arayüzleri Destekleyecek

Google’ın giyilebilir ürünler, özellikle de akıllı saatler için geliştirdiği Android Wear platrformu henüz çok taze. Şimdiye kadar sadece LG ve Samsung’un ürünlerinde bu platform kullanıldı ve iki cihazın deneyimleri birbirine oldukça benzer. Elbette ürünlerde farklılık yaratabilmek için donanım haricinde arayüz deneyimini de farklılaştırmak gerekiyor. Google, bu konuda geliştiricilerin içini rahatlatacak bir açıklama yaptı.

Elbette Android’in başarısında 3. Parti arayüzlere ve kişiselleştirme seçeneklerine tanınan serbestlik önemli bir yere sahip. Android Wear’ın da bu yaklaşıma ters kurallar sunmasını beklemiyorduk. Ancak bu konuda ilk kez resmi bir açıklama geldi.

Google’ın resmi blogundan yapılan açıklamada Android Wear’ın farklı arayüzlere destek sunması için bir API üzerinde çalışıldığı belirtildi. Bu API sayesinde geliştiriciler “custom” arayüzler geliştirip cihazlarında sunabilecek. Elbette kurallar tümüyle serbest değil. Kart görünümlü temel tasarıma sadık kalınması gerekecek.

Google, API’ın mümkün oldukça kolay olmasını sağlamak için çalıştıklarını belirtiyor. Dolayısıyla API üzerindeki çalışmalar devam ettiği için yıl sonundan önce geliştiricilere sunulamayacak.

The post Android Wear Üçüncü Parti Arayüzleri Destekleyecek appeared first on Etohum.

18 Temmuz 2014 Cuma

Uber 200 Milyar Dolarlık Bir Şirket Olabilir

Bu sözler bize ait değil. Google Ventures’un Genel Müdürü Bill Maris öyle düşünüyor.

Uber, taşımacılık alanında devrimsel değişimler yaratmayı amaçlayan bir şirket olarak beklenenden çabuk kabul gördü. Henüz ülkemizde çok yeni olsa da dünyanın 140 ülkesinde faaliyet göstermeye başladılar ve şimdiden taksicileri çok kızdırdılar. Bu sayede Uber’in değeri 17 milyar dolara ulaşmış durumda. Bundan sadece 1 yıl önce Uber’in değeri 3.5 milyar dolar olarak kabul görüyordu.

Bu hızlı yükseliş Bill Maris’i de umutlandırmış. Uber’e yatırım yapmış Google Ventrures’un başında olduğu için Uber ekibiyle sıcak bir iletişime sahip olan Maris, birkaç yıl içerisinde şirketin daha da büyüyeceğini düşüyor. Uber CEO’su Travis Kalanick’e de güvenini belirten Maris ”Travis’in vizyonu çok büyük ve bir şirketi iyi yönetebildiğini kanıtladı. Şirket çok yaratıcı ve büyüme hızı iyi bir yol yakaladıklarını gösteriyor” diyor.

Ancak Maris’in manşet yorumu ise Uber’in geleceğiyle ilgili. Maris, Uber’in bir ulaşım ve lojistik şirketi olarak 200 milyar dolarlık bir değere ulaşabileceğini söylüyor. Bu da dünyanın en çok kar elde eden otomobil markası Toyota’dan bugünkü değerinden daha fazla demek.

Elbette söz konusu yeni bir girişim olduğunda birkaç yıl içerisinde şirketlerin sıfıra düştüğünü de görebiliyoruz. Yani motivasyonu, inovasyonu, heyecanı korumaları şart. Ama 1.5 milyar dolarlık bir yatırım portföyünü yöneten Bill Maris’in de söylediğinde bir keramet olsa gerek.

Kaynak

The post Uber 200 Milyar Dolarlık Bir Şirket Olabilir appeared first on Etohum.

17 Temmuz 2014 Perşembe

Silikon Vadisinde Yatırım Süreci Nasıl İlerler?

Yatırım, belirli bir kaynağın ya da değerin daha büyük gelir sağlamak amacıyla kalıcı bir biçimde kullanılmasıdır. Yatırım şirketinize karşılıksız verilen bir hediye değildir. Tipik bir girişim birkaç yatırım turuna girer ve her turda şirketi bir adım ileriye taşıyabilmek için yeterli parayı toplamaya çalışır. AirBnb ve Mail Chimp gibi örnekler, yatırım turlarını başarılı bir şekilde yönetmiş ve yatırım aldıktan kısa bir süre sonra hızla büyümeye geçmiştir. Eğer bir yatırımın nasıl çalıştığını bilirseniz bu süreçte kolayca ilerlemeniz mümkündür.

Her yatırım aldığınızda şirketinizin bir parçasından daha vazgeçiyorsunuz demektir. Daha fazla yatırım aldıkça şirketinizden daha fazla pay vereceksiniz. Burada pay olarak söz edilen şirketin öz kaynakları yani hissesidir.  Hisse verdiğiniz her kişi şirketin ortağı haline gelir.

Pastanın Bölünmesi

Şirket hisselerini temel olarak bir pastanın dilimlere bölünmesi gibi düşünebilirsiniz. Bir işe başladığınızda pastanız oldukça küçüktür.  %100’üne sahip olduğunuz bu pastayı bir lokma olarak düşünebilirsiniz. Dışarıdan yatırım aldıkça şirketiniz,  dolayısı ile pastanız da büyür. Daha büyük pastadaki sahip olduğunuz pay, yüzde yüzüne sahip olduğunuz pastadan çok daha büyüktür. Sergey ve Larry Google’ı halka arz ettiğinde her birinin sahip olduğu pay %15’ti fakat bu %15’lik pay oldukça büyük bir parçaydı.

Yatırım Evreleri

Fikir Evresi

Bu aşamada yalnızca siz yer alıyorsunuz. Oldukça keskin bir zekânız ve birden fazla dünyayı değiştirecek fikriniz var. Sonunda bir fikirde karar kılıp onun üzerinde çalışmaya başlıyorsunuz. Fikir üstüne çalışmaya başladığınız gün, bir değer üretmeye başladınız demektir. Bu değer ilerleyen aşamalarda şirketin öz kaynaklarına, hisselerine dönüşecektir. Fakat şu anda tek başınasınız, bu fikrin %100’üne sahipsiniz, henüz şirketinizi kurmadınız ve hisseler üzerine düşünmeye başlamadınız bile.

Ortaklık Evresi

Fikrinizi fiziksel bir prototipe dönüştürmeye karar verdiğinizde, işin düşündüğünüzden uzun süreceğini fark ettiniz. (Hemen her zaman böyledir) Bir başka insanın yeteneklerinden faydalanabileceğinizi biliyorsunuz. Bu yüzden bir ortak arayışına girdiniz. Hem hevesli hem de zeki bir ortak buldunuz ve fikrin üzerine birkaç gün kafa yordunuz. Bu aşamada ortağınızın bu fikre gerçekten bir değer katabileceğini fark ettiniz. Ardından ona ortaklık teklif ettiniz.

Fakat bu aşamada ortağınızın katkılarına karşılık bir ödeme yapamayacak durumdasınız. (Yapabilseydiniz bu kişi ortağınız değil çalışanınız olurdu.) Bu yüzden ona yapacaklarının karşılığında iyi bir hisse önermeniz gerekiyor. Pastanızın yüzde kaçlık dilimini teklif edeceksiniz?

%20 mi teklif edeceksiniz yoksa bu oran çok mu az? %40? Günün sonunda bu girişime hayat veren sizin fikriniz. Fakat ardından fikir aşamasındaki girişiminizin ortaya büyük bir değer koymadığını anladınız ve ortağınız da bu fikir için kendini büyük bir riske atıyor. Aynı zamanda ortağınız işin diğer yarısını yapabilecek kabiliyette. Bu yüzden %50’de karar kıldınız. Diğer türlü bu kişi daha az motive olmuş olacaktı.

Gerçek ortaklık karşılıklı saygı üzerine kurulur. Saygı da adalet üzerine gelişir. Adil olmayan her ortaklık er ya da geç bozulacaktır. Bu durum muhtemelen girişiminizi kurarken hayal ettiğiniz son şeydir. Bu yüzden ortağınıza %50 verin.

Ortaklığınızdan 6 ay sonra günde 3 öğün makarna yediğinizi fark ettiniz. Yatırım almanız gerekiyor. Doğrudan bir risk sermayesine gitmeyi tercih ederdiniz fakat ortaya henüz çalışan bir ürün koyamadınız. Bu yüzden diğer seçenekleri araştırmaya başladınız.

Aile ve Arkadaşlardan Yatırım Almak

Gazeteye “Parlak bir girişime yatırım fırsatı” şeklinde bir ilan vermeyi düşündünüz. Fakat bir avukat arkadaşınız bazı yasaları ihlal edebileceğiniz konusunda sizi uyardı. Çünkü siz bu durumda “halktan para isteyen özel şirket” durumuna düşüyorsunuz ve özel şirketlerin bunu yapması yasaktır. Peki kimden para alabilirsiniz?

1.       Akredite Yatırımcılar

Akredite yatırımcılar, banka hesabında 1 milyon dolar olan ya da yıllık 200.000 dolar kazanan insanlardır. Devlet onların sizinki gibi riskli şirketlere yatırım yapabilecek kadar zeki ve tecrübeli olduğunu düşünür. Böyle birini tanıyorsanız şanslı gruptasınız demektir. Eğer tanımıyorsanız o zaman arkadaşlarınızdan ya da ailenizden para istemeniz gerekecek.

2.       Aile ve Arkadaşlar

Girişimcilerin çoğu ilk şirketlerini kurarken ailelerinden ya da arkadaşlarından yatırım almaktadırlar. Aileniz ve arkadaşlarınızdan para istemek kolaydır, çünkü yıllardır onları tanıyorsunuz. Yeteneklerinizi ve neler yapabileceğinizi onlara daha kolay anlatabilirsiniz. Buradaki dezavantaj ise iş ile kişisel yaşamınızın birbirine karışmasıdır. İlerleyen aşamalarda hayat sizin için daha karmaşık hale gelebilir. Bu aşamada size yatırım yapabilecek bir tanıdığınızdan şirketinizin %5’ine karşılık 15.000 dolar almaya karar verebilir ya da prototipinizi çıkana kadar 6 ay daha makarnaya talim etmeyi tercih edebilirsiniz.

Şirket Kurma Evresi

Bir tanıdığınıza şirketin %5’ini verip, şirketinizi kurmak için gerekli işlemleri hallettiniz. Eğer Silikon Vadisi’ndeyseniz şirket kurmak için ya LegaZoom online hizmetine 400 dolar ödediniz ya da avukat bir arkadaşınıza 2000 dolar vererek gerekli işlemlerin yapılmasını sağladınız. Tanıdığınıza vereceğiniz %5’i ve gelecekteki çalışanlarınız için %20’lik bir dilimi opsiyon havuzu tanımladınız. Opsiyon havuzu tanımlamış olmanızın 2 sebebi bulunmaktadır:

1.       Gelecekteki yatırımcılar böyle bir yapılanmanızın olmasını isteyeceklerdir2.       Bu stok sizin ve ortağınızın hiçbir şey yapamayacağı güvenli bölgedir

Melek Yatırım Turu

Tanıdıklarınızdan aldığınız para 6 ay içerisinde bitecek gibi görünüyor, bu yüzden şimdiden kendinize yeni yatırım kaynakları aramanız gerektiğini fark ettiniz. Eğer paranız biter ve yatırım alamazsanız şirketiniz ölür. Bu yüzden aşağıdaki seçeneklere göz atmaya başladınız:

1.       Kuluçka merkezleri ve girişim hızlandırıcılar, girişim şirketlerine genellikle çalışma alanı, mentör ve yatırım desteği vermektedir. Bu yerlerin yatırım desteği genellikle şirketin %5-%10’una karşılık 25.000 dolar civarıyla sınırlıdır. Fakat Y Combinator’den Paul Graham gibi mentörler bir girişim için paradan çok daha kıymetlidir.2.       Melek Yatırımcılar – 2013 yılının ilk çeyreğinde melek yatırım turu ortalama 600.000 dolar civarındaydı. Bu iyi haber. Kötü haber ise melek yatırımcılar bu parayı bir girişimin değerlemesi 2,5 milyon dolar civarındaysa vermektedirler. Bu yüzden eğer şirketinizin değeri 2,5 milyon dolarsa meleklerden para isteyebilirsiniz.

Şirketinizin değerlemesini nasıl mı yapacaksınız? En iyi senaryonuza bakın. Diyelim ki şirketi daha yeni kurdunuz fakat prototipi tamamlamaktan çok da uzak değilsiniz. Bu prototipe bakıp 1 milyon dolar edebileceğini düşünen bir melek yatırımcı buldunuz. Bu yatırımcı şirketinize 200.000 dolar yatırım yapmayı kabul etti.

Şimdi bu melek yatırımcıya vereceğiniz yüzdeyi hesaplayalım. Bu değer %20 değildir. Para öncesi değerlemeyi ve yatırım sonrası değeri hesaplarsak:

$1.000.000 + $200.000 = $1.200.000 (yatırım sonrası değer)

Önce parayı alıp sonra hisseyi vermişsiniz gibi düşünün. Eğer yatırım öncesi değere göre verilecek yüzdeyi hesaplarsanız, melek yatırımcı şirketinize katılmadan önceki değer üzerinden pay vermiş olursunuz.

Şimdi yapılan yatırımı, yatırım sonrası değere bölerseniz: $200.000 / $1.200.000 = 1/6 = %16,7

Melek yatırımcı şirketinizin %16,7’sini ya da 1/6’sını alır.

Yatırım Nasıl Çalışır? – Pastayı Dilimlere Ayırmak

Siz, ortağınız ve şirketinize ortak olan tanıdığınız ne durumda? Toplamda size ne kadar yüzde kaldı? Hisselerinizin toplamı belirli oranında azalmış olacaktır. Peki, bu azalma kötü bir haber midir? Hayır, çünkü siz yatırım aldıkça pastanız da büyüdü. Diğer yandan hisse azalması kötüdür çünkü şirketin kontrolünü kaybediyorsunuz.

İdeal durum nasıl olmalıdır? Yalnızca ihtiyaç duyduğunuzda ve yalnızca saygı duyduğunuz kişilerden para alın.  Çalışanlardan ya da diğer kişilerden para almak gibi seçenekler aklınıza gelebilir fakat uzun vadede bu yatırım sizi aşağıya çekecektir.

Risk Sermayesi Yatırım Turu

Nihayet ürününüzün ilk versiyonunu geliştirdiniz, bir miktar kullanıcınız ve trafiğiniz var. Artık risk sermayesi yatırımcılarına yaklaşabilirsiniz. Bir risk sermayesi yatırımcısı size ne kadar verecektir? En az 500.000 dolar. Diyelim ki bir yatırımcı şirketinizi 4 milyon dolar olarak değerledi. Bu sizin yatırım öncesi değerinizdir. Ve bu kişi size 2 milyon dolar yatırım yapmak istediğini söyledi. Melek yatırım turundaki aynı matematiği kullanacak olursak bu yatırımcı şirketinizin %33,3’ünü alacaktır. Evet, düşündüğünüz gibi artık şirket onun şirketi…

İlk risk sermayesi yatırım turunuz Seri A olarak adlandırılmaktadır. Seri A’yı tamamladıktan sonra Seri B ve C’ye de gidebilirsiniz. Burada 3 farklı senaryo değerlendirilebilir:

1.       Eğer yatırımınız biter ve kimse size yatırım yapmak istemezse şirketiniz ölür.2.       Birilerinin satın almak isteyeceği büyüklüğe ulaşmak için yeterli yatırımı alır, şirketi büyütür ve satarsınız.3.       Çok sayıda yatırım turundan sonra şirketinizi halka arz edersiniz.

Şirketler Neden Halka Arz Edilir?

Şirketlerin halka arz edilmesinin iki temel nedeni bulunmaktadır. Teknik olarak halka arz, yatırım almanın başka bir yoludur fakat bu sefer milyonlarca sıradan insan size yatırım yapar. Halka arz ile bir şirket hisselerini borsada satabilir ve borsa üzerinden herkes bu hisseleri satın alabilir. Herkesin doğrudan çok sayıda şirket hissesini satın alabilmesi, bireysel yatırımcılara gidip onlardan yatırım almaktan çok daha kolay görünmektedir.

Halka arzın diğer bir sebebi ise bu aşamaya kadar siz dahil pek çok yatırımcı kısıtlanmış hisse karşılığında bu şirkete para yatırdı. Kısıtlanmış hissenin anlamı sizin kolayca çıkıp bu hisseleri para karşılığında satamamanız demektir. Neden? Çünkü bu hisseler halka arza kadar devlet tarafından doğrulanmış hisseler değildir. Devlet halka arz dokümanlarını görmeden bu hisseleri herhangi birine satamazsınız. Devlet sıradan insanların girişim şirketlerine yatırım yapmalarını güvenli bulmamaktadır. Tabii ki otomatik olarak bu kişiler yüksek geri dönüşlü yatırımların da dışında tutulmuştur. Bu yüzden halka arz ile şirkete bu zamana kadar yatırım yapmış olan kişiler hisselerini paraya dönüştürebileceklerdir.

Şirketinizi halka arz etmenizi gerçekten isteyen bir başka grup insan daha bulunmaktadır. Goldman Sachs ve Morgan Stanley gibi yatırım bankacıları. Onlar sizi arayıp ana yükleniciniz olmak ister. Ana yükleniciler halka arz dokümanlarını hazırlayan ve sizin hisselerinizi zengin müşterilere satmaya çalışan kuruluşlardır. Peki, yatırım bankacıları neden bu kadar isteklidir? Çünkü halka arz ile şirketinizin topladığı tüm paranın %7’sini alırlar. Diyelim ki şirketiniz 235 milyon dolara yükseldi, yatırım bankacısının buradan alacağı miktar 16,5 milyon dolar olacaktır. Bu da 12 bankacıdan oluşan bir ekibin 2-3 haftalık çalışmasının karşılığıdır.

 

The post Silikon Vadisinde Yatırım Süreci Nasıl İlerler? appeared first on Etohum.

16 Temmuz 2014 Çarşamba

3 Boyutlu Yazıcılarda Yeni Teknoloji: Renkli Baskı ve Kağıt Hammadde

3 boyutlu yazıcılarda birçok farklı malzeme kullanmak mümkün. Ancak bu malzemelerin maliyeti ve onu işleyecek makinenin karmaşıklığı sebebiyle tüm versiyonlarını yaygın olarak kullanmak mümkün olmuyor. Çoğunlukla basit plastik flamentler kullanan makineler, düşük maliyetli ev yazıcılarına dönüşüyor.

İrlanda merkezli bir şirket olan MCor ise olaya farklı bir açıdan bakmış ve temele geri dönmüş. Yani yazıcı dediğimiz genelde akla ilk olarak kağıda baskı yapan cihazlar gelir ve MCor’un 3 boyutlu yazıcısı da ilginç şekilde kağıt kullanıyor.

Yazıcı, sadece ofislerde kullanılan standart kağıdı kullanıyor. Kağıtlar, objenin büyüklüğüne göre belirli bir sayfa sayısında cihazın içerisine yerleştiriliyor. Yazıcı bu sayfaları gerektiği gibi kesip yapıştırarak ortaya kağıttan bir model çıkmasını sağlıyor. Makineden çıkan ürün, etrafındaki artık kağıttan kurtarıldıktan sonra ortaya 3 boyutlu bir obje çıkıyor. Artık kağıtlar ise yeniden değerlendirilmek üzere biriktirilebiliyor. Bu artık kağıtları geri dönüşüme kazandırmak mümkün.

Bu sistemi özel kulan noktalardan biri ise renkli baskı yapılabilmesi. Genelde 3 boyutlu yazıcılarda renk seçeneklerine rastlamak pek mümkün olmaz. Fakat kağıt yazıcılar, önce sayfalara renkli baskı yapıp ardından bunları 3 boyutlu objelere çevirebiliyor. Dolayısıyla renk konusunda imkanlar oldukça fazla. Hatta kağıtlara gerçek fotoğraflar basıp bunlarn 3 boyutlu model üzerinde de yer almasını sağlayabiliyorsunuz. Bu da özellikle mimari modellemede çok işe yarıyor.

İşlem sona erdikten sonra kağıt modeli ekstra bir koruyucu madde ile kaplayıp çok sağlam ürünler elde etmek de mümkün.

Elbette son ürüne dönüşmüş bir proje olarak bu çok yeni fikir değil, ancak teknoloji sayesinde artık çok daha kullanışlı ve daha geniş kitlelerin hizmetine sunulmaya hazırlanılıyor. Makineler eve kullanımı için uygun olmasa da hammadee maliyetlerinin çok düşük olması kağıt baskıyı ucuz hale getiriyor. Sonuçta ihtiyaç olan tek malzeme birkaç sayfa kağıt.

The post 3 Boyutlu Yazıcılarda Yeni Teknoloji: Renkli Baskı ve Kağıt Hammadde appeared first on Etohum.

15 Temmuz 2014 Salı

Dünya Kupası’nın Kazananı Facebook ve Twitter Oldu

Dünya Kupası’nı Almanya almış olabilir. Fakat Facebook ve Twitter da Dünya Kupası’nın kazananları arasında sayılmalı.

Dünya Kupası süresince dünyanın her köşesinden insanlar tepkilerini sosyal medya aracılığıyla gösterdi. Bu da Facebook ve Twitter’ın paylaşım rekorları kırmasını sağladı. Twitter, birkaç gün önce oynanan ve 7-1 sonuçlanan Almanya – Brezilya maçının şimdiye en çok tweet atılan spor organizasyonu olduğunu açıklamıştı. Futbol, bu unvanı Amerikan Futbolunun zirvesi Superbowl’dan devraldı.

Final maçı da Twitter‘da bir başka rekor sağladı. Toplam tweet sayısı Almanya – Brezilya maçının gerisinde kalmış olsa da dakika başına atılan tweet açısından yeni bir rekor kırmış. Almanya – Arjantin maçında bitiş düdüğü çalındığı an 1 dakika içerisinde 618,715 tweet atılmış.

Facebook ise daha turnuvanın başlarında 1 milyar etkileşime ulaşıldığını açıklamıştı. Bu, Facebook’un en çok konuşulan etkinliği olduğu anlamında geliyor. Final maçı da Facebook’ta 88 milyon kullanıcının 280 milyon yorum ve iletiyle en çok konuşulan spor karşılaşması aktivitesi olmuş.

The post Dünya Kupası’nın Kazananı Facebook ve Twitter Oldu appeared first on Etohum.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Apple, Swift için Blog Açtı

Apple, yeni kodlama dili Swift için bir blog açtı.

Apple, WWDC 2014′te iOS 8 ile birlikte yeni bir kodlama dili olan Swift’i duyurmuştu. Daha önceki yöntemlerden farklı olan Swift, Apple’ın tamamen iOS ve Mac işletim sistemleri için uygulama geliştirmek üzere hazırladığı bir sistem. Bu sebeple yeni sistemin avantajlarından faydalanmak için yeni şeyler öğrenmek gerekiyor.

Apple genelde geliştiriciler için kapsamlı bloglar oluşturmuyordu. Fakat Swift’e geçişi hızlandırmak için bu tutumu değiştirmişler. Swift için açıklamaların, faydalı dosyaların ve videoların bulunduğu kapsamlı bir blog hazırlanmış. Blog’a bu linkten ulaşabilirsiniz.

 

The post Apple, Swift için Blog Açtı appeared first on Etohum.

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Kodlama Bilmeden Kullanabileceğiniz 10 Pazarlama Aracı

 

 

 

 

 

 

 

1.       Colibri.io

Colibro uygulaması size müşterilerinizin online ortamda en çok nelerle ilgilendiklerinin bilgisini verir. Böylece müşterilerinizin ilgi alanlarına göre içerikler oluşturabilirsiniz.

Uygulama ile trafiğinizi çeşitlendirebilir, SEO ayarlarınızı doğru yönde geliştirebilirsiniz. Colibrio uygulamasını Google Analytics ile entegre etmek mümkündür.

2.       Pay Wıth A Tweet 

Pay With A Tweet uygulaması ürününüzle ya da paylaştığınız içeriklerle ilgili tweet atan insanlara ulaşmanıza olanak sağlar. Bu şekilde ürününüzün lansmanının erken dönemlerinde virale dönüştürebilir ya da paylaştığınız içeriklerin webde olabildiğince yayılmasını sağlayabilirsiniz.

3.       Hello Bar

Hello Bar web sitenizin üzerine yatay bir aksiyona çağırma butonu oluşturmanızı sağlayan oldukça basit bir uygulamadır. Oluşturacağınız aksiyon butonları aracılığı ile trafiğinizi arttırabilir, kullanıcıların e-posta adreslerini toplayabilir ya da ziyaretçileri sosyal medya kanallarınıza yönlendirebilirsiniz. Uygulama üzerinden hangi butona ne kadar tıklandığını takip edebilir, her bir sayfanıza özel bir aksiyon butonu tanımlayabilirsiniz.

4.       Bounce Exchange

Bounce Exchange uygulaması, site ziyaretçilerinin siteden ayrılmadan önce onları sunduğunuz ürünün müşterisi olmaya davet etmenize olanak sağlar. Uygulama aracılığı ile ziyaretçilerinizin siteden neden ayrıldığını öğrenebilir, oluşturduğunuz aksiyonlarla A/B testleri yapabilirsiniz.

5.       SessionCam

SessionCam uygulaması web sitesi ziyaretçilerinizin hareketlerini mobil platformlar da dahil olmak üzere izlemenize ve problemli alanları keşfederek dönüşüm oranını arttırmanıza olanak sağlar. Uygulama ile sitenizin kullanıcılarının davranışları hakkında daha fazla bilgi sahibi olursunuz.

6.       Qualaroo

Qualaroo web sitesi ziyaretçilerinize anket yapmanıza olanak sağlar, böylece ziyaretçilerinizin neye baktıkları hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Uygulamayı hem masa üstü hem de mobil platform kullanıcıları için kullanmanız mümkündür.

7.       Consumer Barometer

Consumer Barometer e-ticaret şirketlerine online tüketicileri hakkında stratejik kararlar alabilmek için ihtiyaç duydukları ekstra bilgiler sağlar. Uygulama için herhangi bir yere kayıt olmanıza gerek yoktur, basitçe web sitesine gidip tıklamanız yeterlidir.

8.       ListBuilder

ListBuilder web sitenizin ziyaretçilerinin e-posta adreslerini toplayan ücretsiz bir uygulamadır. Hem mobil hem de masa üstü platformlarında çalışmaktadır. Uygulamayı Aweber ve Mailchimp gibi diğer e-posta servisleri ile entegre etmeniz mümkündür.

9.       Vero

Vero web sitenizi kullanan insanların davranışlarına uygun şekilde e-posta göndermenize olanak sağlar. Uygulama ile tüm kampanyalarınızı herhangi bir teknolojik bilgi gerektirmeksizin kişiselleştirebilir ya da test edebilirsiniz.

10.   Infusion Soft

Infusion Soft küçük işletmelere özel otomatikleştirilmiş satış ve pazarlama yazılımıdır. Yazılım ile e-posta ve sosyal pazarlama faaliyetlerinizi takip edebilir, müşterilerinizi organize edebilir,olası müşterilerinizin takibini yapabilirsiniz.

 

Kaynak:

35 Growth Hacking Tools for Marketers Who Don’t Code

The post Kodlama Bilmeden Kullanabileceğiniz 10 Pazarlama Aracı appeared first on Etohum.

11 Temmuz 2014 Cuma

Projenizi Başarısızlığa Uğratabilecek İnsan Profilini Nasıl Tanırsınız?

1.       Bu mümkün değil

Başarısız insanların çoğu neyin mümkün olamayacağı ile meşguldür. “Böyle bir uygulamayı geliştiremeyiz çünkü çok fazla rekabet var” ya da “Bu yeni bluetooth kulaklık pek fazla satmayacak çünkü piyasada bu tarz çok fazla ürün var ” gibi cümleleri onlardan rahatlıkla duyarsınız. Onlar imkânsızlıklarla dolu bir dünya içinde yaşamaktadırlar ve başarılı bir gemiyi bile batırabilirler.

2.       Herşeyi kendim halledebilirim

Eğer takımınızdan birisi bir projeyi yardım almadan tamamlayabileceği ya da herhangi birinden daha iyi yapabileceği konusunda ısrar ediyorsa bu kişi işleri yavaşlatabilir hatta projeyi tamamen başarısızlığa uğratabilir. Bu yaklaşıma sahip birisi genellikle başarılı bir atmosfer oluşturmaktan ziyade kendi hırslarını tatmin etmeye çalışmaktadır. İronik olan ise başarısız insanların çoğu kendi gündemlerini ön plana çıkarmaya çalışır ve takım çalışmasının önemini kavrayamaz. Bu durum onların kariyerini kötü yönde etkileyen en önemli sebeplerden birisidir.

3.       Bence benim fikrim daha iyi

Kendi fikirlerine aşık olmak genellikle bencillik işaretidir ve bu kişinin takım çalışmasına yatkın olmadığını gösterir. Yalnızca kendi fikirlerini beğenen ve bunun reklamını yapan kişiler dar bir bakış açısına sahiptir. Çünkü hiç kimse yalnızca kendinden yola çıkarak başarılı olamaz. Kimse ile konuşmadan, fikir alışverişi yapmadan bir şirket kurduğunuzu hayal edin. Sonuç nasıl olurdu? Fikir alışverişi ve iş birliği bir şirketi her zaman daha ileriye taşır.

4.       Ben zaten bunu biliyorum

Birisi size “Ben zaten bunu biliyorum” diyorsa, o kişinin öğrenmeyi ve kendini geliştirmeyi bıraktığını anlayabilirsiniz. Bu kişi daha çok her şeyi bilen biri olduğuna başkalarını ikna etmekle meşguldür. Daha fazla öğrenmeye ihtiyacı olmadığını düşünen insanlar genellikle toplantılarda konu hakkında birkaç önemli ayrıntıya değinerek proje için önemli olduğunu hissettirmeye çalışır.

5.       Ajandamı kontrol etmem lazım

Eğer birisi boş vakti olup olmadığını söylemek için ajandasını kontrol etmesi gerektiği konusunda ısrarcıysa biraz durup düşünmek isteyebilirsiniz. Bu kişinin geçerli bir bahanesi olabilir fakat diğer taraftan yardımcı olmaktan kaçınıyor da olabilir.

6.       Yapamam

Başarısız insanlar genellikle neyi yapamayacakları hakkında konuşurlar. Bir şirket kurmak demek sayısız engeli aşmaya çalışmak demektir. Ne yapabileceğiniz hakkında konuşun. İnsanlar size neyin mümkün olmayacağını söyleyeceklerdir. Fakat birisi cümleye neleri yapamayacağından başlıyorsa o kişiye dikkat edin.  Çünkü bu kişi proje boyunca kuracağı her olumsuz cümleye karşılık yalnızca geçici çözümler üretecektir.

 

Kaynak:

10 Phrases Remarkably Unsuccessful People Always Use

 

The post Projenizi Başarısızlığa Uğratabilecek İnsan Profilini Nasıl Tanırsınız? appeared first on Etohum.

10 Temmuz 2014 Perşembe

Girişimcilik Korkusunun Üstesinden Gelmek

1.       Kendi şirketinizin CEO’suyken eldeki %10’luk veri ile karar vermeye çalışmak, yeterince bilgiye sahip olmadığınızı düşündüğünüz için korkutucudur.  Bir bütünün yalnızca %10’luk kısmını bilmek insanların çoğu için yeterli olmaz. Ortalama bir insan karar verebilmek için en az %50’lik bir bilgiye sahip olmak ister. Doğal olarak %10’luk veri ile karar vermeye çalışmak insanı korkutur, bu tamamen normal bir durumdur.

2.       Diğer bir korku unsuru ise iç güdünüzdür. İlk olarak iç güdünüzün doğru olup olmadığını anlamak için bir çıkarım yapmanız gerekir. Fakat kendinize şu soruyu sorarak işinizi kolaylaştırabilirsiniz “Kendi iç sesinize güvenmeyecekseniz kiminkine güvenebilirsiniz?”

3.       En kötü senaryoyu düşünmek aslında en kötünün düşündüğünüz kadar kötü olmadığını anlamanızı sağlar. Kickstarter kampanyanızın başarısız olmasından mı korkuyorsunuz? O halde Kickstarter’da 0 dolar kazanan kişilerin kampanyalarına göz atın ve birinin sizin projeniz olduğunu hayal edin. Kötü mü olurdu? Evet belki bir felaket olduğunu düşünürdünüz. Peki o durumda ne yapardınız? Belki proje ile ilgili bakış açınızı değiştirmeniz gerekirdi. Muhtemelen o anda kampanyaya ne olduğundan çok projeyi nasıl değiştireceğinizi düşünüyor olurdunuz.

4.       Korkunuzla oyun oynayabilirsiniz. Korkunuza odaklanmak yerine, yalnızca düşünmeden yaptığınız işe odaklanın. Eğer işinize odaklanırsanız beyninize korkuya odaklanacak alan bırakmamış olursunuz. Böylece daha az korkar, daha çok iş yaparsınız.

5.       Eskiden size çok büyük ve ürkütücü gelen fakat tamamladığınız bir işi, bir süreci düşünün. Geriye dönüp baktığınızda size hala korkutucu geliyor mu? Muhtemelen hayır. Bu yüzden Richard Branson’un da dediği gibi “Boşverin, sadece yapın”. Branson bunu hiç korkmadığı için söylemedi. Bu sözü söyledi çünkü işe başlamanın korkuyu geride bıraktığını öğrenmişti.

 

Kaynak:

Getting Over Fear On The Way To Becoming an Entrepreneur

The post Girişimcilik Korkusunun Üstesinden Gelmek appeared first on Etohum.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

İyimser Bir Girişimci Misiniz?

Bardağın yarısı dolu mu yoksa boş mu? Gerçekten bir önemi var mı? Aslına bakarsanız bardağı açıklama şekliniz çevrenizdeki dünyayı nasıl gördüğünüzü yansıtmaktadır. Bardağın yarısını dolu görenler karşıt guruba göre daha iyi satışçılardır, daha az depresif olurlar ve daha motive çalışmaktadırlar. İyi haber ise eğer kendi düşünce deseninizi keşfederseniz bunun üzerine çalışabilir ve olaylara nasıl yanıt verdiğinizi değiştirebilirsiniz.

Eğer girişimciyseniz bir maraton koşucusunun dayanıklılığına ihtiyacınız vardır. Girişimci olarak başladığınız kariyerinizde bardağın dolu tarafını görmek, gün içinde sürekli karşılaştığınız problemlere bir çözüm üretmenizi ve sorulan sorulara daha rahat yanıt vermenizi sağlar. Girişimci olarak fikir aşamasından çıkış aşamasına kadar en az iki yönlü pek çok çelişki ile karşı karşıya kalırsınız. Başarılı girişimciler şirketlerini büyütürken, sıklıkla kesin doğru ya da kesin yanlış diyemeyecekleri kararları vermeyi öğrenirler. Sonuç ne olursa olsun önemli olan devam etmektir.

İyimser girişimciler daha başarılı problem çözücülerdir

Negatif duygular beynin geniş düşünme ve yaratıcılık kapasitesini kısıtlamaktadır. Korku ve stres; kızgınlık, suçluluk, panik, kırgınlık ve utanç duygularını tetiklemektedir. Pozitif duygular ise kişiyi hızla negatif duygulardan arındırmaktadır.  Fredericson’un hazırladığı girişim başarısızlıkları raporuna göre kendine güvenen girişimciler başlangıçta şirketini daha iyi pozisyonlamakta ve diğerlerine göre daha başarılı olmaktadır.

Yapılan çalışmalar pozitif kişilerin negatif kişilere göre %88 oranında daha fazla satış yapabildiklerini göstermektedir. Bir süreçte ilerlerken negatif insanlar pozitif insanlara göre 3 kat daha erken vazgeçmektedirler.

İyimser olmak kendini saf yerine koymak ya da her şeyi toz pembe görmekle ilgili bir durum değildir. Gerçek iyimserler çevrelerinde neler olduğuna çok iyi kilitlenirler. Gerçekler hakkında doğru yaklaşımlarda bulunmak ve pozitif olmak size gerçek fırsatların kapılarını açar.

Çoğu insan iyimserlerin gerçekçi olmadığını ve gerçek dünyayı çarpıttıklarını düşünmektedir. Fakat gerçekleri temel alan iyimser olan biriyseniz, istatistiksel olarak diğerlerinden daha fazla para kazanacaksınız demektir.

Bir girişimci olarak iyimserlik seviyenizi aşağıdaki soruları kendinize sorarak ölçebilirsiniz:

Sıklıkla yenilikleri araştırıyor ve yeni şeyler deniyor muyum?Karşılaştığım bir probleme çözüm oluştururken yaşadığım zorluklara rağmen eğleniyor muyum?Yeni ya da farklı bir şey denerken, öğrenirken kendimi rahatsız olmuş ya da çekinik hissediyor muyum?Başkalarından yardım istemeye açık mıyım?

 Başarılı girişimciler şirketini kurarken ve büyütürken yaşadığı olumsuzluklara rağmen fiziksel enerjisini düşürmeyen, kararlılığını sürdüren, yorulmadan vizyonunu korumaya çalışan, dayanıklı kişilerdir. Her zaman satış yaparlar. Anlattıkları hikaye sınırları zorlayan, ilgi çekici ve ikna edicidir. Hikayelerini anlatırken her zaman dinleyicileri ile vizyonlarını paylaşma istekleri vardır. Aldıkları sonuçlardan kendilerini sorumlu tutarlar ve her daim ileriye doğru bakmak gibi bir disiplinleri vardır. Tabi ki tüm bu kişilik özelliklerinin ardında iyimser olmak vardır. Tüm büyük girişimciler iyimserdir. Tutkuları, inançları ve yapabilecekleri onları gelecek için çizdikleri pozitif vizyona taşır.

 

Kaynaklar:

Startup Must-Haves: Perseverance and Optimism

The Successful Optimist

Optimism Should Be at the Top of an Entrepreneur’s Checklist

The post İyimser Bir Girişimci Misiniz? appeared first on Etohum.

8 Temmuz 2014 Salı

Liderlik Ve Yöneticilik Arasındaki Fark Önemlidir

Bir işletme sahibi olmak demek her gün düzinelerce karar anı ile karşı karşıya kalmak demektir. Zaman içerisinde neye odaklanmanız gerektiğini ve neleri nasıl önceliklendireceğinizi öğrenirsiniz. Bazı girişimciler şirketin vizyonuna odaklanmayı ve yönetim işlerini bir başkasına bırakmayı tercih ederken bazıları yönetim sorumluluklarını almayı tercih eder.  Bu seçimi yapmak genel bir taktiktir ve doğru karar verebilmek için her iki seçeneğin gerektirdiği uzmanlığı ve birbirini nasıl desteklediğini anlamak önemlidir.

Liderin işi büyük resmi anlamak ve daha büyük bir vizyon için gerekli kişileri işe almaktır. Ne yazık ki liderler bazen işletmenin yürümesi için gerekli süreçlere yardımcı olmaya çalışırken bu bakış açısını kaybederler. Sonuç olarak gerçekçi olmayan politikalar, hedefler hatta yeni ürünler ortaya koyarlar.  Liderlerin çalışanlarının vakitlerini nasıl değerlendirdiklerini ve önlerindeki hangi engellerin kaldırılması gerektiğini bilmeye ihtiyacı vardır. Liderler çalışanlarının şirketi dönüştürebilecek büyük fikirlerini paylaşmaları için gerekli desteği hissettiklerinden emin olmak ister. Bunu sağlamanın bir yolu üst düzey yöneticilerle sorumlu oldukları takımın şirketin öncelikleri ile uyumlu olup olmadığına dair toplantılar düzenlemektir.

Benzer şekilde yöneticiler günlük koşuşturmacanın içerisinde büyük resimden uzaklaşabilmektedir. Yöneticiler için yapılacaklar listesinden bir adım uzaklaşarak şirketin dönemlik hedefleri üzerine düşünmeyi hatırlamak gerekir. Bu hedefler çalışanların gelişimine yatırım yapmak ya da takımın tamamlaması gereken bir proje olabilir. Bir yöneticinin kendisine daha büyük hedefleri hatırlatması ona daha iyi bir bakış açısı sağlayacak ve takımını daha iyi yönlendirmesine yardımcı olacaktır.

Rolünüzden bağımsız olarak bireysel motivasyonunuzla şirketin ihtiyaçları arasındaki boşluğu doldurmaya çalışın. Liderlerin ve yöneticilerin ilişkileri yönetebilmesi için şirketi ayakta tutan kişileri anlaması ve herkesin kişisel gelişimine yardımcı olması kritiktir.

Saygı duyduğunuz ve bire bir ilişki içerisinde olduğunuz insanları bulun. Saygı duyduğunuz, takdir ettiğiniz insanlarla vakit geçirmek bilgi birikiminin önemli bir şekilde artmasını sağlayacaktır. İster büyük bir şirketin CEO’su ister küçük bir işletme sahibi olun, liderlik ve yöneticilik arasındaki denge kritiktir. Eğer birinin diğerini nasıl tamamladığının farkında olursanız, odaklanmış motive olmuş bir takımla başarı yolunda ilerlemek için büyük bir adım atmış olacaksınız.

 

Kaynak:

Are You a Leader or a Manager? Why Understanding the Difference is Important.

 

 

 

The post Liderlik Ve Yöneticilik Arasındaki Fark Önemlidir appeared first on Etohum.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

İlk Çalışanınızı İşe Almak İçin Doğru Zamanı Nasıl Belirlersiniz?

Bir şirketin büyüklüğünü tespit etmek için genelde cirosuna ve çalışan sayısına bakılır. Yani şirket adına en önemli göstergeler kazanan paralar ve sağlanan istihdamdır. Girişimcilik dünyasında minimum maliyetle yola çıkmak esastır. Özellikle kayda değer bir sermaye olmadan yola çıkanlar, genellikle ortaklık sistemiyle projeyi bir noktaya getirmeye çalışır. Yani tüm işi ortaklar yapar, kazancı ve başarıyı paylaşır.

Elbette işler iyiye gittikçe iş yükü zamanla artar, proje – müşteri sayısı artar ve bir noktada şirket yeni çalışanlar alarak büyümesine başlar. İlk çalışanı işe almak çok önemli bir adımdır. Çünkü bir iş gücü satın almak, başka hiçbir şeyi almaya benzemez. Bu noktada kararları çok iyi vermeli ve işe alım süreci tamamlandıktan sonra iyi bir yönetici olmalısınız.

Ortaklarla çalışmak daha kolaydır. Eğer doğru ortakları bulduysanız şirketin geleceği için tek bir vizyonda birleşen, şirketi sahiplenen, gerektiğinde her işe el atan bir ekip olmuşsunuzdur. Ancak ilk çalışanınızı aldığınızda şirkete ortak olmayan ilk kişi katılmış demektir. Dolayısıyla onun sizinle aynı vizyonu paylaşması, sizin kadar istekli olmasını sağlamak sizin elinizde.

Bir çalışanınız olduğunda maaş da çok hassas bir konudur. Asla gecikmemeli ve göz ardı edilmemeli. Dolayısıyla bir çalışan, hem maddi hem de manevi anlamda sizin omuzlarınıza bir yük bindirir. Bu sebeple doğru zamanda, doğru kararı vermeniz lazım. Bunun için şu maddeleri bir gözden geçirmenizi tavsiye ederiz;

1- Gerçekten artık kapasitenizin sınırlarında mısınız?

Şirkete yeni bir çalışan katılacaksa bu mutlaka şirket içerisindeki iş yükünü bölüşmek için olmalı. Bu sebeple kendinize sorun: Gerçekten daha fazlasını yapamayacak durumda mıyım? Eğer bu sorunun cevabı evet ise bir çalışan almanın zamanı gelmiş demektir.

Şirket içerisinde her zaman tüm işleri ortaklar paylaşmıyor olabilir. Böyle durumlarda da eleman alımından kaçınmak maliyetleri düşük tutmak adına önemli. Arkadaşlarınızdan, tanıdıklarınızdan yardım isteyin, kısa vadeli durumlarda outsource çözümler bulmaya çalışın.

Elbette mümkünse şirketin yapacağı iş, ortaklar arasında bölüştürülebilir olmalı. En azından yola çıkarken dışarıdan destek almak zorunda kalmayın.

2- Bu çalışanın görevi ne olacak, neler yapacak?

Genelde iş alımları ”Bana yardımcı olacak biri lazım” şeklinde başlar. Ancak böyle ucu açık durumlar ileride sorunlara sebep olabilir. Hangi konuda, hangi yetkinliklere sahip bir çalışana ihtiyacınız olduğunu çok iyi belirlemeniz lazım. Bunu iş alımı için mutlaka ”istenen özellikler” başlığı altında belirtmeniz gerekir. Ardından da şirkete katılan yeni ekip üyesini bir eğitim sürecine tabi tutun. Böylece o görevlerini en iyi şekilde anlayacak, çalışma şekillerinizi kavrayacak ve gri noktalar ortadan kaldırılacak.

 

The post İlk Çalışanınızı İşe Almak İçin Doğru Zamanı Nasıl Belirlersiniz? appeared first on Etohum.

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Risk Sermayesinin Tohum Yatırımına Etkisi

Geçtiğimiz birkaç yılda risk sermayesi yatırımcıları tohum pazarına belli bir güç ile girmiştir. Geçtiğimiz 5 yılda bu durum 5 farklı önemli trendle sonuçlanmıştır:

1.       Risk sermayesi pazarındaki toplam dolar miktarı %132 artış göstermiştir.

2.       Tohum yatırımındaki paranın miktarı %114 artış göstererek 1,4 milyon dolara yükselmiştir.

3.       Bir risk sermayesinin tipik bir tohum yatırımı %50 büyüme göstermiştir.

4.       2 milyon doların üzerindeki mega tohum yatırımları artış göstermiş ve 2013’te 25 milyon doları aşarak tarihi bir rekor kırmıştır.

5.       Mega tohum yatırımı geçtiğimiz yıllarda 2.26 milyon dolar civarı demekken bu rakam 2013’te 2.8 milyona yükselmiş olup mega tohum yatırımları erken Seri A’ların yerini almıştır.

Toplam tohum yatırımları 2011’den 2013’e %30 artış göstermiş fakat tohum ekosistemine giren toplam para %132 artmıştır.

Tohum turlarında risk sermayesi yatırımcılarının yer alması ile birlikte tohum yatırımlarının büyüklüğü ikiye katlanarak 1 milyon dolardan 2 milyon dolara çıkmıştır.

 

Crunchbase’in verilerine bakılacak olursa yatırım turlarının büyüklüğü arttıkça yapılan yatırımların büyüklüğü de artmaktadır. “Yazılan çeklerin miktarındaki artış tüm ekosistemi mi etkilemektedir yoksa yalnızca ekosistemin belirli parçalarını mı?” sorusunun cevabı çeyrek analizi ile anlaşılabilir. Aşağıda yer alan çeyrek grafiği geçtiğimiz yıllarda rekabetçi tohum turlarında %100’lük dilimde 5 milyon doları geçen devasa yatırımlarda inanılmaz bir artış olduğunu göstermektedir.

Çeyrek grafiğinde her çeyreğin %50’den fazla artış gösterdiğini görmek zordur. Pazardaki en yüksek değere bakarak bu değer diğerleri ile kıyaslanabilir.

Devasa tohum yatırımlarındaki artış son 5 yıldır düzenli bir şekilde devam etmektedir. Aşağıdaki grafik ile belli bir zaman aralığındaki devasa tohum yatırımlarının ayrımı görülebilir. Devasa tohum yatırımı 2,2 milyon dolar demekken 2013’te bu değerin 2.75 milyon doları aştığını görebilirsiniz.

5 yıl önce tohum yatırım pazarı bugüne oranla çok daha sessizdi. Risk sermayesi yatırımcılarının pazara girmesiyle pazardaki paranın büyüklüğü ve yapılan tohum yatırımı sayısı dramatik bir değişim gösterdi. Zamanla pazarda meydana gelen rekabet artışı, tohum yatırımlarının aşırı büyümesine ve devasa tohum yatırımlarının erken dönem Seri A yatırımlarının yerini almasına neden oldu.

 

 

Kaynak:

The Impact of VCs in Seed Rounds in Seven Charts

The post Risk Sermayesinin Tohum Yatırımına Etkisi appeared first on Etohum.

1 Temmuz 2014 Salı

Hangi Büyük Şirketler Bir Diğerine Tepki Olarak Kuruldu?

Ferrari – Lamborghini

1960’larda Ferruccio Lamborghini’nin traktör işletmesi büyümekteydi. Dönemin diğer zenginler gibi Lamborghini de başarısını kendisine bir Ferrari alarak kutlamak istedi. Arabayı satın aldıktan sonra hayal kırıklığına uğrayan ve daha iyisinin yapılabileceğini düşünen Lamborghini her sadık müşteri gibi şirketin sahibi Enzo’yu ziyarete gitti. Enzo’ya satın aldığı arabayı beğendiğini fakat onu daha iyi yapabilecek birkaç önerisi olduğunu söyledi. Enzo bir traktör sahibinden alacak önerisi olmadığını söyleyince beklediği yaklaşımı göremeyen Lamborghini başka bir yol denemeye karar verdi. Enzo Ferrari’nin göz ardı ettiğini düşündüğü şeylerle kendi yüksek performans araba şirketini kurdu.

Puma – Adidas

Rudolph ve Adolph Dassler kardeşler size tanıdık geldi mi? Onlar Almanya’nın küçük şehri Herzogenaurach’ta bir şirket kurmuşlardı. 1920’lerde annelerinin çamaşır odasında çalışmaya başlayan kardeşler yaşadıkları büyük bir başarısızlık sonrasında yollarını ayırdı. Eğer Dassler kardeşler hala size tanıdık gelmediyse Puma ve Adidas markaları tanıdık gelecektir. Bu iki dev şirketin genel merkezi hala Herzogenaurach’tadır.

1936 yılında Dassler kardeşler Amerikalı olimpiyat atleti Jesse Owens’a ayakkabı tasarlamak için kolları sıvamışlar. Savaş sırasında Rudolph Nazilere sempati duymakla suçlanmıştı ve kardeşi Adolph’un onu ihbar ettiğine inanmaktaydı. Savaş bittiğinde iki kardeş artık birlikte çalışamazlardı. Bu yüzden fabrikalarını 1946 yılında ikiye bölme kararı aldılar. O günden sonra bu iki şirket uluslararası seviyede büyümeyi başardı. Rudolph Puma’ya, Adolph ise Adidas’a sahipti. Şehrin geri kalanı da taraf tutarak rekabeti ve kardeşler arasındaki anlaşmazlığı güçlendirdi.

Zaman içerisinde şirketler arasındaki iğnelemeler azaldı ve yan yana çalışmayı öğrendiler. Çok sonra Rudolph’un torunu Adidas’tan bir iş aldı ve ailelerin çoğu arasındaki anlaşmazlık sona erdi. Fakat kardeşlerin yaşadıkları dönemde aralarındaki çekişmenin onları net bir şekilde motive ettiği söylenmektedir.

Visicalc – Lotus 123

Mitch Koper; Dan Bricklin’in VisiCalc firmasında geliştirme yöneticisiydi. VisiCalc ilk elektronik hesap tablosudur. Koper Bricklin’e VisiCalc üzerinde yapılabilecek birkaç geliştirme önermiş fakat Bricklin bu teklife sıcak bakmamıştır. 1982 yılında VisiCalc’tan ayrılan Koper, Lotus 123’ü kurdu. Lotus 123 kısa sürede VisiCalc pazarında büyüdü. Başka bir ürün geliştirmekten çok elektronik hesap çizelgesini PC’ler için değerli hale getiren Koper, 1985 yılında eski şirketi VisiCalc’ı satın aldı.

Cooper Kardeşler

John ve Robert Cooper likör işiyle yükselmişlerdir. Babaları Norton J. “Sky” Cooper Amerika pazarına Fransız ahududu likörü Chambord’u getirmiştir. Bunun için martini seven pek çok kadın ona müteşekkirdir. John ve Robert kardeşler için büyüdüklerinde alkol işine girmek çok doğal bir süreçti. Her ikisinden de beklenen babalarının inşa ettiği fabrika için çalışmalarıydı. Fakat 2009’da John Cooper’ın Wall Street Journal’la yaptığı röportaja göre onun başka düşünceleri vardı ve kardeşinin bu işi iyi yürütmesini temenni ediyordu. Kardeşiyle ortaklığa devam etmemesini de basitçe “Birbirimizle iyi geçinemiyoruz” şeklinde ifade etmiştir.

Küçük kardeş Robert aile işini sürdürmeyi planlıyordu. Fakat kardeşi kendi servetini yapmaya başladığında “Eğer ben aile işine devam edersem bir gün kardeşim geliştirdiğim şirketin yarısına sahip olacak” diye düşünüyordu.

Tesadüfen iki kardeş kendi şirketlerinde şaşırtıcı bir şekilde birbirine benzer ürünler geliştirdiler. Onlar yollarını ayırmadan önce Robert’in ürettiği St.Germaine isimli mürver çiçeği likörü popüler olmuştu. John da Domaine de Canton isimli başka bir çiçek bazlı likör üretmişti.

Baba Sky Cooper ise hala iki kardeşin birbiriyle iyi geçinmesini ummaktadır. “Birbiriyle rekabet eden sevdiğiniz iki oğlunuz var. Olaya bu açıdan baktığınızda aile insana her zaman mükemmel görünmüyor” demiştir.

Netflix

Reed Hastings’in Netflix’i kurma sebebi Blockbuster’dan kiraladığı bir filmi geç iade ettiği için 40 dolar ödemesiydi. Geç iade edilen filmin adı ise Apollo 13.

 

 

 

 

 

Kaynak:

What successful businesses have started solely from an angry reaction to another business?

 

The post Hangi Büyük Şirketler Bir Diğerine Tepki Olarak Kuruldu? appeared first on Etohum.