30 Nisan 2014 Çarşamba

2014’ün En Popüler 5 Teknoloji Yatırımcısı

Jim GoetzTwıtter Hesabı: @jimgoetz

Jim Goetz’in pek çok girişimciyi ve yatırımcıyı imrendiren bir özgeçmişi bulunmaktadır. Forbes Midas listesinde 26 Martta doğru zamanlamaların adamı olarak gösterilmiştir. Sequoia Capital’in Jim Goetz’i en iyi Nimble Storage, Palo Alto Networks ve 19 milyar dolara Facebook tarafından satın alınan WhatsApp’a destek olmasıyla bilinmektedir. En büyük ilgi alanları bulut bilişim, mobil teknolojiler ve kurumsal şirketlerdir. Aynı zamanda sosyal işletme yazılım şirketi olan Jive’da yönetim kurulunda olmasıyla bilinen Goetz, 2004’te Sequoia Capital’e katılmadan önce VitalSignals’i kurmuştu.

 

Marc AndreessenTwitter Hesabı: @pmarca

Amerikalı girişimci, yatırımcı, bilgisayar mühendisi ve multi milyoner olan Marc Andreessen yerinde bir deyimle teknoloji tanrısı olarak tanınmaktadır. Unıversity of Illinois’te bilgisayar mühendisliği eğitimini tamamlayan Andreessen 1993’te Silikon Vadisi hakkındaki öngörülerini ortaya koyarak worldwide web’in geleceği konusunda büyük bir etki yaratmıştır.  Sonradan Netscape Communications olarak adlandırılan Mosaic Communications Corporation’un kurucusudur. 1999 yılında Netscape 4,2 milyar dolara AOL tarafından satın alınmıştır. Aynı yıl MIT Technology Rewiew TR100’de 35 yaşın altındaki 100 mucitten biri olarak adlandırılmıştır.

2000li yılların ortalarında Andreessen ve iş ortağı Ben Horowitz birlikte aralarında Twitter gibi isimlerin de olduğu 45 girişime yatırım yapmıştır. Linkedin’in kişisel yatırımcısı ve Facebook’un yönetim kurulu üyesidir. Horowitz ile birlikte 2009 yılında Silikon Vadisinin sembolik figürü olan Andreessen Horowitz risk sermayesi kuruluşunu kurmuştur. Şirket’in yatırım yaptığı isimler arasında Skype, Instagram, Facebook ve Twitter gibi şirketler yer almaktadır.

 

Peter FentonTwitter Hesabı: @peterfenton

Amerikalı risk sermayesi yatırımcısı Peter Fenton Twitter’daki çıkışı ile Forbes Midas List’te bu yıl 3. sırada yerini almıştır. Benchmark’ın ortağı olan Fenton açık kaynak kod teknolojilerindeki uzmanlığı ile tanınmaktadır. Fenton önceki dönemlerinde Silikon Vadisinde yazılım ve ileri teknoloji şirketlerinde girişimci ve strateji danışmanı olarak yer almıştı.

Twitter’ın erken dönemlerinde yatırım yapan Benchmark’ın elinde Twitter borsaya açıldığında %6,7 ‘lik bir hisse bulunuyordu. Twitter ve Yelp’in yönetim kurulunda olan Peter Fenton, 2014 Şubat ayında TechCrunch Crunchie’de yılın risk sermayesi yatırımcısı olarak gösterildi.

 

Peter ThielTwitter Hesabı: @peterthiel

Thiel’in teknoloji, girişimcilik ve finans alanına katkıları onun sorgulanamaz şöhretinin kaynağıdır. Girişimci ve risk sermayesi yatırımcısı olarak Silikon Vadisinin teknoloji devriminin önemli etmenlerinden birisi olmuştur.

1998 yılında Peter Thiel ve Max Levchin online ödeme sistemi PayPal’i kurmuştur. 15 Şubat 2002’de halka açılan PayPal ertesi yıl 1,5 milyar dolara Ebay’e satılmıştır. Thiel, PayPal’in satın alınmasıyla yaklaşık 55 milyon dolar kazanmıştır.

PayPal’e ek olarak erken dönemlerinde Thiel Capital Management’i yöneten Thiel, Clarium Capital ile Facebook’a 2004 yılında 500.000 dolarlık yatırım yaparak %10,2’lik hissesiyle yönetim kuruluna girmiştir. Bu yatırım, Facebook’un dışarından aldığı ilk yatırımdır. Peter Thiel şu anda Clarium Capital’in başkanlığını yapmaktadır.

 

Reid HoffmanTwitter Hesabı: @reidhoffman

Başarılı girişimci, yönetici ve melek yatırımcı olan Hoffman Mr. Social olarak adlandırılmaktadır. Etkileyici repertuarında PayPal, Facebook ve Linkedin gibi isimler yer almaktadır. Kendi başına yaptığı servetiyle bilinen Hoffman dünyanın en büyük profesyonel ağı olan Linkedin’i kurmuştur.

Linkedin’den önce PayPal’in yönetim kurulunda başkan yardımcılığı yapmıştır. 2002 yılında PayPal Ebay tarafından satın alındığında Hoffman yönetim kurulu başkanıydı.  Ardından 2002 Aralık ayında iki eski iş arkadaşı ile birlikte Linkedin’i kurdu. 2011 yılında Linkedin halka açıldığında Hoffman’ın hisseleri 2.34 milyar dolar değerindeydi. Hoffman aynı zamanda Digg, Facebook, Flickr, Last.fm, Ning, Six Apart ve Zynga’nın melek yatırımcısıdır.

 

Kaynak:

The Top 5 Tech Investors For 2014

 

 

The post 2014’ün En Popüler 5 Teknoloji Yatırımcısı appeared first on Etohum.

29 Nisan 2014 Salı

Çocuklardan Öğrenebileceğiniz 5 Pazarlık Taktiği

İnsanlar pazarlık etmeyi erken yaşlarda öğrenirler. Her ebeveyn bu fikri destekleyecektir. İki yaşındaki çocuğunuz size eğer yemekten sonra tatlı olarak dondurma varsa daha fazla sebze yemeyi teklif edebilir. Küçük çocukların pazarlıkla ilgili pek çok taktiği vardır. Onların sevdikleri oyuncağı güvence altına almak için, tatlı için ya da daha geç uyumak için kullandığı taktikleri profesyonel yaşamın herhangi bir evresinde kullanabilirsiniz.

1.       İşe önce yardım teklif etmekle başlamak

Çocuklar ebeveynlerinden bir şey istemeden önce genellikle ev işlerine ekstra katkıda bulunmaya başlar. Proaktif olarak yaptıkları fazladan birkaç ev işi oyunlarının en motive edici parçasıdır ve durum genellikle çocukların lehine sonuçlanır. İş yaşamında da durum benzerdir. Sizin için iyi işler yapmış olan birine evet demek ya da onunla çalışmak daha kolaydır.

2.       Zamanlama

Çocuklar zamanlama konusunda muhteşemdir. Bir şey isteyecekleri zaman genellikle yemek hazırlamak ya da küçük çocuğunuzu uyutmaya çalışmak gibi bir işle meşgul olduğunuz bir zamanı seçerler. Başka bir işle meşgulken birine çok daha kolay evet cevabı verirsiniz. Bu yüzden hedefinizin davranışlarını gözlemleyin ve pozitif bir cevap almak için uygun zamanı kollayın.

3.       Güçlü bir ortak bulmak

Çocuklar genellikle bir istekte bulunmadan önce kardeşlerini onlara destek olması için ikna ederler. Mantıklı bir konuda birini ikna etmek için aynı fikirde olan iki kişi bir kişiden çok daha güçlü ve etkilidir. Benzer bir şekilde potansiyel bir iş ortağına ya da karar vericiye yaklaşmadan önce etkili bir grup kurup fikirlerin üstünden geçmek size oldukça yardımcı olacaktır. Bir fikre ya da isteğe inanan bir takıma hayır demek oldukça zordur.

4.       Sempatiyi kullanmak

Yetenek önemlidir fakat sempati ve duygusal bağlar çok daha güçlüdür. Ebeveynler çocuklarının sevimli bir gülümseme ekleyerek bir şey istemelerine çok zor hayır diyebilirler. İnsanlar duygusal yaratıklardır. Pozitif kişisel bağlantılar önemlidir. Toplantı odasında pazarlık ettiğiniz kişiyle dışarıdaki bağlantınız anlaşmanın nasıl sağlanacağı ya da sağlanıp sağlanmayacağı konusunda belirgin bir etkiye sahiptir.

5.       Karar vericiyle konuşmak

Çocuklar bir konuda pazarlık ederken evde o konuda kimin yetkili olduğunu çok iyi bilirler. Onlara evet diyebilecek kişiyi hedeflerler. Eğer evet cevabını alamazlarsa bu kez ikinci karar vericiye doğru yönelirler. İş yaşamında da evet deme yetkisi olmayan biriyle uzlaşmaya çalışmak zaman kaybıdır. Anlaşmanın büyüklüğünden bağımsız olarak doğru insanla konuştuğunuzdan emin olun. Aksi takdirde ortada ödül olarak bir dondurma ya da tatlı olmayacaktır.

 

Kaynak:

5 Negotiation Tactics You Can Learn From Kids

 

The post Çocuklardan Öğrenebileceğiniz 5 Pazarlık Taktiği appeared first on Etohum.

28 Nisan 2014 Pazartesi

“Girişimci bir olimpiyat sporcusudur”

Girişim Fabrikası Direktörüİhsan Elgin

Girişimcinin iş kurmadaki temel motivasyonu, şirketini hızlıca satarak zengin olmak veya birilerini yönetmek için kral olmak değildir. Esas hedef, insanların ihtiyacına çözüm geliştirmek ve hayata anlam katmak olmalıdır.

Zaman, emek ve finansal açılardan zorlayıcı olan bu yolculuk, tek kişilik gösteri ile değil ortak bir hayale ve birbirlerine inanan A kalite takım ile başarılabilir. Bu A takımını kurabilmek için ise şirketimizi paylaşmayı göze almalıyız. Diğer önemli nokta büyük bir pazarı hedeflemediğimiz sürece aradığımız ekonomik etkiyi yakalamamız mümkün değildir. Büyüklüğü doğru ölçümleyebilmek için “Kaç kişinin bu problemi var? Bunlardan kaç adedi bu problemi çözmeye istekli? Kaç adedi satın alabilecek ekonomik güce ve kullanabilecek yeteneğe sahip?” sorularını cevaplamalı ve hedef kitlemizin kim olduğundan emin olmalıyız.

Kritik nokta; sorularımızı cevaplamak için gereken görüşmeleri tanıdıklarımız ile değil, tanımadığımız gerçek müşteri adayları ile yapmalıyız. Hayvanat bahçesine değil ormana gitmeliyiz!

Unutmamamız gereken, iş fikrimizin tahminlerden oluşan bir hipotez olduğudur. İşimizi kurmadan önce tahminlerimizi doğruladığımız takdirde girişimimiz bir kumar oyununa dönmeyecektir.

Son olarak tecrübeli kişilerden oluşan bir danışma kurulu kurmak zaman, para kaybetmemizi engelleyecek ve girişimimizin daha hızlı başarılı olmasını sağlayacaktır.

Girişimci, durumunu objektif olarak devamlı kontrol eden, kendi ve ekibi için gerekli motivasyonu yaratabilen bir olimpiyat sporcusudur.

Bu maratona katılmanız dileği ile…

The post “Girişimci bir olimpiyat sporcusudur” appeared first on Etohum.

26 Nisan 2014 Cumartesi

Beyninizi Daha İyi Odaklanması İçin Nasıl Eğitebilirsiniz?

Girişimci olarak gündeminizde sürekli birçok konu yer alır. Çalışanlarınızdan, müşterilerinizden sürekli gelen istekler, e-postalar ya da telefonlar yüzünden odaklanmanız zor olabilir. Etrafınızdaki sesi kısarak ve beyninizin limitlerini öğrenerek odaklanmanızı geliştirebilir, üretkenliğinizi arttırabilirsiniz.

Beyinlerimiz dikkat dağıtıcı etmenlere oldukça iyi uyum sağlamaktadır bu yüzden günümüzün dijital dünyası özellikle odaklanmayı güç hale getirmektedir. NeuroLeadership Institute’un kurucusu ve Your Brain at Work kitabının yazarı David Rock dikkatin dağılmasının ortamdaki bir şeylerin değişmesine işaret ettiğini ve beynimizde “Dikkatini bu değişime yönlendir, tehlikeli olabilir” alarmını tetiklediğini belirtmektedir. Beynin tepkileri otomatiktir ve sanal olarak durdurulamaz.

Rock’a göre çok işi bir arada yapmak önemli bir yetenektir fakat aynı zamanda bir dezavantajı bulunmaktadır: “Aynı anda birden fazla iş yapmak zekâmızın azalmasına ve tam olarak IQ’muzun düşmesine sebep olur. Hatalar yapar, ipuçlarını kaçırır, kelimeleri yanlış heceleriz. Daha da kötüsü dikkat dağınıklığı kendimizi iyi hissettirir. Aynı anda birden fazla iş yaptığımızda beynimizin ödül mekanizması aktifleşir ve duygusal olarak kendimizi daha iyi hissederiz.”

Asıl hedef belli bir işe sürekli odaklanmak değildir, her gün belirli aralıklarla dikkat dağıtıcı etmenlerden kaçınmaktır. Rock günden 20 dakika derin odaklanmanın hayatımızda dönüştürücü bir etkisi olacağını ifade etmektedir.

Daha fazla odaklanabilmek ve üretken olabilmek için aşağıdaki 3 püf noktayı kullanabilirsiniz.

1.       Güne yaratıcı işleri yapmakla başlayın

Tipik olarak düşünce ve odaklanma gerektirmeyen işleri ilk önce gerçekleştirir, zorlu görevleri ilerleyen vakitlere erteleriz. Bu durum enerjinizi emer ve odaklanma gücünüzü azaltır. İşinize 1 saat ayırma vaktiniz geldiğinde başlangıçta sahip olduğunuz kapasitenin çok daha azıyla çalışırsınız. Aldığımız her karar beynin yorulmasına sebep olur.

Etkin bir odaklanma için sıralamayı tersine çevirmek gerekir. Sabah ilk olarak yaratıcılık ve konsantrasyon gerektiren işlere odaklanın, e-postalarınızı temizlemek ya da toplantı ayarlamak gibi kolay işlerinizi günün ilerleyen vakitlerine erteleyin.

2.       Zamanınızı dikkatli bir şekilde bölüştürün

Binlerce kişiyle yapılan çalışmaya göre bir insan bir haftalık periyotta ortalama olarak yalnızca 6 saatini gerçekten odaklanarak geçirmektedir. Eğer bir işi hakkıyla yapmak istiyorsanız o işi bu zaman dilimlerinde gerçekleştirmelisiniz. Çoğu insan bir işe en iyi günün ilk saatlerinde ya da gecenin geç saatlerinde dikkatini verebilmektedir. Rock’un çalışmasına göre insanların %90’ı en iyi düşünme dilimini ofis dışındayken yakalamaktadır. En iyi ne zaman ve nerede odaklandığınızı keşfedin ve tamamlamanız gereken işleri dikkatli bir şekilde bu zaman dilimlerine bölüştürün.

3.       Beyninizi herhangi bir kasınız gibi geliştirin

Birden fazla işi aynı anda yapmak beyninizin kolayca uyum sağlayabileceği bir normdur. Dikkat dağıtıcı etmenler karşısında odaklanma yeteneğinizi kaybetmek bir alışkanlık haline gelebilir. Beyinlerimizi odaklanmama üzerine eğittik. Bu yüzden tüm dikkat dağıtıcı etmenleri kapatarak dikkatinizi yalnızca tek bir işe vermenin uygulamasını yapın. Küçük adımlarla işe başlayın. Günde 5 dakika konsantrasyon ile başlayabilirsiniz. Eğer zihninizi konudan konuya atlarken bulursanız yalnızca önünüzdeki işe geri dönün. Odaklanmayı fit olmak için çalıştırmanız gereken bir kas gibi düşünün.

Kaynak:

How to Train Your Brain to Stay Focused

The post Beyninizi Daha İyi Odaklanması İçin Nasıl Eğitebilirsiniz? appeared first on Etohum.

25 Nisan 2014 Cuma

Yelp Nasıl Büyüdü? – 3/3

Yelp’in büyüme hikayesinin birinci kısmına buradan ulaşabilirsiniz.

Ne zaman döneceklerini biliyorlardı

Yelp yalnızca eski bir servisi yeni ve daha eğlenceli bir şekilde sunmuyordu. Şirketin başarısıyla bütünleşen bir diğer özelliği, kullanıcılarının ne istemediklerini anlaması ve istenmeyen özellikten geri dönülmesinin önemini bilmesiydi.

Sitenin ilk versiyonu 2004 Ekim ayında geldi. Bu versiyon kullanıcıların arkadaşlarından mekan önerisi istemesini cesaretlendiriyordu. İnsanlar gerçek kişilerden öneri ve değerlendirme alma fikrinden hoşlansa da Stoppelman, birinden öneri isteme mekanizmasının zor ve istenmeyen bir duruma dönüştüğünü ve gerçekten öneriye ihtiyacı olan birinin istediğini alamadığını fark ettiklerini belirtmiştir. Sonuçta hastaysanız birinden doktor değerlendirmesi almak için ne kadar bekleyebilirsiniz?

Birilerinden öneri istemek hoş karşılanmazken sitede yeri zorla bulunan “Değerlendirme Yaz” özelliği kullanıcılar tarafından giderek daha da popüler olmaktaydı. Stoppelman insanların bu özelliğe bağlandığını ve verilere bakıldığında insanların kendi görüşlerini yazmak istediklerini anlamanın şirket için kaçınılmaz olduğunu belirtmiştir.

Bu yüzden siteyi kişilerin kendi değerlendirmelerini paylaşabilecekleri yöne çevirerek 2005 yılında Yelp’i yeni versiyonu ile yeniden piyasaya sürdüler. Stoppelman geceden gündüze yapılan bu değişikliğe kullanıcıların kolayca adapte olduğunu ve yerel işletmeler hakkında değerlendirmelerini paylaşmaya başladıklarını söylemiştir.

Yelp’in önce başarısızlığa uğrayıp sonra değiştirdiği bir diğer özellik ise içerik için para ödeme hareketi olmuştur. Şirketin erken dönemlerinde piyasadaki benzer rakipleri InsiderPages ve Judysbook‘un yaptığı gibi Yelp de San Francisco civarındaki kullanıcılara değerlendirme yazmaları için 5 dolarlık Starbucks ya da benzin indirimi gibi teklifler sunmuş. Fakat kısa sürede içeriklerin kalitesi düşmeye başlamış ve Yelp kullanıcıları bu siteden uzaklaşmaya başlamış. Bunun üzerine şirket hiçbir koşulda ve hiçbir yerde kullanıcılara doğrudan ödeme yapmamaya karar vermiş ve kaliteli değerlendirmelerin artışı için sosyal aktivitelerin arttırılmasına odaklanmış.

Bugünkü büyümesinde katkıda bulunan unsurlar

İyi bir işletme için Yelp iyidir

Reddedilemeyecek bir gerçek var ki Yelp, büyük zincirlerle reklam konusunda mücadele edemeyecek yerel dükkânları mutlu müşterilerin değerlendirmeleriyle geliştirerek daha kolay bulunur hale getirmiştir. Yelp’le bir güven mekanizması oluşturulmuştur. Müşteriler kendi kararlarını işletmelerden daha iyi bir şekilde yönetebilir, yerel işletmeler de büyük işletmelerle yarışabilir hale gelmiştir.

Yelp Blog’da paylaşılan UC Berkeley’den Michael Anderson ve Jeremy Magruder’in raporuna göre derecelendirmelerde ekstra yarım yıldız bir restoranın satış sıklığını %19 oranında arttırmaktadır. Yine aynı blogda paylaşılan Harvard Business School’dan Michael Luca’nın raporuna göre Yelp’te işletmenin değerini bir yıldız arttırmak gelirleri %5 ila %9 oranında arttırmaya eşdeğerdir.

Böylece Yelp’in popülaritesi arttıkça yerel rehber olarak otoritesi de artmıştır. İyi bir işletme ile yüksek Yelp skoru arasında pozitif bir ilişki kurulmuş, bu da restoranların daha fazla pozitif değerlendirme alabilmek ve müşteri bağlılığını tetikleyebilmek için Yelp’ten aktif olarak promosyonlar yapmasını sağlamıştır.

Eğer bir restoran ya da kuruluş Yelp’te seviliyorsa, işletme bu gerçeği duyurmak için çaba sarf etmektedir. İşletmelerin camlarında “Yelp’te insanlar bizi seviyor” çıkartmaları yaygın olarak kullanılmaya başlanmış, pazarlamada pozitif bir döngü oluşmuş ve sitenin farkındalığı iyice artmıştır.

Tabi ki işin diğer tarafından bakılırsa negatif değerlendirmeler bir işletmenin gidişatında pozitif değerlendirmeler gibi oldukça büyük bir etki oluşturabilmektedir. Bu yüzden Yelp’e bazı işletmeler adaletsiz değerlendirmeler sebebiyle eleştiride bulunmuştur. 2008 yılında şirket, işletme sahiplerinin değerlendirme yapan kişilerle iletişimini sağlayabilecekleri bir yol duyurmuştur. Buna rağmen eğer kullanıcılar işletmelere yanıt vermiyorsa, işletme sahiplerinin değerlendirme yapanlarla tekrar iletişime geçemeyeceği şekilde bir düzenleme yapılmıştır.

Şirketin erken dönemlerinde Yelp kullanıcıları birinci sıraya koymuştur. Şirket kurucularından Stoppelman bu durumu şu şekilde ifade etmektedir “Biz Yelp topluluğunu birinci sıraya, tüketicileri ikinci sıraya, işletmeleri de üçüncü sıraya koyduk.”

SEO

Yelp tutarlı bir biçimde arama motoru optimizasyonunu öncelik haline getirmiştir. Şirket 2005-2007 yılları arasında hem Moz’dan hem de Distilled’ten danışmanlık almıştır. Yeni başlayanlar için, Yelp bir dünya yüksek kaliteli değerlendirmeye, geniş çaplı kullanıcı profillerine ve Google’da indekslenebilecek bir dizi taze içeriğe sahiptir.

Yelp’in sayfaları SEO için iyi bir şekilde yapılandırılmıştır. Yelp’in temel içeriği yayınladıkları yerel bloglardan, şehir sayfalarından, kullanıcılar tarafından oluşturulmuş listelerden ve kullanıcıların arama motorundan ulaşabilmesi için sağlanan diğer tüm içeriklerden oluşmaktadır.

Youtube ve SlideShare’in gömülebilir özellikte olması güçlü bir trafik arttırıcısıdır ve Yelp de bunlara benzer şekilde gömülebilir değerlendirme araçları geliştirmiştir. İşletmeler kendi web sitelerine Yelp skorlarını gösteren bu araçları eklemiş, böylece Yelp’e pek çok bağlantı linki oluşmasını sağlamıştır. Bu bağlantılar Yelp’in kazancını ikiye katlamıştır.

Mobil patlaması

Akıllı telefonların kullanımının artışı Yelp’in kullanımının artışını etkilemiştir. Nitekim şirket 2012 Kasım ayında siteye gelen trafiğin %45’inin mobil araçlardan geldiğini açıklamıştır. Bu haberi takiben 2013 Haziran ayında Yelp’in mobil kullanıcı sayısı 1,4 milyona ulaşmıştır.

Yelp ilk mobil uygulamasını iPhone için 2008 yılında yayınlamıştır. O günden bu yana mobil Yelp kullanıcıları yerel işletmelerle ilgili bulmak istedikleri her şey için bu uygulamayı kullanmaya başlamıştır. Özellikle rezervasyon ya da randevu almak için kullanılan civardaki işletmelerin gösterilme özelliği uygulamanın kullanım oranını oldukça arttırmıştır.

Pek çok işletme Yelp’ten check-in yapan kullanıcılara promosyon kodu önermektedir. Yelp mobil tarafa yatırım yapmaya devam etmektedir.

Reklam Gelirleri

Mobil uygulamanın patlaması yalnızca kullanıcı bağlılığını arttırmamış aynı zamanda reklam gelirlerine de olumlu bir şekilde yansımıştır. Geçtiğimiz çeyrekte mobil platformlardan yerel işletmelerin verdiği reklamların toplam geliri %40 artış göstermiştir. Mobil reklam gelirleri bir önceki çeyrekte %25 artmıştı.

Ek olarak Yelp’te Groupon’dakine benzer olarak kullanıcılara bir kadeh şarap ya da 5 dolarlık indirim çeki gibi günlük fırsatlar sunulmaktadır.

 

Kaynak:

Yelp’s Five-Star Growth Engine

The post Yelp Nasıl Büyüdü? – 3/3 appeared first on Etohum.

24 Nisan 2014 Perşembe

60 Saniyede Internet’te Neler Olabilir?

Sıradan bir klavye kullanan 60 saniyede 80 kelime yazabilirken, Wright kardeşler tarihe geçen ilk uçuşlarını 5 kez tekrarlayabilirler. YouTube kullanıcıları ise bu sürede 72 saatlik bir upload gerçekleştirebilir.

Sosyal medyanın bize Internet’i kimi zaman, insanların birbirleriyle iyi geçindiği (seçim ve maç dışı zamanlarda) küçük bir dünya olarak hissettirdiği doğru. Ancak iş pek de böyle değil. Internet’te 60 saniye içerisinde gerçekleşenler Internet’ın geldiği noktayı gözler önüne seriyor.

Domo’nun yaptığı çalışmaya göre 1 dakikalık süre içerisinde 204 Milyon mail gönderilirken, Amazon 83.000 Dolarlık bir satış yapıyor. Apple kullanıcıları 48.000 uygulama indirirken Twitter kullanıcıları ise 277.000 Tweet atıyor. Facebook’ta paylaşılan içerik ise tam 2.46 Milyon.

 

The post 60 Saniyede Internet’te Neler Olabilir? appeared first on Etohum.

23 Nisan 2014 Çarşamba

Yelp Nasıl Büyüdü? – 2/3

Yelp’in büyüme hikayesinin birinci kısmına buradan ulaşabilirsiniz.

“İyi” davranmaya teşvik ettiler

Yerel işletmeler de işletmelerinin yapılan değerlendirmelerle tanınmasından hoşlandılar. İşletme sahipleri de isimlerinin göründüğü alana emek vererek geniş kapsamlı değerlendirmeler yazmaya başladı. Yelp de bu durumu bir kaldıraç gibi kullanarak bir işletme hakkında diğer kullanıcılara yararlı, eğlenceli ya da havalı ilk değerlendirmeyi yapan kullanıcılara ayrıca önem verdi. En çok Yelp kullanan kullanıcılar “Elit” unvanı ile ödüllendirilmektedir.

Zhongmin Wang ‘in raporundan yansıyan rakamlara göre CitySearch’ün kullanıcılarının yalnızca %4,8’i, Yahoo Local kullanıcılarının da yalnızca %11,1’i 6 ya da daha fazla değerlendirme ile bu platformlara katkıda bulunmuştur. Yelp kullanıcılarının %65,8’i 6 ya da daha fazla değerlendirme yapan kullanıcılardan oluşmaktadır. CitySearch’te kullanıcıların %71,2’si Yahoo Local’de ise %56,4’ü siteden yalnızca 1 değerlendirme yapmıştır. Yelp’te tek değerlendirme yapan kullanıcıların oranı %9,2’de kalmaktadır. Wang oranlardaki bu farkın ödül mekanizmasından kaynaklandığını şu şekilde açıklamaktadır:

“Çok sayıda kaliteli değerlendirme yapmak bir Yelp üyesini onun hakkında iyi, zeki, adaletli, bilgili ve hatta havalı yorumlarını yapan bir topluluğuna kavuşturabilir. Diğer üyeler tarafından bir Yelp üyesinin sosyal imajı o kişinin yaptığı değerlendirmeler, aldığı oylar ve iltifatlar ile ölçülmektedir. Daha çok Yelp değerlendirmesi yapan kişilerin daha fazla Yelp arkadaşı olmakta ve değerlendirme başına daha fazla oy ve övgü almaktadır.

Gerçekte de yapılan çalışma gösteriyor ki sitede yapılan değerlendirmelerin %44’ü Yelp Elitlerinin katkılarıyla gerçekleşmiştir.”

Şirket de Yelp Elit Takımını şu şekilde açıklamaktadır:

“Şirket olarak aktif bir şekilde Yelp kullanan ve hem online hem offline tarafta rol model olan kişileri fark ediyor ve ödüllendiriyoruz. Yelp’in elit kullanıcıları belirleme mekanizması iyi yazılmış değerlendirmeleri, mobil taraftaki güzel ipuçlarını, ayrıntılı kullanıcı profilini, aktif oyları, toplanan övgüleri ve diğer üyelerle olan ilişkileri temel almaktadır. Elit olan kullanıcılar Yelp profilinde parlak bir elit rozetiyle ön plana çıkarılmaktadır.”

6 yıllık Elit Yelp Kullanıcısı ve 900’den fazla değerlendirmesi olan Dave Kim Yelp Elit Takımını şu sözleri ile ifade etmektedir:

“Bay Area Yelp Elit’in aktif bir üyesiydim ve başlangıçtan itibaren oldukça iyi bir şekilde ödüllendirildik. Bu ödüllendirme parasal olarak değil derece ve tanıtım üzerinden gerçekleşti. Yelp, insanları ödüllendirmek için maddi olmayan fakat kullanıcıları neşelendiren farklı yollar bulmaktadır. Düzenli Yelp etkinlikleri, rezervasyonlarda sıklıkla öncelikli olmak hatta diğerlerinden bir saat önce yer bulmak, yalnızca Yelp Elit üyelerine özel ücretsiz yiyecek ve içecek servisinin yapıldığı etkinlikler düzenlenmektedir. “

Ek olarak Yelp’te topluluk yöneticileri görev almaktadır. Topluluk yöneticileri online ve gerçek dünyada yaşadıkları şehirlerde etkinlikler planlayarak, işletmeleri değerlendirerek, haber yazarak kullanıcıların bağlılığını arttırmak için çalışmaktadır. Yelp topluluk yöneticilerinin en önemli özelliklerinden birisi harika partiler düzenleyebilmeleri ve yalnızca elitler için özel etkinlikler gerçekleştirebilmeleridir.

Bu etkinlikler toplulukta elitlere karşı bir duyarlılık oluşmasında ve Yelp sadakatinin artmasında itici güç oluşturmaktadır. Şirket elitlerin değerlendirmelerinin önemini vurgulayarak bu bağlılığı güçlendirmiştir. Başlangıçta elit pozisyonuna ulaşmak zordu çünkü kullanıcıların hemen hemen aynı sayıda ve kalitede değerIendirmeleri vardı. Bu da elit olanlar ve elit durumuna ulaşmak isteyenlerin daha fazla kaliteli Yelp yorumları yazmalarını garantiledi.

Elitlerin kaliteli değerlendirmeler yazma isteği, topluluk yöneticilerinin teşviki ve desteği kombinasyonu Yelp’in kısa sürede değerlendirmelerin sayısı ve kalitesi açısından CitySearch’ü geride bırakmasını sağlamıştır.

İşe yerel olarak başladılar

Yelp de Uber gibi küçükten başlayarak şehir şehir büyüme avantajını kullanmıştır. 2005’te San Francisco için açılan Yelp ilk yıl yalnızca bu şehre odaklanmıştır. Stoppelman şirketin ilk yılını şu şekilde ifade etmiştir:

“Çok fazla paramız yoktu, yalnızca 1 milyon dolar tohum yatırımı almıştık. Pazarlamaya ve San Francisco için sitenin faydalı olmasına odaklandık. Bay Area’da başlayan ve şehir şehir büyüyen Craiglist’e bakarak bu tarz bir büyümenin doğru olacağına karar verdik.”

Yelp önce Bay Area’ya, ardından Los Angeles’a, Chicago ve New York’a açılmıştır. 2008’in başlarında Yelp’e hangi şehirlerde bir topluluk yöneticisi atayacağını belirlemekte yardımcı olacak kadar veri ve metrik oluşmuştu. Önceki kısımlarda da belirttiğimiz üzere topluluk yöneticileri yerel Yelp topluluğunun bağlılığını arttırmak için çalışmaktadır.

 Kullanıcıları ilk sıraya koydular

Yalnızca profesyonel değerlendirmelere yer veren CitySearch’ten farklı olarak Yelp normal normal kullanıcı değerlendirmeleriyle profesyonel değerlendirmeleri bir araya getirerek sınıf atlamıştır. Kullanıcıları işletmelerin önüne koyarak dost canlısı bir çevrenin teşvik edilmesine yardımcı olmuş ve kullanıcıları daha fazla değerlendirme yapmaları için cesaretlendirmiştir. Bunun da ötesinde işletmelerin negatif yorumları sayfanın arkalarına atmasına engel olmuştur.

Özellikle bu durum Yelp’ten reklam veren işletmelerle Yelp arasında bir mücadeleye yol açmıştır. Reklam satın alan şirketlerin çoğu negatif değerlendirmelerin kaldırılmasına yönelik baskı yapsa da Yelp bunu reddetmiştir.

Gerçek değerlendirmeleri sunmak kullanıcıların bağlılığını arttırmış ve Yelp’i diğer servislerden farklılaştırmıştır. Yelp böylece yerel işletmeler hakkında gerçek ve filtrelenmemiş bilgi sunan bir platform haline gelmiştir.

İnsanların istediği bir şeyi sundular

Göz ardı edilemeyecek şeylerden birisi de Yelp’in kullanıcılarına değerli bir hizmet sunduğu gerçeğidir. 2006’da yapılan bir vaka analizi Yelp kullanıcılarının yerel hazineleri keşfediyormuş gibi hissettiklerini göstermektedir:

“Yelp’i daha önce duymamıştım fakat bir şekilde bu deneyimim en muhteşem sushi restoranını buradan bulmamla sonuçlandı. Bulduğun sushi restoranı San Francisco Union Square’de “Sushi Zone” isimli ve sokakta güçlükle fark edilebilecek bir konumdaydı. Mekan 17.00’de açılıyor 22.00’de kapanıyordu ve önünde 17.00’den itibaren bir kuyruk oluşmaya başlıyordu. Sırada yanımda duran kişi bu mekan açılmadan önce yıllardır San Francisco’da yaşadığını söylemişti, oysa ben yalnızca 2 gündür buradaydım ve bu harikaydı. İlginç olan ise CitySearch’te Sushi Zone’un 17 değerlendirmesi bulunurken Yelp’te 77 değerlendirmesi vardı ve 5 üzerinden 4.5 ile derecelendirilmişti.”

Ek olarak Yelp, kullanıcılarına elitlik rozeti, partiler, profil rozetleri gibi toplulukla bağlantılı bir dizi eğlence sunmakta ve ürüne kalıcı bir bağlılık yaratmaktadır.

 

The post Yelp Nasıl Büyüdü? – 2/3 appeared first on Etohum.

22 Nisan 2014 Salı

Yaratıcılığı Arttırmak için 10 Yol

İş dünyası kimi zaman yeni düşünceleri geliştirmeye zaman bulamayacak kadar yoğun ve yorucu olabiliyor. Peki bunun önüne nasıl geçeriz ve nasıl bireysel yaratıcılığımızı arttırırız?

 

1. Öğle Yemeğinden Önce Toplantı Yapmayın

İnsanların en yaratıcı olduğu saatler sabah 9 ile öğle arasıdır. Bu değerli saatleri kendiniz için ayırın.

2. Yazın

Yazar olmanız ve iyi yazıyor olmanız da gerekmez. Duygularınızı ve deneyimlerinizi yazın. Bu kendinizle farklı bir bağ kurmak için güzel bir yol.

3. Bir Kursa Gidin

Daha önce hiç bilmediğiniz bir alanda alacağınız eğitim eğlenceli  olabilir. Özellikle sizi rahatlık bölgenizden çıkaracak bir kursu tercih edin. Mesela tiyatro…

4. Yemek Yapın

Zihninizi işlerden arındırmak ve yaratıcı zaman yaratmak adına yemek yapmak iyi bir yoldur. Bir yemek tarifi seçin ve doğru malzemeleri alın. Ortaya çıkan sonuç size başka şeyleri denemek için de güven aşılayacaktır.

5. Seyahat Edin

Fırsat buldukça seyahat edin. Aslında bunun için fırsat yaratın demek daha doğru.  Yeni yerler keşfedin.

6. Alarmınızı Kapayın

Yapay bir ses yardımı ile uyanmak insanın güne yorgun başlamasına neden olur. Uykunuzu almış bir şekilde kalkmanızı sağlayacak kadar erken uyuyun.

7. Spor Yapın

Bunun önemini vurgulamaya bile gerek yok. Enerjik bir vucüt ve berrak bir zihin için mukakkak spor yapın.

8. Gönüllü İşler Yapın

İşiniz ile ilgili olmayan gönüllü aktiviteler size hayattaki değerlerin farkına varmanızı sağlayan bir pencere açar.

9. Kitap Okuyun

Dergiler ve online makaleler de hiç okumamaktan iyidir ancak, bir kitap size zihninizi açacak bir hikaye anlatabilir.

10. Kalem ve Kağıt Kullanın

Hiçbir şey karalamaktan yazmaktan ve çizmekten daha yaratıcı değildir. Fikir geliştirirken biraz olsun bilgisayarınızdan uzaklaşın.

The post Yaratıcılığı Arttırmak için 10 Yol appeared first on Etohum.

21 Nisan 2014 Pazartesi

Facebook, Beğen Diyeni Cezalandıracak

Facebook, Haber Kaynağı paylaşımlarına yeni kurallar getiriyor. Buna göre beğeni ya da paylaşım isteyen hesaplar cezalandırılacak. Amaç, spam içerikleri azaltmak.

Facebook’ta kullanıcı sayısı ve geçirilen zaman arttıkça spam içerikleri paylaşmanın da birçok farklı yolu keşfediliyor. Bundan deneyimi olumsuz etkileyen şeyler olduğundan Facebook, yeni kurallar uygulamaya karar vermiş.

Facebook tarafından yapılan açıklamaya göre bu 3 içerik türünü uygulayan sayfa ve kişiler bundan böyle cezalandırılacak;

- Beğeni isteyen sayfalar

“Peygamberimizi seviyorsan beğen”, “Atatürk’ü seviyorsan paylaş” şeklinde sömürü gibi yollarla beğeni ve paylaşım isteyen gönderiler bundan böyle takip edilecek. Bu tarz içerikleri paylaşan kişiler ve sayfalar tespit edilecek ve gönderileri engellenmeye başlanacak. Facebook, hem metin bölümünde hem de görsel üzerindeki yazılarla beğeni ve paylaşım istenmesini takip edebiliyor.

- Birden fazla kez yapılan gönderiler

Facebook, popüler içeriklerin sıkça yeniden paylaşılmasını da istemiyor. Çok beğeni ya da paylaşım alan görsellerin tekrar tekrar yeniden Facebook’a yüklenmesine sınır getiriliyor. Facebook bu özelliği yayına almadan önce test etmeye başlamış ve spam içeriklerde %10 azalma olduğunu tespit etmiş.

- Yanlış link yönlendirmeleri

Gönderilerde paylaşılan linklere de kontrol geliyor. Bir gönderide “Fotoğraf galerime tıklayın” şeklinde paylaşım yapıp altına bambaşka bir sitenin linkini koymak da yasaklanıyor. Facebook’un bu kontrolü nasıl yapacağını bilemiyoruz. Ayrıca birçok kişi hesabına bulaşan virüsler sebebiyle bu tarz paylaşımları kendi hesabı üzerinden yapmış gibi görünüyor. Burada cezayı paylaşım kişi adına paylaşım yapan grup ya da sayfanın çekmesi gerekli.

Facebook, spam içeriklerin büyük bir çoğunluğunun sayfalardan geldiğini bu sebeple yeni değişikliklerin kişileri pek fazla etkilemeyeceğini dile getiriyor.

The post Facebook, Beğen Diyeni Cezalandıracak appeared first on Etohum.

18 Nisan 2014 Cuma

İşçi Mikro Mıknatıslar

Mıknatıslar birçoğumuz için ilk kez bilim ile tanışma anıdır. Çocuk aklıyla açıklanamayan mıknatıs davranışı adeta bir sihir gibidir. Kar amacı gütmeyen bir araştırma şirketi olan SRI ınternational, yetişkinlere de sihir gibi gelecek bir çalışma yapmış.

Elektromanyetik titreşimler ile mıknatısları hareket ettirmenin bir yolunu bulan şirket, mıknatısları adeta birer işçi robot gibi kullanabiliyor.

Patentli bu prosese Diamagnetic Micro Manipulation (DM3) adı veriliyor. Bu yöntem ile mikro mıknatıslar saniyede 3 cm hız ile hareket ettirilebiliyor. Sistemin ilgi çekici yanlarından birisi de aynı anda birçok mıknatısı kontrol edebilmeniz.

SRI, Darpa ile ortak yürüttüğü bu projedeki amacının milimetrik ölçeklerde iş yapabilen bu mıknatıs robotlar ile makro ölçeklerde ürünler üretebilmek olduğunu vurguluyor.

The post İşçi Mikro Mıknatıslar appeared first on Etohum.

17 Nisan 2014 Perşembe

Startup Wise Guys BusinessTech Başvuruları Başladı

Startup Wise Guys geleceğin B2B yazılımlarının vizyonunu oluşturacak girişimlerini arıyor. Startup Wise Guys BusinessTech Avrupa’da B2B odaklı ilk girişim hızlandırıcı kuruluştur. Seçilen girişimlere 3+1 aylık bir eğitim programı, tohum yatırımı, değerli mentörlerin danışmanlığı ve iyi kurulmuş bir iş ağı sunulmaktadır.

BusinessTech kuruluşlarla girişimler arasında bir köprü oluşturarak bu girişimlerin daha büyük pazarlara ulaşmalarını sağlamayı ve ilk pilot çalışmalarını uluslararası şirketlerle gerçekleştirmelerine yardımcı olmayı hedeflemektedir.

Programa seçilecek takımların proje fikirlerinin finans, bankacılık, güvenlik ve bulut bilişim konularından en az biri ile ilgili olması gerekmektedir.

Program süresince 100’ü aşkın uluslararası mentörle çalışacak olan takımlar iş planlarını şekillendirecek, ürün prototipi geliştirecek ve fikirlerini yatırımcılara satacaklardır. 12 haftalık programın sonunda takımlar projelerini Londra, Talinn ve Silikon Vadi ile uzantılı büyük şirketlere, risk sermayesi yatırımcılarına ve melek yatırımcılara sunma fırsatına sahip olacaktır.

Seçilen girişimlere Strartup Wise Guys tarafından kurucu sayısına göre %8’lik hisse karşılığında 15.000 Euro’ya kadar yatırım yapılacaktır. Takımların en az 2 kurucusunun olması beklenmektedir. Seçilen girişimlerin başarıya ulaşması için gerekli tüm kaynaklar, Mentörler, danışmanlar ve eğitimciler sağlanacaktır.

Programın son başvuru tarihi 20 Mayıs 2014’tür.

Tüm başvurular Startup Wise Guys’ın yatırımcıları ve mentörleri tarafından değerlendirilecek olup, seçilen başvurularla görüşmeler Skype üzerinden devam edecektir. Son aşamaya kalan girişimler Talinn’e davet edilecektir. 3 aylık eğitim programı Temmuz 2014’te başlayacaktır.

Programın başvuru adresine buradan ulaşabilirsiniz.

Program hakkında detaylı bilgiye ulaşmak ve geçtiğimiz yılın seçilen girişimleri hakkında bilgi edinmek için http://www.startupwiseguys.com/adresine ulaşabilirsiniz.

The post Startup Wise Guys BusinessTech Başvuruları Başladı appeared first on Etohum.

16 Nisan 2014 Çarşamba

İş Planı Hazırlarken En Sık Yapılan 10 Hata

İş planı hazırlamak bir girişim kurulurken atılacak en önemli ilk adımdır. İyi bir iş planı ile yatırım alabilir, yeni takım arkadaşları bulabilir, pazarlama stratejinizi belirleyebilir ve bunların da ötesinde fikriniz üzerinde yeniden düşünebilirsiniz. Peki, iş planı hazırlarken yapılan hatalar? Bu hatalar şirketinizin batmasına neden olabilir. Girişimcilerin iş planı hazırlarken en sık düştüğü 10 hatayı aşağıda yer almaktadır:

1.       Plana herkesi ve her şeyi dahil etmeye çalışmak

İş planınızın okuyan herkese çekici gelmesini bekleyemezsiniz. Planınızı tek bir iş modeli, tek bir sektör ya da tek bir problem üzerine odaklamalısınız. Diğer türlü fikrinizi daha fazla kitleye göre modellemeye çalışırken planınızın yüzeysel kalmasına sebep olabilir, okuyuculara ilk bakışta kötü bir etki bırakabilirsiniz.

2.       Sıkıcı olmak

Eğer potansiyel bir müşteri planınızın ilk 2 sayfasını okur ve sıkılırsa bu durum hiç iyiye işaret değildir. Planın ilk sayfasında yer alan özet kısmında okuyucunun ilgisini doğru yöne çekmek oldukça önemlidir. Aynı şekilde kapak sayfanızı da ihmal etmemelisiniz. İyi bir logo tasarımından kimseye zarar gelmez.

3.       Pazarı fazla iyimser değerlendirmek

Projenizin pazar büyüklüğünü ve potansiyel gelirlerinizi açıklarken fazla iyimser davranmak yatırımcılara reklam hilesi gibi gelecektir. Daha da kötüsü rakamları fazla büyük göstermek yaptığınız işi bilmediğinizi ya da hedef pazarı belirlemenin zor olduğunu düşündürecektir. Tutabileceğinize emin olmadığınız sözleri vermeyin.

4.       Ürününüzün satacağına güvenmemek

Ürününe olan güveni resmederken pek çok iş planı, girilen iş kolunun rekabet durumunu göz ardı eder. Çok az fikrin piyasada rakibi yoktur. Konseptiniz tamamen orijinal olsa da ürün ya da hizmetinizin karşılaşacağı zorlukları, bu zorluklara önerdiğiniz çözümleri tanımlamalısınız. Rekabeti tanımlarken net ifadeler kullanmamak okurlarınızın kafasında bir güven eksikliği oluşturacaktır.

5.       Kendini çok fazla tekrar etmek

Popüler ifadeler yinelemekten ya da basit birkaç fikri 10 farklı şekilde formüle etmekten kaçının. Kimse aynı şeyi tekrar tekrar dinlemek istemez. Planınız boyunca fikirlerinizin tutarlı bir şekilde anlatıldığından emin olun fakat kendinizi sürekli tekrarlamayın.

6.       Çok fazla jargon kullanmak

Herkes bulunduğunuz sektöre ve bu sektörün diline sizin kadar hakim olmayabilir. Eğer mühendislik ya da bilim gibi belli bir sektörde uzun bir geçmişiniz varsa kolayca bu sektörün jargonuna kayabilirsiniz. Bu yüzden iş planınızı hazırlarken oldukça basit ifadeler kullanmaya  özen gösterin. Herkesin anlayabileceği genel ifadeler kullanın.

7.       Tutarlı olmamak

Çelişkili ifadeleri kaldırın. Örneğin planınızın içerisinde kullandığınız finansal bir grafik, önceki bölümlerde kullandığınız ifadelerle çelişmemelidir. Sektörünüzle, girdiğiniz pazarla ve rakiplerinizle ilgili kullandığınız her ifade doğru ve hali hazırda başka kaynaklardan doğrulanabilir olmalıdır.

8.       Kapsam hakkında geri bildirim verememek

Sunduğunuz iş planı hakkında geri bildirim verememek oldukça amatörce yapılan bir hatadır. İyi yatırımcılara saçma hatalar içeren ve iş mantığı hakkında boşluklar bulunan taslak bir iş planı sunmak bu konuda aslında bir planlama yapmadığınız anlamına gelmektedir. Bu yüzden iş planınızı sunmadan önce deneyimli birkaç kişiyle planı paylaşabilir, potansiyel yatırımcılar gözüyle değerlendirmelerini isteyebilirsiniz.

9.       Çok fazla bakış açısına değinmek

İş akışı ile ilgili fikirlerinize değinirken çok yukarıdan bakmak ya da beklenen her soruyu yanıtlamak bir okuyucunun hikayeyi anlamasını zorlaştırabilir. Bu yüzden planınızı hazırlarken birkaç önemli yatırımcı bakış açısını adreslemek fakat genel olarak açık ve akıcı bir anlatıma yer vermek güçlü bir sunum yapmanızı sağlar.

10.   Rekabeti yanlış anlamak

Başarılı iş planları tüm şekillerden ve formatlarda olabilir. Bu yüzden iş planı oluştururken tamamen diğer örneklere benzer bir plan hazırlama konusunda endişelenmeyin. Amacınız planınızın diğerlerine uymasını değil, fikrinizin ayakta durmasını sağlamaktır. Eğer fikrinizi açıklayan ve kişiliğinize uyan bir plan hazırlarsanız sunum yapmak için çıktığınızda kendinizi daha rahat ve güvenli hissedersiniz.

 

Kaynaklar:                                                                                  

Common Business Plan Mistakes

Top 10 Mistakes Entrepreneurs Make When Writing a Business Plan

The post İş Planı Hazırlarken En Sık Yapılan 10 Hata appeared first on Etohum.

15 Nisan 2014 Salı

AngelList’ten Yatırımcılara 12 Tavsiye

Bir girişime yatırım yapmak oldukça riskli bir iştir ve bu girişimlerin çoğu işin dışına çıkmaktadır. Yalnızca birkaç girişim kar getirmektedir. Daha iyi yatırım kararları verebilmek için AngelList’in tavsiyeleri sizlere yatırım kararlarınızda yol gösterici olabilir:

1.  Girişim şirketleri yüksek riskli yatırımlardır. Para kaybetmeye hazırlıklı olun. Kaybetmeyi göze alacağınızdan fazlasını yatırmayın.2.  Planlar değişir. Girişim şirketleri sürekli plan değiştirmektedir. Planlar ve tahminler geleceğin kendisi değildir.3.  Küçükle başlayın. Geri dönüş aldıkça ya da kendinizi rahat hissettikçe yatırımınızı arttırabilirsiniz.4.  Çeşitlendirin. 15-20 erken dönem yatırımı yapmak için yeterli sermayeniz olana kadar yatırım yapmayın.5.  Üst düzey yatırımcıların anlaşmalarını takip edin. En iyisi ile yatırım ortaklığına gidin ve hemen hemen aynı anlaşma koşullarına sahip olduğunuza emin olun.6.  Haklarınızı bilin. Bilgi hakları, gelecekteki yatırım turlarında ortaklık hakkı ya da yönetim kurulunda olmak gibi bazı durumlarda daha büyük yatırımcılarla aynı haklara sahip olmayabilirsiniz. Yatırımınızın geri dönüşü büyük yatırımcılara oranla çok daha az olabilir.7.  Bir girişime onların edindikleri misyonu sevdiğiniz için yatırım yapın, para kazanacağınızı düşündüğünüz için değil.8.  Basın konusunda dikkatli olun. Eğer bir girişim herkese açık bir şekilde yatırım almıyorsa onların finansal bilgilerini açık etmeyin. Bu, yatırım yaptığınız girişimin kararıdır.9.  Bir şirkete yatırım yapma konusunda aleni olarak konuşurken gerçeklere bağlı kalın, tahminlerde bulunmayın. Diğer yatırımcılar bu tahminler yüzünden şirkete ileride dava açabilirler. Aynı şekilde açık yatırım alan bir şirket tahminlerde bulunduğu için hakkında yasal işlem başlatılabilir.10.  Fikir edinin. Yatırım yapılabilecek birçok girişim bulunmaktadır. Bir şirkete yalnızca basında iyi görünüyor diye ya da iyi yatırımcıları var diye yatırım yapmayın.11.  Yalnızca size sunulan bilgiyle yetinmeyin, kendi araştırmanızı yapın.12.  Eğer kararsızsanız yatırım yapmayın.

 

Kaynak:

Investing Guidelines

 

 

The post AngelList’ten Yatırımcılara 12 Tavsiye appeared first on Etohum.

14 Nisan 2014 Pazartesi

Renkler ve Markaların İlişkisi

Bu yazı fikri Pondr lansmanı sonrası aklımıza gelen bir düşüncenin ürünü. Kısa bir süre önce duyurulan Pondr ekibi, Türkiye’den dünya sosyal medya piyasasına girme hedefindeki bir proje. Bizim bu yazıda odaklanacağımız nokta ise Pondr’ın renk tercihi.

Artık koyu bir mavi ve F harfi gördüğümüzde aklımıza Facebook’tan başkası gelmiyor. Turkuaz mavi ve kuş ise Twitter’ın sembolü. LinkedIn’in logosunda ise bu iki mavinin tam ortasında kalan bir mavi tonu mevcut. Sadece bununla sınırlı değil; IBM, Intel, Skype, WordPress maviyi kullanıyor. Türkiye’de de Tukcell ve Türk Telekom gibi ilk etapta aklımıza gelen mavi renk kullanan büyük şirketler var. Pondr da parlak, turkuaz benzeri bir mavi kullanıyor. Bir an düşündük; Kırmızı bir logo kullansalar ne farkeder ki? – Açıkçası çok çirkin görünürdü. Peki nedir maviyi bu kadar vazgeçilmez kılan?

Mavi muhtemelen dünyada markaların en çok kullandığı renk. Bir araştırmaya göre dünyada markaların %33′ünün logosunda mavi mevcut. Özellikle internet ve mobil girişimleri arasında da mavi çok popüler. Renk kodlarına baktığımızda mavi; Soğuk renklerden biri. Yani durgun, sakin ama güven veren bir hali var. Belki genç görünüyor olabilir ama marka uzmanları mavi tonlarını enerjik olarak kabul etmiyor. Sosyal medya kullanımının genelde iş sonrası, dinlenme saatlerine artması mavinin verdiği mesajla bağlantılı değil mi?

Mavinin ardından en çok kullanılan renk ise kırmızı. Enerjik ve agresif bir renk olarak algılanan kırmızının popüler olmadığı sektörler arasında enerji sektörünün de olması ironik. Enerji şirketleri daha durgun, doğal ve güvenilir bir imaj çizmek istiyor. Benzer şekilde finans ve havayolu şirketleri de kırmızıdan uzak duruyor.

Kırmızı ve turuncu teknoloji alanında popüler renkler. Özellikle oyun şirketleri kırmızıyı seviyor. Medya şirketleri de tercihini güncelliklerini vurgulamak için kırmızıya güveniyor.

Teknoloji alanında popüler olmayan renklere baktığımızda ise karşımıza sarı ve kahverengi çıkıyor. Bu renklerin verdiği imaj pozitivite, sağlamlık, yaratıcılık gibi mesajları var. Belki de maviler arasından sıyrılmak için bu renkler girişimler tarafından daha çok kullanılmalı.

Son olarak Etohum olarak kendi logomuzun mesajına da bakalım; Koyu yeşil bolluk, huzur, doğallık ve büyüme mesajı verirken gri tonları zamandan bağımsızlık, prestij gibi mesajlar içeriyor. Tam da bizi anlatıyor değil mi? :)

The post Renkler ve Markaların İlişkisi appeared first on Etohum.

11 Nisan 2014 Cuma

Google, Project Ara İçin Donanım Çalışmalarına Başlıyor

Google’ın modüler telefon projesi “Project Ara” beklenenden hızlı ilerliyor. Referans donanım konusunda çalışmalara başlayan Google, Nisan ayında ilk sanal geliştirici konferansını düzenleyecek.

Her özelliği farklı bir modül halinde gelen, istenildiğinde özellikleri yükseltilebilen bir telefon fikri bundan birkaç ay önce bize çok uzak gelebilirdi. Nitekim Google, Project Ara’yı ilk duyurduğunda da bu projenin konseptin ötesine geçmesi için çok uzun zaman gerekeceğini düşünmüştük. Fakat Google’ın beklemeye niyeti yokmuş.

Daha önce nisan ayında Project Ara için geliştirici konferansları düzenleyeceğini açıklayan Google, MDK yani Modül Geliştirme Kiti’ni yayınladı. Bu tıpkı yazılım geliştiricilere sunulan SDK paketlerine benziyor. Tek fark, MDK’nın modül donanımlarını işaret ediyor olması. Bu kitin içerisinde Project Ara için modüllerin nasıl yapılacağı, boyutlar, görsel tasarım zorunlulukları gibi bilgiler yer alıyor. Şimdiden kamera, Wi-Fi, batarya, şarj arayüzü, ekran ve hoparlörler için modül kılavuzları geliştirilmiş. Google, geliştiricilere belirlenen özellikleri sağlamaları durumunda kendi eşsiz modül fikirlerini hayata geçirme imkanı da verecek. Örneğin kamera modülünde ölçüler daha serbest. Bu da farklı lensler, farklı sensörler kullanılabileceği anlamına geliyor.

Tasarım konusuna da ekstra özen gösterilmiş. Onlarca farklı bileşen ve bağlantı noktası ile Project Ara telefonlarının çok çirkin görünmesi muhtemel. Bunun için tasarım konusunda pürüzsüz ve düz yüzeyler ile köşelerde çakıl taşı benzeri bir yapıyı zorunlu tutma kararı almış. Tüm parçalar bu estetik detaylar düşünülerek üretilecek.

Farklı modülleri bir araya getirip telefonun oluşmasını sağlayan iskelet ise şimdilik sadece Google tarafından üretilecek. Google ilk etapta mini ve midi olmak üzere iki farklı form faktörde iskelet sunmayı planlıyor. Bu iskeletler ile aşağıdakilere benzer kombinasyonlarla akıllı telefonlar hazırlanabilecek. Büyük iskelet ise gelecek için planlanıyor.

Google, referans Project Ara modüllerini üretmek için üçüncü partilerle işbirliğine açık olduğunu belirtiyor. İlk referans tasarımın ardından bir geliştirici cihazının üretilmesi ve 2015 yılının başlarında ilk Project Ara telefonunun piyasaya sürülmesi planlanıyor.

Biraz zor bir hedef gibi. Bakalım Google ve üçüncü partiler neler yapacak?

Project Ara MDK’sı hakkında detaylı bilgi için; http://www.projectara.com/mdk/

 

The post Google, Project Ara İçin Donanım Çalışmalarına Başlıyor appeared first on Etohum.

10 Nisan 2014 Perşembe

Girişime Engel 5 Bahane

Zihin neye inanıyorsa onunla ilgili fikirler geliştirir. Bir işi yapabileceğinize inanıyorsanız, zihin onu nasıl yapabileceğiniz konusunda çözüm aramaya başlar, eğer inanmıyorsanız da önünüzdeki engelleri tek tek listeler, bahaneler üretir.

Ne yazık ki bir çok fikir bu bahanelere takılıp hayata geçmez. En sık duyabileceğiniz 5 bahaneyi listeledik. Bakalım size de tanıdık gelenler olacak mı?

“Bu konu ile ilgili bir tecrübem yok”

Gerçek şu ki bir işin üstesinden gelmek için düşündüğünüzden çok daha az bir tecrübeye ihtiyacınız var. Kimi zaman daha az tecrübenin yararını bile görebilirsiniz. Berrak zihniniz algılarınızın daha açık olmasını sağlar.

“Bu iş için zamanım yok”

Bir şirket kurmak adanmışlık gerektirir. Bu doğru. Ancak her fikrin hayata geçmesi için buna gerek yok. Çalıştığınız işten çıkmak ya da okulunuzu aksatmak zorunda değilsiniz. Diğerlerinden daha fazla çalışmak zorunda olduğunuz doğru ancak bir şeyleri başarmak için de bu kadar fedakarlık olmalı. Fikrinizin lisansını alıp onu pazarlamaya çalışmak size zamandan oldukça tasarruf sağlayacaktır. Öğlen yemeklerinden ve akşamlarınızdan arttırdığınız zamanlar bunun için yeterli olacaktır.

“Yeterince param yok”

Bir iş kurmak için tek bir yol yoktur. Eğer akıllıca çalışılırsa çok daha az maliyet ile yüksek verimlilik elde edilebilir. Projenizin hayata geçmesi için işgücü gerekiyorsa üniversitelere gidin. İlk projelerini ortaya koymak için can atan binlerce öğrenci var. İşine ve kendine güvenen bir girişimciyi fonlayacak bir çok yatırımcı da bulmak mümkün.

“Fikrimi korumak pahalı”

Evet ne yazık ki ülkemizde patent ve hakların korunması için yapılan çalışmalar pahalı. Ancak insanların fikrinizi çalmak için sürekli pusuda beklediğini de bir o kadar yanlış. Siz kaç tane güzel fikir duyup kaçını hayata geçirdiniz? Fikir korumak için ucuz yollar da var. Noter onayı ile bir başlangıç yapabilirsiniz. Bu sizi bir süre için idare edebilir, sonra belki patenti sizin için alacak bir yatırımcı bulursunuz.

“Prototip üretmek pahalı ve zor”

Aklınızda bir ürün fikri var ve prototip üretmek zorunda olduğunuzu düşünüyosunuz. Bunun pahalı ve zahmetli olabildiği aşikar. Ancak bununla işe başlamak zorunda değilsiniz. Detaylar ve çizimler ortaya konmuş bir proje dosyası da sizi dilediğiniz yatırıma götürebilir. Kağıt üzerinde ispatlı sistemler patent bile alabiliyor bunu unutmayın.Bir girişimcinin işe başlamaması için hiç bir engel yoktur. Engelleri zihin yaratır. Projeye gerçekten inanıyorsanız zihniniz çözümleri çoktan üretmeye başlamıştır.

The post Girişime Engel 5 Bahane appeared first on Etohum.

9 Nisan 2014 Çarşamba

Ödeme Sistemleri Konulu Kafe Toplantısı’nda Neler Konuşuldu?

07 Nisan 2014 Pazartesi günü İstanbul Şehir Üniversitesi Güney Kampüsü’nde gerçekleştirdiğimiz Etohum Kafe toplantısında PayU’dan Ozan Tatar ve Tarık Tombul’u ağırladık. Ödeme sistemleri ve fraud konularını ele aldıkları bu toplantının önemli noktalarından biraz bahsedelim.

Birkaç istatistikle sektöre genel bir bakış

Türkiye’de e-ticaret için temel ödeme metodlarının kullanım oranlarına baktığımızda en yüksek paya %46 ile kredi kartları sahip. Kredi kartlarını %5′lik oranlarla havale ve kapıda nakit ödeme izlemekte. Listenin devamında ise kapıda kredi kartı ile ödeme, sanalkartlar ve dijital cüzdanlar bulunuyor. BKM verilerine göre ülkemizde her 3 kişiden 1’i kredi kartı kullanmakta ve kullanımdaki banka kartı sayısı 101 milyon ve kredi kartı sayısı 57 milyon olarak raporlanmış.

Ülkeler arası bir karşılaştırma yaptığımızda perakende sektöründe e-ticaretin payı Türkiye’de %0,8 iken İngiltere’de bu oran %10 civarı. Bu da gösteriyor ki Türkiye’de e-ticaret pazarı henüz gelişmeye çok müsait.

E-ticarette mobil cihaz payı %5 –düşük –sanal cüzdan mobilde hayat kurtaran bir ürün

Sanal cüzdanların şu anda oranlarının düşük olması e-ticarette mobil cihazların payının %5 civarında olmasıyla açıklanabilir. Kredi kartıyla masaüstü bilgisayarla kolayca alışveriş yaparken, mobilde kart bilgilerini girmek kullanışlı bir yöntem değil. Sanal cüzdanların e-ticaretteki kullanım oranları da mobil cihazların e-ticaretteki oranı arttıkça artacak.

Türkiye’de e-ticaret ödeme sistemlerine ilişkin genel sorunlar

1. Sanalpos almaktaki güçlük ve taksit imkanı sunamamak

2. Ödeme güvenliği

3. Nakit akışı sıkıntısı

4. Dönüşüm(conversion) konusundaki sorunlar

5. Farklı mutabakat dosyaları ve yönetim panelleri

6. Küçük işletmelerin özel banka kampanyası yapamaması

FRAUD (Dolandırıcılık)

Dünyada en çok fraudun görüldüğü yer sağlık sektörü.

Yüz yüze yapılan satışlarda olan fraudlar card present fraudlar diye adlandırılıyor. Peki bunlar neler olabilir?

Kartınızı kaybettiğinizde ya da çaldırdığınızda bu kart başkaları tarafından kullanılabilir.

Banka kartınız size  kurye ile gönderirken, kurye kartı size vermeyip kendisi işlem yapabilir.

Sizin bilgileriniz kişisel bilgileriniz başka insanlar tarafından ele geçirilebilir (dayınızın soy isminden anne kızlık soyadınızın öğrenilmesi gibi). Bu durum Türkiye’deki bir çok holding patronunun başına gelendi.

ATM’ye yerleştiriilecek aparatla kartınızın manyetik şeridini kolayca kopyalayıp, oluşturacakları kartınızın bir kopyası üzerinden alışveriş yapabilirler.

Kart olmadan yapılan sahtecilikler card not present fraud olarak isimlendirilir. Biz bugün biliyoruz ki internet üzerinde alışveriş için gerekli 3 bilgiye sahipseniz rahatlık la alışveriş yapabilirsiniz.

Başka bir örneğini de geçtiğimiz yıllarda GİMA yaşadı. Bilgi akışı sırasında Banka ile GİMA arasına 3. Bir şahıs girdi. Bu şahıs böylece GİMA müşterilerinin kart bilgilerini ele geçirdi.

Fraud standardı fraud miktarının toplam ciro içerisindeki tutarıdır. Bu standart Avrupa’da onbinde 8 iken Türkiye’de binde 4, PAYU için ise binde 1’in altında.

Mutlaka ilk golü yersiniz ondan sonra 2. golü nasıl engellersiniz onu düşünürsünüz.

Anti-Fraud için 1.si iyi bir yazılımınızın olması 2.  7gün 24 saat sahteciliği izleyebileceğiniz güvenilir bir ekibe ihtiyacınız vardır.

Nereden gol yiyebileceğinizi biliyorsanız önleminizi alırsınız. Hiç bilmediğiniz yerden goller de yiyebilirsiniz; yeni bir patern gelince düşünür yeni bir kural yazarsınız.

Müşterilerin en çok kaybedildiği yerlerden birisi ödeme sayfaları

Müşterileriniz rahatlıkla işlemleri yapabiliyor olmalı, eğer  kredi kartı kullanıyorsa ödeme seçeneklerinde kredi kartı olmalı. Tanıdığınız 3-5 kişiyi getirip gözünüzün önünde alışveriş yapmasını isteyin gözlem yapın müşteri deneyimini geliştirin, sorunları fark edin.

Türkiye’de BKM bizim şansımız

Türkiye, ödeme sistemlerinde Avrupa ve diğer ülkelerden daha ileride. Faiz oranları düşük. Türkiye’de BKM bizim şansımız, bizde veri doğrudan Visa’nın serverına gitmiyor BKM’ye gidiyor. Bu kart yabancı olsa bunun  bir maliyeti var Avrupa ve ABD bizden daha pahalı. 16 ülkedeki arkadaşlarla konuşuyoruz önceleri taksit ne? niye yapıyorsunuz? diyorlardı, şimdi Polonya, Romanya Brezilya taksit yapıyor.

3D security müşteri kaçırıyor

3D security’de süreç uzuyor. Bilinçli kullanıcı da kullanmak istemiyor çünkü biliyor ki bu şekilde ödeme yaptığında herhangi bir sorunla karşılaşılırsa şifreli işlem olduğu için itiraz edemez. Ya da 2 cep telefonunuz var ve yanınızda o telefon o an yoksa alışverişi yapamıyorsunuz. Aslında 3D security kredi kartınızda chip and pin ne ise online ödemlerde o görevi görüyor.

Kabak E-ticaretin başına patlıyor

Offlineda ele geçirilen bilgiler onlineda kullanılıyor sonra da e-ticaret güvensiz deniliyor.

Her şirket her şeyi kendi içinde çözmek zorunda değil

Bir girişimci zaten çok fazla şeyle uğraşmak zorunda. Her şirket her şeyi kendi içinde çözmek zorunda değil. Ana işinizin dışında kalan bazı kısımlarda outsource edebilmelisiniz. Örneğin komisyon oranları yüksek diye bir işi kendiniz yapmayı tercih ediyorsunuz ama hacimle çarptığınızda belki 50TL gibi bir fiyata geliyor. Siz bu işe harcayacağınız vakti ve enerjiyi müşterinizle, kendinizi büyütmekle harcamalısınız.

The post Ödeme Sistemleri Konulu Kafe Toplantısı’nda Neler Konuşuldu? appeared first on Etohum.

8 Nisan 2014 Salı

Size Para Ödeyecek İlk 100 Müşteriyi Nasıl Kazanabilirsiniz? – 1/3

Gleam 2013 yılında Melbourne’de kurulmuş, şirketlerin kullanıcılarına ve eylemlerine odaklanmasına yardımcı olan bir girişimdir. Geçtiğimiz ay Gleam büyüme hedeflerinde önemli bir kilometre taşına ulaşmıştır: 5 aylık bir sürede ürün için ödeme yapan 100 müşteriye ulaşmak. İlk bakışta bu hedef çok büyük görünmeyebilir fakat Gleam için insanların kullanmayı sevdiği bir şeyi üretip üretmediklerini görmek için önemliydi.

Gleam bu hedefe pazarlama bütçesine tek kuruş harcamadan, aylarca ekip olarak çok çalışarak, bu büyümeyi sağlayacak farklı taktikler geliştirerek ulaşmıştır. Gleam’ın ilk 100 müşteriyi kazanmak için geçirdiği sürecin detayları her girişimci için faydalı olabilir.

Bu başarı sıkı çalışma gerektirmektedir

Müşteri tabanınızı sıfırdan alıp büyütmek zor bir iştir. Zordur çünkü işinizi bir anda büyütecek sihirli bir değnek bulunmamaktadır. Zamanınızı uzun vadeli hedeflerinizden şaşmadan kısa vadeli kazançlara odaklanmaya harcamalısınız. Deneyeceğiniz her yeni faaliyet daha fazla müşteri kazanma yeteneğinizi etkileyecektir. Bu etki pozitif, negatif, büyük ya da küçük olabilir. Ne kadar çok denerseniz bir etki yaratma şansınız o kadar artar.

Ürün açısından bakıldığında süreç neden zahmetlidir?

Düzenli olarak reddedilmeye hazır olacaksınızHer zaman doğru kararları veremeyeceksinizHerkesi %100 mutlu edemezsiniz ama bunu denemelisinizMüşteriler eski zamanlara göre çok daha fazla seçeneğe sahipSüreç her zaman tahmin edildiğinden çok daha uzundurYapılacak yüzlerce şey varken neyi önceliklendireceğinizi gerektiğini bilmeniz gerekecekFinans, vergiler, yatırım, para akışı, harcamalar gibi ürün dışında düşünmeniz gereken işler olacak

 Kişisel açıdan bakıldığında süreç neden zahmetlidir?

Yatırım alamayabilirsinizBir yandan işinizi büyütmeye çalışırken bir yandan başka bir yerde çalışıyor olabilirsinizAile yaşamınızla iş yaşamınızı dengelemek için daha az uyumanız gerekebilirMüşterileriniz ve müşteri adaylarınız tamamen farklı zaman diliminde yaşıyor olabilir

 Soru sorun

Gleam ekibi ürün üzerine çalışmaya başlamadan önce 30’un üzerinde şirkete onların problemlerini ve şikâyetlerini anlamak için aşağıdaki soruları içeren e-postalar göndermiş.

Şu an kullandıkları platformu hangi sebepten dolayı tercih ettiler?Mevcut ürünleri ile ilgili problemleri ya da kısıtlamaları nedir? Hayatlarını kolaylaştırmak için neler yapılabilir?

 Müşterilerden topladıkları bilgilerle ürünün ilk özelliklerini belirlemişler:

Güzel tasarlanmış eklentilerTek tık ile çözülecek aksiyonlarOtomatik doğrulamaFacebook, Twitter, Instagram & SoundCloud

 Daha iyi bir ürün geliştirmek önemlidir

Ürünü geliştirmeye başladığınızda satılmaya değer bir şey ortaya koymak için dünyadaki bütün özellikleri ürününüze eklemeniz gerektiği fikrine kapılmanız oldukça kolaydır. Gerçek durum ise bunun tam tersidir. Tüm özellikleri eklemek yerine bir özelliği fevkalade iyi geliştirmek daha önemlidir. Yapmanız gereken en önemli şey, ortaya harika bir ürün çıkarmaktır. Bunun için rakiplerinizin kritik akışlarına bakıp daha iyisini geliştirebilir ya da insanların daha iyi bir çözüm beklediği tek bir probleme odaklanabilirsiniz.

Gleam’ın hedefi daha esnek, daha entegre ve çalışan bir ürün ortaya koymaktı. Bir şirketin kampanyasında kolayca kullanabileceği bir özellik, müşterilerin de aynı kolaylıkta bu özelliği benimseyebileceğini gösterir. Her zaman müşterilerinizi mutlu etmek için geliştirin.

Ürün her şeyden önce gelir. Eğer insanlar ürününüzü severse en küçük bir duyuru bile ilgi çeker. Eğer sevilen bir ürün geliştiremezseniz pazarlama bütçenizin büyüklüğü sonucu etkilemeyecektir.

 

The post Size Para Ödeyecek İlk 100 Müşteriyi Nasıl Kazanabilirsiniz? – 1/3 appeared first on Etohum.

5 Nisan 2014 Cumartesi

Android Geliştirici Günleri ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde

Android Geliştirici Günleri(Android Developer Days), Türkiye’de gönüllü olarak faaliyet gösteren Google Developer Group (GDG) Konya, GDG Eskişehir, GDG Istanbul, METU IEEE ve GDG Ankara organizatörlüğünde, Droidcon ve ODTÜ Teknokent iş ortaklığıyla bu yıl üçüncü kez düzenlenecek olan etkinlik 16 – 17 Mayıs’ta ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde. Grupların uzun vadede hedefi, “Hem Türkiye’ye hem dünyaya bilişim teknolojileri alanında katkı sunmak”.

Android Geliştirici Günlerinde, Android teknolojileri üzerine seminerler ve çeşitli yarışmalar yapılacak. Toplumsal kalkınma ve toplumsal gelişim adına yapılacak konferans, ilgi duyan herkesin katılımına açık gerçekleştirilecek. Konferans kapsamında yapılacak etkinliğe, öğrenmek, eğlenmek ve teknoloji tutkunlarıyla tanışmak isteyen herkes davetlidir.

Detaylı bilgi için.

The post Android Geliştirici Günleri ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde appeared first on Etohum.

4 Nisan 2014 Cuma

Yaratıcılığı Arttırmak İçin Basit Ama Etkili Bir Yöntem

İyi fikirler üretebilme yeteneği şüphesiz bir şirketin en değerli varlıklarından biridir. Fakat kendinizi hayal gücünden yoksun ya da sınırlandırılmış hissediyorsanız ne olacak?

Her şeyden önce her insanın yaratıcılık yeteneğinin olduğunu anlamak gereklidir. Yaratıcılık doğaçlama yapabilen sanatçılar, yetenekli pazarlamacılar ya da seri girişimciler gibi yalnızca belli bir kitleye verilmiş özel bir armağan değildir. Peki her birimizin içinde yaratıcılık varsa ona ihtiyaç duyduğumuz an bu yeteneğimizi nasıl aktive edebiliriz?

Sdyney Üniversitesinde Sophie Ellwood yönetiminde bir grup araştırmacı çözülmeye çalışılan bir probleme tamamen ilgisiz konulara odaklanarak ara verildiğinde yaratıcılık yeteneğinin arttırılabileceğine yönelik bulgular elde etti.

Araştırmacılar 90 psikoloji öğrencisini 3 gruba ayırarak, öğrencilerden bir parça kâğıdın kaç farklı alternatifte kullanılabileceğini listelemelerini istedi. Birinci grup herhangi bir kesinti olmaksızın 4 dakika boyunca fikirlerini listeledi. İkinci gruptan ikinci dakikanın sonunda eş anlamlı kelimeler bulmaları istendi.  (verilen görevle ilişkili bir yaratıcılık aktivitesi)Sonrasında gruba 2 dakika daha verildi. Üçüncü grup da ilk 2 dakikanın sonunda ara verdirildi fakat onlara yaptıkları işle alakası olmayan Myers-Briggs testini (kişilik testi)  çözmeleri istendi. Ardından 2 dakika daha verilerek kâğıdın kullanımı ile ilgili listelemeye devam etmeleri istendi. Yapılan çalışmalar sonrasında 3. Grup ortalama 9,8, ikinci grup 7,6, birinci grup ise 6,9 fikir listelemiştir.

Probleme bir süre ara vermek ve başka bir konuya odaklanmak zihni özgür bırakarak aynı çözümler etrafında kilitlenmesini engeller. Aranın sonrasında orijinal probleme döndüğünüzde zihniniz yeni olasılıklara açık olacaktır. – Evreka anı!

 

Kaynak:

Simple Trick for Better Brainstorming Sessions

 

The post Yaratıcılığı Arttırmak İçin Basit Ama Etkili Bir Yöntem appeared first on Etohum.

3 Nisan 2014 Perşembe

Rakiplerinizi Nasıl Takip Edebilirsiniz?

Online dünya giderek daha devasa bir hale gelmektedir. Bu kadar büyük bir ortamda rakiplerinizle ilgili ipuçlarını takip etmek her zaman kolay olmayabilir. Aşağıda yer alan araçlarla rakiplerinizin hangi pazarlama fikirleri üzerine çalıştığını bulabilir, onlar hakkında daha kolay bilgi edinebilirsiniz.

Rakipleriniz nerelere reklam veriyor?

WhatRunsWhere aracılığıyla hem web platformlarında hem de mobil platformlarda rakiplerinizin hangi ağlara reklam verdiğini öğrenmeniz mümkün. WhatRunsWhere hangi ülkede kimin hangi alana nasıl bir reklam verdiği bilgisini 150 bin farklı yayımcıyı takip ederek toplamaktadır. Bu platform ile bir şirketin başarılı kampanyalarında hangi yaratıcı mesajları kullandığını, marka seviyesindeki reklamlarını detayları ile görebilirsiniz.

Bir arada kullanılan reklamları açığa çıkarın

Rakiplerinizin ve sektörünüzdeki diğer şirketlerin internette ve mobil platformlarda hangi reklam karışımlarını kullandıklarını MixRank ile öğrenebilirsiniz. Binlerce yeni trafik kaynağını, hangi pazarda hangi reklamların etkili olduğunu ve rakiplerinizin kampanyalarının gerçek zamanlı verilerini bu platform aracılığı ile görmeniz mümkündür.

Anahtar kelimeler, trafik kaynakları ve daha fazlası

Organik ve reklam yolu ile büyüme için kullanılan anahtar kelimeleri SemRush ile öğrenebilirsiniz. Rakiplerinizin online ortamda nasıl pozisyonlandığını görebilmek için sisteme yalnızca şirketin URL adresini girmeniz yeterli.

Başarı sıralaması

Alexa, rakipleriniz ya da sektörünüzdeki diğer firmalarla ilgili karşılaştırma yapabileceğiniz, başarı sıralamalarını görebileceğiniz etkili araçlardan biridir.

SEO hakkında ihtiyacınız olan her şey

MajesticSEO aracılığıyla rakiplerinizin web sitesine gelen dış bağlantı linklerini, yönlendirmeleri ve bu siteden alıntı yapan kaynakları görmeniz mümkündür.

Online içeriklerin günlük takibi

Rakipleriniz hakkındaki haberleri, son tebrikleri ya da organizasyonları görebilmek ve onlar hakkında söz eden blogları, videoları ve diğer kaynakları takip edebilmek için Google Alerts’i kullanabilirsiniz.

Tweet takibi

Topsy ile markalar, trendler, anahtar kelimeler ve web siteleri ile ilgili 2006’dan bu yana atılan tüm tweetleri görmeniz mümkündür. Buradan rakiplerinizle ilgili araştırma yapabilir, elde ettiğiniz verileri kıyaslama için kullanabilirsiniz.

Sosyal medya arama motoru

Social Searcher ile rakiplerinizin sosyal medyadaki aktivitelerini detaylı görsel bir raporla görmeniz mümkündür. Bu araç aradığınız kelime ile ilgili sosyal medyadaki kullanıcıları, kullanıcıların o marka hakkında nelerden bahsettiğini takip edebilirsiniz.

Pazarlama faaliyetlerini derecelendirme aracı

Hubspot’un ücretsiz pazarlama faaliyetlerini derecelendirme aracı ile rakiplerinizin bloglarını, SEO ayarlarını ve sosyal medya faaliyetlerini nasıl yürüttüğünü görmeniz mümkündür. Bu faaliyetlerin nasıl geliştirilebileceğini de öneren araç, sizin pazarlama faaliyetlerinizin de geliştirilmesine yardımcı olabilir.

 

Kaynak:

10 tools for checking out what your competitiors are doing online

The post Rakiplerinizi Nasıl Takip Edebilirsiniz? appeared first on Etohum.

2 Nisan 2014 Çarşamba

Airbnb Growth Hacking Hikayesi – Bölüm 2

Dünkü yazımızda Airbnb’nin davet sistemini yeniden organize ederek günlük kullanıcı kaydını ve rezervasyonları %300 arttırmayı başarmasının ardındaki adımların bir kısmından söz etmiştik. Bugün kaldığımız yerden bu büyüme hikayesine devam ediyoruz.

Adım 3. Bahar Eğitimi

Airbnb’de uygulamaya yeni bir özellik geliştirilirken ya da yeni bir proje yapılırken ekip, ofisin yakınlarında yer alan Airbnb evlerinden birini kiralayıp birkaç gün oradan çalışmaktadır. Yönlendirme sistemini geliştirirken de ekip San Francisco’da şirket dışında iki Airbnb evinde kamp kurmuş.

Web, Android ve iOS desteği eşzamanlı olarak geliştirilmiş. Ekipte iOS ve Android öğrenmek isteyen iki mühendis bu projeyi gerçekleştirmiş. Ana mobil takımı da pair programming için ekip üyelerine destek olmuş. Bu süreçte yeni ürün özellikleri geliştirilmiş.

Kişiselleştirilmiş yönlendirme kodları

Kullanıcıların aidiyet duygusunu arttırmak için uygulamadan ya da e-posta yolu ile gönderilen davetiyelerde kişiselleştirilmiş referans kodları ve URL’ler kullanılmış.

Davet linki açılınca kullanıcının özel yönlendirme sayfasına götürülmesi

Şirket mühendislerinden  Jimmy Tang, Yoz.io’nun kurucusuyken mobil cihazlar için analitik araçları geliştirmiş. Airbnb’de Yozio’nun ürünü kullanılarak mobil cihazlar için nasıl daha iyi bir yönlendirme deneyimi sunulabileceğini anlatmış. Böylece Yozio bir kullanıcı uygulamayı henüz indirmemişken davet linkini tıkladığında makul doğrulukta izleme sağlayan bir araç geliştirmiş.

Kullanıcı linke tıkladığında Yozio kullanıcının ilk izini kaydetmekte ve eğer kullanıcı uygulamayı indirip açarsa bu iz ile aynı kullanıcı olup olmadığı takip edilebiliyor.

Adım 4. Oyun zamanı

Airbnb’nin yeni yönlendirme sistemi ile bazı pazarlarda rezervasyon oranı %25 oranında artış göstermiştir. Çünkü sistemin kullanılmaya başlamasının ilk gününden itibaren kullanıcıların yönlendirmeler yolu ile ürünle etkileşimi takip edilmeye başlamıştır. Etkileşim metrikleri birinci günden itibaren ölçülmeye başlanmıştır.

Adım 1’de tanımlanan her metrik ürünün geliştirilmesinde itici güç olmuştur. Belirlenen metriklere göre yapılan geliştirmelere örnek olarak:

Kullanıcı başına davet sayısı kullanıcının telefonunda ya da e-posta servisindeki iletişim adresleri dahil edilerek arttırılmasıYönlendirmenin fark edilebilirliği geliştirilerek aktif kullanıcıların davetiye paylaşımının arttırılmasıDavet edilmiş kullanıcılara ve kayıtlı kullanıcılara seyahatlerinde kullanabilecekleri kredinin varlığı hatırlatılarak yeni ziyaretçi dönüşümünün arttırılması

 Adım 5. Adımların iyileştirilmesiYönlendirme sisteminin yayınlanmasının üstünden henüz birkaç ay geçmesine rağmen Airbnb bu yenilenmenin eski davet sistemi gibi bir kenarda unutulmaması konusunda kararlı. Bu yüzden programı iyileştirme çabalarını ikiye katlamışlar. Örneğin rezervasyon sonrası ya da pozitif bir yorum bırakılmasının sonrası gibi kullanıcının tekliften hoşlanacağı stratejik anlarda yönlendirmelerin reklamı yapılmaya başlanmış.

Aynı zamanda Airbnb’de şu anda promosyon e-postalarına A/B testleri yapılmaktaymış. Testlerin birinde aynı ürün için kullanıcılarla oldukça farklı tekliflerin sunulması deneyimlenmiş. E-postanın birinde bir arkadaşına davet göndermesi için kullanıcıya 25 dolar teklif edilirken, diğer kullanıcıya teklif göndererek arkadaşına 25 dolar kazandıracağı söylenmiş.

Sonuç: Arkadaşına 25 dolar kazandırmak global olarak daha iyi performans göstermektedir.

Şirket yönlendirme programının kültüre bağlı olarak sonuç gösterdiğini fark etmiş. Örneğin yönlendirme programının Güney Kore’de aşırı derecede popüler olduğu tespit edilmiş. Bunun üzerine A/B testlerini kültür bazlı olarak da segmentlemişler.

Yukarıdaki adımlar şu anda Airbnb’nin tüm büyüme projelerinde taslak olarak kullanılmaktadır:

Ölçülebilen hedefler belirleMetrikleri ve loglamayı planlaProjeyi bu hedef ve metriklerle uyum içinde geliştirEtkiyi ölçTüm adımları tekrarla

   Kaynak:

Hacking Word-of-Mouth: Making Referrals Work for Airbnb

 

The post Airbnb Growth Hacking Hikayesi – Bölüm 2 appeared first on Etohum.

1 Nisan 2014 Salı

Airbnb Growth Hacking Hikayesi – Bölüm 1

Yönlendirme sistemi bir girişimin büyümesinde sıklıkla kullanılır fakat Airbnb’nin kullanıcı davet servisi oldukça çağ dışıydı ve beklenenden çok daha düşük bir performans sergiliyordu. Airbnb’de kullanıcıların arkadaşlarını uygulamaya davet edebilecekleri servis sistemi web sitesinde güçlükle bulunabiliyor ve mobil uygulamasında yer almıyordu. Bu yüzden Airbnb mevcut sisteminde değişikliklere giderek günlük kullanıcı kaydını ve rezervasyonları %300 arttırmayı başardı.

Ağızdan ağıza yayılma Airbnb’nin en büyük büyüme kaynağıdır çünkü Airbnb deneyimi oldukça kişiseldir. İnsanlar arkadaşlarıyla hafta sonu kaçamakları, kültürel değişiklikler ya da balayı gibi insan ömründe yalnızca bir kez gerçekleşecek organizasyonlar için Airbnb’yi kullanmaktadır. Yönlendirme sistemi hem göndericiye hem de alıcıya Airbnb ile ilk seyahatlerinde kullanabilecekleri 25 dolarlık seyahat kredisi teklif ederek kullanıcılıların arkadaşlarını bu uygulamaya davet etmesini cesaretlendirmektedir. Buradaki fikir Airbnb topluluğunun arkadaşlarına duyurma eğiliminin kendiliğinden tetiklenmesini sağlamak ve etkiyi büyütmektir.

Airbnb yönlendirme sistemini web sitesinde, Android uygulamasında ve iOS uygulamasında yeniden yayınlamaya karar vermiştir. Aynı şekilde davet göndermeyi ve kabul etmeyi bu üç platformdan desteklemeye karar vermiştir.

Adım 1. Oyunu Tanımlamak

Şirket kodlamaya geçmeden önce başarının neye benzeyeceğini tanımlamış. Skor tutabilmek için birkaç metrik seçen Airbnb’ye  Adam Nash, “Skor tutun ve oyunu kazanın” sözleriyle ilham vermiş. Oyunu kazanmak için verilerin kritik olduğunu bilen ekip, başarı metriklerini belirlemekle işe başlamış.

Airbnb’de yönlendirmeler için belirlenen başarı metrikleri:

Davet gönderen aylık aktif kullanıcı sayısıKullanıcı başına gönderilen davetiye sayısıYeni kullanıcı dönüşüm oranıYeni ziyaretçi dönüşüm oranıYeni ev sahibi dönüşüm oranı

 Her metrik için 3 farklı tahmin belirlenmiş:

İyiDaha iyiEn iyi

 Tahminler şirketin eski, yeterince önem verilmeyen davet sistemi ve yeni sistemin performansı düşünülerek belirlenmiş. Aynı zamanda Dropbox ve Voxer gibi başarılı yönlendirme programları incelenmiş.

Adım 2. Skor Tutmak

Ekip herhangi bir ürün kodlanmadan önce, başarı metriklerini izleyecek ve gelişimi raporlayacak mekanizmalar geliştirilmiş. Yönlendirmeler için yönlendirme daveti ve yeni kayıtlar sırasında meydana gelen 20’nin üzerinde kullanıcı olayı için zengin loglama taksonomisi tanımlanmış. Bu tanımlamalarla bir kullanıcının davetinin yönlendirilen kullanıcıyı nasıl etkilediği, yeni bir rezervasyon ya da ev kaydı girip girmediğini izlemek mümkün hale gelmiş.

Şu anda Airbnb’nin tüm platformlarından davet sistemi ve etkileri takip edilmektedir.

 

The post Airbnb Growth Hacking Hikayesi – Bölüm 1 appeared first on Etohum.