31 Mayıs 2016 Salı

Polonya, Avrupa’nın En Büyük Startup Merkezi Oluyor!

Avrupa’da birçok ülke her geçen yıl yeni bir startup ile parlıyor ve dünyanın çeşitli kıtalarına yayılıyor. Bu parlayan yıldızların bir çoğunun, hatta en önemli isimlerin, Polonya’dan çıktığını görmemek mümkün değil. Peki, Polonya’nın Avrupa’daki en büyük startup hattı olması konusunda tek kanıtımız bu mu? Tabi ki hayır!

Polonya, Amerikalıların tabiri ile ‘power hub’ yani ‘güç merkezi’ rolünde, Avrupa için. Bunları Forbes yazarları dahi söylüyor, haklısınız. İşin gerçeği, Polonya sadece Avrupa için değil, artık dünya için önemli bir değere sahip.

Başarı hikayeleri ve startup tohum platformlarından sonra bunların yanında Google’ın sayılı kampüslerinden birini Polonya’nın Başkenti Varşova’da faaliyete başlamasına ve sayısız etkinliklere ev sahipliği yapmasına ne diyeceksiniz? Genç ve akıllı beyinleri değerlendirmek için, Google, sağlam atmışa benziyor. Sizce de öyle görünmüyor mu?

Polonya, halihazırda sayısız başarı hikayesi ile gündemden düşmüyor. Eğer startup dünyasını yakından takip ediyorsanız, bu durumu çoktan farketmişsinizdir. Örneğin, Brainly, dünyanın en büyük sosyal eğitim ağı, Polonyalılar tarafından geliştirildi ve hala alanında bir numara olmaya devam ediyor. Şirketten alınan bilgiler gösteriyor ki, aylık 40 milyonun üzerinde ziyaretçisi 35’den fazla ülkeden geliyor, Brainly’e. Bir diğer örnek ise, Filmaster. O da, Samba TV tarafından 1 Milyon Euro’ya satın alınmıştı. Diğer bir başarı, DocPlanner. Online olarak doktorunuzu bulup randevu almanızı sağlayan proje, Polonyalılar tarafından geliştirildi ve 25 ülkeden ziyaretçisi yani hastası var. Türk çalışanları da dikkatimizi çekti hemen. Avrupa, Asya ve Afrika’da bir numara olmaya devam diyor. Bir diğeri, Atsora, not edilmesi gereken bir başka startup. Finans sektörüne yönelik geliştirilen proje, Varşova’dan yönetilmekle birlikte, finans sektörünün inovasyonu olarak anılıyor.

Çokça Polonyalı olup Avrupa ve Amerika’da isim yapmış startup örnekleri vermeye çalıştık. Bunun haricinde, bu projelerin hepsinin dünyanın değerli yatırımcılarından yüksek miktarlarda yatırım aldığını ve her birinin farklı şehir ve ülkelere de şubeler açıp daha da büyümeye gittiğinin de farkındayız. Tabii ki, Polonya’nın genç nüfusunun nasıl dinamik olduğunu gösteren güzel bir örnek bu.

Avrupa’dan yatırım geliyor mu? Tabi ki evet. Ancak bu sadece kısa vadede yararlı oluyor. Uzun vadeli proje çalışan ekipler, büyük yatırımcıların peşinde koşuyor. Bu bir gerçek ki, büyük yatırımcılar da kaliteli Polonyalı startupların peşinde.

Bazı startuplar Almanya’yı seçerken, birçoğu da Polonya’dan sonra ilk şubelerini ABD’de açıyor. Ancak hem Avrupalı hem de Türk gençler, Polonya’da startup rüzgarları eserken, ülkenin nasıl potansiyele sahip olduğunu hemen farkediyor.

Krakow ve Wroclaw şehirleri için dinamik genç nüfusun çok olduğundan hep bahsetmişizdir. Ancak artık iki şehirle kalmıyor, tüm ülkede startup etkinlikleri düzenleniyor. Kuzeyden güneye, batıdan doğuya, tüm Polonya’da uluslar arası etkinlikler yapılıyor. Google Campus de Varşova’yı hiç yalnız bırakmıyor.

Büyük şirketlerin yazılım ekipleri genelde Wroclaw’da olur ve Pazarlama ya da Finans ekipleri Varşova ve Krakow’da bulunur. Ancak bu gelenek biraz gelişiyor gibi. Startup geleneğinin tüm ülkeyi sarmasından sonra, artık Varşova ya da Krakow farketmez, tüm Polonya etkinliklerle, yatırımlarla, projelerle, ve yeni startuplarla birlikte, Avrupa’nın en büyük startup merkezi olmaya doğru hızla koşuyor!

Said Murat – Polonyadan.Com

26 Mayıs 2016 Perşembe

Girişimcilikte Profesyonel Olmanın Gücü ve Sorumlulukları

“Verdiğiniz sözleri tutun, gerçeği söyleyin ve hatalarınız için sorumluluk alın.”

Evet, farkındayız, bunlar ailenizin siz çocukken verdikleri öğütlere benziyor. Fakat gerçek şu ki, bu basit gibi gelen sözler aslında iş hayatında çok lazım!

Özellikle de dijital dünyadaki girişimcilerin “gerçek hayat”ta asla karşılaşamayacakları kadar büyük bir kitleyle iletişimde olabildikleri, bu gelişmekte olan alt-kültürde… Daha önce hiçbir nesil birbiriyle bu kadar “ilişkide” olup, aslında bir yandan da bu kadar kendine dönük olmamıştı. Özellikle bir değişim ve bir etki yaratmak istiyorsanız, bunu mutlaka göz önünde bulundurmalısınız.

Sosyal medyada bizi tanımadığımız kaç kişinin takip ettiğini, beğendiğini önemserken gerçekten tanıdığımız insanlara karşı özenli ve saygılı olmuyoruz.

Kendinizi bir girişimci olarak nitelemek kolaydır, peki kendinizi bir profesyonel olarak niteleyebilir misiniz?

Profesyonel olarak adlandırılmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. Bu hem iyi bir karakteri temsil ettiği hem de her girişimcinin alışkanlığı olması gereken “profesyonelliği” meydana getirecek olduğu için. Başarılı olmak için profesyonel olmak şart, ve bunun yolu profesyonel olarak bilinmekten geçiyor.

Girişimcilikte Profesyonellik Nedir?

Yeni başlayanlar için, profesyonellik şunlarla ilgili değildir:

-Yüksek lisans derecesine sahip olmak.

-Belirli bir maddi kazanç sağlamış olmak.

– Kendi alanında en iyi olmak.

-Tanınmış olmak.

Bunların hiçbiri bir insanı profesyonel yapmaz. Bir şehrin merkezinde bulunan bir markette meyve sebze standı açıp yine kendinizi profesyonel olarak gösterebilirsiniz. Bu tamamen kendinize, işinize ve iletişim kurup hizmet verdiğiniz kişilere saygınızı gösterecek şekilde kendinizi konumlandırmanızla ilgili bir durumdur. Bu amatörlerle profesyonelleri birbirinden ayıran bir durumdur.

Bugünün yeni ekonomik yapısında girişimcilerin profesyonelliği gerçekten daha çok önem kazanmıştır. Veriler gösteriyor ki 2020 yılında Amerika’da nüfusun %40’tan fazlası ya tamamen freelance çalışıyor olacak, ya da gelirlerine ekleme destek olması için freelance bir işe daha dahil olacaklar. Yeni ekonomi bu işte, artık erkekler de kadınlar da kendi kaderlerinin kontrolünü ellerine alıp kendi işlerini kendileri kuruyorlar. Bu olanak beraberinde bir çok sorumluluk getiriyor. Kendi markasını yaratmak ve işi bu markanın etrafında geliştirmek için profesyonellik bir yaşam biçimi olmak zorunda. Çünkü diğeri rakibinize hizmet etmek anlamına gelecek.

Kendinize profesyonel diyebilmek için şu beş alışkanlığı edinmeniz şart:

#1 – Profesyonel Girişimciler Sözlerini Tutarlar

Girişimcilerin içinde en sık rastladığımız problemlerden biri budur. Bizi size XYZ işini belirli bir sürede yapacağını söyler ama son dakikada iptal eder ve birkaç gün sonra arayıp ne kadar meşgul olduğunu anlatır. Sözünü tutmamak ve süreleri aşmanın bahanesi meşguliyet olamaz. Bir profesyonel sözünü tutmak için elinden geleni ardına koymaz. Bu maalesef kaybolmak üzere artık ama modern zaman girişimciliğinde bu disiplini geri çağırmalıyız. Bir profesyonel gerektiğinde uykusundan feragat etmeli, yine de sözünde durmalıdır. Bu aslında yapabileceğinizden daha fazla sorumluluk almamanız gerektiğine dair bir çağrı da olabilir. Birilerini etkilemek için fazladan söz vermemelisiniz. Bu saygınlığınızın azalmasına yol açacaktır. Daha çok hayır demeyi öğrenin. Her şeye evet demek tabağınızı dolu gösterirken stres seviyesini de artıracaktır. Unutmayın, bir şeye evet diyorken mutlaka bir başka şeye hayır diyoruz.

#2 – Profesyonel Girişimciler Kendi Zamanlarına Saygı Duyarlar

Bu işlerde ilerledikçe göreceksiniz ki en başarılı insanların daha çok boş vakti var ve sürekli meşgul olan insanlardan daha hızlı bir şekilde işlerini büyütüyorlar. Kendinize daha çok zaman ayırdıkça daha başarılı olacaksınız. Bu da ancak zamanınıza değer vermekle olur. Eninde sonunda, zaman bizim en önemli varlığımız. Her şeye evet diyerek aslında zamanımıza değer vermemiş oluyoruz.

#3 – Profesyonel Girişimciler Baskı Karşısında Tutumlarını Korurlar

100 % garanti olan iki veri var:

1-Yarın sabah güneş doğacak.

2-İş hayatında deneme yanılmalar olacak.

Başarılı bir iş adamı, gerçek bir lider stresli zamanlarda ve başarısızlık durumlarında soğukkanlılığını koruyabilendir. Bu şekilde daha iyi kararlar verebilir, başkalarına da örnek olabilirsiniz. Belki doğanızda yoktur ama bunun için çalışmalısınız.

#4 – Profesyonel Girişimciler Kendi Hatalarını Sahiplenirler

Şu da bir gerçek: Ne kadar profesyonel olursanız olun, hata yapacaksınız. Bir işi batırmanın sevilecek bir yanı da vardır. Bu bir öğrenme oyunudur. Olasılıkların peşinde koşarken bazen hatalar yapar ve bir yandan aslında öğreniyor oluruz. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak en kötüsüdür. Elbette yolunuza devam etmelisiniz, hatanın yapıldığı noktada kalın demek değil bu. Aslında çok basit, üç aşamalı bir yol:

Hatayı fark edin ve kabullenin.

Özür dileyin.

İlerleyin.

#5 – Profesyonel Girişimciler Saygınlıklarına Önem Verirler

İşte bu önemli. “Hiçbir şey olmak istiyorsanız, hiçbir şey yapın” demiş yazar Nathaniel Hawthorne. Bu şu demek, yaptığınız her şey önemli. Yaptığınız andan itibaren, sonrasında ve daha ilerisinde de.

Büyük hedefleriniz olabilir ama hareket etmeden bunların hiçbir değeri yoktur. Gerçek bir profesyonel saygınlıklarının aylık kazançlarından ya da kayıplarından daha önemli olduğunu bilir. Hepimiz kazandıran bir iş kurmanın peşindeyiz ama bunu kurnaz hareketlerin arkasına saklanarak yapmak istemeyiz.

Kişisel markanız siz orada yokken insanların sizin hakkınızda söyledikleridir. O büyük konferansta yer almadığınızda sizden nasıl bahsediyorlar? İşte markanız!

24 Mayıs 2016 Salı

Girişimcilerin Yatırımcılara Doğru Koşarken Yaptıkları 8 Hata

Startup projelerinin başlangıç evresinde girişimcilerin yatırımcılara hedeflenerek finansal durumlarını artırmaları gerekir şüphesiz. Pek çok girişimci ise sunum yapmakta deneyimsiz, ya da başarısız olabiliyor. Melek yatırımcı ya da genel yatırımcı, aradığınız hangisi olursa olsun, yaklaşımınızda dikkat etmeniz gereken bazı hareketleri burada listeledik:

Hata #1: Yatırımcıya talep edilmeden iş planınızı göndermek – Yatırımcılar rutin olarak talep edilmemiş e-postaları silerler. Yüzlerce, binlerce e-postanın içinden mücevher bulmak için zamanları yoktur elbette. Fakat iletişim ağlarından birinin referansı olursa – bu bir avukat, portfolyolarında yer alan bir şirketin girişimcisi, yatırımcı bir tanıdık olabilir, – o zaman projenizle ilgilenme şansları olacaktır.

Hata #2: Şirketinizi yatırımcıya sunmadan önce ilgili alandan bir yatırımcıyla ilişkide olduğunuzdan emin olmamak – Bazı yatırımcılar sadece biyoteknolojiyle ilgileniyor olabilirler. Bazıları sadece mobil uygulamalarla ilgilenirler. Bazıları internetle, bazıları dijital medya ile… Bir yatırımcının vaktini alma şansına eriştikten sonra yanlış sularda olduğunuzu anlamanız hoş olmaz, o şansı yakalamadan önce dersinizi iyi çalışın.

Hata #3: Yatırımcıya 50 sayfalık bir iş planı göndermek – Yatırımcınızı projenizle ilgilenmesi için ikna etmiş olabilirsiniz. Bu size, onlara 50 sayfalık bir iş planı gönderme hakkını vermez. 2-3 sayfalık bir özet ve belki kısa bir powerpoint sunumu yeterlidir.

Hata #4: Klişelerle gelmek – Pazarın sadece %1’ine ihtiyacımız var, muhteşem bir viral kullanımımız olacak, ürün kendini pazarlayacak zaten, Google bizi satın almak isteyecek gibi klişeler, elle tutulur veriler olmadığı müddetçe hiçbir yatırımcıyı etkileyecek cümleler değildir.

Hata #5: Demo sunmamak – Bir demo, bin kelimeye bedeldir. Ürününüzle ilgili açıklayıcı bir demo yoksa, yatırımcının ilgilenmemesi epey olası.

Hata #6: İş kolunun potansiyel risklerini hiçe saymak – Risklerin ne olduğunu düşündüğünüzü soracaktır bir yatırımcı, almayı düşündüğünüz önlemleri görmek isteyecektir. Her iş planında kaçınılmaz olarak riskli yerler vardır, bu yüzden şu soruların cevapları yoksa, işiniz zor:

-İşinizin olası riskleri nelerdir?

-Yasal riskler nelerdir?

-Teknolojik riskler nelerdir?

– İşiniz mevzuata ilişkin riskler taşıyor mu?

-Mali sorumluluk riskleri var mı?

– Olası riskleri en aza indirmek için planlarınız nelerdir? Öngörülerinizle ilgili adımlarınız var mı?

Hata #7: Ürün ya da hizmeti yeterince iyi anlatamamak – Girişimci ürün ya da hizmetine, neden özgün olduğuna, en ince detayına kadar hakim olmak ve sorulara doğru cevapları verebilmek durumundadır. En önemli sorular şunlar olabilir:

Kullanıcılar bu ürün ya da hizmetle neden ilgilensinler?

Ürünün en önemli yapıtaşları nelerdir?

Ürün ya da hizmetinizi diğerlerinden ayıran temel özellikleri nelerdir?

Ürün ya da hizmetinizin önceki versiyonları size neler öğretti?

Ürününüze eklemeyi düşündüğünüz ilk 2-3 özellik nedir?

Ürün ya da hizmetinizi ne sıklıkla geliştirmek ya da güncellemeyi düşünüyorsunuz?

Hata #8: Fikri mülkiyetinizi yatırımcıya “satamamak” – Fikri mülkiyet işin en kilit noktalarından biri. Bu konuda da iyi cevaplanması gereken sorularla karşılaşabilirsiniz:

Şirketinizin fikri mülkiyetleri nelerdir? (patentler, bekleyen patentler, telif hakları, marka sırları, alametifarikanız, alan adları vs)

Şirketinizin üçüncü bir şirketin haklarını ihlal etmediğine olan güveniniz hangi fikri mülkiyetinize olan güvenden geliyor?

Şirketinizin fikri mülkiyetleri ilk aşamada nasıl doğdu?

 

 

21 Mayıs 2016 Cumartesi

Desnet Teknoloji Kurumsal Kimlik yenilendi, işte yeni yüzümüz!

Tweet

 

Bu yıl 15. yılını dolduran Desnet’te hem 15. yılımıza yakışacak, hem de bize dinamizm katacak bir yenilenme sürecini başlattık 6 ay önce.

Hem çok yenilikçi ve vizyoner bir form tasarlamalı, hem de 15 yıllık bir geçmişe, deneyime yakışmalı, prestijli bir duruş sergilemeliydi.

Sıra doğru tasarımcı ile çalışma noktasına geldi. Onların “Brief” dediği bilgilendirme içeriklerini özene bezene hazırladık. Çünkü tasarımcı ile sözler vasıtasıyla anlaşmak çok zor, çünkü kelimelerle bir hayali tasvir ediyorsunuz ve sonuçta hayal ettiğiniz gibi bir sonuç bekliyorsunuz. Zor bir iş.

Uzun araştırmalar sonucunda dünyanın en iyi kurumsal kimlik tasarımcılarından biri olan ödüllü tasarımcı Fas’lı Mohamed Soukarta ile anlaştık. Süreç beklediğimizden biraz uzun sürdü ama sonuçta ortaya yukarıdaki tüm kriterlerimizi karşılayan bir sonuç çıktı.

Mohamed Soukarta çalışmalarını sürdürürken biz de DESNET YAZILIM olan şirket markamızı DESNET TEKNOLOJİ olarak yeniledik.

Yenilenmek gerçekten her şirkete iyi geliyor. Yeter ki doğru zamanı tutturun, ne erken ne de geç tam zamanında yenileyin. Ben bu süreçten bu dersi çıkardım.

Şimdilerde Desnet Teknoloji ne yapıyor?

– El Terminali ile Saha satış Otomasyonu

– El Terminali ile Depo Otomasyonu

- Özel çözümümüz olan VALEAsist El Terminali ile Vale Takip ve Kontrol Sistemi

– Özel çözümümüz olan KantinMobile Kartlı Kantin ve Yemekhane Otomasyonu

– Motorola El Terminali, Zebra El Terminali, Intermec El Terminali, Honeywell El Terminali, Zebra Barkod Yazıcı, Unitech Endüstriyel Tablet, Panasonic Toughpad gibi ürünlerde proje bazlı ya da proje devamı satışlar gerçekleştiriyor. Rakiplerinden farklı olarak mevcut, stoktaki ürünü her müşteriye satmak yerine doğru müşteriye doğru projeye doğru fiyatlı doğru ürünü teklif ediyor.

– Android tabanlı iş çözümleri, Android tabanlı otomasyon projeleri gerçekleştiriyor. Örneğin bir oto yıkama zinciriniz var, günde kaç aracın yıkandığını sistemde tutmak ve sisteme kayıt yapmadan araçların yıkanamamasını istiyorsunuz. Ayrıca araçların standart yıkama sürelerinden ne daha az, ne daha çok yıkanamamasını ve bunun da çalışanların inisiyatifine bırakmamayı istiyorsunuz. Desnet Teknoloji’deki uzman arkadaşlarım sisteminizin mevcut halini yerinde inceliyor, doğru çözümü tasarlıyor, çok kısa bir sürede de hayata geçiriyor.

Bir de 2 yıldır sürdürdüğümüz bir İKİNCİ EL EL TERMİNALİ departmanımız var ki burada da eski el terminallerinin tekrar hayata döndürülüp daha az bütçeleri olan ya da bu işe çok büyük bütçeler ayırmak istemeyen müşterilerimiz için çok ciddi fiyat avantajları sunuyor. İkinci El El Terminali de Desnet Garantisi ile sunuluyor.

Kısacası 15. yılında Desnet 15 yaşında bir şirket gibi tecrübeli, 15 yaşında bir genç gibi zinde, enerjik ve taze.

Bugüne kadar Desnet’te emeği olan tüm geçmiş mesai arkadaşlarıma, şu anda ekibimizi oluşturan değerli mesai arkadaşlarıma, bize güvenen ve işinin can damarını bize teslim eden değerli müşterilerimize can-ı gönülden teşekkür ediyorum.

İşte DESNET TEKNOLOJİ Kurumsal Kimlik Çalışması. 

Emekleri için değerli tasarımcımız Mohamed Soukarta’ya sonsuz teşekkürler. İşte Soukarta’nın diğer çalışmaları 

Thanks for our new corporate identity work to our valuable corporate branding consultant and designer Mohamed Soukarta, here is the other works of Soukarta 

Desnet Teknoloji – El Terminali – Saha Satış Otomasyonu – Depo OtomasyonuDesnet Teknoloji – El Terminali – Saha Satış Otomasyonu – Depo OtomasyonuDesnet Teknoloji – El Terminali – Saha Satış Otomasyonu – Depo OtomasyonuDesnet Teknoloji – El Terminali – Saha Satış Otomasyonu – Depo OtomasyonuDesnet Teknoloji – El Terminali – Saha Satış Otomasyonu – Depo OtomasyonuDesnet Teknoloji – El Terminali – Saha Satış Otomasyonu – Depo OtomasyonuDesnet Teknoloji – El Terminali – Saha Satış Otomasyonu – Depo OtomasyonuDesnet Teknoloji – El Terminali – Saha Satış Otomasyonu – Depo Otomasyonu

“Muhteşem Bir Fikrim Var” – mı acaba?

Girişimciler dünyasında yerinizi almaya hazır mısınız? Bir startup başarısı için kuşkusuz muhteşem bir iş fikriniz olması lazım. Fakat bir fikrin sizi çok heyecanlandırıyor olması o işin başarılı olacak ve kazandıracak bir fikir olduğu anlamına gelmiyor. Fikrinizin peşinden gitmeden önce kendinize hangi soruları soracağınızı başarılı şirket sahiplerinin konuşmalarından sizin için derledik.

Web tasarım okulu The Starter League kurucu ortaklarından Mike McGee, kulakta küpe olacak, aforizma gibi bir cümle kuruyor: Eğer sizi, arkadaşlarınızı, ailenizi, birlikte çalıştığınız kişileri olumsuz etkileyecek bir detay varsa, emin olun ki bu tanımadıklarınızı da olumsuz yönde etkileyecektir.

Fon bulma sitesi fundable’ın kurucularından Wil Schroter, “ödeme yapacak müşteri potansiyeliniz yoksa, bir fikir her zaman bir fikir olarak kalır”, diyor. “Basit bir fikir alaşağı edilebilir ama para harcayarak müşterileri kimse alaşağı edemez.”

Spor giysileri şirketi Hourglass Angel’ın SEO’su güçlü ve niş bir pazara hitap eden bir iş fikrine sahip olmamız gerektiğini söylüyor. “Daha iyi hizmete ihtiyaç duyduğunu bildiğiniz, tanıdığınız niş bir pazara odaklanmanızı tavsiye ederim. Pazarın yeterince geniş olduğundan ve sizin alternatiflerden daha iyi hizmet sunacağınızdan emin olun. Büyük şirketler niş pazarlara çok odaklanmazlar, bu yüzden açık kapılar, boşluklar çoktur, iyi değerlendirin.”

American University Kogod School of Business yöneticisi Melissa Bradley, yeterince tutkulu olup olmadığımızı test etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. “Yeni bir iş kurmak özellikle ilk zamanlarda normalden fazla zaman, emek, sabır, enerji gerektirdiğinden, işinizle ilgili beceriniz ve deneyiminizin yanısıra ne kadar tutkulu olduğunuz da başarınızı artıracak ya da azaltacak bir etmendir.”

Oyun şirketi PLYT’nin genel müdürü Lisa McCartney, fikrinizi test ettiniz mi diye soruyor. “İş kurmak istediğiniz fikri, sadece yakın çevreniz ve arkadaşlarınız üzerinde değil, eleştirilerine güvenebileceğiniz deneyimli isimler üzerinde de denemelisiniz, fikir alışverişinde bulunmalı, geribildirimleri önemsemelisiniz. İnsan kendi fikrinin içinde kendi kendine çalışırken bir süre sonra körleşebiliyor, bu yüzden bu bildirimler çok değerli.”

Betterworks şirketinin CEO’su Kris Duggan, büyükanne testi isimlendirdiği bir yaklaşımdan bahsediyor. “Fikrinizi, oluşturacağınız işi, vereceğiniz hizmeti, en basit kelimelerle ifade edebiliyor musunuz? Ne olduğu net mi? Büyükannenize anlatsanız anlar mı? Belki düşündüğünüz fikir bazı sorunları çözüyordur fakat daha büyük kitlelere de birşeyler anlatıyor olması gerekiyor.”

17 Mayıs 2016 Salı

Kadın Girişimciler için 5 Öneri

Bir girişimcinin kadın ya da erkek olması önemli mi, neden böyle bir ayırım yapılsın ki diye düşünüyor olabilirsiniz. Fakat maalesef iş dünyasının bazı alanları erkekler tarafından epey ele geçirilmiş durumda. Bu alanlarda bir kadının ciddiye alınması ve kendini göstermesi özellikle startup şirket veya projelerde zor olabiliyor. Ayrıca kadın olmanın, yani hassas ve hisleri güçlü olmanın iş dünyasında bazı avantajları da olabilir. İşte bir kadın girişimciye verebileceğimiz 5 öğüt:

Biraz cesaret ve kendini adama: Özellikle iş dünyasının teknik bölümlerinde kendini göstermek zor olabiliyor, bildiğiniz bir bilişim konferansı mı var? Ben oraya ait değilim diye düşünüp evde rahat koltuğunuza yaslanıp bir film izlemek yerine harekete geçip o konferansta yer almalısınız.Eşit kazancı başlatan siz olun: Acı ama gerçek. Bir araştırmaya göre 2016 yılında hala bir erkeğin kazandığı her 3 liranın karşılığı olarak bir kadın 2.3 lira kazanıyor. Bir kadın lider olarak şirketinizde çalışanların kazançlarının bu anlamda eşitlenmesini sağlayın ve bunun savunucusu olun.Kelimeler güçlüdür, doğru kullanmak gerek: Erkek egemen bir alanda ciddiye alınmak için kelimelerinizi kabalaştırmak, erkek diline çevirmek zorunda değilsiniz. Kadınlar iş dünyasında erkekleşmek zorunda değiller. “Erkek gibi kadın” olmadan da başarılı olunabilir. Hatta hassasiyet, doğru kullanılırsa bir güçtür her zaman.Yardımsever olun, o zaman istekleriniz de gerçekleşir: Belki fona ihtiyacınız var, belki bir ortaklığa, belki danışmanlığa. Bodoslama buradan ilerlerseniz şansınız yaver gitmeyebilir. Siz önce gönüllü işlerde görünün, yardım kuruluşlarında görev alın, ya da belki bir blog açıp deneyimlerinizi paylaşın, işin bu kısmını siz belirleyin. Göreceksiniz ki isteklerinizi bu kanal yoluyla elde edebileceksiniz. Cömertlik her zaman kapıları açar. Kapıları çalmadan önce sizinkinin açık olduğundan emin olun, o zaman inanın ki size de pek çok kapı açılacaktır.İçgüdülerinize güvenin: İş hayatında elbette hayatımızı en çok kolaylaştıran etmenler elbette istatistikler ve gerçek sonuçlar, elle tutulur bilgilerdir. Fakat bu bilgiler her zaman başarılı olmak için yeterli olmayabilir. Yani iş hayatında her zaman 1+1=2 değildir, bazen 1+1’e karar vermek için iç sesinizi dinlemeniz gerekir, özellikle kadınların içgüdüleri her zaman çok daha sağlamdır, bu yüzden kulak vermenizi tavsiye ederiz, geribildirimler her zaman önemlidir ve örneğin işinizle ilgili olumlu karşılıklardan çok olumsuzlara da kulaklarınızı tıkamamanız ve üç boyutlu düşünmeniz yararınıza olacaktır.

 

 

 

 

14 Mayıs 2016 Cumartesi

Kuluçka Döneminden Sonra Startup Projenizin Büyümesine Yardımcı Olacak 5 Fikir

İş hayatında kullanılan, “kuluçka dönemi” diye bir tabir var bir süredir. Parlak projelerin desteklenmesi için şirketler kuluçkalar oluşturuyorlar. 2000’lerin başından bu yana Ericsson’dan Superonline’a pek çok bilişim şirketinin kuluçka benzeri yapılar kurduğu konuşulmaya başlandı. 2011 itibariyle Türkiye’deki tek başarılı kuluçka girişimi örneği, Burak Büyükdemir’in başında bulunduğu “e-tohum” oldu. Amaç bir girişimin başlangıç sürecinde ele alınıp olgunlaştırılması için doğru kişilerin bir araya getirilmesi, fon sağlanması ve bu tarz oluşum desteklerinin verilmesi.

Öğreniyoruz ki ilk kuluçka girişimi Amerika’da 1959 yılında yapılmış aslında. Şu an dünya çapında ise 7000 kadar kuluçka girişimcisi var. Çok güzel. Peki kuluçka girişimcinizle tüm hamleleri gerçekleştirdikten sonra neler oluyor? Unutmayın, startup girişimlerinin %90’ı başarısız oluyor, o zaman biz de size başarısızlık yaşamanızı en az ihtimale indirmek ve şirketinizi büyütmek için 5 fikir verelim:

Dikkatli seçim yapın: Doğru kuluçka girişimcisinin ellerinde misiniz? Şu soruları kendinize sorun. Sizin elinizden neler geliyor ve diğerleri neleri ele alabilirler? Bir uzman yardımına ihtiyaç duyuyor musunuz? Ne kadar harcamayı düşünüyorsunuz? Başka neye ihtiyaç duyuyorsunuz?İşiniz aksayabilir, başka bir işe tercih edilebilir ya da başka bir işle bütünleştirilmek istenebilir: Bir pazara girip müşterinin yaklaşımının değişebileceğini ve işinizin aksayabileceğini, başka bir işe tercih edilebileceğini ya da başka bir işle birleştirilebileceğini öngöremiyor, bu ihtimalleri göz önünde bulunduramıyorsanız, zaman harcıyorsunuz demektir.Namınız yürüsün: İsminizin duyulabilmesi için en önemli araç bugünlerde içerik pazarlamadır. Yani özellikle internet üzerinde ilgi çekici içerikler üreterek marka ve ürününüzü büyütme stratejiniz olmalıdır. Bu düzenli blog postları, videolar, infrografikler, e-kitaplar ve benzeri araçlarla yapılabilir, önemli olan kaliteli içerikle biraz bilinirlik kazanmaktır, isminiz yavaş yavaş konuşulmaya başlanmalıdır, hatta henüz bir ürün satmaya başlamamışsanız bile.Network, network, network: Sosyal medya ya da blog yazma yoluyla yapabileceğiniz tüm iletişimlere rağmen, ofisten çıkıp birebir iletişime geçmek gibisi yoktur. Buluşmak isteyeceğiniz kişileri düşünün ve onları nerede görebileceğinizi düşünün. Örneğin öğlen yemeği toplantıları ayarlayabilirsiniz. Onlara değerli bir sebeple yaklaşmalısınız, örneğin işi büyütmek için bir öneri ya da işlerine yarayacağını düşündüğünüz enteresan bir makale… Bu tarz öğle yemeklerinde ya da benzeri buluşmalarda kartvizit değiş tokuşu hala önemli.Doğru kaynakları kullanın: Kuluçka programınızda size sunulmuş olan kaynakları, araçları kullanmış, tüketmiş olabilirsiniz fakat bu yeni kaynak ve araçlar kullanamayacaksınız anlamına gelmez. Onlarca, hatta neredeyse yüzlerce farklı kaynak ve araç bulabileceğiniz makaleler, kitaplar mevcut. Bunlar analizlerden tutun sunum çeşitlerine, bloglardan tutun içerik paylaşım uygulamalarına, fon uygulamalarından SEO araçlarına ya da bir takım modellemelere kadar varan farklı araçlardır.

 

12 Mayıs 2016 Perşembe

İş kurmak? Boğulmayı Önlemek İçin 3 Adım

Herhangi yeni bir girişimciye nasıl hissettiğini sorarsanız alacağınız cevap büyük ihtimalle şu cümleyi kapsayacaktır: “ Boğulmuş hissediyorum.”

Boğulmak bir çok formda gerçekleşir fakat genel olarak çok fazla seçeneğe sahip olmak, nereden başlayacağını bilememek, sürekli bir çok fikrin arasında boğulmak, çok fazla bilgi öğrenmek ve aynı anda çok fazla sorumluluk almak durumlarını kapsar.

Doğruyu söylemek gerekirse, çömez bir girişimci olmak genel olarak bunaltıcıdır – bu işin olmazsa olmazıdır. Fakat önceliklerinizi belirlemek ve sürekli değerli zamanınız, enerjiniz ve kapasitenizin hangi işe değeceğini belirlemek sizin görevinizdir.

Her şey gibi, neyin önemli olduğuna aktif bir şekilde karar vermezseniz, bir başkası sizin yerinize karar vermekten çok mutlu olacaktır. Amaçlarınız ve önceliklerinizle uyum içinde olan bir bir iş planını ne kadar aktif bir şekilde oluşturursanız, bunalmanız ve startup tükenmişliği yaşama şansınız o kadar azalacaktır.

İşte yeni bir girişimci olarak bunalmayı engelleyen 3 basit fakat bir o kadar da önemli davranış:

Amaçlarınızı belirleyin

Çömez girişimcilerin başarısız olduğu ilk konu açık, öz ve ölçülebilen hedefler belirlemektir. Herhangi bir zamanda 3 ten fazla amacınız olmaması gerekir.

Güncel hedeflerinizi tam olarak belirledikten sonra, zamanınızı ne yaparak geçirmeniz konusunda karar vermenize artık gerek kalmayacak. Artık her parlak fikri elemek için zaman harcamayacaksınız. ( bedava webinar, networking etkinliği, online dersler gibi…)

Kasıtlı olarak, 3 tane açık, ölçülebilir hedef belirmek sizin için neyin alakalı olduğuna ve neyin sizi dağıttığına karar vermenizi sağlayacaktır. Bu da bunalma hissini dünyanızı karartmadan engellemenize yardımcı olur.

Hedeflerinizi belirlemeyin, onları takımınızla paylaşın ve bu hedeflere ulaşmak amacıyla bütün eforunuzu kullanın. Basit ve şık.

Sınırlar koyun

İşinize güçlü sınırlar koymak ilk günden başlayarak kesinlikle yapmanız gereken bir şeydir. Kapınızda sizin sınırlarınızı değiştirmek için müşterilerin yığılmasını beklemeyin. Patron sizsiniz dolayısıyla seçimin gücüne kendinizi hazırlayın ve işiniz için kasıtlı olarak sınırlar koyun.

Kendinize hangi saatleri kendinize ayıracağınızı, ne zaman müşterilerinizle buluşacağınızı, ödemeleri nasıl kabul edeceğinizi, takımınızın nasıl iletişim kuracağını ve bunun gibi soruları sorun. Müşteriyi haftanın herhangi bir gününde, günün herhangi bir zamanında kabul edebiliyor olmanız çünkü en başta hiç iş olmamasındansa herhangi bir işi kabul etmenin daha iyi olacağını düşünmeniz, bunu yapmanızı gerektirmiyor.

Eğer cumaları randevu vermek istemiyorsanız, cumalara randevu vermeyin. Eğer herhangi bir ödeme planı önermek istemiyorsanız, bu konuda istisna yapmayın. Eğer takımınız sizinle eposta yoluyla iletişim kuruyorsa, kişisel telefonunuzdan size mesaj attıklarında onlara cevap vermeyin.

Eğer kasıtlı olarak sınırlar koymazsanız, işlerin nasıl yapılmasıyla alakalı size düşüncesini bildiren bir çok kişiyle uğraşmak zorunda kalacaksınız, ve bu çok bunaltıcı duruyor değil mi?

İşleri bölüştürün

Bir girişimci olarak işe başladığınızda herşeyi kendiniz yapmanız gerekiyormuş gibi bir yanlış düşünce var. Bunu boşverin ve şöyle yapın: İşleri ne kadar erken bölüştürürseniz, o kadar erken bir şekilde en iyi performansı gösterebilir ve işinizi kurmaktan zevk alabilirsiniz.

Her şeyi kendiniz yapmaktansa, asistan proje yöneticisi, profesyonel grafik tasarımcısı çalıştırmak kesinlikle akıllıca olandır. Durumunuza bağlı olarak, fon almak belki en başta zor olabilir. Fakat bu demek değildir ki işleri bölüştürmekten kaçınmalısınız.

Elinizden çıkarmanız gereken bazı zorlu görevleri belirleyin ve onları tamamlamak için yardım isteyin. Haftada bir kaç saat çalışmak için birini işe almak veya aylık olarak size yardım edebilecek bir asistan işe almak, değerli zamanınızı boşaltmanızı sağlayacak böylece en iyi yaptığınız işlere odaklanabileceksiniz.

Bu konuda kararlı olun. Herkesi işe almayın fakat çekirdek amaçlarınıza ulaşmak ve üretkenliği arttırmak için elinizden gelenin en iyisini yapın.

Kaynak: http://yfsmagazine.com/2016/04/23/entrepreneurs-eliminate-overwhelm/

10 Mayıs 2016 Salı

Güçlendirilmiş Girişimcilik

“Çalışanlarım başarılı olmak için ihtiyaçları olanlara sahipler mi?” Doğru kaynakları onlara sunuyor muyum? Doğru teknolojiyi kullanıyor muyum?”. Yeni bir iş kuran bir girişimci olarak, başarıya giden yol cevaplardan çok sorulardan geçer. Şansınıza iş arkadaşlarınızdan, mentorlardan ve sizin durumunuzda daha önce bulunmuş diğer profesyonellerden öğrenebilirsiniz. Zamanınıza ve bir kaç taktiğe odaklanarak, hız kazanmak ve işinizi başarıya giden yola sokmak kesinlikle mümkün. Başarılı bir girişimci olmak için aşağıdaki 5 taktiği okuyun.

Akıllıca çalışın

Cümlenin arkasındaki asıl anlam “akıllıca çalışın, çok çalışmayın”dır. Her şey verimlilikle alakalı. İşiniz büyüyor çünkü doğru insanları işe aldınız, fakat onların yeteneklerini en iyi şekilde kullanıyor musunuz? Çalışanlarınız sizin en değerli kaynağınız, dolayısıyla alışık olmadığınız problemleri kendi başınıza çözmeye çalışmak yerine iş arkadaşlarınızdan yardım isteyin. İşleri tekrar etmekten kaçının ve o işleri en iyi şekilde halledebilecek kişilerin o görevleri yapmasını sağlayın.

Gündelik olarak küçük işlere kendinizi kaptırmanız oldukça kolaydır fakat akıllıca çalışmak aynı zamanda sizin ve şirketiniz için en önemli olan işleri önceliklendirmektir. Harcadığınız zamana oranla size getirisi az olan işlerle zamanınızı harcamayın. Öncelikli ve getirisi yüksek olan projelerinizi belirleyin, zaman düzenlemesini yapın böylece takımınız özellikle o projeler üzerinde çalışabilir ve onlara odaklanabilir.

Daha fazla uyuyun

Günde sadece 4 saat uyuyarak CEO olmak işinizi yürütmenin tek yolu gibi görünebilir. Her şeyden sonra, daha fazla çalışmak daha çok şey başarmak demektir, değil mi? Yanlış. Ulusal Nörolojik Bozuluklar Derneği “Az uyku bizi yavaşlatır ve bir sonraki güne odaklanmamızı zorlaştırır” şeklinde bu durumu belirtmiştir.

MicKinsey & Company tarafından yapılan bir araştırmaya göre iş sahiplerinin yüzde 43 ü haftada en az 4 gece yeterince uyuyamadıklarını söylemişlerdir. Uykusuzluk sizin liderlik yeteneğinizi etkiler. BMC Neuroscience a göre liderlikle ilişkili olan fonksiyonlarınızın bir çoğu alın kortexinden gelir ve bu bölge uyku eksikliğinde düzgün çalışmamaktadır.

Networkünüzü büyütün

Pazarınız ne olursa olsun veya kendinizi 10 yıl içerisinde nerede görüyor olursanız olun, genişleme potansiyeliniz networkünüzle sınırlıdır. Her ne kadar kişisel network etkinliklerine katılmak önemli olsa da, bir iş yürütürken o etkinliklere katılmanız her zaman mümkün olmayabilir. Şansınıza, sosyal medya ve online topluluklar ile networkünüzün yerel topluluğunuzun sınırları aşması daha önce hiç olmadığı kadar kolay. Yerel bir etkinlik yok mu? Bunun yerine Twitter konuşmasına veya webinarlara katılabilirsiniz. Diğer katılımcılarla yapacağınız online tartışmalar, başka hiç bir şekilde tanışamayacağınız kişilerle tanışmanızı sağlayabilir. Ek olarak, online varlığınız arama motoru optimizasyonunuzu arttırabilir ve endüstride sizi düşünce önderi konumuna getirebilir.

Ara verin

FastCoDesing a göre 1940 lardan beri çalışmalar iş gücü için ara vermenin çok önemli olduğunu göstermektedir. Health.com a göre ne yazık ki, eğer şirket liderleri bu alışkanlığı gündelik hayatlarında uygulamazlarsa, çalışanlar da kendilerinin ara veremeyeceğini düşünürler. Gün boyunca aktif olarak hareket edeceğiniz aralar vermeyi düşünün – yürüyüşe çıkmak gibi- ve çalışanlarınızı da aynısını yapmaları için cesaretlendirin.

Mobil olun ve gökyüzüne bakın

9 dan 5 e kadar sadece ofis duvarları arasında çalışmak sadee faks makinelerinin yapacağı şey olacaktır. Bir iş büyütmek yeni müşterilerle tanışmak, ticaret etkinliklerine gitmek ve dünyanın her yerinden ortaklarla çalışmak anlamına gelmektedir. Çalışanlarınıza mobil çalışma imkanı vermek onların işinizin büyümesine yardım ederken her yerden çalışmaya devam edebilecekleri anlamına gelir. Şuanda, küçük işletme sahiplerinin yaklaşık yarısı operasyonlarını yürütmek için akıllı telefonlarını birinci araç olarak kullanmaktadır.

Uluslararası Data Topluluğu’na göre 2020 de mobil iş gücünün yüzde 105.4 büyümesi beklenmektedir (o zamanki Birleşik Devletler iş gücünün yüzde 72 sinden fazlası). Mobil iş gücü büyüdükçe, küçük işletmeler daha fazla cloud sistemine kayacaklardır. Cloud sistemine adapte olmuş küçük işletme sayısı 2015 te yüzde 37 yken bu oranın 2020 de yüzde 78 olması bekleniyor.

Kaynak: https://www.entrepreneur.com/article/275142

7 Mayıs 2016 Cumartesi

Startupınızın Kurucu Hayal Ekibini Kurmak İçin 3 Adım

Bir şirket kurduğunuzda, iyi günleriniz olduğu kadar kötü günleriniz de olacak. Kurucu takımınızın birleşmiş bir güç olarak bu zorluklara göğüs germeye hazır olduğundan ve bu zorluklardan daha da güçlenerek çıkabileceklerinden emin olmak zorundasınız. Doğru kişileri bulmak ve durdurulamaz birtakım yaratmak hiç de kolay değil. Denenmiş ve işe yarayan bir formül olmasa da, doğru eş kurucuları bulmak ve güçlü bir ortaklık kurmak için 3 adım:

Çözdüğünüz probleme duyulan heyecanı önceliklendirin

Gerçek bir problemi çözmeye karşı olan heyecan sizin zor günlerinizi geçirmenizi sağlatacaktır. Eş kurucularınızla beraber bu yaklaşıma sahip olmak takımınızı güçlendirecek ve sağlam bir şirket kültürünün temellerini atacaktır. Her startupın başarısız olma şansı yüksektir ve birleşmiş bir güç olarak heyecanın yokluğu bu olasılığı daha da arttıracaktır.

Kurucu takımınızın dışarıya belli ettiği tutku aynı zamanda diğer insanlara sizin misyonunuza inanmak ve büyümenize yatırım yapmak için ilham verecektir. Tutku güçlüdür – takımınızla beraber ileriki işe alımlarınız, müşterileriniz ve yatırımcılar için önemlidir. Örneğin, bir yıl kadar önce müşteri hizmetlerini iyileştirmeye ilgili olduğumu farkettim ve bu ilgim beni bu problem üzerine çalışan bir seri şirketi kurmaya yöneltti. Aynı problemle uğraşan girişimcilere fon sağlıyorum çünkü bu probleme ve bu problemi çözmeye çalışan insanlara inanıyorum.

Tek başına olmak zordur dolayısıyla uyumlu bir takıma yatırım yapın

En azından bir tane eş kurucu bulmak akla hayale sığmayacak kadar yararlıdır. Sadece tek bir insanın bir şirketi sıfırdan kuracak yeteneklere sahip olmasının imkansızlığından dolayı değil aynı zamanda yol arkadaşlığının yeri doldurulamazdır. Aranızdaki kimyanın uyuştuğuna emin olun, ardından bıkıp usanmadan iletişim kurun. Kurucu takımınızın vizyonunuz ve neleri feda etmeye gönüllü olduğunuz konularında aynı düşünceye sahip olduğundan emin olun.

Girişimcilik duygusal olarak (ve bazen de fiziksel olarak) yorucudur, karşılaştığınız zorlukları anlayacak ve kötü zamanlarınızda size yardımcı olabilecek birine sahip olmak sizin için işleri kolaylaştıracaktır. Benim düşünceme göre ideal takım 2 veya 3 kişiden oluşmalıdır. Daha kalabalık takımlarda, farklı kişilikleri yönetmek zor olabilir. Bir kere doğru takıma sahip olduğunuzda, boşlukları doldurmak için size tavsiye verecek kişiler bulmak amacıyla networkünüze başvurun.

Tamamlayıcı yetenekleri arayın

Yeni bir girişim için gereken yetenekler elinizdeki fırsatlara bağlıdır. Güçlü ve zayıf yönlerinizi objektif bir şekilde analiz edin ve takımın geri kalanını sizin şirkete verebileceklerinizi tamamlayan kişilerden seçin. İdeal dünyada, kurucu takımınız Venn şemasına benzeyecektir – bazı yetenekler ortak kümededir fakat her kişi kendi biricik yeteneklerine sahiptir.

Örneğin, vizyoner bir lider paha biçelemezdir fakat bu liderin teknik bilgisi çok güçlü olan bir liderle olan birleşimi başarı şansını arttıracaktır. Başarılı bir prototip oluşturmak ve networkten geri bildirimler almak büyük bir başarıdır fakat teknik konular için bu yeterli olmayabilir. Eğer takımınız bu prototipi bir pazara açılma stratejisi ile birleştiremezse, ürününüzü satmak ve şirketinizin değerini ortaya çıkarmak zor olabilir.

Bir girişimci olarak, zor zamanlar geçiriyorsunuz dolayısıyla önleminizi alın. Bir şirket kurarken zorluklarla karşılacağınız kesin, bu nedenle doğru kurucu takımın desteği sizin için fark yaratabilir. Tamamlayıcı yeteneklere, kişiliğe ve tutkuya sahip olan insanları seçerek, şirketinizi misyonunu geliştirmesi için hazır hale getiriyor olacaksınız – ve startupın inişli çıkışlı dünyasında yolunuzu bulmanıza yardım edecek bir ortaklıkta.

 

Kaynak: http://mashable.com/2016/03/23/startup-founding-team/#zMQnVj4XCsqR

3 Mayıs 2016 Salı

Personel Şefi İşe Almalı Mıyım?

Geçtiğimiz yıllarda, erken dönemde personel şefi işe alan teknoloji startuplarının sayısı gözle görülür şekilde arttı. Hala çok yaygın olmasa da, tanıdığım ve bir personel şefine sahip CEO’lar bu pozisyonun büyük hayranları ve şirket için önemli olduğuna inanıyorlar. Fakat, ilk dönemlerindeki bir teknoloji şirketinin CEO’su için ne zaman personel şefi alınması gerektiği konusunda çok incelikli tartışmalara rastlamadım. Veya bu rol hakkında nasıl düşünmeleri gerekiyor? Bizim portfolyo şirketlerimizden biri olan Gainsight’ın CEO’su Nich Mehta’ya ulaştım ve onun bu pozisyon hakkındaki düşüncelerini sordum. Nich, bir yıllık rotasyonel personel şefine sahip ve en sonunda bu işin fonksiyonel olacağını düşünüyor. Bu, personel şefine bakmanın ilginç bir yolu ve Gainsight için bu yaklaşık 3 yıldır işe yarayan bir model. İşte onun bu konudaki düşünceleri:

Nakul: Geçtiğimiz yıllarda, bazı CEO’ların kendileri için personel şefi işe aldıklarını gördük. Bu konu hakkında ilk ne zaman düşünmeye başladın ve motivasyonun neydi?

Nick: Bir personel şefine sahip olma düşüncesine tutkun olduğum söylenebilir. Birkaç yıl önce, eski BCG çalışanı ve Bain Capital profesyonelini (Allison Pickens) genel operasyonlar pozisyonunda çalışması için işe aldım. Allison bize o kadar katkıda bulundu ki (satış geliştirme, yeni pazarlar ve finans konularında) o çok hızlı bir şekilde Müşteri Başarı Genel Müdür yardımcılığına terfi etti. O zaman fark etmemiştim fakat Allison terfi aldığında, ben de aynı zamanda süreçteki personel şefimi kaybetmiştim. Resmi pozisyonu bu olmasa da, Allison bana CEO için çalışan çok yönlü bir insanın değerini gösterdi.

Allison terfi ettiğinden, eski Morgan Stanley çalışanı olan yatırım bankası analisti Tyler Elkington’ı bizim finansal analistimiz olarak işe aldı ve yeni görevinden dolayı Tyler hakkında da bana rapor vermek zorundaydı. Tyler’ın finans konusunda çok daha yararlı olabileceğini fark ettiğimde ona personel şefi ünvanını verdim.

Şu an 3. personel şefimizle çalışıyoruz (Allison’ı sayarsanız 4!)

Nakul: Personel şefi tam olarak ne yapıyor?

Nick: Bence personel şefinin görevi CEO’nun stratejik olarak yönetmesine yardım etmek. Herhangi bir zamanda, CEO’nun tabağında çok az sayıda stratejik öncelik bulunur. Zor olan bu kadar zorunlu e-posta ve toplantı arasında ilerleme kaydedebilmek. Bir personel şefi CEO’nun stratejik değerini arttıracak bir çarpandır. Herhangi bir zamanda, benim şefim şu konular üzerine çalışıyor olabilir:

Şirketin stratejik planlaması ve bütçeleme süreci

Önemli yönetim toplantıları düzenlemek

Kritik müşteriler veya olası toplantılara beni hazırlamak

Stratejik olarak proje yönetmek

Nakul: Şu anda 3 yıldır personel şefiniz var, bu pozisyonun olmasının size en büyük yararı neydi?

Nick: 4 farklı kişiyle çalıştığımdan, şu anda bu görevin yararına inanıyorum. Aslında şu anki personel şefim Tim Hoag ve bir öncesi Nathan St. Martin arasında boşluk vardı ve bir personel şefim olmamasının acısını hissettim. En temel düzeyde, bir personel şefim olduğunda daha paralel stratejik kararlar alabildiğimi düşünüyorum.

Nakul: Şirketin hangi aşamadayken hizmet olarak yazılım satan bir CEO personel şefi almayı düşünmelidir?

Nick: Bu sorunun cevabı büyük ihtimalle şirketten şirkete, CEO’dan CEO’ya göre değişiyordur. Fakat personel şefi almanın zamanının geldiğini gösteren bazı sinyaller:

Eğer her hafta programınız tıka basa doluysa.

Birinin üstlenmediği stratejik girişimlerin listesi giderek büyüyorsa

Stratejik girişimler birden fazla iş birimini ilgilendiriyorsa

Stratejik olarak büyüyen ve hızla değişen bir pazarda faaliyet gösteriyorsanız.

Ayrıca Nick’in şu anki ve ondan önceki iki personel şefine (Tim, Nathan ve Tyler) bu görevi nasıl algıladıkladıklarını, onları kariyer süreçlerine bu pozisyonun nasıl uyduğunu sordum, işte o cevaplar:

Nakul: CEO’nun personel şefi olmaktaki motivasyonları nelerdi?

Tim: Personel şefi olmayı özellikle iki nedenden dolayı istedim: (1) birimlerarası stratejik girişimlere liderlik etme/katılma fırsatını yakalamak 2) direk Nick için çalışmak.

Personel şefi olarak, birçok kez birimlerarası organizasyonel projelerde çalışma fırsatı elde ettim. Şimdiye kadar, bu projeler bu bütçe, çalışan başarısı, büyüme/marjin analizi, ortaklarımızla uyum, harcama girişimleri, ürün toplantıları ve yıllık konferanslarımızı kapsadı.

Daha da önemlisi, birçok kere Nick ve benim ortak arkadaşlarımızla konuştum. Genelde aldığım geri dönüşler onun çok disiplinli, sıkı çalışan, yatırımcılar karşısında işleri iyi yürütebilen, insanları cesaretlendiren, onları motive eden ve şirketinde olan biten her şey çok iyi analiz edebilen biri olduğu yönünde. Dolayısıyla şimdiye kadar beraber çalışmak, rol model olmak konularında çok iyi iş çıkardı.

Tyler: Bu pozisyon bana teklif edildiğinde, bunu oldukça hızlı büyüyen bir yazılım hizmeti şirketinin, ünü iyi olan bir CEO’sundan ders alabilme fırsatı olarak gördüm. Aynı zamanda yatırım bankasında kazandığım finans ağırlık yeteneklerimi çok hızlı bir şekilde çeşitlendirmemi ve operasyonel deneyim kazanmamı sağladı.

Nakul: Nick’e en çok hangi konuda yarar sağladığınızı düşünüyorsunuz?

Tim: Benim yukarıda saydığım girişimlerin hepsi ben olmasam da Nick’in gerçekleştireceği şeylerdi. Nick, hala olan biten herşeyi bilmek istiyor, dolayısıyla ona genelde ana hatları raporluyorum, durumlara açıklık getiriyorum. Genelde analizlerimi hayata geçirmemi sağlıyor (proje zamanının yüzde 90’ı ).

Ek olarak, Nick’i müşteri toplantılarına hazırlamak, bazı yönetim/ürün toplantılarını koordine etmek ve Nick’in bir defaya mahsus olarak yapmak istediği işler de dahil olmak üzere çeşitli program yönetim işlerini yürütüyorum.

Nathan: Personel şefi olarak üzerinde çalıştığım en büyük proje Seri D finansmanımızdı. O zaman aralığında, finansman sürecinin Nick’in katılımının çok önemli olmadığı ayaklarını yönettim. Raundun ileriki aşamaları oldukça numerik analizleri ve metrikleri içerdiğinden, Nick Gainsight’in hikayelerini anlatmaya ve yatırımcılarla toplantılar yapmaya yoğunlaşırken ben de bu isteklere cevap verdim. Yatırım takımının, bilgi odasını yönetmeye ek olarak Gainsight’ı detaylı incelemek isteyen üyeleriyle beraber çalıştım. Bunların hepsi Nick’in birçok yatırımcı ile buluşmasını, müşteriler ve satış ekibiyle o çeyrekteki hedeflerimizi yükseltmek için beraber çalışmasını sağladı.

Finansmana ek olarak, haftalık genel toplantıları ve Nick’in Area Körfezi dışına olan seyahatlerine olumlu katkılarım oldu. Haftalık genel toplantılar ve çeyreklik raporlar için görevim Nick’in bütün verileri incelemesine gerek kalmadan karar almada kullanabileceği sunumlar ve raporlar hazırlamaktı. Nick seyahat ettiğinde, o bölgede müşterileri bulunan şirketlerle çalıştım. Böylece Nick olası bütün şirketlerle görüştü ve zamanını verimli kullandı. Nick ile ilk yaptığım proje, bir konferansta Nick2in 20 şirket yöneticisiyle buluşmasını sağlamaktı. Şirketlerin birçoğu ile çalışmak o zamana kadar mümkün değildi fakat bugün baktığımızda onların birçoğu müşterimiz haline geldiler.

Bu pozisyon hangi alanlarda gelişmenizi sağladı?

Nathan: Bu pozisyon işin bütün ayaklarını ve bir CEO’nun şirketini nasıl yönettiğini görmemi sağladı. Birçok insan kariyerlerinin erken dönemlerinde benim gibi bütün bir finansman raundu görme fırsatı yakalayamıyor. Pozisyon aynı zamanda söylemem gerekenleri ifade etmek konusunda kendime olan güvenimi arttırdı, şu anda benden daha deneyimli olsalar bile onlarla fikirlerimi paylaşabilir ve hatta onlara karşı argümanlar sunabilirim. Personel şefi olmak, Gainsight’ta finans ve stratejiden daha fazlasını görmemi sağladı; şu anda birçok ekiple çok yakın çalışıyorum ve satış, müşteri başarısı ve pazarlama departmanlarıyla birkaç ay çalışma fırsatı elde ettim. Nick’e benim yerime geçecek olan kişiyi bulmasında yardım ettim ve mükemmel Pazarlama Genel Müdür yardımcımızla beraber çalıştığım başka bir role geçtim.

Genel olarak, CEO ile iyi bir ilişki kurmak güzeldir, dolayısıyla 6 ay boyunca onunla beraber çalışmak benim karşılığını alabildiğim bir deneyim oldu. Sadece Nick bile iyi bir lider olmak konusunda bana çok şey öğretti.

Tyler: Pozisyon farklı hızlı büyüyen bir teknoloji şirketinin farklı iş birimleri – satış, pazarlama, müşteri başarısı- hakkında inanılmaz bilgiler edinmemi sağladı, ayrıca onların birbirleriyle nasıl çalıştıklarını da gördüm. Aynı zamanda her zaman büyük resmi aklımda tutmamı, birimler arası düşünmem gerektiğini bana öğretti. Sadece çalıştığınız departmana odaklanmak oldukça kolaydır. En iyisi için çalışmak ve bir işi büyütmek hakkında birçok şey öğrenmek isteyen herkese bu pozisyonu tavsiye ederim.

Biz de personel şefi olan CEO’larımızdan bu pozisyon hakkında düşüncelerini ve personel şefi almayı düşünen diğer CEO’lara olan tavsiyelerini duymak isteriz.

Kaynak: https://medium.com/lightspeed-venture-partners/software-at-your-service-ceo-interview-series-should-i-hire-a-chief-of-staff-dc5fc4274d5f?_hsenc=p2ANqtz–YhTwfeaSRYh4N6pBhetPj92TsFB5GVucUN3nbmngsvdWNkvEqq0pj9um8xVL7cqOh9mGIgZ-vepAxxmC27aMjpcjpLA&_hsmi=28709739#.maulhtnac