28 Kasım 2015 Cumartesi

DJI’ın yeni dronu çiftçiler için tohum ekiyor

Drone üreticileri görüntüleme sektörüne yönelerek pazarı basit hobi araçları pazarının çok ötesine taşıdı. Bu alanda halen gidilecek yol olduğu da aşikar. Ancak DJI ile birlikte yepyeni bir büyüme alanı açılıyor: tarım.

Elbette drone pazarı sadece son tüketicilere yönelik drone’lardan ibaret değil. Özellikle askeri alanda ciddi gelişmeler olduğu biliyoruz. Ancak son tüketicilere drone sunan firmalar, ürünlerini yukarıya yaklaştırmaya devam ediyor. Bir süredir kameraya sahip drone’ların yakaladığı müthiş popülaritenin ardından artık daha dayanıklı, daha yüksekten daha uzun süre uçabilen drone’lar pazarlanmaya başladı. Bu da farklı genişleme alanlarını beraberinde getiriyor. Onlardan biri de tarım sektörü.

Çinli drone üreticisi DJI’ın yeni drone’u da tam olarak bu pazarı hedef alıyor. 8 pervaneli bir tasarıma sahip olan Agras isimli drone, üzerindeki püskürtme ağızları sayesinde tarla üzerine tohum ekimi yapabiliyor. Üstelik kendi sensörleri sayesinde ekim için en iyi yüksekliği tespit edip işlemi otomatik olarak da gerçekleştirebiliyor.

Büyük kameralar taşıyan bu drone’un 10 litrelik sıvı kapasitesine sahip olması şaşırtıcı değil. Ancak 15 bin dolar civarında olması beklenen fiyat etiketi böyle bir drone için bile yüksek gelebilir.

Yine de DJI, havadan ekimin normal yollarla yapılan ekime kıyasla çok daha verimli olduğunu söylüyor. Elbette bir drone almak da uçakla ekim yapmaktan daha ucuza gelecektir. Ayrıca Agras, kameralarıyla sürülen alanı kontrol etme imkanı da sunabiliyor.

B2B bir alan olarak kabul edebileceğimiz için tarım alanında bu drone’ların fiyatlarının ödenmesi mümkün olabilir. Dolayısıyla tarım dünyası, yeni nesil drone’lar için çok değerli bir büyüme alanı gibi görünüyor.

Sonrası DJI’ın yeni dronu çiftçiler için tohum ekiyor Etohum.com Blog ilk ortaya çıktı.

26 Kasım 2015 Perşembe

İşten ayrılmak için gerekli yan geliri elde etmenin yolları

Eğer bir girişim fikriniz varsa ve hayatınızı devam ettirmek için gelirinizi tam zamanlı bir işten kazanıyorsanız günün birinde zaman açısından karar vermeniz gerekecektir. Peki yeterli zamanı yaratmak için işinizden ayrılırken size gerekli parayı nereden kazanacaksınız?

Girişimciliğe atılmak için en iyi zaman öğrencilik dönemi olarak görülür. Zira ciddi bir gelir elde etmek zorunda olmazsınız ve bilgilerinizi enerjinizle birleştirecek zamanı bulabilirsiniz. Ancak böyle bir durumda da birçok girişimcinin okulu yarım bırakmak zorunda kaldığını biliyoruz. Eğer okulu bitirip hayata atıldıysanız, aylık belirli bir gelir elde etmeniz şart hale geldiyse işler biraz daha zordur. Başlarda işten arta kalan zamanı değerlendirmek mümkün olsa da günün birinde şu kararı vermek zorunda kalırsınız: Bu proje üzerinde tam zamanlı çalışıp işleri ciddiye dökmek istiyor muyum? Yani bu artık bir yan gelir değil, bir ana iş olacak seviyeye geldi mi?

Böyle bir durumda eğer işten ayrılmaya karar verirseniz, girişiminiz de henüz size çok iyi bir gelir kazandırmıyorsa mutlaka belirli bir süre boyunca yan gelir elde etmeniz gerekecektir. İşte böyle bir durumda bu öneriler işinize yarayabilir;

1- İşsizlik maaşı

Eğer girişiminiz için henüz bir şirket kurmadıysanız, sigortanızı ödemeye başlamadıysanız bir seçenek işsizlik maaşı olabilir. Elbette istifa etmeniz durumunda bu hakkı kaybediyorsunuz. Ancak oldu da işten atılırsanız, sizi bir süre idare edebilecek bir işsizlik maaşınız olabilir.

2- Tazminatınız

Eğer şirketinizde uzun bir süredir çalışıyorsanız işten ayrıldığınızda yüklü bir kıdem tazminatınız olabilir. Bu miktar sizi zengin etmeyebilir ancak en azından birkaç aylık maaşınız yerine geçebilir.

3- Yarı zamanlı normal bir iş

Tam zamanlı işten çıktıktan sonra projenize mümkün olduğunca fazla vakit ayırmanız gerekir. Ancak maddi açıdan sorunlar artmaya başlarsa en azından yarı zamanlı bir işe geri dönmeniz gerekebilir. Eğer pazarlama yeteneklerinize güveniyorsanız emlakçılık gibi getirisi yüksek işlere yoğunlaşabilir ya da özel ders verebilirsiniz.

4- İnternet üzerinden ticaret

Elbette ticaret yaparak para kazanmak kolay bir iş değil. Ancak makul bir kâr elde edebileceğiniz bir ürünü, internet üzerinden satmak zaman açısından yarı zamanlı bir işe göre daha da avantajlı olabilir. İşleri otomatikleştirebilirseniz siz projenize yoğunlaşırken ticaret bir yandan devam edecektir. Üstelik bunun için bir şirket kurmanız gerekmiyor. İnternet üzerinden satış yapabileceğiniz birçok platform mevcut.

5- Yeteneklerinizi satın

Yetenekleriniz de size para kazandırabilir. Video ya da fotoğraf çekimi, yazarlık gibi yetenekleriniz varsa bunları da para kazanmak için kullanabilirsiniz. Dergiler ya da web siteleri için yazılar yazabilir, etkinliklerde fotoğraf çekebilirsiniz. Böylece az zaman harcayarak makul bir gelir elde etmeniz mümkün olabilir.

6- Hibe ve tohum yatırımı

Eğer projeniz teknolojik ve bilimsel açıdan değerliyse TÜBİTAK, KOSGEB gibi kurumlar size hibe kredi gibi destekler sağlayabilir. Bunun yanında erken aşamada, sizi fazla baskı altına sokmayacak bir yatırımcıdan düşük miktarda bir yatırım almanız da mümkün olabilir. Tüm bunların yanında bir hızlandırıcı bünyesine katılmak size birçok masrafı ortadan kaldırma ve böylece gelir ihtiyacınızı düşürme fırsatı sağlayabilir.

Tüm bunlar girişimizi ilerletmek ve büyütmek için biraz olsun zaman kazanma adına yapılacak. Dolayısıyla ne kadar hızı satış gerçekleştirir, gelirlerinizi artırır ve ilerlemeye başlarsanız şansınız o kadar yüksek olacaktır.

Sonrası İşten ayrılmak için gerekli yan geliri elde etmenin yolları Etohum.com Blog ilk ortaya çıktı.

24 Kasım 2015 Salı

Şehirlerin sorunlarını çözen girişimler: Global Urban Innovators sizi bekliyor

Global Urban Innovators, şehirlerin sorunları konusunda çözümlere sahip öncü girişimleri seçiyor ve onların hikayelerini dünyayla paylaşıyor.

Her geçen gün artan nüfus ve kirlilik, eskiyen altyapılar ve yükselen beklentilerle birlikte sürekli gelişmekten başka çaresi olmayan şehirlerimiz, çok akılcı çözümlere ihtiyaç duyuyor. Elbette yenilikçi fikirlere sahip girişimler, paylaşım ekonomisi gibi modellerle birlikte şehirlere önemli etkiler yapıyor. İşte Global Urban Innovators de bu girişimlerin öncü hikayelerini tüm dünyaya anlatmayı hedefliyor.

16 Kasım – 23 Aralık tarihleri arasında başvuruları kabul eden organizasyon, en inovatif fikirlere sahip 15 girişimi belirleyecek ve onların hikayelerini dünyayla paylaşacak. Program medya yansımaları haricinde 1 yıl sürecek bir destek ve mentorluk programını, New Cities Foundation kaynaklarına erişimi de vadediyor.

Program hakkında daha fazla bilgi için: link

Sonrası Şehirlerin sorunlarını çözen girişimler: Global Urban Innovators sizi bekliyor Etohum.com Blog ilk ortaya çıktı.

19 Kasım 2015 Perşembe

Facebook kitle fonlama imkanlarını geliştiriyor

Facebook, 2013 yılında başlattığı ”Donate” yani ”Bağış Yap” özelliğini geliştiriyor. Artık organizasyonlar Facebook üzerinden bağış toplarken süreci daha iyi kontrol edebilecek.

2013 yılında eklenen ”Donate” butonu çok yaygınlaşmamış olsa da Facebook bu alanda daha fazlasını yapmaya karar vermiş. Yapılan yeni güncellemeyle birlikte artık kâr amacı gütmeyen kurumlar Facebook üzerinden bağış toplamak için daha etkin çalışmalar yapabilecek. Facebook organizasyonlara ”Sayfalar” uygulaması üzerinden kampanya oluşturma ve yönetme imkanı tanırken tüm gönderilere bağış butonunu ekleyerek bu seçeneği her zaman göz önünde tutmayı hedeflemiş.

Şimdiden bazı kurumlar bu özelliği denemeye başlamış durumda. Facebook, deneme sürecine katılan organizasyonlardan bir ücret talep etmiyor. Ancak özellik tam anlamıyla aktif olduğunca Facebook, toplanan bağışlar üzerinden ”kendi giderleri” için bir miktar kesinti yapacağını açıkladı. Yani kağıt üzerinde bağış toplamak ücretsiz olsa da Facebook küçük bir kesinti yapacak.

Facebook’un bu özelliğinden faydalanabilmek için kâr amacı gütmeyen, Facebook’a kayıtlı bir organizasyon olma şartı var. Muhtemelen Facebook tüm kampanyaları takip edecek ve onay sürecinden geçirecek. Böylece dolandırıcılık gibi durumların önüne geçebilirler.

Kitle fonlama seçenekleri sadece kâr amacı gütmeyen kurumlara açık olsa da gelecekte Facebook’un KickStarter’a rakip olmayacağını söylemek güç. Facebook’un elinde tüm imkanlar mevcut ancak KickStarter benzeri bir sistem kurmak için onay mekanizmaları bir hayli kuvvetli olmak durumda. Ancak Facebook üzerinden yönetilecek kampanyaların gücü de daha fazla olabilir.

Bağış toplama özelliği şimdilik sadece Amerika’da geçerli ancak kısa süre sonra diğer ülkelerde de devreye gireceği açıklandı.

Sonrası Facebook kitle fonlama imkanlarını geliştiriyor Etohum.com Blog ilk ortaya çıktı.

18 Kasım 2015 Çarşamba

IŞİD iletişim aracı olarak PlayStation 4 mü kullanıyor?

Belçikalı yetkililer, IŞİD militanlarının PlayStation 4 üzerinden iletişim kurduğuna dair kanıtlar olduğu söyleniyor.

Söz konusu internet ortamında iletişim kurmak olduğunda günümüzde sonsuz bir tartışma var; internet kimsenin izleyemeyeceği kadar güvenli mi olmalı, yoksa gerektiğinde istihbaratın takip edebileceği ‘açıklar’ bulunmalı mı? Elbette buna bir yanıt vermek zor, hiçbirimiz özel hayatımızın takip edilmesini istemiyoruz. Ancak art niyetli kişiler de internetin gizli ortamını kendi avantajlarına çevirebiliyor.

Bu tartışmaya yeni bir pencere de Paris’te yaşanan hain terör saldırıları sonrasında açıldı. Olay sonrası birçok kişi Fransa’da gizli istihbarat servislerinin ihmalini konuşuyordu. Aynı şekilde teröristlerin Belçika’dan gelmiş olması sebebiyle Belçika’nın ekipleri de gündeme gelmişti. Belçika İçişleri Bakanlığı bu konuda bir açıklama yaptı ve ilginç bir iddia ortaya attı.

İçişleri Bakanı Jan Jambon, olay sonrası düzenlenen operasyonlarda tüm teröristlerin evinde PlayStation bulunması üzerine teröristlerin iletişimini bu konsol üzerinden gerçekleştirdiğine inandıklarını söyledi. Jambon ayrıca PS4 üzerinden gerçekleşen iletişimin WhatsApp iletişimini takip etmekten çok daha zor olduğunu dile getirdi. Zira WhatsApp özellikle Android sürümünde gelişmiş bir şifreleme kullanıyor. Ancak hem beklenti hem de farklı yapısı sebebiyle PS4’ü izlemek bir hayli zor.

Bu konudaki tartışmalar daha uzun bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Elbette umudumuz böylesi büyük terör olaylarının tespiti konusunda önemli aşamalar kaydedilmesi.

Sonrası IŞİD iletişim aracı olarak PlayStation 4 mü kullanıyor? Etohum.com Blog ilk ortaya çıktı.

16 Kasım 2015 Pazartesi

İnternetin geleceği için ”Dijital NATO” gerekli mi?

Yakında istihbarat bürolarında çalışacak ajanlar için yazılım bilme şartı aranabilir. Zira artık birçok suç online ortamda işleniyor, deliller deep web ortamlarında gizleniyor. FBI da Tor üzerinde istediği verilere erişebilmek için bir üniversiteyle işbirliği yapıp, hackerlara para ödemeyi göze aldıysa artık bu noktaya az kalmış demektir. Peki ama konu deep web bile olsa interneti isteyenin girip kılıç salladığı bir ortama dönüştürmek ne kadar doğru?

İnternet ortamına yüklediğiniz bir fotoğraf, yazdığınız bir tweet pek kimsenin umurunda olmayabilir. Ancak durum böyleyken bile sosyal medyadaki profillerimizin gizliliğine ve güvenliğine çok önem veriyoruz. Bu nedenle Connected2Me gibi gerektiğinde bize anonim olma hakkı sunan platformlar doğuyor.

Söz konusu şirket yazışmaları ve hatta devlet bilgileri olduğunda ise gizlilik çok önemli bir konu. Ancak birçok noktada global şirketlere ait yazılımları, bulut platformları ve web sitelerini kullanıyoruz. Yani bu noktalarda bir açık aramak için uğraşan çok fazla insan var. Bu sebeple de ülkeler arasında veri gizliliği git gide daha ciddi bir tartışma haline gelirken hackerların yaptığı bazı veri hırsızlıkları iki ülkeyi savaş noktasının kenarına kadar getirebiliyor.

Devletler bazen yasal yolu takip edip istihbarat araştırmaları ya da delil elde etmek amacıyla belli şirketlerden talepte bulunuyor. Şirketler de şeffaflık adına bu istekler konusunda raporlar yayınlıyor. Bizim devletimiz de burada hep yüksek sıraları kovalıyor.

Ancak kapısını çalıp bilgi istemeyeceğiniz platformlar da var. Örneğin Tor gibi. Kullanıcıların anonim kalma hakkını destekleyen bir tarayıcı olan Tor’u kâr amacı gütmeyen bir grup geliştiriyor ve Facebook gibi siteler de resmi olarak bu tarayıcıyı destekliyor.

Elbette FBI gibi organizasyonlar bu noktada durmak istemeyeceklerdi ve istememişler de. Tor’un iddiasına göre FBI, Carnegie Melon Üniversitesi’nden gizli bir talepte bulunmuş ve sahip oldukları özel bilgisayarı Tor’u hacklemek için kullanmaları için onlara 1 milyon dolar teklif etmiş. Tor ekibi üniversitenin kendi sistemine sızabildiğine daha önce bir hackatlon esnasında şahit olmuş. Etkinlik sonrasında da iletişimde kalmışlar. Ancak günün birinde aniden e-postlarını cevap gelmemeye başlamış ve 5 ay boyunca Tor’a saldırılar düzenlenmiş.

Tor ekibinin iddiasında bu saldırılar sayesinde FBI’ın bir deep web uyuşturucu tüccarının IP adresini ele geçirdiği ve mahkemede de bu bilgileri delil olarak sunduğu da yer alıyor. Yani resmi delil olarak sunulan belgelerin Tor’un hacklenmesi sayesinde elde edildiği söyleniyor. Carnegie Melon Üniversitesi bu iddiaları yalanlarken FBI’dan henüz bir yanıt gelmiş değil.

Elbette bir uyuşturucu tacirinin savunulacak bir tarafı yok ancak Tor’un iddiaları doğruysa FBI’ın hamlesi güven sarsıcı ve adaletsiz olarak görülebilir.

Bu olayda dünya adına iyi bir sonuç elde edilmiş olabilir ama bu ülkeler arası bürokraside gerçekleştiğinde sonuçları pek iyi olmayacak. Ya da devlet tarafından fişleme yapılması için kullanıldığında…

Elbette her an izlendiğinizi söylemek çok yanlış bir yaygara olur, ancak interneti ”Nazi Almanya’sı” ortamına çevirmeden önce verilmesi gereken kararlar da var. Belki de bir Dijital NATO gibi… Devletler dünya genelinde siber saldırılara karşı birlikte tavır alabilir, suçluları yakalamak için işbirliği yapabilir, çok şikayet edilen deep web’e karşı birlikte savaş açabilir.

”Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin”

Elbette ebeveynlerin çocuklarının internet kullanımını belirli bir seviyede kısıtlaması normal. Ancak artık bizzat anne-babanız tarafından da gözetleniyor olabilirsiniz. En azından bunun için gerekli araçlar artık mevcut. Luma isimli bir router kullanıcılara internet kullanımını kullanıcılara göre kısıtlama imkanı verirken aynı zamanda hangi kullanının hangi siteyi ziyaret ettiğini de anlık olarak gösterebiliyor.

Evde böyle bir router olması aile içi ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Ama global anlamda durumumuz da bundan pek farklı değil.

Sonrası İnternetin geleceği için ”Dijital NATO” gerekli mi? Etohum.com Blog ilk ortaya çıktı.

13 Kasım 2015 Cuma

‘Silikon Vadisi Saati’ne göre sizin saatiniz kaç?

Türkiye’de zaman zaman bildiğimiz saati bilmek bile zor olabiliyor (!), nereden çıktı bu Silikon Vadisi Saati demeyin. Merak etmeyin bu saat dilimi değil, bir başarı döngüsü gibi çalışıyor.

Her girişimin iniş ve çıkışlar yaşadığını biliyoruz. Zira bu adeta doğanın bir kuralı gibi herkes üzerinde işliyor. Başlarda yeni bir girişim için başarı ve başarısızlık gece ve gündüz gibi, bir anda karanlıkta kalabiliyor aniden aydınlığa çıkabiliyorsunuz. Ancak işler ilerleyip, şirketler büyüdükçe başarı ve başarısızlıkların ara formları ortaya çıkmaya başlıyor. Bir başarısızlıkla geceye dönmüyor, bir başarıyla günün en parlak saatlerini yaşamıyorlar. Dolayısıyla bu ara formları tanımlamak için ”iniş – çıkış” tanımından daha fazlasına ihtiyacımız var. Geçmişte Google ve YouTube’da çalışmış olan, şimdilerde Square’de göre yapan Aaron Zamost, şirketlerin yaşam döngülerindeki iniş ve çıkışlarını daha iyi tanımlamak için ”Silikon Vadisi Saati”ni geliştirmiş.

Silikon Vadisi Saati’ndeki tanımlamalar aslında bir girişimin sürekli farklı süreçlerden geçtiğini ve bunların ne kadar normal olduğunu gösteriyor. Zirvede ve yani günün en iyi saatlerinde kalmak çok zor elbette. Ama zaman zaman akşamüstü saatlerini görmek de normal. Moral bozmamak, yola devam etmek bu işin bir parçası.

Bu saati Apple, Google, Facebook gibi bugünün en popüler şirketlerini de uygulayın; onların bile zorlandıkları günler var…

Aaroz Zamost’un Backchannel’daki yazısının tamamı için: Link

Sonrası ‘Silikon Vadisi Saati’ne göre sizin saatiniz kaç? Etohum.com Blog ilk ortaya çıktı.