31 Ekim 2014 Cuma

Xiaomi, Asya’dan Çıkmadan En Büyük 3. Telefon Üreticisi Oldu

Kaynak: IDC

Ucuz iş gücü bir ülkenin kalabalık nüfusa rağmen istihdamda sorun yaşaması ve elbette gelişmemişlik sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Yakın bir zamana kadar çoğunluğu köylerde yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan bir millet olan Çinliler, ayrıca dünyanın en kalabalık ülkesi olduğu için de ucuz iş gücünün merkezi haline gelmişti.

Aradan geçen zaman içerisinde Çin’de büyük fabrikalar kuruldu ve Çin dünyanın üretim merkezi haline geldi. Elbette üretimde bu kadar söz sahibi olunca da kendi markalarını yaratıp onlar için de üretmeye başladılar. Şimdilerde Çin, bu değişimin neticesinde yaşam standartlarının arttığı ve insanların şehirlerde yaşamak için göç ettiği bir ülke halinde. Dolayısıyla dünyanın sahip olduklarını onlar da istiyorlar.

Apple’ın Çin’e olan ilgisi de buradan geliyor. 1 milyar insanın yaşadığı bir ülkede tüm dünyada sattıklarından daha fazla akıllı telefon satabilirler. Fakat bu pek kolay bir iş değil zira Samsung bu pazarda oldukça güçlü. Üstelik şimdi bir de Xiaomi var.

Xiaomi, çok yakın zamana kadar sadece Çin pazarı için üretim yapan yerel bir üreticiydi. Hindistan ve Singapur gibi ülkelere henüz yeni açıldılar. Ama sadece Çin pazarındaki başarıları bile onları dünya sıralamasında 3. sıraya taşıdı.

IDC’nin açıkladığı çeyrek rakamlarına göre geçtiğimiz 3 ayda dünyada 325 milyon adet akıllı telefon satılmış. Bunların neredeyse dörtte birini Samsung tek başına satmış. Fakat bu Samsung için bir düşüş göstergesi çünkü bir yıl önce aynı dönemde akıllı telefon pazarının üçte birine sahiplerdi. İkinci sıradaki Apple’ın yeri de değişmiyor. 3. sırada ise sürpriz bir isim olan Xiaomi var. Xiaomi’nin tüm satışlar içerisindeki payı %5. Henüz Asya dışına çıkmamış olan, satışlarının büyük çoğunluğunu Çin’de gerçekleştiren bir şirket için bu önemli bir başarı. Zira HTC, LG, Sony, Lenovo gibi global markaları geride bırakmayı başardılar.

Elbette bu Xiaomi’nin başarısının olduğu kadar Çin’deki akıllı telefon patlamasının da bir göstergesi. Ayrıca Çin’in Ferrari ve Aston Martin gibi lüks otomobil üreticilerinin de en çok satış yaptığı ülke haline geldiğini de hatırlatalım. Çin’de lüks ürünlere olan talep her geçen gün artmaya devam ediyor.

The post Xiaomi, Asya’dan Çıkmadan En Büyük 3. Telefon Üreticisi Oldu appeared first on Etohum.

30 Ekim 2014 Perşembe

Facebook Mobil Sayesinde Büyümeye Devam Ediyor

Facebook, mobil konusunda attığı önemli adımların meyvesini halen toplamaya devam ediyor. Çeyrek sonuçlarını açıklayan şirket, sosyal ağlar arasındaki liderliğini daha da pekiştiriyor.

Facebook’un kullanıcı sayısı eylül ayı itibariyle 1.35 milyara ulaşmış. Elbette bunlar aylık aktif kullanıcılar. Günlük aktif kullanıcı sayısı ise 864 milyona ulaşmış durumda. Üstelik bunların 703 milyonu her gün mobil cihazlarından Facebook’a giriyor.

Facebook’un kullanıcı sayısı bir önceki çeyreğe göre %29 artış göstermiş durumda. Twitter’ın aylık 284 milyon aktif kullanıcıya sahip olduğunu düşünürsek Facebook için ‘sosyal ağların kralı’ dememiz yanlış olmaz.

Şirketin gelirlerinde de mobili payı büyük. Gelirinin %64′ünü reklamlardan elde eden Facebook, bunun %66′sı mobil reklamlardan geliyor.

Üstelik bu rakamlar sadece Facebook.com için. Yani Facebook’un sahip olduğu WhatsApp ve Instagram da kendi alanlarında büyümeye devam ediyor. Mark Zuckerberg, WhatsApp ve Oculus’un durumlarına pek değinmese de Instagram’ın bazı pazarlarda %100 oranında büyüdüğünü dile getiriyor. Elbette bu şirketlerin gelirleri şimdilik Facebook’a kıyasla çok düşük. Ancak Facebook geleceğini sağlama almak için çalışmaya devam ediyor.

Detaylı bilgilere Facebook’un yayınladığı 3. çeyrek slaytlarından ulaşabilirsiniz.

The post Facebook Mobil Sayesinde Büyümeye Devam Ediyor appeared first on Etohum.

29 Ekim 2014 Çarşamba

Growth Hacking İle Büyüyen Şirketler: LinkedIn

LinkedIn, bugün kendi alanında en popüler sosyal ağlardan biri de söz konusu ‘iş ağı’ olduğunda ciddi bir rakipleri olmadığı da söylenebilir.

LinkedIn’in başarısının altında da bir Growth Hacking stratejisi yatıyor. Bugün LinkedIn’e üye olmayan biri siteye eriştiğinde kişiler açık profilini göremiyor. Bu LinkedIn’in üye kazanmak için uyguladığı stratejilerden biri. Fakat LinkedIn’i daha da ön plana çıkaran yaklaşım kullanıcı profillerinin Google ile olan ilişkisi.

LinkedIn kullanıcılara kendi açık profillerini oluşturma imkanını tanıyor. Bu sayede herkes LinkedIn’de kendi iş ağını yaratmak için bir profil oluşturuyor. Böylece LinkedIn’in üye sayısı organik bir biçimde büyüyebildi. Üye sayısı arttıkça da LinkedIn sonuçları isimlerle ilgili aramalarda en üst sıralarda çıkmaya başladı. Artık iş çevrenizden bir kişinin ismini Google’da arattığınızda karşınıza ilk çıkan sitelerden biri LinkedIn oluyor. Bu kişi hakkında her türlü kendi oluşturduğu sayfada zaten mevcut. LinkedIn’in sizden istediği de üye olup kendinize bir profil yaratarak aradığınız kişiyle ilgili bilgilere ulaşmak hakkı elde etmeniz.

Eskiden bu bilgileri ya bulamazdınız ya da çok derin bir araştırma yapmanız gerekirdi. LinkedIn geldi ve kendini tam da bu noktaya yerleştirdi.

Bu yaklaşım kısa sürede LinkedIn’in kullanıcı sayısını 2 milyondan 200 milyona taşıdı.

LinkedIn’in bu başarısında SEO konusunda izlenen stratejinin büyük bir önemi var. Yani SEO halen ölmüş değil ve doğru stratejilerle sizi hızlı büyümeye yönlendirmesi mümkün.

The post Growth Hacking İle Büyüyen Şirketler: LinkedIn appeared first on Etohum.

28 Ekim 2014 Salı

Deep Blue, Kasparov’u ‘Yanlışlıkla’ Yenmiş

Tarihin en dikkat çekici karşılmaşlarından biri olan Deep Blue – Kasparov arasındaki satranç maçı, satranç ustasının mağlubiyetiyle sonuçlanmış ve insan makineye yenilmişti.

Deep Blue ve Kasparov, yaptıkları ilk karşılaşmada 1-1 berabere kalmıştı. Ardından IBM daha güçlü bir bilgisayar olan Deeper Blue’yu geliştirmiş ve Kasparov’un karşısına çıkarmıştı. Deeper Blue, Kasparov’u 1997 yılında yendiğinde bilgisayar bilimi adına çok önemli bir işi başarmıştı.

Fakat Kasparov bu yenilgiyi kabul etmedi ve Deeper Blue’ya bir insan müdahelesi olduğunu iddia etti. Kasparov’a göre Deeper Blue, bir piyon alma eğiliminde olması gerekirken çok farklı ve beklenmedik bir hamle yapmıştı ve bunu ancak bir insan düşünebilirdi.

IBM o yıllarda böyle bir müdahele olduğunu kabul etmedi fakat Deep Blue projesini bitirerek başka bir maç oynanmasına da müsade etmedi.

Şimdi ise ESPN’in belgeseli olayın perde arkasını gözler önüne seriyor. Evet, IBM bir hile yapmamıştı ama Deeper Blue’nun hamlesi onlar için de beklenmedikti. Çünkü bilgisayar, bir sonraki hamleyi hesaplamak yerine bir sonsuz döngüye düşmüş ve bunun sonucunda da anlamsız bir hamle yapmıştı. Bu hamle Kasparov’u öyle hazırlıksız yakaladı ki mağlubiyete giden yolu açan bir hamle yapmak zorunda kaldı.

Bu linkteki videodan 17 dakikalık belgeseli izleyebilirsiniz.

The post Deep Blue, Kasparov’u ‘Yanlışlıkla’ Yenmiş appeared first on Etohum.

25 Ekim 2014 Cumartesi

Türkiye – İsveç Girişim Fırsatları Etkinliği 4 Kasım’da İstanbul’da

TOBB, TOBB-ETU Garaj ve Stockholm Üniversitesi yüksek teknolojili ve inovasyon odaklı girişimcilik temasıyla önemli İsveç ve Türk konuşmacaları bir araya getiriyor.

4 Kasım’da TOBB Plaza’da düzenlenecek olan etkinlikte Türk ve İsveç yenilikçiler, girişimciler, iş adamları, akademisyenler ve ilgili kamu uzmanlarının bir araya gelecek. Etkinliğin amacı Türkiye ve İsveç arasındaki girişim fırsatlarını gündeme getirmek ve iki ülkede girişimcilerin yaşadığı zorlukları değerlendirmek. Odaklanılan konu ise ‘Hi-Tech’ girişimler olacak.

Etkinliğin konuşmacıları;

Leyla AlatonKjell Håkan Närfelt, Chief Strategist, VINNOVAKamjar Hajabdolahi, MD, SerendipityÖnder Guler, Country Manager, Google EnterpriseUssal Sahbaz, Program Manager, TEPAVPaul T. Levin, Director, SUITS

4 Kasım’da saat 14:00 – 16:30 arasında düzenlenecek olan etkinliğe bu linkten kayıt olabilirsiniz.

The post Türkiye – İsveç Girişim Fırsatları Etkinliği 4 Kasım’da İstanbul’da appeared first on Etohum.

24 Ekim 2014 Cuma

Startup Istanbul, Türkiye’nin Bölgede Merkez Olduğunu Kanıtladı

Bu yazı Capital dergisinin kasım sayısı için hazırlanmıştır.

Etohum organizasyonlarıyla Türkiye’de girişimcilik ekosistemine yönelik çalışmaları başlattığımızda amacımız ülkemizin sahip olduğu potansiyeli değerlendirmekti. Çok kalabalık genç nüfusa sahip olan Türkiye için girişimciliğin izlenmesi gereken doğru yol olduğunu biliyorduk. Bu yolda şimdiye kadar önemli bir mesafe katettiğimizi düşünüyoruz. Şimdiye kadar kurulan onlarca şirket bugün başarılı bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor, ülke ekonomisine katkıda bulunmak için çalışıyor. Ancak bundan da önemlisi Türkiye’de artık girişimcilik çok daha iyi biliniyor ve saygı görüyor.

Elbette halen gidilecek çok yolumuz var. Bugün dünyanın en büyük internet ve teknoloji şirketleri onlarca yıllık ‘startup’ kültürününü eseri. Türkiye’de ise henüz 10 yıllık geçmişi olan bir alandan bahsediyoruz. Yani geldiğimiz nokta, geç yola çıkmış bir ülke için iyi olsa da çalışmaya devam etmeli ve Türkiye olarak daha da parlak bir yıldız olmalıyız.

Türkiye’nin potansiyeli sadece kendi genç nüfusu ve çabuk adapte olabilen yapısından gelmiyor. Türkiye, bulunduğu bölge içerisinde lider gözüyle bakılan ülkelerden biri ve birçok ülkede gençlerin hedefi, rol modeli olmuş durumda. Bu noktadan hareketle Türkiye, bölge ülkelerin girşimcilerini de kendine çekebilecek bir potansiyele sahip.

Bu ekosistemin içerisinde uzun sayılabilecek bir zamandır bulunduğum için şunu rahatlıkla söyleyebilirim; çevremizdeki ülkelerin hiçbirinde girişimcilik ekosistemin bizim kadar gelişmiş değil. Daha önce Rusya’da, Arap ülkelerinde vs. birçok etkinliğe katıldım. Startup Istanbul’daki gibi bir kalabalığı başka bir yerde görmek pek mümkün olmayacaktır. Bu yıl katılım Amerika’daki etkinliklere eşdeğer seviyedeydi ve katılımcıların neredeyse %50’si yurt dışından geldi. Önümüzdeki yıllarda bu oran yabancı katılımcılardan yana daha da artacaktır.

Tüm bu gelişmeler startup’lar bakımından Türkiye’nin bölgede bir merkez haline geldiğinin, örnek alındığının ve girişimcililer için önemli bir basamak olarak görüldüğünün göstergesi. Startup Istanbul, bu coğrafyanın en büyük etkinliği olarak Türkiye’nin bölgenin girişimcilik merkezi olduğunu kanıtladı.

“Girişimciler kuş kafesinde yetişmez”

Açılış konuşmasını yapan MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Erhan Erkut, dünyanın en büyük e-ticaret şirketlerinden Alibaba.com’dan örnek vererek sunumuna başladı. Erkut, Alibaba.com’un kurucusu Jack Ma’nın, 60 bin dolarlık yatırım sermayesini kısa bir süre sonra nasıl 230 bin dolara çıkardığını anlattı.

“Sabah 8′den akşam 5′e kadar çalışıp yalnızca yerel düşünürseniz, kendi zekanızı küçümserseniz, eski ekonominin bu araç ve yöntemleriyle yeni ekonomide başarılı olamazsınız” diyen Erkut, üniversite öğrencilerine ve yeni mezunlara da tavsiyelerde bulunduğu konuşmasında sözlerini şöyle sürdürdü: “Girişimcilik Türkiye’de çok büyük bir potansiyel taşımasına rağmen hala yeterli düzeyde değil. Bunda riskten kaçınan ve güç mesafesini koruyan kültürel değerlerimizin, finansal başarılardan çok askeri zaferlere odaklanmış tarihimizin ve devlet memuru yetiştirme üzerine kurulu eğitim sistemimizin etkisi çok büyük. Kurumsal köleliğe alıştığımız böyle bir ortamda, girişimcileri de  kuş kafesinde yetiştirmeyiz; onları sınırlandıramayız.”

“Kız çocuklarımızı girişimcilik konusunda cesaretlendirmeliyiz”

Etkinliğin ilk oturumu için kürsüyü Erkut’tan devralan Microsoft Ventures Genel Müdürü Rahul Sood, teknoloji devi Microsoft bünyesinde girişimcilere yatırım desteği sunmak amacıyla kurulan Microsoft Ventures’ı temsilen dünyadan farklı örneklerle girişimcilik ekosistemini ve Türkiye’yi değerlendirdi.

18 yaşında ilk şirketini kuran Sood, ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci girişimcilik ekosistemine sahip olan İsrail’den ve girişimciler için önemli iş fırsatları barındıran hızlandırıcılarıyla ünlü Çin’den örnekler verdi. Bugün teknoloji dünyasında kadınların uzmanlıklarına ve görüşlerine daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirten Sood, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kız çocuklarımızı girişimcilik konusunda daha fazla cesaretlendirmeli ve desteklemeliyiz. Burada çok daha geniş bir perspektife ve katılıma ihtiyaç var. Türkiye’de 70 milyonun sahip olduğu pazar potansiyelini düşünün. Artık siz de konfor bölgenizden çıkın ve odağınızı, ürününüzü, ekibinizi, çalışma kültürünüzü, çalışma etiğinizi ve kendi markanızın topluluğunu, hayranlarını oluşturmak için cesur bir adım atın. Yerelde kurabileceğiniz ve globalde ölçeklendirebileceğiniz, fikir çeşitliliği ile zenginleştireceğiniz, etik odaklı bir girişimi hayata geçirebilirsiniz. Bir sonraki aşamada, yerel ekosisteminizle bağlantıya geçip başarılı olduktan sonra mentorluk yapmak da sorumluluklarınız arasında olacaktır.”

“Hasan Aslanoba bir ülkeyi bütünüyle değiştirdi”

Brezilya’dan Hindistan’a kadar 40 ülkede faaliyet gösteren dünyaca ünlü risk sermayesi şirketi 500 Startups’ın kurucusu Dave McClure ise, konuşmasında 20 yıl içinde girişimcilik ve yatırımcılık ekosisteminde değişen şartlara değindi. 2000′lerden önce girişimciler için başarının çok daha zor elde edildiğini, fırsatların daha sınırlı olduğunu belirten McClure, 2008′den sonra şartların değiştiğini ve girişimcilerin avantajlı konuma geldiğini anlattı:

“Artık yazılım ve sunuculara o kadar para harcamıyoruz çünkü bulut teknolojisi bizim için dönüm noktası oldu. Ürün testlerimizi artık aylar boyunca değil, yalnızca birkaç gün içinde internet üzerinden milyarlarca kullanıcı üzerinde gerçekleştirebiliyoruz.  Sermaye kaynaklarımız eskisine oranla artık daha fazla. Oysa bundan 15 yıl önce Silikon Vadisi’nde bile girişimci olmak çok zordu. Bu yüzden artık sızlamayı bırakın ve bahanelerinizi unutup harekete geçin çünkü hepinizin örnek aldığı Silikon Vadisi aslında bir yer değil, biz zihniyet meselesidir; başarısızlık riski karşısında başarıya inanma optimizmidir.”

Konuşmasında yatırımcılara da çağrıda bulunan McClure, girişimcilerin büyümesini engelleyen temel faktörün, yatırım konusunda pinti davranan yatırımcılar olduğunu söyledi. Son yıllarda umut vadeden girişimcilere yaptığı büyük yatırımlarla gündeme gelen Hasan Aslanoba örneğini veren McClure, “Hasan Aslanoba bir ülkeyi bütünüyle değiştirdi ve hepimize umut aşıladı. Türkiye’de özgün birçok girişim var. Yatırımcılar olarak tek yapmanız gereken onlara ihtiyaç duydukları maddi desteği vermektir” dedi.

120 ülkede faaliyet gösteren SAP Innovation Center’ın Türkiye Genel Müdürü Cafer Tosun da konuşmasında Türkiye’de de Nisan ayında başlayan Startup Focus Programı şunları söyledi: “2012′de hayata geçirildiğinden bu yana, 57 ülkeden ve 22 sektörden 1500 girişimin ücretsiz olarak faydalandığı program, kendi ürününü HANA platformu üzerinde geliştirmek isteyen tüm girişimcilere açık. SAP Startup Focus Programı kapsamında başarılı ürünler geliştiren bölgesel girişimciler ise, SAP’nin pazarlama, finans ve teknik destekleriyle dünyaya açılma şansını elde ediyorlar.

Melih Bilgin

The post Startup Istanbul, Türkiye’nin Bölgede Merkez Olduğunu Kanıtladı appeared first on Etohum.

22 Ekim 2014 Çarşamba

MasterCard ve Etohum’dan “Fintech” girişimcilerine destek

MasterCard ve Etohum’un finansal teknolojiler alanında yaptığı iş birliği ile finansal teknolojiler konusunda çalışan girişimlere önemli fırsatlar sunulacak. Girişimin hedefi, iş modeli, şirket olup olmama, yatırım potansiyeli gibi kriterlere göre değerlendirilerek seçilecek girişimlere, öncelikle 3 aylık sunum ve yatırımcıların beklentileri eğitimi verilecek. Ardından Etohum Yatırımcı Kulübüne sunum yapacak olan girişimciler, şirketlerine yatırım alabilmek için daha detaylı görüşme fırsatları yakalayabilecek.

[Girişimciler başvurularını basvuru.etohum.com adresinden yapabilirler]

Program kapsamında seçilen girişimler ve onları oluşturan girişimciler, Şubat ayında Startup Turkey’e davet edilecek. İş planından, proje yönetimine ve sunum yöntemlerine kadar birçok konuda verilecek bilgilendirmeden sonra, kurmak istedikleri şirketin iş planlarını ve/veya internet sayfalarını hazırlama aşamasında koçluk ve yönlendirme alabilecekler.

MasterCard Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü Mete Güney iş birliğinin MasterCard için anlamını şöyle ifade ediyor: “MasterCard olarak yeni kurulan girişimci şirketleri destekleyerek inovatif ticaret çözümleri geliştirmek üzere birçok lokal ve global  program hayata geçirdik. Yeni global inkübasyon programımızda girişimcilerle yakın çalışma ve e-ticaret çözümlerinde yeni nesil teknolojilere imza atma fırsatı bizi heyecanlandırıyor. Etohum ile Türkiye’de de girişimci firmalarla inovasyon için kollarımızı sıvadık. MasterCard’ın ödeme teknolojilerindeki global deneyimiyle Türkiye’deki girişimcilere ilham vermek istiyoruz.”

Etohum Kurucusu Burak Büyükdemir girişimcileri başvurmaya şu sözlerle davet ediyor: “Fikir aşamasından bir iş haline gelene kadar bir girişimin birçok ihtiyaçları oluyor. Geçen senelerde doğrudan sermaye dışında diğer tüm bu destekleri seçilen girişimcilere vermeye çalıştık. Etohum olarak başvuru yapan her girişimciye çok değer veriyoruz ve başvuruları değerlendirirken son derece özenli hareket ediyoruz. Başvurularımızda sektörel bir kısıtlama yok ancak bu proje özelinde MasterCard ile birlikte elektronik ticaretin geleceğini etkileyecek adayları seçeceğiz. Finansal teknolojiler konusunda çalışmaları olan tüm adayları Etohum üzerinden başvuru yapmaya bekliyoruz.”

The post MasterCard ve Etohum’dan “Fintech” girişimcilerine destek appeared first on Etohum.