8 Nisan 2015 Çarşamba

Bisiklet paylaşımı yükselen bir trend ancak Türkiye’de işe yaramayabilir

Paylaşım ekonomisine yönelik modellerin trend haline geldiği günümüzde herkes mantıklı, ucuz ve doğaya saygılı yöntemleri kullanmaya hazır. Bu noktada ucuz modelin yerine konfor konulabilir. Ancak mantık ve doğaya saygı bu tarz modellerin vazgeçilmezi. Türkiye’de ise paylaşım modelleri bazı noktalarda bariyere takılıyor. Peki bisiklet paylaşım modelleri bu bariyeri aşabilir mi?

Tüm dünyada bisiklet paylaşım modelleri hızlı bir şekilde yükseliyor. Özellikle Avrupa, ABD ve Çin’de 2000′li yılların başında başlayan trend çok dik bir yükseliş eğrisine sahip. Elbette bu paylaşım modelleri birçok yan ürünle farklı girişimlere de fırsat tanıyor. Işık sistemleri, akıllı pedallar, mesafe ölçerler, beslenme çözümleri ve özel çantalar. Ayrıca bisiklet ucuz, doğa dostu ve size kilo verdirebilecek bir yöntem.

Ancak Türkiye’de bisiklet paylaşım modelleri genellikle pek hızlı ilerlemiyor. Bu kültürel bir eksiklik olabilir ancak nesilden nesile alışkanlıkların çok hızlı değiştiğini görebiliyoruz. Dolayısıyla asıl problem şehirlerin bisiketlerle pek imkan tanımıyor olması gibi görülebilir. Ancak bu da sadece belediyelere bağlanabilecek bir durum da değil. Örneğin İstanbul’u ele alalım; 7 tepeli bir şehirde yaşamak çok fazla yokuş çıkmak anlamına geliyor. Yani birçok bölgede bisiklet yolları yapılsa bile yokuşları çıkmayı isteyecek çok fazla bisiklet sürücüsü olmayabilir. Avrupa’da ve ABD’de birçok şehir çok daha düz coğrafyalara sahip. Dolayısıyla Türkiye’de de bu tarz modellerin asıl hedefi coğrafi açıdan daha uygun şehirler olmalı.

Elbette girişimcilik böyle durumlarda da yeşerebilir. Yani İstanbul’un coğrafyasına uygun bir paylaşım yöntemi de yine girişimcilerin hayal gücünün ürünü olarak ortaya çıkabilir. Böyle bir modelin başarılı olmak için ortaya sürebileceği sebep çok: Türkiye’de yakıt pahalı, araç sayısı çok fazla ve bu sebeple trafik birçok noktada dayanılmaz seviyede, neredeyse tüm otomobiller ithal ve vergisi çok yüksek. Çevre kirliliği ise işin en önemli sosyal sorumluluk yönlerinden biri olabilir.

The post Bisiklet paylaşımı yükselen bir trend ancak Türkiye’de işe yaramayabilir appeared first on Etohum.

7 Nisan 2015 Salı

Facebook artık resmi bir tebligat yöntemi

Facebook üzerinden para göndermek de mümkün

ABD’de bir mahkeme, boşanma belgelerini kocasına bir türlü ulaştıramayan bir kadının talebi üzerine Facebook üzerinden mesaj atmanın resmi bir tebliğ yolu olmasına karar verdi. Böylece boşanma belgelerini Facebook Messenger üzerinden göndermek artık resmi bir yöntem olarak kabul ediliyor.

Sosyal medya günümüzde birçok insan için duygu ve düşüncelerini dile getirmenin yegane yolu. Üstelik artık sıradan vatandaşlar değil, devlet liderleri bile tweet üzerinden açıklama yapıyor ya da atılan tweet’ler üzerine resmi açıklamalar yapma ihtiyacı hissediyor. Ayrıca her olaydan sonra ülkemizde bu mecraların erişime engellenesi de ne kadar güçlü birer iletişim haline geldiğini gösteren bir kanıt değil mi?

ABD’de ise bir mahkeme, Facebook’un resmi bir tebliğ yöntemi olarak kabul etti. Boşanmak istediği eşi 2011 yılından beri bir ev adresine sahip olmadığı ve telefon aramalarına da cevap vermediği için bir türlü davayı ilerletemeyen kadın, son çare olarak Facebook önerisini sunmuş. Manhattan mahkemesi de bu talebe olumlu yanıt vermiş ve boşanma belgelerinin Facebook mesajı olarak gönderilmesini kabul etmiş.

Kadının avukatı haftada bir kez olmak üzere 3 hafta boyunca boşanma belgelerini Facebook üzerinden ilgili adama iletebilecek. Hatta ilk mesajı da göndermiş ancak bir yanıt alamamış. Eğer adam bu mesajlardan birine olumlu yanıt verirse dava ilerleyebilecek.

Elbette bu tüm yazışmalarda Facebook’un kullanılabileceği anlamına gelmiyor. Ancak diğer iletişim yöntemleri işe yaramadığında, özellikle de bu tür davalarda sosyal medyanın kullanıldığına artık sıkça şahit olabiliriz. Bu şaşırtıcı ya da sakıncalı bir durum gibi de durmuyor. Zira birçok ülkede sosyal medyada yaptığınız yorumlar yasalar nezdinde birer söylem olarak kabul edilebiliyor ve gerektiğinde ceza verilebiliyor. Kim bilir, belki de yakında sosyal medya e-imza’ya rakip çözümlerin sahnesi halini alabilir.

Kaynak

The post Facebook artık resmi bir tebligat yöntemi appeared first on Etohum.

6 Nisan 2015 Pazartesi

Bill Gates’ten Microsoft’un 40. yılı ilham verici bir mektup

Bazı dönemler vardır ki ne kadar özel ve farklı oldukları ancak yıllar sonra anlaşılır. Günümüzde teknoloji ve bilim çok ilerlemiş olsa da Ay’a ilk ayak basıldığı gün duyulan heyecanın yerini başka ne tutabilir? Kişisel bilgisayarın tarihinin yazılmaya başlandığı, Microsoft ve Apple’ın ilk adımlarını attığı günler de yakın tarihin en unutulmaz dönemlerdi.

Şimdilerde o döneme dair anıları okurken IBM, Xerox gibi oyuncular bilgisayar dünyasına hakim olduğunu okuyor belki şaşırıyoruz. Zira Xerox bugün kurumsal yazıcı ürünleriyle tanınırken IBM donanımdan tümüyle elini çekmiş durumda. O dönemde birer startup olan Apple ve Microsoft ise aradan geçen 40 yıla rağmen daha da büyümeye devam ediyor. Elbette bugün yaşadığımız günlerin değerini de ilerleyen yıllarda anlayacağız ama belki de 80′lerin girişimleri ve girişimcileri gibi bir daha olmayacak.

Microsoft’un kurucusu ve uzun yıllar CEO’su olan Bill Gates ise bugün 59 yaşında ve 79 milyar dolardan fazla kişisel servete sahip bir girişimci. Satya Nadella’nın CEO olmasıyla birlikte Microsoft’ta yeniden daha etkin rol almaya başlayan Gates, şirketin 40. yılı için de halen içinde heyecanlı bir girişimci olduğunu ortaya koyan bir mektup yayınlamış.

Mektup aslında Microsoft çalışanlarına özel bir iç mektup olarak yayınlanmış ama birkaç Microsoft çalışanı bunu sosyal medya hesapları üzerinden yayınlandı.

Türkiye’de de Hüsnü Özyeğin gibi ömür boyu başarı örneklerini görmek mümkün. Bu da bize şu mesajı veriyor: bir girişimci için hedefler kısa vadeli ya da maddiyat odaklı olmamalı. Girişimcilik bir yaşam tarzı ve bu ‘zehri’ bir kez alanlar ömür boyu ondan kurtulamıyor.

 

Tomorrow is a special day: Microsoft’s 40th anniversary.

Early on, Paul Allen and I set the goal of a computer on every desk and in every home. It was a bold idea and a lot of people thought we were out of our minds to imagine it was possible. It is amazing to think about how far computing has come since then, and we can all be proud of the role Microsoft played in that revolution.

Today though, I am thinking much more about Microsoft’s future than its past. I believe computing will evolve faster in the next 10 years than it ever has before. We already live in a multi-platform world, and computing will become even more pervasive. We are nearing the point where computers and robots will be able to see, move, and interact naturally, unlocking many new applications and empowering people even more.

Under Satya’s leadership, Microsoft is better positioned than ever to lead these advances. We have the resources to drive and solve tough problems. We are engaged in every facet of modern computing and have the deepest commitment to research in the industry. In my role as technical advisor to Satya, I get to join product reviews and am impressed by the vision and talent I see. The result is evident in products like Cortana, Skype Translator, and HoloLens — and those are just a few of the many innovations that are on the way.

In the coming years, Microsoft has the opportunity to reach even more people and organizations around the world. Technology is still out of reach for many people, because it is complex or expensive, or they simply do not have access. So I hope you will think about what you can do to make the power of technology accessible to everyone, to connect people to each other, and make personal computing available everywhere even as the very notion of what a PC delivers makes its way into all devices.

We have accomplished a lot together during our first 40 years and empowered countless businesses and people to realize their full potential. But what matters most now is what we do next. Thank you for helping make Microsoft a fantastic company now and for decades to come.

 

The post Bill Gates’ten Microsoft’un 40. yılı ilham verici bir mektup appeared first on Etohum.

4 Nisan 2015 Cumartesi

Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Günleri Başlıyor

Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Kulübü, bu yıl Bilişim Günleri EXIT’i 9-12 Nisan’da düzenliyor.

4 günlük maraton içinde, sanal gerçeklik ve Oculus Rift, e-ticaret, hologram teknolojisi, internet haberciliği, müzik teknolojileri, bankacılıkta IT, 3D yazıcılar, sosyal medya ve software craftsmanship Bilişim Fuarı’nın içeriğini oluşturacak.

Intel CEO’su Burak Aydın, Spotify CEO’su Ergül Çivi, Oracle’dan Sedat Zencirci, İnci Sözlük kurucusu Serkan İnci, CodeModeOn’dan Redi Gokaj ve tmob’dan Rudi Dökmecioğlu EXIT’15’e katılacak.

IBM, Microsoft, Yemeksepeti, Sahibinden, AveaLabs ve ODEABank etkinlik katılımcılarını kendi ofislerinde ağırlayacak. Veripark ve tmob da workshop düzenleyecek firmalardan olacak. Monitise ile de “Kampüsü Nasıl Güzelleştirebiliriz?” başlıklı, Boğaziçi Üniversitesi’nin ilk Hackathon’u düzenlenecek.

EXIT’15’e Etohum UNP Programı içinde bulunan kulüplerin yönetim kurulu üyeleri 2’şer üye ile ücretsiz katılabilecekler.Detaylı bilgi almak ve kayıt olmak için compec.boun.edu.tr/exit15 adresini kullanabilirsiniz.

The post Boğaziçi Üniversitesi Bilişim Günleri Başlıyor appeared first on Etohum.

3 Nisan 2015 Cuma

Sailo, Airbnb’nin deniz araçlarına yönelik versiyonu olabilir

Günümüzde paylaşım ekonomisi modelleri oldukça popüler ve birçok farklı alanda kendini gösteriyor. Yat gibi lüks araçlar ise bu paylaşım modellerine pek uygun değil gibi görünüyor. Ancak ABD’li bir girişim olan Sailo ‘neden olmasın’ demiş ve bir yat kiralama servisi geliştirmiş.

Günümüzde otomobil dünyasında ulaşım modelleri ve teknolojik inovasyonlar hızlı biçimde kendini gösteriyor. Ancak uçaklar ve deniz araçları için bu anlamda hız biraz daha düşük çünkü bunlar çok daha uzmanlık gerektiren, kontrol altındaki alanlar. Yine de bu durum girişimcileri uzak tutmuyor. Bu yıl Etohum 15 girişimlerinden biri olan Sensmarine, marinalara ve yat sahiplerine yönelik güvenlik ve izleme çözümleriyle dikkat çeken proje.

Dünyada da denizcilik alanına yönelen girişimler var. Bunlardan biri de Sailo. 2014′ün sonlarında hayata geçirilen proje, temel olarak Airbnb’nin deniz araçlarına yönelik versiyonu gibi çalışıyor. Yani belirli bir periyot için kullanılmayan yatların başkalarına kiralanması sağlanıyor. Elbette sadece yatlar değil, farklı boyutlardaki teknelerin de kiralanması mümkün. Sistemde şuan 150 civarında tekne bulunuyor.

Sistem bir başka problemi de çözüyor: belli bölgelerde denize açılmak için ya da belli büyüklükteki tekneleri kullanmak için gerekli lisansa sahip kaptanları da Sailo sağlıyor. Sistemdeki teknelerin fiyat skalası için günlük 350 dolar ile 17 bin dolar arasında değişiyor.

Sailo şuan sadece ABD’nin belli sahillerinde aktif durumda. Belki gelecekte Türkiye’nin turistik bölgeleri için de böyle bir girişim görebiliriz. Özellikle Bodrum – Antlaya gibi illerin potansiyeli olabilir.

Kaynak

The post Sailo, Airbnb’nin deniz araçlarına yönelik versiyonu olabilir appeared first on Etohum.

2 Nisan 2015 Perşembe

Amazon’un IoT yorumu: Evler için hızlı sipariş butonları

e-Ticaret konusunda dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olan Amazon, teknolojik yatırımlarıyla da her zaman dikkat çekiyor. Son dönemde de drone’larla işlemesi planlanan Prime Air projesiyle iyi imaj çalışmasına imza attılar. Amazon Prime Air’ın geleceği uçuş regülasyonları ve pratiklik anlamında ne kadar parlak olur bilinmez. Nitekim proje şimdilik sadece konsept aşamasında. Ancak yeni Dash Button projesi de konsept gibi görünmesine rağmen gerçek ve aktif durumda.

Dün sizlerle IBM’in internet of things konusundaki yatırım planlarını paylaşmıştık. IBM, özellikle bulut ve iş analizleri konusundaki tecrübesini IoT alanına da taşımak istiyor. Böylece büyük şirketler kendi iş süreçlerini geliştirmek için bu hizmetlerden faydalanacağı gibi son kullanıcıya yönelik hizmetler geliştirirken de arka planda IBM’den destek alabilecekler. Bu IBM’in iş alanı ve tecrübesi bakımından doğru bir yaklaşım olabilir. Fakat son kullanıcılara yönelik çözümler geliştirmek zorunda olan e-ticaret devi Amazon, IoT konusunu da bambaşka şekilde ele alıyor.

Amazon, dün yaptığı duyuruyla Dash Button isimli yeni sistemini duyurdu. Bu sistem ilk başta kulağa bir konsept ya da 1 Nisan şakası gibi gelse de gerçek ve kullanıma hazır durumda. Dash Button, her ürün için internete bağlı bir buton sunan yeni nesil bir sipariş sistemi. Sistemin temelinde sık kullandığınız ürünleri hızlıca sipariş etmenizi sağlayan wi-fi destekli bir buton var. Bu butonların her biri bir ürün için özelleştirilmiş ki evinizde ilgili yere yapıştırıldığında size o ürünü hatırlatsın. Akıllı telefon üzerinden her tıklamada gelecek ürün miktarı, ürün çeşidi konusunda düzenleme yapmak mümkün.

Elbette binlerce farklı ürün satan şirket için her ürüne bir buton geliştirmek pek de mümkün değil. Bu sebeple Amazon, geleceğe yönelik bir hamle yaparak platformu geliştiricilere de açmış. Yani bir kahve makinesi üreticisi bu sistemi yeni ürünlerin içerisine entegre ederek kahve miktarı azaldığında otomatik olarak kahve sipariş edecek bir sistem geliştirebilir. Elbette girişimler bu konuda yeni fikirler de ortaya koyabilir ancak Amazon Dash servisi şuan sadece ABD’de aktif olduğu için Türkiye’de bu sistemi kullanmak mantıksız.

Amazon Dash Button, Prime servisine üye olan kullanıcılar için ücretsiz. Şimdilik bir test sürecinde olsa da yakında tüm kullanıcılara açılacak. Amazon’un bu servis ile satışlarını artırmayı hedeflediği şüphesiz ancak bir anlamda ev içi reklam servisi gibi de çalıştığı söylenebilir. Dolayısıyla Dash Button için markalardan da bir pazarlama bütçesi alınıyor olabilir.

The post Amazon’un IoT yorumu: Evler için hızlı sipariş butonları appeared first on Etohum.

1 Nisan 2015 Çarşamba

Crowdfunding 2014 yılında 16 milyar dolara ulaştı

Crowdfunding yani kitle fonlama, Venture Capital ekosisteminin ardından girişimcilere en fazla kaynak yaratan sistemlerden biri. Bir araştırmaya göre 2014 yılında bu yolla 16.2 milyar dolarlık kaynak yaratılmış.

Araştırma şirketi Massolution tarafından açıklanan rakamlara göre 16.2 milyar dolarlık kaynak ile Crowfunding ekosistemi yıl bazında %167 büyümüş. 2013 yılında 6.1 milyar dolar kaynak yaratan ekosistem bu yıl üzerine 10.1 milyar dolar eklemiş.

Araştırma tüm dünyadaki 1250 aktif platformu kapsıyor olsa da beklendiği gibi üst sıralarda Amerikan crowdfunding platformları var. Ancak Kickstarter ilk sırada değil. New York merkezli Kickstarter 2014 yılında 440 milyon dolarlık bir kaynak toplarken SanDiego merkezli GoFundMe 470 milyon dolar toplamış.

2015 yılında da Crowdfunding ekosisteminin 2 kat büyümesi planlanıyor. Beklentiler 34 milyar seviyesinde bir kaynak oluşacağını öngörüyor. Bu yıl büyümeye önemli katkı veren Asya ve Avrupa bölgelerinin de yine hızlı büyümesi bekleniyor.

Raporun tümünü inceleme fırsatımız olmadı ancak Türkiye’de crowdfunding ekosisteminin çok durgun olduğu bir gerçek. Crowdfon gibi örnekler bir süredir aktif ancak projelerin toplayabildiği rakamlar oldukça düşük.

 

The post Crowdfunding 2014 yılında 16 milyar dolara ulaştı appeared first on Etohum.