9 Ocak 2015 Cuma

Metropol yaşamında hayatı kolaylaştırabilecek öneriler

Fransız Lape Hastanesi Uzman Psikoloğu Derya Deniz’e göre özellikle çalışan bireyler çok fazla uyaranla karşı karşıya kalıyor. Bireyin, hem dış uyaranlar hem de kişisel ihtiyaçlarından kaynaklanan iç uyaranlar sebebiyle bombardıman altında yaşamaya çalıştığını belirten Deniz, bu durumun da bireyin çok fazla zihinsel efor harcamasına, iletişim becerilerini ve karar alma mekanizmasını fazlasıyla kullanmak zorunda kalmasına neden olduğunu belirtiyor.

Bu sebeple büyük şehirlerde yaşayanlar için şu 10 öneriyi sunuyor:

1. İşi işte bırakın

Her işyerinde az ya da çok iş baskısı ve rekabet koşulları bulunmaktadır. Ancak birey elinden geldiği kadarıyla işi işte bırakmalıdır. İşle ilgili sorunları zihinde taşımak, iş dışındaki hayatı da olumsuz etkileyecektir.

2. Trafikte daha az zaman geçirin

Bireyin kendisine daha fazla zaman ayırması için trafikte geçirilen zamanı asgariye indirmelidir. Özellikle İstanbul’da günde 4 saatini yola harcayan kişilerin olduğunu biliyoruz. Bireyin günü daha kaliteli geçirebilmesi için evler, iş yerine yakın olarak ayarlanmalı ya da hızlı toplu taşıma opsiyonları tercih edilmeli.

3. Duygularınızın farkında olun

Hayat hızlı akıyor ve çok fazla seçim yapmak zorunda kalıyoruz. Sağlıklı bir ruhsal işleyiş için birey, duygularının farkında olmalıdır. Dünyayla ve kim olduğu gerçeğiyle teması asla kesmemelidir. Her birey asıl değerlerinin, varlığının, ihtiyaçlarının farkında olmalıdır.

4. Sosyal hayatı göz ardı etmeyin

Birey için en önemli değerlerin başında aile bireyleri ve sosyal çevre gelmektedir. Birey, ailesi ve arkadaşları ile bir araya gelmeli, yorgun da olsa onlara belli oranda vakit ayırılmalıdır.

5. Doğru ihtiyaçlara odaklanın

Daha iyi kariyer, daha iyi bir evde oturmak ve benzeri birçok nokta uzun çalışma saatlerini, sorumlulukları ve fedakarlığı beraberinde getirmektedir. İleriye doğru gitmek, insanın doğasında olan ve kötü olmayan bir olgu. Ancak doğru ihtiyaçlara odaklanarak, ihtiyaç olarak görülen unsurların ne kadarının ihtiyaç, ne kadarının ihtiyaç olmadığı belirlenmelidir.

6. Etkili İletişim Becerileri Edinmek

Günümüz dünyasında aktif ya da pasif iletişim biçimlerini oldukça fazla kullanıyoruz. Gün içerisinde bireyin yaşadığı sıkıntılar ve kendi içsel ihtiyaçları, doğru iletişim kurmayı engelleyebilir. İletişimde önyargılardan uzak olmak, açık fikirli olmak ve (suçlayıcı olmadan) ne istediğini iyi ifade edilmek, birçok alanda iletişim sıkıntılarını ortadan kaldırır. Kişinin, kendi ihtiyaç ve isteklerinin farkında olması bu anlamda önemlidir.

7. Doğadan kopmayın

Metropollerin en büyük sıkıntısı bireylerin doğayla baş başa kalabileceği yerlerin sınırlı sayıda olmasıdır. Doğa ile iç içe olmak, ruhsal ve fiziksel olarak önemli bir ihtiyaç durumundadır. Bireyin yabancılaşmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri doğayla bağının kopmasıdır. Bu yüzden birey kısa günlük gezilerle ya da hafta sonları doğayla baş başa kalmaya özen göstermelidir.

8. Daha az TV daha çok egzersiz

İşten eve dönüldüğünde bir koltuğa yığılma, yemekten sonra uzun saatler televizyon seyretme durumlarında birey pasif konumda kalmaktadır. Her gün düzenli egzersiz yapan kişilerde yapmayanlara oranla hem fiziksel hem de ruhsal düzelme daha fazla görülmektedir. Egzersiz yapmanın hem koruyucu hem de kaygıyı azaltıcı yönü var.

9. Sosyal ve kültürel aktiviteleri takip edin

Metropollerin en büyük avantajı, sanatsal, spor, entelektüel etkinliklerin yoğun gerçekleştiği merkezler olmalarıdır. Birey, sosyal ve kültürel faaliyetlere olabildiğince zaman ayırmalıdır. Bu tip aktivitelere ayırılacak zaman, bireyin duygularını olumlu yönde çalıştırarak, algılarını açacak ve daha iyi hissettirecektir.

10. Bir oluşuma üye olun

Büyük şehirlerdeki kalabalık, insanı bir anlamsızlık duygusuna itmektedir. Kişiler büyük şehirlerde yalnız olduğunu hissedebilir. Zaman darlığına ve sorumluluklara rağmen bireyin kendine yakın bulduğu bir görüşe, topluluğa, derneğe, kuruluşa üye olması; farklı insanlar ya da sorunlar için fayda sağlayıcı çalışmalar yürütmesi önemlidir. Bu durum bireylerin yaratıcılığını ve aidiyet duygusunu arttıracaktır.

The post Metropol yaşamında hayatı kolaylaştırabilecek öneriler appeared first on Etohum.

8 Ocak 2015 Perşembe

Avrasya’nın girişimleri ve yatırımcıları Startup Turkey’de buluşacak

Bu yıl Etohum tarafından yedincisi düzenlenecek olan Startup Turkey, üç gün boyunca 700 katılımcı, 150′den fazla yatırımcı ve 100′ü aşkın girişimciyle 26-28 Şubat tarihlerinde Antalya’da gerçekleşecek. Ukrayna’dan Hindistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Azerbaycan’a kadar birçok ülkenin temsil edileceği yılın en büyük internet etkinliği, dünyada internet sektörüne yön veren konuşmacıları paneller ve networking seanslarında buluşturacak.

Türkiye’nin önde gelen hızlandırıcı programı ve erken aşama yatırımcısı Etohum, sadece davetlilere açık olan 7. Startup Turkey organizasyonunu, 26-28 Şubat tarihleri arasında Antalya’da Regnum Carya Golf & Spa Resort’ta gerçekleştirecek.

Yeni ekonomide isim yapmış Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen melek yatırımcılarını, mentorlarını, iş adamlarını ve internet girişimcilerini ağırlayacak olan etkinlik, Avrasya’nın en büyük internet buluşmalarından biri olarak hem girişimciler hem de yatırımcılar adına deniz aşırı iş fırsatları için bir kez daha verimli bir ortam yaratacak.

Yatırımcıların ve risk sermaye şirketlerinin yeni girişimlerin sunumlarını dinleme ve ilgilendikleri yatırımı belirleme şansına sahip olduğu etkinlikte, sektörün önde gelen isimleri de farklı konu başlıkları altında düzenlenecek panel ve konuşmalar aracılığıyla geçtiğimiz senenin gelişmelerini ve performanslarını değerlendirme olanağı bulacak.

ETOHUM 15 GİRİŞİMLERİTechCrunch’ın Avrupa’daki girişimler için düzenlenen en iyi etkinlikler arasında gösterdiği Startup Turkey, aynı zamanda programın iki saatini de 2015′in yatırım yapılacak en başarılı 15 girişimine ve “Startup Pitches” olarak adlandırılan girişimcilerin yatırımcı sunumlarına ayıracak. Bu yıl yaklaşık 2.500 başvuru arasından başarıyla sıyrılan bu girişimler, 31 Ocak’ta düzenlenecek olan “Etohum Girişimcilik Zirvesi”nde hem kendilerini tanıtma hem de Startup Turkey’ye katılma hakkı kazanmak için mücadele edecek.

Etohum 15 girişimlerine, Yunanistan, Bulgaristan, Pakistan, Ukrayna, Mısır, Ürdün, UAE, Hindistan, Azerbaycan, Romanya, Macaristan gibi çok sayıda ülkeden girişimci eşlik edecek.

SPEEDNETWORKING: 30 SANİYEDE ETKİLİ TANIŞIKLIKStartup Turkey’nin her yıl dört gözle beklenen geleneksel seanslarından biri de, Ertuğrul Belen yönetiminde gerçekleştirilen speednetworking etkinliği. Kısa sürede çok sayıda insanla tanışma imkânı yaratan ve bilimsel bir altyapıya sahip farklı bir toplantı türü olan speednetworking, 50 ila 100 kişinin yaklaşık iki saat içerisinde hızla ama etkili bir şekilde tanışmasını sağlıyor. Kişiler tanışma istasyonları arasında belli bir sistemle ilerliyor ve her istasyonda sadece beş dakika geçirerek salondaki herkesle tanışabiliyor. ‘Etkili tanışıklık’ yaratan speednetworking’de önemli olan, klişe diyaloglar ile ilerlemek yerine ilginç ve merak uyandırıcı noktaları ön plana çıkartmak çünkü akılda kalıcı sözler, daha sonraki ayrıntılı sohbetler ve daha derin iş bağlantılar için atılmış birer tohum olarak girişimcilerin geleceğini etkiliyor.

The post Avrasya’nın girişimleri ve yatırımcıları Startup Turkey’de buluşacak appeared first on Etohum.

7 Ocak 2015 Çarşamba

Sorunları fırsatlara dönüştürme sanatı

Çoğu girişimci, maceralarının bir bölümünde işler planladıkları için gitmediği için umutsuzluğa kapılmıştır. Her girişim, önceden tahmin edildiğinden daha sık bir şekilde problemler ile karşılaşır ve bu durum en tutkulu girişimcilerin dahi cesaretini kıracak kadar yorucu hal alabilir.

Sorunlar, iş dünyasının ayrılmaz parçalarındandır ve yolu irili ufaklı sorunlarla kesişmeyen hiçbir girişim olmamıştır. Sıkı çalışıp yine de sorunlarla karşılaşan girişimcilerin yapması gereken, sorunu kabul etmek ve onu fırsata çevirmenin yollarına odaklanmak olmalı.

Beklenmedik problemler başarılarımıza gölge düşürmek için her köşe başında bizi bekliyor. Çevremizdeki her şeyi biz kontrol etmiyoruz; bu nedenle olası böyle bir sorun yaşandığında suçlu hissetmek anlamsız. Üzülebilirsiniz fakat kendinizi suçlayamazsınız; yenildiğinizi düşünmemeniz gerektiğini hatırlatmaya bile gerek duymuyoruz.

Her hayırda bir şer yoktur fakat pek riskli bir yer olan iş dünyasında, bazen daha da ileriye gidebilmek için beklenmedik rahatsız edici durumların içine girip, ardından kucak dolusu kazanım ile çıkmanız gerekebiliyor.

DURUMU KABULLENİN

Sorunları fırsatlara çevirme yeteneğini zihninizi eğiterek kazanabilirsiniz. Durumu kabul etmeli, gerçekten olduğu gibi, ne bir fazla ne bir eksik şekilde görmeli ve kabul etmelisiniz.

Değiştirebileceğiniz şeylere odaklanın, şartları değerlendirin ve söz konusu problemi asla olduğundan daha umutsuz görmeyin. Sorunu çözmeye değin, yeni fırsatlar için kaynağa dönüştürmeye çalışın. 

SORUNA DEĞİL ÇÖZÜME  ODAKLANIN 

Sorunun kendisine değil, içinden çıkma yöntemlerinizin sonuçlarına odaklanın. Sorunun size verecek hiçbir şeyi yok fakat onu çözmek için deneyeceğiniz çözümlerin size katacak çok şeyi var.

Sorunlar, kendimizi beklenmedik durumlar olmadığı takdirde asla içine girmeyeceğimiz konumlarda bulmamıza sebep olur. Aslına bakarsanız, bu kendinizi konfor bölgesi dışında sınamanız ve istenmeyen bir durumdan kazanımlarla çıkmanız için büyük bir fırsattır.

SEÇENEKLERİNİZİ DEĞERLENDİRİN

Neler yapabileceğinizi bir düşünün. Evet, istemediğiniz beklenmedik bir duruma düştünüz fakat buna üzülerek zaman kaybetmek yapabileceğiniz en büyük hataların başında geliyor. Bu durumdan çıkmak için neler yapabileceğinize dair bir liste hazırlayın; listedeki seçeneklerden birini veya durum buna elverişli ise birkaçını seçin. Sorunla mücadelede aktif kalmak ve bir plana sahip olmak kritik önem taşıyor. Karşılaştığınız sorun ne olursa olsun, sürekli aktif kalmaya ve sonuç ne olursa olsun girişiminizin serüvenine devam etmesine odaklanın.

The post Sorunları fırsatlara dönüştürme sanatı appeared first on Etohum.

6 Ocak 2015 Salı

Kararsız müşterilere hitap etmenin yolu: 3 işletim sistemli telefon

Günümüzde akıllı telefonlarda marka ve donanımın yanında ekosistem ve kullanıcı deneyimi de çok önemli bir yer tutuyor. Samsung, Apple gibi devlerin yanında 1 yılda adından söz ettirir hale gelen Xiaomi bunun en canlı örneği; Android ekosisteminin kolaylığı, uygun fiyat ve güzel deneyim.

Ancak her yıl yeni bir Facebook doğmadığı gibi Xiaomi gibi başarı hikayelerini de pek görmüyoruz. Zira çok fazla markanın bulunduğu bu pazarda farklı şeyler yapmak o kadar da kolay değil. Üstelik tek bir doğru da yok.

Bu konuda Alcatel’in tercihi ise kesinlikle farklı olmuş. Şirketin Pixi 3 adını verdiği yeni akıllı telefon serisi 3G ve 4G seçeneklerinin yanı sıra 3.5, 4, 4.5, 5 inçlik ekran seçenekleri var. Yani bağlantı ve ekran seçenekleri konusunda neredeyse tüm ihtimaller cepte. En önemli mesele olan işletim sistemi konusunda ise mümkün olan tüm ihtimaller kapsanmış: Pixi 3 Android, Windows Phone ve Firefox OS ile çalışabiliyor. Pazarda işletim sistemi olarak geriye tek seçenek olarak iOS kalıyor ki o da 3. parti üreticilere açık değil.

Elbette dual boot cihazların deneyim açısından çok başarılı olamadığı bir gerçek. Ama bu stratejiyi kendi işlerinize uyguladığınızı hayal ederseniz aklınıza ilginç ihtimaller gelebilir. Akıllı telefon doğru alan mıdır bunu bilemiyoruz, ama bu stratejisinin işe yarayacağı alanlar var.

Alcatel henüz cihazın fiyatını açıklamadı. Ancak özellikle 3.5 inçlik modelin hesaplı olacağı açıklandı. Alcatel’in bir başka farklı hamlesi de Palm markasını kullanma yönündeki adımlar. Şirket 2015 yılında bir dönem PDA cihazlarıyla popüler olan Palm markasını yeniden canlandırmayı düşünüyor. Palm en sonra HP bünyesi altındayken cihazlar piyasaya sürmüştü.

Kısacası donanım alanında fikirleri olanlar bu aralar Alcatel’i yakından takip edebilirler.

The post Kararsız müşterilere hitap etmenin yolu: 3 işletim sistemli telefon appeared first on Etohum.

5 Ocak 2015 Pazartesi

Dünyanın en büyük Rubik Küpü’nü çözmek kaç saat sürer?

Sizlere bu kez farklı bir meydan okumadan bahsetmek istiyoruz. Rubik’in Küpü (ya da Rubik Küpü) ilk icat edildiğinden beri zekayı zorlayan ama çözmesi büyük bir keyif veren farklı bir oyuncaktır. Ancak bildiğimiz Rubik Küpü aslında bu oyuncağın sınırlarını temsil etmiyor. Zira birçok kişi 4x4x4 bir Rubik Küpü’nü geliştirdiği teknikle saniyeler içinde çözebiliyor. Bu sebeple Kenneth Brandon isimli bir adam, sınırları zorlamaya karar vermiş.

Brandon, 17x 17x 17 bir Rubik Küpü’nün çözmeye karar vermiş. Elbette bu kadar karmaşık bir küpü her yerde bulmak mümkün değil. Küp, özel sipariş üzerinde Oskar Van Deventer tarafından üretilmiş.

Böylesine karmaşık bir küpü çözmenin zorluğu inanılmaz fazlalıktaki kombinasyondan geliyor. Hesaplamalara göre 6.69 x 10 üzeri 1054 yani 6′dan sonra binden fazla basamakla ifade edilebilecek kadar fazla kombinasyon mümkün. Yapmanız gereken bunlar arasından doğru olanı bulmak. Kenneth Brandon bunu yapmak için 7,5 saat harcamış.

Elbette bunu tek bir günde tamamlamamış. Çözüm süreci toplamda 5 güne yayılmış. Brandon, 5x 5x 5  bir küpü çözmekle 17x 17x 17 bir küpü çözmek arasında çok fark olmadığını söylüyor. Teknik çok farklı değilmiş. Ancak tahmin edebileceğiniz üzere 17x 17x 17 bir küpü çözmek büyük sabır istiyor.

The post Dünyanın en büyük Rubik Küpü’nü çözmek kaç saat sürer? appeared first on Etohum.

3 Ocak 2015 Cumartesi

2015′te her gün yapmanız gereken 5 şey

Yeni yılın yeni başlangıçlar için güzel bir tarih olduğu kesin. 2014′ü iyisiyle kötüsüyle geride bırakırken geçmişteki tecrübelerden öğrenecerek çok şey olduğunu ve yıl bitmeden önce yapmanız gerekenleri sıralamıştık. Şimdi ise sırada 2015′in güzel bir yıl olması için alınması gereken kararlara geldi.

Elbette 2014′te iyi yaptıklarınızı devam ettirin. Ama iyi gitmeyen bir şeyler varsa önce girişimci olarak kendinizi daha üst seviyeye taşımalı ve zaman kaybını ortadan kaldırmalısınız. Bunu sağlamak için size her gün uygulayabileceğiniz 5 önerimiz var;

1- Odaklanın

Güne başlarken en önemli şey odaklanmaktır. İyi bir uyku, iyi bir kahvaltı, giyindiniz ve hazırsınız. Kendinize birkaç dakika ayırın ve güne konsantre olun. Her gün, yıl sonundaki hedeflere giden küçük adımlar olacaktır. Her günün değerini bilin ve hedeflerinize ulaşmak için yenilmez olun!

2- Günlük hedeflerinizi belirleyin

Evden çıkarken o gün içindeki hedefleriniz belli olmalı. Böylece akşam olduğunda günün ne kadar başarılı geçtiğine dair bir fikriniz olacaktır. Ayrıca hedeflerinizi önceden belirlemek size zaman da kazandıracaktır. Gerekirse notlar alın, hatırlatıcı ya da alarmalar kurun.

3- Bilgilerinizi tazeleyin

Günlük işlerinize odaklanmak kişisel gelişiminizi kötü etkileyebilir. Elbette işlerinizi tamamlamak önemli ama zamanla geri kaldığınızı hissedebilirsiniz. Bunu önlemek için hem kendi sektörünüzü hem de gündemi takip etmeye çalışın. Web sitelerini, dergileri okumaya vakit ayırmaya çalışın.

4- Her şeyin iyi çalıştığından emin olun

Web sitenizin, blogunuzun iyi çalıştığından emin olun. Sosyal medya hesaplarınızı da kontrol etmeyi unutmayın. Olabilecek en kötü şeylerden biri sizi arayan birinin çalışmayan bir web sitesiyle karşılaşmasıdır.

5- Telefon edin, tanışın

Elbette sadece internet ve sosyal medyayla da olmaz. İnsanlara telefon edin, sesinizi duyurun, kendinizi hatırlatın. Eğer katılacağınız etkinlikler varsa kartvizit alışverişi yapın, kahve için ve sohbet edin.

Girişimciler kendi günlük ritüellerini daha da geliştirebilirler. 2015 sizin yılınız olsun!

The post 2015′te her gün yapmanız gereken 5 şey appeared first on Etohum.

2 Ocak 2015 Cuma

Sadece fotoğrafları kullanarak parmak izi kopyalamak mümkün mü?

Ursula von der Leyen

Alman hacker’lar bunu iddia etmekle kalmamış kanıtlarmışlar da. Üstelik Alman milli savunma bakanının parmak izini kopyalayarak.

Alman Chaos Computer Club hacker grubu, daha önce de parmak izinin güvenliğini sorgulatan çalışmalar yapmıştı. Onların adını duyuran çalışma Apple’ın iPhone 5S ile birlikte kullanıcılara sunduğu TouchID sistemini yanıltma yönündeki çalışmalarıydı. Bir parmak izinin fotoğrafını çekip ondan yeni bir kopya yaratabiliyorlardı.

Şimdi ise bu çalışmayı çok daha zor bir yöntemle de yapmayı başarmışlar: sıradan fotoğraflar kullanarak, bir kişinin parmak izini kopyalamak. Bunu kanıtlamak için yüksek profilli birini seçmişler: Alman savunma bakanı Ursula von der Leyen.

Bakanın konuşmaları esnasında çekilen basın fotoğraflarını kullanan hacker’lar, farklı açılardan çekilen fotoğraflarla birlikte parmak izinin tam bir kopyasını çıkartmayı başarmışlar. Bu parmak izinin her sistemde kullanılabileceği düşünülüyor. Dolayısıyla parmak izi sisteminin güvenilirliliği açısından ciddi bir endişe oluşabilir.

Elbette parmak izini kullanmak için cihazlara fiziksel erişime sahip olmak gerekiyor ki, söz konusu savunma bakanı olduğunda bu birçok kişi için pek de kolay değil.

Yine de yakında önemli devlet adamlarını etkinliklerde eldiven takarken ya da parmaklarını gizlerken görürseniz şaşırmayın.

Kaynak: BBC

The post Sadece fotoğrafları kullanarak parmak izi kopyalamak mümkün mü? appeared first on Etohum.