Yazar: Alper ŞAŞMAZ – Sanayi ve Teknoloji Uzmanı – Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Bir soruyu bu aralar karşılaştığım herkese soruyorum. Birbirinden farklı cevaplar alıyorum. Soru sadece “ Türkiye’ye en çok benzeyen ülke hangisi ?” Aldığım bazı cevapları paylaşmak istiyorum. Pakistan, Yunanistan, İtalya, İspanya, Azerbaycan, Rusya, Şili, Brezilya, Meksika ve Arjantin ülkemize en çok benzetilen ülkeler. Toplamda yirmiye yakın ülke Türkiye’ye benzetildi. İstediğim tam cevabı henüz alamadım.
Evet, soruyu yanlış sormuştum çünkü hangi özelliği ile benzediğini de belirtmek gerekiyordu. Aslında bu soruyla varmak istediğim nokta tamamen şuydu. Bizim ekonomik ve refah seviyesi olarak örnek almamız gereken ülke ya da ülkeler hangileriydi? O yüzden model ülkeleri bularak onların başarılı alanlardaki uygulamalarının ülkemize transferinin mümkün olup olmadığını görmekti. Çünkü bulabildiğim örnek çalışmalar beni tatmin etmemişti.
Önümüze yıllardır konulan ithal hedefler, belirlenen rol modeller ve stratejilerin uyumlu olmadığı çok açık görünüyor. Örneğin Güney Kore 1980 yılında ekonomik olarak aynı durumda iken arayı teknolojik bir devrimle fazlasıyla açması ve bu konu üzerine yazılan rapor, makale ve tezlerde sürekli Türkiye ile kıyas yapılması pek anlam ifade etmiyor bence. Ya da Finlandiya eğitim sisteminin bizim ülkemizde uygulanabilmesinin tartışılması da. Aynı şekilde İsviçre, ABD, Singapur, İrlanda ve Almanya’nın da…
Gelişmekte olan Türkiye için belirlenen stratejileri çok yönlü ele almak gerekiyor diye düşünüyorum. Yüzyılların ürünü olan inanç sistemimiz, kültürel yapımız, stratejik konumumuz, demokrasi anlayışımız, terör gibi bölgesel ve coğrafik sorunlarımız vb. birçok önemli parametreden bağımsız yapılan değerlendirmeler ve yapılan mukayeseler çok fazla karşılık bulmamakta. O bakımdan daha özgün modeller üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor.
Bu noktada ne yapmalıyız peki? Öncelikle ülkemizi çok iyi tanımamız gerekiyor. Ne yapabileceğimizi ve kapasitemizin ne olduğunu görmemiz de. Mevcut şartlarla ülkenin kendisine has özelliklerinin dışına çıkılarak başarılı olunamayacağını da anlamamız gerekiyor. Yani Akdeniz bölgesinde çay yetiştirmenin mümkün olmadığını bilmemiz lazım. Hayal ettiğimiz ülke ile gerçek Türkiye’yi karıştırmamalı ve makul çözümler üzerine kafa yormalıyız. Ülkemizin kaldıramayacağı yükleri ve sorumlulukları vermek bizi bir adım öteye taşıyamayacaktır.
Ülkemizde bu konularda çalışma yapan tüm herkese önemli görevler düşmektedir. Yere sağlam basan hedeflerin belirlenmesi ve yeni stratejilerin ortaya konulması hayati önem taşımakta. Kabul etmekte zorlansak da ülke gerçekleri ile yola çıkarak farklı parametreler üzerinde düşünmeliyiz. Belki de yeni baştan öncelikli alanlar bulmalıyız. Geçmişte edindiğimiz tecrübe ve verilerle başarılı olabileceğimiz alanları tespit edip o yönde çalışmalar yapmalıyız. Aksi takdirde gelişmiş ülkelerin özgünlüğünü, markalarını konuşmakla vakit geçirmeye devam edeceğiz. Konunun en başında sorduğum soruya tekrar gelecek olursak da rol model olabilecek ülkeleri belirlerken öncelikle ülkemizde uygulanabilirliği kriterini en öne taşıyarak hareket etmeliyiz. Sonrasında eminim ki bu topraklar için en uygun tohumlar ortaya çıkacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder