28 Şubat 2015 Cumartesi

Startup Turkey Challenge 2015 finalistleri açıklandı

Startup Turkey 2015′e katılan girişimler arasında düzenlenen Startup Turkey Challenge’da 2015 finalistleri belli oldu.

Dün Startup Turkey’e katılan girişimler arasında 67 tanesi değerlendirmeye alınmıştı. Sunumların ardından yatırımcı ve mentorlardan oluşan jüri bu sayıyı 15′e indirmek için oylarını verdi. İşte finale kalan 15 girişim;

FongogoPlay 3ArabiKingiiBuradanoraya TrendboxBi’kutu MutlulukCubic.fmBookmeSensmarineZzzzappCepyolInvidyoIngeniousWotoNetsparker

Girişimler arasında Etohum 15 projelerinin yanı sıra Startup Turkey için Türkiye’ye gelen yabancı girişimler de bulunuyor.

Startup Turkey Challenge 2015 finali bu akşam 21:30′da yapılacak ve kazanan 3 proje duyurulacak.

The post Startup Turkey Challenge 2015 finalistleri açıklandı appeared first on Etohum.

27 Şubat 2015 Cuma

Startup Turkey 2015′te ilk gün başladı

 

Etohum’un bu yıl destekleyeceği 15 girişimi yatırımcılarla buluşturacak, önemli konuşmacıların sahne alacağı Startup Turkey 2015′te dün gece VIP Dinner etkinliği yapıldı. Bugün ise girişimciler kapalı oturumda yatırımcıların karşısına çıktı.

Öğle arasının ardından Startup Turkey’de ilk oturumlar başlayacak. Burak Büyükdemir’in açılış konuşmasının ardından Prof. Dr. Erhan Erkut sahne alacak. Ardından da dünyaca ünlü yatırım platformu Gust’ın CEO’su David Rose’un konuşmasıyla oturumlar devam edecek.

The post Startup Turkey 2015′te ilk gün başladı appeared first on Etohum.

26 Şubat 2015 Perşembe

Startup Turkey 2015 başlıyor!

 

Türkiye’nin ve bölgenin en önemli girişimcilik etkinliklerinden biri olan Startup Turkey 2015 başlıyor.

Bugün (25 Şubat) VIP Dinner ile başlayacak olan etkinlik yarın değerli konuşmacıların ve Etohum 15 girişimlerinin sunumlarıyla devam edecek. Ayrıca yarın akşam saatlerinde Beşiktaş – Liverpool maçını birlikte izledikten sonra yine bir Night Networking etkinliğinde bir arada olacağız.

Etohum ekibi ve Etohum 15 girişimleri bugün Antalya Regnum Carya otele yerleşti.

The post Startup Turkey 2015 başlıyor! appeared first on Etohum.

25 Şubat 2015 Çarşamba

Pebble farklı bir stratejiyle Google ve Apple’a rakip olmak istiyor

Akıllı saat üreticisi Pebble, Kickstarter’da elde ettiği büyük başarıyla bir anda dünya çapında tanınır hale gelmişti. Ancak Pebble artık bir Kickstarter projesinden çok daha fazlası. Bu sebeple Android Wear ve Apple Watch gibi platformlar karşısında ayak durmak için önemli bir hamle yaptılar.

Pebble bundan 3 yıl önce bir Kickstarter projesi olarak ortaya çıktığında şansı yüksekti. E-mürekkep ekranlı, güvenilir ve sevimli bir platform geliştiren firma henüz ortalıkta iddialı akıllı saatler yokken çok önemli bir başarı elde etti. Kickstarter’da 10 milyon dolar destek alıp seri üretime geçtiler ve dünya çapında tanınır hale geldiler.

Ardından ikinci modelde yükselişte olan şık tasarım trendine yanıt vermek isteyen şirket, pil ömrü ve fiyat avantajlarıyla yine dikkat çekmeyi başardı.

Ancak 2015′e geldiğimizde artık iyiden iyiye ağırlığını hissettiren bir Android Wear ve çok yakında pazara girmesi beklenen Apple Watch, Pebble için işleri ciddi biçimde zorlaştırıyor.

Pebble belki Android’li üreticilerin yaptığı gibi donanımsal özelliklere yüklenip çok uygun bir fiyat etiketi deneyebilirdi. Ancak Android işletim sistemi kullanmadan Android’li rakiplere karşı mücadele etmek biraz zor. Çok lüks ve elegant bir tasarımla Apple Watch’a zengin bir alternatif de olabilirlerdi. Fakat ikisini de yapmadılar. Bunun yerine başladıkları noktaya geri dönmeyi tercih ettiler.

Pebble’ın bugün duyursunu yaptığı Time modeli aslında sadece yeni bir akıllı saat değil. Şirket tümüyle yeni bir platform tasarlayarak yeni bir dönem başlatmayı hedeflemiş. Burada geliştiricilere kolay uygulama geliştirme imkanı veren, tüm platformlarla uyumlu çalışabilen ve donanım yükseltmelerine imkan tanıyan bir platformdan bahsediyoruz.

Pebble’ın hem donanımı hem de yazılımı yenilenmiş. Donanımın en önemli öğesi artık renkli olan e-mürekkep ekran. Renkli olmasına rağmen halen diğer akıllı saatlerin yanında Atari ekranları gibi kalıyor. Fakat düşük güç tüketen bu ekran sayesinde saatin pili 7 gün boyunca dayanabiliyor ki bu diğer saatlerden çok daha iyi.

Yazılım ise bir zaman tüneli oluşturacak şekilde güncellenmiş. Yani geçmiş – şimdi  - gelecek tek bir ekran üzerinde kaydırma işlemiyle gezilebiliyor. Burada SMS’ler, hava durumu, gelecek toplantıları görmek mümkün.

Geliştiriciler Pebble için uygulama geliştirebileceği gibi Web API’sini kullanarak internet üzerinden de bildirimleri gönderebiliyor. Böylece uygulama geliştirmek zorunluluk olmaktan çıkıyor.

Ayrıca sadece yazılım değil, donanım da geliştirmek mümkün. Cihazın üzerindeki özel bir giriş sayesinde geliştiriciler ekstra ekipmanlar geliştirip Pebble ile çalışmasını sağlayabilecek.

Son olarak Pebble, akıllı saati için bir ürün lansmanı da yapmıyor. En azından alışık olduğumuz şekilde. Pebble Time’ın lansmanı ilk Pebble’da olduğu gibi Kickstarter üzerinden yapıldı. İlk yarım saatte 1 milyon dolar destek alan Pebble Time şuan 5.5 milyon doları geçmiş durumda. 1 ay boyunca da sadece Kickstarter’dan sipariş almaya devam edecek. Normalde 199 dolar olan fiyatı Kickstarter için 159 dolara çeken Pebble, böylece Kickstarter’daki sadık takipçilerini de ödüllendirmek istemiş. Saatin perakende satışı ise mart ayında başlayacak.

Pebble’ın bu hamlesi dev üreticiler karşısında ayakta kalmak, aradan sıyrılmak isteyen şirketler için önemli bir rol modeli olabilir. Elbette henüz başarılı olup olmayacağı belirsiz. Ancak Kickstarter’da yeni bir rekor kırmaları pek de zor görünmüyor.

İşin ironik taraflarından biri de zamanında Apple ve Google’ın da Pebble gibi devlere rakip tutarak büyümüş olmaları. Bugün ise masanın diğer tarafındalar.

The post Pebble farklı bir stratejiyle Google ve Apple’a rakip olmak istiyor appeared first on Etohum.

24 Şubat 2015 Salı

Sizi harekete geçirecek 4 gerçek girişimcilik hikayesi

Girişimcilik fikirleri günümüzde herkesin aklının bir köşesinde. Bazıları çok yüksekten uçan, bazıları oldukça mantıklı girişimcilik fikri duyuyoruz. Ancak çoğu zaman bunlar sadece arkadaş sohbetlerinde kalıyor. Dergi kapaklarında ismi büyük harflerle yazılmış girişimcileri görüp onlara özenen birçok girişimci bunu sihirli bir yoldan, çok hızlı bir şekilde yapacağını düşünüyor. İşin zorluklarını gördüklerinde ise çok geçmeden pes ediveriyorlar.

Başlıkta sizi harekete geçirecek örneklerden bahsettik ve amacımız girişimcilik hayallerinizi yıkmak değil. Ancak bunun sihirli bir şekilde olmayacağını anlatmak istiyoruz. Gerçek başarılar gerçek adımlar atarak, gerçek müşterilere satış yaparak, gerçek kullanıcılar kazanarak ve kaçınılmaz bir şekilde gerçek zorluklar yaşanarak elde ediliyor.

Bugünlerde dünyanın en büyük e-ticaret platformlarından biri olan Amazon, ilk 7 yılında kâr elde edememişti. Alibaba’nın günümüzdeki değerine ulaşması için 14 yıl gerekti. Burak Büyükdemir de Etohum’u kurmadan önce pek de parlak olmayan girişimlere imza atmıştı. Dolayısıyla başarı kolay ve çabuk kazanılmıyor.

Girişim yolculuğunuza çıkarken elbette büyük düşünmek önemlidir. Ancak her zaman hızlıca hedefine ulaşacak parlak fikirler karşınıza çıkmayabilir. Güzel ofisler, yetenekli ve özverili çalışanlar bulmanız çok zaman alabilir. Hatta ortağınızı bile yanlış seçmiş olabilirsiniz. Ancak bunların hiçbiri başarısızlık anlamına gelmez.

Şimdi paylaşacağımız kısa girişimcilik hikayeleri de büyük şirketlerin muhteşem fikirler, kusursuz iş planları ya da harika ekipler sayesinde ortaya çıkmadığını gösteriyor. Hepsi aslında çok gerçekçi ve sıradan görünen şekilde başardılar;

1- Pierre Omidyar: 1995 yılında kendine AuctionWeb adında kişisel bir web sitesi kurdu. Bu sitenin amacı internet üzerinden açık artırmayla bilgisayar ekipmanları satmaktı. Ancak site kısa sürede çok popüler oldu ve ciddi bir trafik almaya başladı. Mevcut sunucular bu trafiği kaldıramayınca Omidyar’ın daha büyük sunucular kiralaması gerekti ki bu da maliyetleri artırdı. Pierre Omidyar sonunda bu satışlardan komisyon almaya başladı. Ancak bu sefer de sonuçlanan açık artırmaların para transferleri ve komisyonları toplamak ciddi bir iş yükü haline geldi. Bunun üzerine Pierre Omidyar para akışını yönetmek üzere bir kişiyi işe aldı.

1996 yılında 250 bin, 1997 yılında ise 2 milyon ilan listelenen AuctionWeb’i şimdilerde eBay olarak tanıyoruz. 1997 yılında 2 milyon ilan listeleyen eBay, aynı 6.7 milyon dolar yatırım aldı. O yıl şirketin başına başkanı olarak Meg Whitman şimdilerde PC devi HP’nin başkanı.

Mike Evans ve Matt Maloney: İki yazılımcı arkadaş olan Maloney ve Evans, bir web sitesinde kendilerine kiralık ev ararken yemek söylemeye karar vermiş. Ancak restoran seçenekleri, menüler, telefon numaraları derken iş içinden çıkılmaz bir hale gelmiş. Tam bu anda ikilinin aklına tıpkı kiralık daireler gibi restoranları da tek bir sitede toplama fikri gelmiş. Bunun üzerine 2004 yılında GrubHub kurulmuş.

GrupHub bugünlerde ABD’de kendi alanının en büyüklerinden biri ve şirketin değeri 3 milyar dolar civarında.

Elbette bu noktada şunu da hatırlatmak gerek: Yemeksepeti.com, Türkiye’de 2000 yılında yani GrupHub’dan 4 yıl önce faaliyete geçti. ABD pazarına açılmasa da bölge ülkelerde faaliyet gösteren Yemeksepeti belki de gelecekte Türkiye’nin ilk milyar TL’lik girişimi olacak.

Howard Schultz: Bir kahve dükkanı zincirinde pazarlamacı olarak çalışan Howard Schultz, Milan şehrine yaptığı bir seyahatte buradaki küçük kahve dükkanlarından çok etkilenmiş. ABD’ye döndüğünde bu fikri kendi şirketine sunmuş. Şirket bir pilot şube açmayı kabul etmiş ancak sonuçlardan etkilenmemiş. Bu sebeple başka şubeler açmak istememişler.

Şirkete kızan Schultz görevinden istifa etmiş ve kendi şirketini kurmak için yola çıkmış. Ancak eşi ilk çocuğuna hamile olan girişimci 400 bin dolarlık bütçeyi bulmakta zorlanmış. Daha sonra çalıştığı eski kahve şirketinin kurucuları ona yardım etmeye karar vermiş ve yatırımcı olmuşlar. 2 yıl sonra ise sahip oldukları çay şirketine yoğunlaşmak için kahve şirketini Schultz’a satmayı teklif etmişler. Howard Schultz 1988 yılında Starbucks isimli bu şirketi almayı kabul etmiş…

Konosuke Matsushita: 23 yaşında bir stajyer olarak Osaka Elektrik Şirketi’nde işe giren Matsushita, kısa bir süre sonra klasik duy tasarımını iyileştirecek bir fikirle ortaya çıkmış. Fikri şirketin üst kademesine sunmuş ancak yöneticiler bu pek de parlak olmayan stajyerin fikrini önemsememiş.

Bunun üzerine kendi şirketini kuran ve kısa sürede batarya beslemeli bisiklet lambaları da ürün gamına ekleyen girişimci ülke çapında tanınır hale gelmiş. Yıllar boyunca birçok önemli elektronik ürünün dünya çapında satmayı başaran bu şirket ismini 2008 yılında Panasonic olarak değiştirdi.

The post Sizi harekete geçirecek 4 gerçek girişimcilik hikayesi appeared first on Etohum.

23 Şubat 2015 Pazartesi

Silikon Vadisi ‘Unicorn’ girişimleri sevdi

ABD’de son dönemde değeri milyar doları aşan girişimlerin sayısı artınca ekonomi dünyası da bu konuya daha yakından bakmaya başladı. Fortune ve Wall Street Journal ‘Unicorn Age’ olarak adlandırdıkları bu dönemi detaylı bir şekilde irdelemiş.

ABD’de Silikon Vadisi’nin geçmişi çok eskilere dayanıyor. Apple, Microsoft, Google gibi girişim şirketleri yatırımcılar sayesinde hızlı büyümeler yakaladılar ve bugünün devleri haline geldiler. Bunlar 80′lerin ve 90′ların sonunda yaşanan gelişmelerdi. Ancak 2000′li yıllardan bu yana girişimcilik ekosisteminde inanılmaz bir büyüme görmek mümkün. 2010 yılından bu yana ise adeta milyar dolarlık girişimlerin sayısında patlama yaşanıyor. Dolayısıyla herkesin aklındaki soru ‘Neden şimdi?’

Bazı analistlere göre bunun asıl sebebi başarılı örneklerin çokluğu. Facebook 2013 yılında Snapchat’e 3 milyar dolar teklif ettiğinde herkes bu rakamın çok olduğunu düşünmüştü. Ancak Snapchat’in bugünkü değeri 19 milyar dolar olarak telaffuz ediliyor. Elbette bu yatırımcılar için kazançlı çıkış anlamına geliyor.

Bir başka önemli analiz ise halka arz süreçlerinin zorlaşması. Şirketlerin büyümek için sermaye yaratmak adına halka açılması alışıldık bir durum. Ancak analistler artık bu sürecin çok daha zor olduğu için şirketlerin VC’lere yöneldiğini söylüyor.

Son olarak bir de olumsuz tablo var. Bu hızlı yükselişin doğal bir süreç olmadığını düşünen analistler, bazı şirketlerin değerlerinin abartıldığını ve bu şirketlerin yüksek yatırımlar sebebiyle sıkıntı çekeceğini düşünüyor. Dolayısıyla onlara göre yakında milyar dolarlık yatırımlar yerine daha sağlam, daha sağlıklı yatırımlar görmeye başlayacağız.

Yatırımcılar açısından bakıldığında özellikle mobil ve internet girişimlerinin popüler olmasının sebebi bugün dünyadaki mobil telefonların sadece %30′u akıllı telefon. Yani buradaki %70′lik büyüme mobil ve internet girişimlerine müthiş bir büyüme sağlayacak. İşte bu sebeple yatırımcılar bir sonraki ‘Unicorn’ için birbirleriyle yarışıyor.

Bu konuda Fortune, Techcrunch ve Wall Street Journal‘in analizlerinin yanı sıra bir yatırımcı bakış açısını anlatan bu yazıyı da okumanızı tavsiye ederiz.

The post Silikon Vadisi ‘Unicorn’ girişimleri sevdi appeared first on Etohum.

20 Şubat 2015 Cuma

Snapchat Silikon Vadisi’nin yeni fenomeni olabilir

Günümüzde yeni mesajlaşma uygulamaları için pazarın çok sert olduğu söylenebilir. Bu alanda öylesine büyük oyuncular var ki artık köşeler kapılmış gibi görünüyor. Ancak böyle düşündüğümüz her an, aslında çok farklı olmayan, çok önemli yenilikler sunmuyormuş gibi görünen yeni bir uygulama hayatımıza giriyor ve dengeleri değiştiriyor.

Facebook’un WhatsApp için ödediği 19 milyar dolarlık rakam pazarın ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.  WhatsApp’in haricinde Facebook Messenger gibi çok önemli bir uygulama daha milyonlarca kullanıcıya hitap ediyor. Ayrıca LineChat gibi bölgesel başarı elde eden uygulamalarla birlikte birçok uygulamanın da içerisinde özel chat seçeneği mevcut.

Buna rağmen pazar yeni büyük oyuncular yaratmaya devam ediyor. Bunun en önemli örneği de Snapchat. Sahip olduğu özellikler rakiplerinden çok farklı değil. Farklı olan yönleri de Facebook dahil birçok şirket tarafından denendi. Buna rağmen kimse Snapchat’i koltuğundan edemedi ve uygulama istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etti.

Bugünlerde Snapchat’in yeni bir yatırım turuna daha hazırlandığı konuşuluyor. Şirketin değeri için telaffuz edilen rakam ise 19 milyar dolar. Yani WhatsApp ile aynı seviyede. Birçok dünya devi şirketten değerinden ise daha fazla.

Snapchat henüz halka açılmadığı için kullanıcı rakamlarını açıklamamayı tercih ediyor. Tahminlere göre uygulamanın aktif kullanıcı sayısı 200 milyona yakın. Özellikle gençler tarafından çok tercih edildiği için kullanıcı kitlesinin de WhatsApp’e göre farklı olduğu düşünülüyor. Tüm bunlar bir başka büyük satın alma için yeterli gibi görünebilir. Bunlara bir de gelir konusundaki yeni planları eklersek Snapchat’in albenisi daha da artıyor.

Snapchat’in bir alıcısı çıkar mı, şirket eskiden olduğu gibi bu teklifleri reddeder mi bilemiyoruz. Ancak böyle bir durum gerçekleşirse bu alanda yeni rekorun sahibi Snapchat olabilir.

Elbette bu gelişmeler ülkemizden çıkan Connected2.Me gibi yeni nesil mesajlaşma uygulamalarını da daha dikkatle izlemeye değer kılıyor. Connected2.Me bu yılın başında 500 Startups’tan bir yatırım alarak Silikon Vadisi’ne gitmişti. Kim bilir belki de birkaç yıl sonra  bu uygulamayı da daha büyük yerlerde görebiliriz.

The post Snapchat Silikon Vadisi’nin yeni fenomeni olabilir appeared first on Etohum.

19 Şubat 2015 Perşembe

Erdil Yaşaroğlu Girişimcilik Zirvesi 2015′teydi

Penguen’in kurucularından biri olan ünlü karikatürist Erdil Yaşaroğlu Girişimcilik Zirvesi 2015′in de konuşmacıları arasındaydı. Kendisine Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini sorduk ve farklı bir yanıt aldık.

The post Erdil Yaşaroğlu Girişimcilik Zirvesi 2015′teydi appeared first on Etohum.

18 Şubat 2015 Çarşamba

Girişimcilik Zirvesi 2015: Müslim Bazkır röportajı

Çevre Grup Temizlik’in kurucusu olan Müslim Bazkır, farklı başarı hikayesiyle girişimciler için oldukça ilginç bir örnek. İstanbul’da güvenlik görevlisi olarak çalışan, otellerde görev yapan Bazkır, bir gün çalışanı olduğu Hollanda Konsolosluğu’nun talebi üzerine kendi temizlik şirketini kurmuş. Şirket kısa sürede büyümüş ve Türkiye çapında bir temizlik şirketi haline gelmiş.

Girişimcilik yolculuğunun erken aşamasında Burak Büyükdemir ile tanışan Müslim Bazkır, ilk konuşmacılık tecrübesini de Girişimcilik Zirvesi 2015′te yaşadı.

The post Girişimcilik Zirvesi 2015: Müslim Bazkır röportajı appeared first on Etohum.

17 Şubat 2015 Salı

Selçuk Saraç Girişimcilik Zirvesi 2015′teydi

Sadece Hosting’in kurucusu olan ve Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin en büyük satışlarından birini gerçekleştiren Selçuk Saraç, Girişimcilik Zirvesi 2015′in konuşmacıları arasındaydı.

Selçuk Saraç’a Sadece Hosting’de yeni dönemi ve girişimcilik ekosistemi hakkındaki düşüncelerini sorduk.

The post Selçuk Saraç Girişimcilik Zirvesi 2015′teydi appeared first on Etohum.

16 Şubat 2015 Pazartesi

2015 Etohum 15 Girişimleri: Richiepic

Bilkent Üniversitesi öğrencileri Tunç Tuğcu, Eren Kırımlı ve Melih Ekmekçi tarafından kurulmuş olan Richiepic, şu ana kadar oluşturulmuş aplikasyonlara yenilikçi bir bakış açısı getirerek, fotoğraf yarışmaları anlayışına farklı bir boyut kazandırmayı hedefliyor.

RichiePic bu yıl Etohum 15 girişimlerinden biri olacak.

http://richiepic.com

The post 2015 Etohum 15 Girişimleri: Richiepic appeared first on Etohum.

14 Şubat 2015 Cumartesi

2015 Etohum 15 Girişimleri: Positive Energy

Positive Energy, Soner Hacihaliloglu, Fatih Kılıç ve Cem Aybars tarafından kurulmuş bir enerji tüketimi analizi, tahmin ve raporlama portalı.

Bu portalda ticari zincirler, enerji giderlerini otomasyon cihaz markası bağımsız olarak ihtiyaçları doğrultusunda gerçek zamanlı olarak takip edebiliyor, analizini yapabiliyor, ileriye dönük enerji tüketim tahminlerini yönetebiliyorlar ve bu tüketimlerini raporlayabiliyorlar.

Positive Energy bu yıl Etohum 15 girişimlerinden biri olacak.

positivenerji.com

The post 2015 Etohum 15 Girişimleri: Positive Energy appeared first on Etohum.

13 Şubat 2015 Cuma

2015 Etohum 15 Girişimleri: Cepyol

Egemen Sekeralp, Ali Güldür ve Mert Pozcu tarafından kurulan Cepyol; Otel, uçak, araç kiralama, otobüs biletleri ve İDO biletlerinin cep telefonundan satışını yapan bir sistem.

Cepyol bu yıl Etohum 15 girişimleri arasında yer alacak.

cepyol.com

The post 2015 Etohum 15 Girişimleri: Cepyol appeared first on Etohum.

Chapel Hill Katliamı: Bazıları Neden Kolay Ölür?

Sana kızmayı uzun zaman önce bıraktım ey dünya. Sana mahcup olma korkum da çoktan geçti. Ne düşündüğünü artık önemsemiyorum.

Evet, dünya güvenilirliğini yitireli çok uzun zaman oldu. Tek bir günde, tek bir anda değil, günden güne, eriye eriye kaybetti dünya büyüklüğünü.

1991’deki Körfez Savaşı’nın neredeyse “canlı” denebilecek bir yayınla bütün dünyaya aktaran CNN‘in patronu Ted Turner, hayalinin bir Dünya Savaşını canlı olarak yayınlamak olduğunu açıkladığında vazgeçtim ben medyaya güvenmekten. Ve bir de on binlerce insan bir günde öldürüldüğünde çıkan bir haber, Amy Winehouse‘un evinde ölü bulunması haberinin 1/4’ü kadar yer bulabildiğinde düştüğünde…

ABD’de yaşayan 3 Müslüman genç evlerinde uğradıkları silahlı saldırıda vahşice katledildi. Katledilen masum sivillerin isimleri şöyle; Deah Shaddy Barakat (23), eşi Yusor Muhammed (21) ve baldızı Razan Muhammed (19).

Olayın üzerinden 24 saatten fazla süre geçmesine rağmen üç gencecik insanın vahşice öldürüldüğü ülkenin yönetiminden herhangi bir açıklama yapılmadı.

Yapılsaydı ne değişecekti? Hiçbir şey. 

Dünyanın en büyük haber ajansları ve haber kanalları bu haberi yayınlamamak için uzunca bir süre direndi. Twitter’da #Muslimlivesmatter ve #ChapelHillShooting hashtagleri uzunca saatler dünya gündeminde zirveyi zorlayınca CNN ve FOX gibi kanallarda haber yer buldu. Haberin başlığında ise North Carolina’da 3 üniversiteli gencin silahlı saldırıda öldürüldüğünden söz ediliyordu. Öldürenden “a man” yani “bir adam” diye bahsediliyordu. Neden öldürenin islamofobik faşist bir Amerikalı terörist olduğundan kimse bahsetmiyordu? gibi bir soru gelebilir aklınıza.

Anders Behring Breivik Norveç’te 93 kişiyi katlettiğinde neden adı Hristiyan Canisi‘ne çıkmadı da Norveç Canisi gibi sadece milliyet bildiren bir isimlendirme yapıldıysa aynı sebepten…

BİR DAKİKA! DURUN BİRAZ…

Neden bu kadar çok önemsiyoruz Amerikalı, Avrupalı gazetecinin bu olayları hangi manşetlerle verdiğini?

Neden önemsiyoruz CNN’in, FOX’un kaç saat sonra haberi servis ettiğini?

Niye merak ediyoruz Charlie Hebdo’ya yapılan saldırıya karşı yürüyüş yapanların üç Müslüman genç için neden sessiz kaldığını?

Ve bir Müslümanın işlediği bir suçu 1.5 milyarlık İslam alemine mâl edilmesine rağmen bir Hristiyanın işlediği suçun neden münferit eylem gibi gösterilmesi adaletsizliğine niçin ağıt yakıyoruz?

Hanımefendiler, beyefendiler

Bırakalım artık “bize haksızlık yapmayın” nidalarını.

Bırakalım, “adaletsizlik yapıyorsunuz, çifte standart yapıyorsunuz” serzenişlerini.

Acımasız dünya düzeninin adil olmak gibi bir derdi yok, anlamıyor musunuz?

Bırakalım Trend topic‘lerle sesimizi duyurma çabalarını, kime duyuracağız sesimizi sahi, kime?

Yeni dünya düzeninde ya güçlüsün, ya da yoksun. Güçlü olanın merhametine sığınan ve sesini duyurmaya çalışan zayıflar diye bir üçüncü kategori yok artık.

Bırakalım Amerikan Başkanından bekleediğimiz “Kınıyoruz” açıklamasıyla yüreğimizi soğutmayı.

Biz iyi insanlarsak eğer…

Biz, iyi insanlar, bizler Deah, Yusor ve Razan’ı koruyamadık.

Biz Deah, Yusor ve Razan’ı bu kadar korkusuzca katledenin, ettirenin, edilmesine göz yumanın gözünde öyle cılız göründük ki, gözlerini bile kırpmadılar.

Bırakalım artık güçlü zalimlere lanet okumayı, güçsüz ve haklı yüz milyonlar olarak…

Elinde silahı olanı, o silahı verene şikayet etmeyi bırakalım.

Deah, Yusor ve Razan‘a ve onlar gibi milyonlarcasına mahcubuz.

Çünkü, evet, dünya yaşamak için artık eskisinden de daha vahşi bir yer, ama bu kötü insanlar yüzünden değil, ona engel olmayan iyi insanlar yüzünden. 

Yani benim yüzümden,

Yani senin yüzünden,

Bizim yüzümüzden….

 

Merak edenler için katledilen üç gencin Facebook hesapları.

https://www.facebook.com/razan.abusalhahttps://www.facebook.com/deah.barakathttps://www.facebook.com/yabusalha

12 Şubat 2015 Perşembe

2015 Etohum 15 Girişimleri: Cubic.FM

Boğaziçi Üniversitesi mezunları Erdem Gelal, Onur Yavuz, Özgür Akçalı ve Barış Can Aktepe tarafından kurulan Cubic.fm, farklı müzik servislerini tek noktada birleştirerek dijital müzikteki parçalanmış yapıyı ortadan kaldıran bir müzik platformu.

Cubic.FM bu yıl Etohum 15 girişimleri arasında yer alacak.

cubic.fm

The post 2015 Etohum 15 Girişimleri: Cubic.FM appeared first on Etohum.

11 Şubat 2015 Çarşamba

İnternet siteleri üzerinden şahısların satışında vergi

Bu yazı mali müşavir, yönetim danışmanı ve yazar Nevzat ERDAĞ tarafından Etohum için kaleme alınmıştır.

 

İnternetin hızla yaygınlaşması, elektronik ticareti, ticari işlemlerin yürütülmesinde yeni ve çok etkin bir araç haline getirmiştir. İnternetten yapılan satışlar sonucu elde edilen kazançlarla ilgili birtakım vergisel yükümlülükler bulunmaktadır.

İnternet üzerinden ticari faaliyet, bir şirket tarafından yapılıyorsa 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunumuzun 6. maddesine göre elde edilen kazanç kurum kazancıdır. Fakat İnternet üzerinden gerçek kişiler yani vergi mükellefi olmayan kişilerce ticaret yapıldığı zaman vergi kanunlarına göre bazı şartlar söz konusudur bu makalemizde bu hususu vergi kanunlarımız açısından ayrıntılı anlatacağım.

Gelir Vergisi Kanunumuz Açısından

Gelir vergisi kanunumuz açısından İnternet üzerinden yaptığınız satışın şekli vergi mükellefi olup olmamanız açısından önemlidir. Ticari bir organizasyon içersinde Bir takvim yılı içerisinde birden fazla tekrarlanan veya birden fazla takvim yılında tekrarlanan işlemlerde devamlılık kasıt ve niyetinin olduğu varsayılmakta ve vergi mükellefiyeti aranmaktadır.

İnternet sitesi aracılığıyla satış yapan kişilerin ürün satışları Ticari organizasyon içinde yapılmış ise  bir takvim yılında tek bir işlem yapılmış olsa dahi ticari faaliyetin varlığı kabul edilmektedir.

Fakat Ticari organizasyon içerisinde devamlı olarak gerçekleştirilmeyen arızi satışlardan elde edilen kazanç arızi ticari kazanç niteliğindedir, 287 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2015 yılı için 23.000 TL.’ye kadar olan arızi ticari kazançlar gelir vergisinden istisna tutulmuştur. Bunu aşan kısmı ise vergiye tabidir

Bu ne demektir isteseniz basitleştirerek açıklayalım;  Siz internet üzerinden bir veya iki seferde yaptığınız satış Örneğin 25.000 TL olsun. Bu satışı Gelir vergisi kanunumuz arızi kazanç olarak tanımlıyor ve diyor ki bunun 2015 yılı için 23.000 TL lik kısmı vergiden muaftır kalan 2.000 TL lik kısmını yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edip vergisini ödersen sorun yok.

Ürünlerini internet sitesi aracılığıyla satan kişilerin ürün satışlarını süreklilik(Gelir idaresi özelgelerinde sürekliliği Bir yılda birkaç kez yapılan ticaret olarak tanımlamış) arz edecek şekilde yapmaları halinde, bu kişiler Vergi mükellefi olmak zorundalar ve elde ettikleri gelirin gerçek usulde ticari kazancın tespiti çerçevesinde vergilendirilmesi gerekir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunumuzun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtildikten sonra, ticari kazancın, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve Gelir Vergisi Kanununda yazılı gerçek (Bilânço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hükme bağlanmıştır.

Vergi Usul Kanunumuz Açısından

İnternet üzerinden süreklilik arz edecek şekilde ticaret yapıldığı zaman vergi kanunlarına göre vergi mükellefi olarak vergi dairesine kayıt yaptırılması gerekmektedir.

213 Sayılı Vergi Usul Kanunumuzun “İşe Başlamayı Bildirme” başlıklı 153’üncü maddesinde; “vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri ile kollektif ve adi şirket ortaklarıyla komandit şirketlerin komandite ortaklarının işe başlamayı bildirmek zorunda oldukları “ hüküm altına alınmıştır.

 Bunun için;

Bir işyeriniz varsa bu işyerinizin adresinin bağlı bulunduğu,Bir işyeriniz yok ancak işlerinizi ikametgâhınızdan sürdürüyorsanız ikametgâhınızın bağlı olduğu vergi dairesine gerçek kişi mükellefiyet kaydı,İşletme, şirket olarak çalışılacak ise “tüzel kişi mükellefiyet kaydı” yaptırılması gerekir.

Mükellefiyet kaydından sonra Vergi usul Kanunumuz açısından yapmanız gereken başka yükümlülüklerinizde var tabi bunları da kısaca isim olarak yazacak olursak

Defter Tutma YükümlülüğüBelge Düzenleme Yükümlülüğü

Mükelleflerin internet üzerinden gerçekleştirilen her satış işlemi için vergi kanunları gereği belge(Fatura, İrsaliye) düzenlemek zorunluluğu vardır. Söz konusu belgeleri düzenlememek her bir belge için cezayı gerektir.

Belge Kullanma Yükümlülüğü

Vergi kanunlarına göre ticari işle ilgili tüm kayıtların ispatlanması mecburidir. Bu nedenle mükelleflerin ticari işle ilgili mal veya hizmet alımlarını belgelendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Söz konusu belgeler Fatura, Gider Pusulası,Müstahsil Makbuzu, Serbest Meslek Makbuzu gibi belgelerdir.

Beyanname Verme Yükümlülüğü

İnternet üzerinden ticari faaliyet ilgili belirli dönemlerde vergisel durum beyannameler vasıtasıyla beyan edilmek zorundadır. Eğer şahıs işletmesi olarak mükellefiyet kaydı yapılmış ise Gelir Vergisi, Şirket olarak kayıt yaptırılmışsa Kurumlar Vergisi mükellefi olursunuz. Vergi mükellefi olarak Yıllık Gelir veya Kurumlar vergisi beyannamesi, Geçici Vergi Beyannamesi, Katma Değer Vergisi Beyannamesi, Muhtasar Beyanname, Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba),Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs),Kesin Mizan Bildirimi beyanname verme yükümlülükleriniz arasındadır.

Vergi Borcunu Ödeme Yükümlülüğü

Verilen beyannameler üzerine hesaplanan vergiler, kanunla belirlenmiş sürelerde ödenir. Her verginin ne zaman ödeneceği ilgili kanunlarda belirlenmiştir.

Özetleyecek olursak   İnternet üzerinden süreklilik arz edecek şekilde satış yapan kişi ve kurumlar bu faaliyetlerinden dolayı elde edecekleri kazançlar için vergi mükellefiyeti tesis ettirmek, fatura kesmek, satışlardan elde edilen gelir için beyanname vermek ve vergi ödemek ile yükümlüdür.

Bu yazdıklarımızı okuyan İnternet üzerinden satış yapan arkadaşlarımızın gözü korkmuş olabilir. Fakat bu işlemlerin aslında hiçbirini siz yapmayacaksınız sizin adınıza anlaştığınız Mali müşaviriniz tüm bu bildirim ve beyanları sizin adınıza verecektir. Siz sadece sürekli bir satış işlemi yapıyorsanız bunun vergi mükellefi olarak yapılması gerektiğini bilin bu durum söz konusu olur ise mutlaka bir mali müşavire danışın.

The post İnternet siteleri üzerinden şahısların satışında vergi appeared first on Etohum.

10 Şubat 2015 Salı

2015 Etohum 15 Girişimleri: Last Oda

Burak Balkaya ve Selen Balkaya tarafından kurulan LastOda telefonunuz ya da tabletiniz üzerinden yüksek standartlı ve uygun bütçeli son dakika konaklama fırsatları sunan bir mobil uygulama.

Last Oda bu yıl Etohum 15 girişimleri arasında yer alacak.

lastoda.com/

 

 

The post 2015 Etohum 15 Girişimleri: Last Oda appeared first on Etohum.

9 Şubat 2015 Pazartesi

2015 Etohum 15 Girişimleri: İşte Manikür – Müge Meydan

Yoğun iş temposundaki hanımlara bakımlı olma fırsatı sunmak için hayata geçirilmiş bir girişim olan İşte Manikür, kendisi de bir iş kadını olan Müge Meydan’ın projesi. Şirketlerin insan kaynaklarıyla işbirliği yapan Meydan, böylece hanımlara kendi işyerlerinde pratik ve hızlı manikür hizmeti sunuyor.

İşte Manikür bu yıl Etohum 15 girişimleri arasında yer alacak.

istemanikur.com/

The post 2015 Etohum 15 Girişimleri: İşte Manikür – Müge Meydan appeared first on Etohum.

7 Şubat 2015 Cumartesi

DİKKAT! 15 milyon gencimizi kaybediyoruz.

Gençler Bunalımda

Son on gün içinde karşılaştığım iki manzara sonucu bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Hiç girizgah yapmadan başlayacağım, bu yazıda edebi bir üslup kullanmayı da düşünmüyorum. Süsü püsü eksik kalsın, zira hayatımızı, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin geleceğine dair hepinizin tüylerini diken diken edecek birtakım çıkarımlarla karşılaşacaksınız.

Hiç bilmediğiniz şeyler yazmayacağımdan emin olabilirsiniz, ama bu gerçekler, aslında gayet iyi bildiğiniz ama karşılaştığınızda tokat gibi yüzünüzde patlayan gerçekler.

Bayram tatili için İstanbul dışındaydım, Karadeniz taraflarında aile dostlarımızın ormanın içindeki ağaç evlerinde birkaç gün geçirdik.

Kaldığımız bölgedeki insanların ortak özelliği çok çocuklu, çocukları da üniversite çağında genç delikanlılar olan ailelere sahip olmalarıydı.

Tuhaf bir duruma şahit oldum, gençlerden bazıları bu yıl sınava girmiş ve birtakım tercihler yapmışlardı. Babaları ve babalarının arkadaşları (50 yaş civarı birkaç büyük) oturup gence en uygun, en iyi mesleği seçtiler. Hatta bu okulu kaç yılda bitirebileceğine dair kehanetler sıraladılar.

Bir fırsatını bulup gençle konuşmaya başladım;- Hangi tercihleri yaptın?– Çevre mühendisliği ve makine mühendisliği- Neye göre seçtin bu bölümleri?– Çevre Mühendisliği gelecekte çok revaçta olacakmış, makineyi de büyük ağabeyim okuduğu için seçtim– Peki hiç kimse karışmasa, sadece sen karar versen ve bütün okulların bütün bölümlerine kayıt yaptırabilecek olsan hangi bölümü seçerdin?

Önce bir şaşaladı genç adam, sonra “Genetik Mühendisliği” deyiverdi.

Düşünüyorum, Çevre Mühendisliği, Makine Mühendisliği ve Genetik Mühendisliği.. Bir birine bakıyorum, bir diğerine, bir berikine. Ortak bir şeyler çıkarmaya çalışıyorum, bir payda.. Nafile.

“Bence” dedim “Ailenin istediğini değil, kendi istediğini seçmelisin. Bunu da aileni karşına alarak değil, ailenle konuşarak yapmalısın. Yani babana, -Baba sen makine okumamı istiyorsun ama ben Genetik okursam çok daha mutlu olacağım, beni seviyorsan bu mutluluğu çok görme- dersen zannetmiyorum ki baban sana hayır desin.”

Bunları yazmam sizi aldatmasın, babaları çok iyi insanlar,  yani çocuklarına despotlukla bir şeyleri dikte etmeye çalışıyor değiller. Ama ailelerin en büyük yanılgısı, çocuklarının iyiliğini isteme miğferinin ardına sığınıp çocuklarına, sokaktaki insanın yapabileceğinin on katı kadar tahribat yapabilecek olduklarını bilmemeleri.

Çocuk şimdi Makine Mühendisliği okuyacak. Belki kendini zorlaya zorlaya bitirecek, belki sürecin bir yerinde “yeter artık” deyip kendini okuldan dışarı atacak ve okulu bırakacak. Bıraktığı zaman ailesiyle yaşayacağı süreç ve ailece yaşayacakları travma çok daha büyük olacak. Yani aile ve genç, bugünün tadını kaçırmama karşılığında yarının savaşını satın alıyorlar. Ve gencecik bir adam, istemediği, sevmediği bir bölümde birkaç senesini heba edecek.

Gençlik Nereye Gidiyor?

İkinci olay;

Bugün iş görüşmelerimiz vardı ve genç, deneyimsiz adaylarla görüştüm. Aralarında 1995’li olup (80 ve öncesi doğumlu olanlar, sizi görüyorum lütfen 1995’i görünce hemen sağ üstteki X yazılı butona yönelmeyin) aklı gayet başında olanlar da vardı, ne yaptığını bilen , ne istediğini anlatabilen.

Ancak öyle bir örnek ile karşılaştım ki, hayatında 500’ün üzerinde iş görüşmesinde adaylarla görüşmüş bir işveren olarak ağzım ilk kez böylesine açık kaldı.

Yine genç bir adam, 20 yaşlarında. Açıköğretim ile Adalet bölümü okuyor ve okul bitene kadar geçici bir iş arıyor kendine.

Her şeyden önce aradığımız pozisyon geçici bir iş görülebilecek bir pozisyon değil. Desnet’in saha satış ve depo otomasyonu projelerini, müşterinin bulunduğu şehre gidip kurup çalıştıracak ve eğitimini verecek genç teknisyenler yetiştirme gayretindeyiz.

Bundan sonrasını gençten dinleyelim. Koyu yazılmış cümleler benim cümlelerim– 20 yaşındayım, Açıköğretim Adalet bölümünde okuyorum. 2 sene sonra bittiğinde Adalet Sarayı’na mübaşir ya da katip olarak girmek istiyorum. KPSS’de de iyi bir puan alabilirsem girerim. Ama artık o işler de zorlaştı, içeride torpilin olacak..- Hedefin mübaşir ya da katip olmak mı?– Evet- Neden?– Devlet işi, maaşı garanti, evime yakın, bir de yükselme imkanım var.- Pardon? Mübaşirlikten ya da katiplikten savcılığa mı yükseleceksin, nasıl bir yükselme imkanın var?– Bilmem? !?- Peki getirisi ne kadar bu işin?– Devlet memurları en az 2000 alıyor zaten, benim de maaşım o civarda olur, ama aylık getirisi 5-6 binleri bulabiliyormuş.- Nasıl yani, 2000 lira maaş nasıl 5-6 binleri bulabiliyor?– Yani işte, dosyaların arasına sıkıştırılanlar, işini hızlandırmak isteyenler filan…

Duyduklarım gerçek miydi?

20 yaşındaki bir genç adamın hayali ve onun beynine zerkedilen hayat biçimi rüşvete mi dayanıyordu? Adaletin o şaşmaması gereken terazisini, daha mesleğe adım atmadan mı başaşağı ediyordu bizim yetiştirdiğimiz gençler?

Kim, ne, nasıl yani? Gibi saçma sorular sorarken durdurdum kendimi. Normalde hiçbir çalışana (kendisiyle çalışmayı düşünmesem bile) olumsuz motivasyon olmaması için peşinen “hayır” demem. Ama bu gence dedim. Ve birkaç öğüt verdim.

Çocuğun yüzünden gerginlik akıyordu, “Ailem bana acilen bir iş bul diye baskı yapıyor” dedi kalkmadan önce.

Ailenle git konuş dedim, de ki “Beni germeye devam ederseniz ben hiçbir iş bulamayacağım, bunu iş görüşmesi yaptığım abi söyledi”.

Umarım gitmiş konuşmuştur, umarım ailesi hatasının farkındadır. Umarım bu yaştaki gençlere daha ekmeği tutmamış eliyle nasıl üçkağıtlar çevireceğini öğretenler bu hatalarını sürdürmezler.

Doğruyu söylemeyi henüz öğrenmemiş gençlere yalan söylemeyi,

Sınava hazırlanmayı henüz öğrenmemiş gençlere kopya çekmeyi,

Emekle elde etmeyi henüz öğrenmemiş gençlere çalmayı,

Paylaşmayı henüz öğrenmemiş gençlere saklamayı, kaçırmayı, bencilliği öğretiyoruz.

“İşi bileceksin, işe gitmeyeceksin”ciliği aşıladığımız gençlere “değer yarat, iz bırak” gibi sözler laf salatası gelir. Var mı ötesi?

Anneler, babalar, gençler, lütfen bu yazıyı dikkatle okuyun, tanıdıklarınıza okutun. Kendi doğrularınız için, egolarınız yüzünden gençler teker teker kaybolup gidiyor, kendine bile faydası olmayan, desteksiz adım atamayan, ürkek, zavallı bireylere dönüşüyor.

 

2015 Etohum 15 Girişimleri: Tufan Özdoğan – Sensmarine

Hobi olarak teknecilikle uğraşan Tufan Özdoğan, marinalarda yaşanan sorunların tekne sahipleri için büyük bir dert olduğunu görmüş ve Sensmarine girişimini hayata geçirmiş. Sensmarine, farklı sensör ve sistemlerle tekne sahiplerinin teknelerini her an izleyebilmelerini sağlıyor ve güvenlik endişelerini ortaya kaldırıyor. Sensmarine ayrıca marina yönetimleri için de çözümler sunuyor.

Sensmarine, 2015 yılı Etohum 15 girişimi arasına seçilmeyi başardı.

sensmarine.com

The post 2015 Etohum 15 Girişimleri: Tufan Özdoğan – Sensmarine appeared first on Etohum.

6 Şubat 2015 Cuma

Uzaydan Atlayan Felix Baumgartner Türk Olsaydı

Felix Neden Türkiye’den Çıkamaz? ve Ne zaman Türkiye’den Felix’ler çıkar?

Dünyanın gözünün önünde uzaydan atlayış yapan Felix Baumgartner’in şaşırtan hikayesini bir Türk, Türkiye şartlarında düşününce neler çıkıyor, merak eder misiniz? Biraz düşündüm üzerine, bakalım neler çıkmış.

Önce biraz bilgi

Serbest düşüşte ses hızını aşan 43 yaşındaki Felix Baumgartner’ın düşüşünü, YouTube’dan sekiz milyondan fazla kişi canlı olarak izledi.

Bizim beş dakikada tükettiğimiz, birkaç gün de konuştuğumuz Felix, bu atlayış için tam 7 yıl çalıştı.

FR Analytics’in raporuna göre Felix’in bu atlayışının markalara kattıkları marka değerlerinin rakamsal karşılıkları şöyle

Red Bull $48,116,333

Zenith Saatleri $12,401,300

Cypress 1.5 milyon $

Riedel $216,000

Red Bull’un bu proje için ayırdığı bütçe 35 Milyon Dolar materyaller için ve 15 Milyon Dolar Felix ve ekibi için

Şimdi de biraz özeleştiri

Türkiye’de uzaydan atlayacak çılgın bir adamı ailesi bırakın 7 yılı, “sütümü helal etmem” gibi birtakım argümanlarla 7. günde vazgeçirir ve en yakın KPSS sınavına girmesi sağlanarak istikbali garantiye alınır.Böyle bir atlayış için başvurulan, 1985 yılında kurulmuş olan Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY) projeyi gelip jürilerine anlatmanızı ister, sonra “çok uçuk” bulduklarını bildirip daha ayakları yere basan fikirler verip sizi evinize gönderir. (Mesela, güneş enerjisi işi gelecekte iyi para edecekmiş evladım ona yoğunlaş gibi parlak önerilere hazır olun).Türkiye’deki bir markaya Felix Projesini kabul ettiremezsiniz. Hadi ettirdiniz diyelim, 7. Ayda Pazarlama müdürüne yönetimden sorular gelmeye başlar “N’aptı senin Felix?” diye. Pazarlama müdürü dayanabildiği kadar sürükler, en yakın ekonomik darboğazda “Gereksiz tüm harcamaları ve sponsorluk giderlerini kıstık” diye basına “Felix’le yollarımızı ayırdık, dünyaya atlamak fikri zaten bize çok da çarpıcı gelmiyordu” diye bir yazı gönderilir.Felix’e mümkün değil kız verecek bir Türk ailesi bulamazsınız. Evladımız ne iş yapar sorusuna verdiği cevap mümkün değil tatmin edici bulunmaz. Uzaydan atlarsın, 8 milyon kişi ağzı açık izler ama bizde damat adayında aranan kriterler bunlar değildir.Felix’in atlayış yapacağı bölgenin valiliği mümkün değil atlayışa izin vermez, olur da iniş yaparsa indiğinde jandarmalar karşılar.Atlayış için 50 farklı kurumdan izin alması gerekir , Sivil havacılıktan tutun alakalı alakasız tüm kurumların kapısını çalarsınız, mevzuata bakmaya doyamazlar.7 yıl boyunca tüm bayramlarda, seyranlarda amcalar, halalar, teyzeler P&G’de satış müdürü olan Boğaziçi’li kuzeni örnek gösterir, “Ne olacak bu çocuğun hali böyle, bu yaşa geldi hala düzgün bir iş tutturamadı” derler. Atlayıştan sonra ise ibre tersine döner “Yeğenimde emeğim çok, altını çok temizlemişimdir, yüzüme işerdi bu bebekken” gibi samimiyetsiz yakınlıklar görürsünüz. En vurucusu ise şudur “Belliydi bu çocuğun böyle olacağı, hep söylemiştim bu çocuk çok istidatlı(yetenekli) diye ”

Türkiye’de başarılı olana kadar arkanızdan söylerler de söylerler, hazırlıklı olun. İçten içten başarısız olmanız istenir, olur da başaramazsanız adınız Niyazi’ye çıkar.

Bizde Küçük Emrah’lar her zaman daha çok sevilir. Deneyip yanılanda, başarısız olanda kendimizi buluruz hep ve hiçbir zaman bizim yapamadığımızı bir yakınımız yapsın istemeyiz.

Türkiye’den global bir başarı hikayesinin çıkamamasının nedeni de bu, Türk otomobilinin yapılamamasının da, bu kadar girişim varken global çapta bir Türk internet projesinin olmamasının da..

Bu yazıyı lütfen bir özeleştiri olarak algılayın, bizden önce durum nasıldı, bize kadar nasıl geldi hicvederek gözler önüne sermek istedim. Bundan sonrasını değiştirebilmemiz için, var olanı olduğu gibi kabul etmek şart..

Bir araştırmada 100 esnafa soruyorlar. Tek başına sermayenin %50’nin batmasını mı tercih edersin yoksa komşu esnafların tümüyle birlikte %100 batmak mı?

Sizce %96 gibi “ezici” çoğunluk ile gelen cevap ne olmuştu?

Etohum bu yıl 10 girişimciyi San Francisco’ya götürecek

Etohum bu yıl Etohum 15 girişimi haricinde bir seçim süreci daha yapacak ve 10 girişimi San Francisco’ya götürecek. Etohum kurucusu Burak Büyükdemir haziran ayında düzenlenecek bu süreci anlattı.

The post Etohum bu yıl 10 girişimciyi San Francisco’ya götürecek appeared first on Etohum.

4 Şubat 2015 Çarşamba

Girişimciliğin Metafizik Boyutu

1699 yılında baldırı çıplak takımından biri (o devirlerde işsiz-güçsüz, parasız-pulsuzlara verilen bir sosyal sınıf adıymış bu) tarafından bulunan bir parlak taş bulunmuştu. Bu taşın ne olduğunu dahi anlamayan adam elindeki taşı üç tahta kaşık karşılığında bir kaşık imalatçısına, yani bir kaşıkçıya verir. Kendisi için çok kârlı bir ticarettir, yerde bulduğu ve ne olduğunu bilmediği bir taş karşılığında üç kaşığı olmuştur.  Bilmeden, üç kaşığa sattığı taş, bugün dünyanın en meşhur 22 elmasından biri olan Kaşıkçı Elması’ndan başka bir şey değildir.

Elinde böyle bir değer varken, bu değerle hayatını değiştiremeyen, üç kaşıktan başka hiçbir şey elde edemeyen adamın eksiği neydi? 

Girişimcilik kavramı, 19. yüzyılda Fransız ekonomist Jean Bastiste Say tarafından ilk olarak telaffuz edildiğinden beri kaleme alınan makalelerin büyük çoğunluğu girişimciliğin matematiği üzerineydi. Bir şeyler hep eksikti, kitaplara dökülemeyen, formülize edilemeyen unsurlar.

Bu unsurlar girişimciliğin görünmeyen ama çoğu zaman büyük farkı yaratan unsurları metafizik unsurları . Bu unsurları Girişimcilik Ruhu, Girişimci Tutkusu ve Şans/Kısmet olmak üzere üçe ayırıyorum.

GİRİŞİMCİLİK RUHU

Girişimcilik ruhu, normal bir insanla girişimci arasındaki yegâne farktır. Bu farktan dolayı herkesin kafasının bir yerlerinde bir gün kendi işinin sahibi olmak yatarken, bazıları bunu hayata geçirir. Fikirler herkesin aklına gelirken bazıları o fikri bir işaret fişeği sayar ve o anda harekete geçer.

Girişimci ruh doğuştan ya da hayatın zorlamasıyla olabilir. Bu aynı zamanda “Girişimci olunur mu, doğulur mu?” paradoksunun da cevabıdır. Bana göre cevap, “her ikisi de olabilir”dir.

Bazıları girişimci doğar, çok erken yaştan itibaren (ki bu yaşlar başarılı girişimcilerde 5 yaşlarında başlar) harekete geçerler. Onlar genetik ya da Allah vergisi bir yetenekle girişimci ruha sahip olurlar.  Onlar hayatlarının hiçbir döneminde içlerindeki ateşi söndüremez, hiçbir zaman rahat edemezler. Onlar için amaç sürekli denemek, sürekli aramak ve sürekli keşfetmektir. Onlar, oturdukları rahat koltuklarda görünmez raptiyeler olanlardır.

Bazıları girişimci olur. Hayat onları koşullarıyla kırbaçlar, zorluklarıyla canlarını yakar, kısık ateşte bir güzel pişirir. Onlar timsahlarla dolu havuza düşen, yüzme bilmeyen adam gibidir. Can havliyle atarlar kulaçları, havuzdan da can havliyle çıkarlar.  Onların girişimci olmaktan başka çareleri yoktur.  Ben onlara Küçük Emrah tipi girişimciler diyorum.

Türkiye’de çoğunlukla Küçük Emrah tipi girişimcilere rastlarsınız. Çünkü Türkiye’de girişimci olan her insan, sistemin birer iş kazasıdır. Çünkü o iş kazası olmasa, her şey yolunda gitse gencimizin girişimci değil, bembeyaz gömlekli bir bankacı olması gereklidir. İşte bu yüzden Türkiye’deki ezber bozan her girişimcinin hikayesini elinizde mendille dinlersiniz, çünkü onun başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.

Ben de 1992 Erzincan depreminde evinden barkından olmuş bir ailenin en büyük çocuğuydum, depremden sonra bir kamyon kasasında yaşamaya başlayan, oradan oraya, en son da İstanbul’a savrulan, hayatın büyütüp de küçülttüğü bir çocuk. İstanbul’a geldiğimizde 14 yaşındaydım. İnternet Türkiye’ye yeni gelmişti. Sermayem yoktu, yapabileceğim tek iş, aynı zamanda sermayesiz olan tek iş internetti. İnternet siteleri yapıp satmaya başladım, çok girişimci olduğumdan filan değil, başka çaremin olmamasından.

Hayatın ne acımasız olduğunu düşündüğüm zamanlardı. Oysa hayat, ilginç bir öğretme stili olan ilginç bir hocaymış sadece. Önce sınav yapıp, sonra öğretirmiş.

Çeşit çeşit işler yaptım, tezgahta tişört de sattım, maçlarda çekirdek de… Hiç boş durmadım, kendimi kadersiz, şanssız zannederken kaderimin beni hayata hazırladığının farkında değildim. Maça hazırlanan boksörün antrenörü gibiydi kaderim, doğru şekilde vurmazsam kafama bir tane indirirdi.

Ama girişimci ister doğuştan girişimci olsun, ister sonradan olsun, en önemli tarafı bana göre hayal kurabilmesidir. Girişimci ruhunun %50’si hayal kurabilme becerisi, geri kalan %50’si de uygulamaya geçmesi ve azmidir. Girişimci ruha sahip olmak için bu iki beceriye de sahip olmak gerekir ki zaten ikinci %50 yok ise o kişiye girişimci değil, hayalperest adı verilir.

Girişimci ruh yok ise ne yapmak gerekir?

 

Cevabı basit, tabii ki girişimci olmamak gerekir. Özellikle girişimcilik ekosisteminin gelişmesiyle girişimcilik genç kızlar için pembe panjurlu ev gibi bir hayale dönüşmeye başladı. Sadece pozitif yönlerinin ortaya konulduğu, sadece başarı hikayelerinin ortalarda dolaştığı bir hayal. Bir kaçış, hayattan ve mücadeleden kurtulmanın bir yolu.

Girişimci adayının şu soruya doğru ve dolu cevap vermesi gerekmektedir. “Girişimcilik, peki ama NEDEN?” Eğer cevap “Artık başkasının ağız kokusunu çekmek istemiyorum” ise biliniz ki girişimciler sizden daha fazla ağız kokusu çekiyor. Eğer cevap “Artık sabahları 7’de kalkmak istemiyorum, istediğim saatte uyanabilmek istiyorum” ise biliniz ki gerçekten de artık 7’de uyanmayacaksınız, çünkü 6’da uyanmış olacaksınız. Eğer cevap “maaştan bıktım, çok para kazanmak istiyorum” ise, yani motivasyon unsuru para ise biliniz ki yarı yoldan dönmeye çok yakınsınız. Çünkü bir girişimcinin para kazanmaya (ciro değil, dikkat!) kâr etmeye başlaması ciddi bir sabır gerektiriyor ve tabii ki uzunca da bir zaman). Kısacası halk tabiriyle “O işler öyle kolay olmuyor”.

Girişimciliğin bir marifet, bir çıkış yolu olarak algılatıldığı bir atmosferde elbette girişimci olmadığı halde özenen ve kendisini o forma sığdırmaya çalışanlar olacaktır. Girişimci ruhla değil çevre baskısıyla, özenmeyle başlayan yolculuklar maalesef ki çoğu zaman google’da “Etkili CV hazırlama teknikleri” ve “En uygun faizli ihtiyaç kredisi” aramalarıyla sonuçlanabilmektedir.

GİRİŞİMCİ TUTKUSU

İşte bu benim en sevdiğim kelime. Yıllar önce omerekinci.com‘da blog tutmaya başlarken mottom  olarak “Yola çıkacaksan tutkunu al yanına yalnızca” cümlesini seçmiştim. Çok düşünmemiştim üstüne, belki biraz da afili bir cümle olsun derken aklıma bu gelmişti ama olsun, bugüne geldiğimde hayatımda tutkunun ne kadar önemli yer kapladığını görüyorum.

Girişimci tutkusu, sabır ve sebat yetilerini de sağlar kişiye. Tutkuluysanız bir konuda kolay vazgeçemezsiniz. Tutkunuz varsa geceleri uyku uyuyamazsınız, içinizde bir meşale yanar adeta.

Girişimci olun ya da olmayın hayatı en güzel yaşayış biçimi bana göre tutku duyduğun şeyleri yapmaktır. Hayatın tadı da tutkuda gizlidir.

Girişimci olarak tutkunuz yoksa ne yapmalısınız, açıkçası bunu bilmiyorum çünkü sadece tutku duyduğum işlerde başarılı olabildim şimdiye ama tutkuyu canlı tutmak için neler yapılması gerektiğini sanırım biliyorum.

Tutku duyduğunuz hedef ve hayali fizikselleştirmek tutkuyu arttırır. Rahmetli amcam Akın Ekinci, tutkulu bir harita mühendisiydi. Şirketi Emi Harita küçük bir şirketken kendisine ve şirketine bir özel uçak satın alarak kendi uçağıyla hava fotoğrafları çeken bir şirket olmayı ve böylece büyüyüp Türkiye’nin bir numarası olmayı hedeflemişti. Ama bu hedefi canlı tutması ve yaşatması gerekiyordu. Bir gün sabah Emi Harita çalışanları ofise gelip masalarına oturduklarında çok şaşırdılar. Amcam satın almak istediği uçağın fotoğrafında kanadına photoshop ile EMİ Harita logosu koymuş ve sabah erkenden tüm çalışanlarının bilgisayarlarına bu fotoğrafı yapıştırmıştı. Tahmin edebileceğiniz gibi ama tahmin edebileceğinizden daha kısa süre içinde o uçak satın alındı. Emi Harita kendi alanında artık 1 numaraydı.Çevreyi tutkulu insanlardan oluşturmak.  Ne iş yapıyor olursa olsun yaptığı işi tutkuyla yapan, hayalleri olan ve bu hayalleri gerçekleştirmek için çabalayan insanların sayısı ne kadar fazlaysa çevrenizde, hayallerinizi gerçekleştirmeye o kadar yakınsınız demektir.Hayallerinizi ve gelişmeleri herkese anlatmamak. Evet, faydası var çünkü anlatırken de fikri kafanızda geliştiriyor ve gelen geri bildirimlerle fikri zenginleştiriyorsunuz ama kötü bir tarafı var ki iyi bir fikir ne kadar fazla kişiye anlatılırsa, fikrin sahibinde o fikri gerçekleştirmek için gereken motivasyon o kadar azalıyor. Çünkü fikrin gerçekleşmesi durumunda elde edilecek duygusal tatmin, anlatırken gelen beğenilerle sağlandığı için fikrin uygulamasına yeterli enerji kalmıyor.

Aşık olduğum tüm iş fikirlerimde başarılı oldum, hem de gerçekten başarı, hem de dolu dolu. Bir de “Eksik kalmayayım” diye yaptığım projelerim vardı, istisnasız hepsi başarısız oldu. Mesela bir dönem fena halde yaygınlaşan “e-ticaret trenini kaçırmayın” şehir efsanesine kanıp (bu efsaneyi uyduran kişiyi hala arıyorum) e-ticarete girdim ve çok sağlam bir başarısızlık hikayesi çıktı ortaya.

Girişimcilik ruhu ve tutkusu eksik olduğunda, iş fikrini hayata geçirmeye çalışan kişi dünyanın en değerli taşını üç kaşığa satmaya çalışan adamdan farksız hale geliyor. Yani herkesin aklına gelebilecek, hatta mütemadiyen gelen bir fikri eşsiz bir gerçeğe dönüştüren şey girişimcinin içindeki ruh ve sahip olduğu tutku.

GİRİŞİMDE ŞANS FAKTÖRÜ

Girişimciliğin matematiğinde hesaba hiç katılmayan bir diğer kavram da “şans”. Hemen hemen her felsefi ve dini öğretide farklı adlarla da olsa önemli bir yeri olan bu metafizik kuralına kimileri şans diyor, kimileri kısmet.

Bir filozofa sorarlar, “Şansa inanır mısınız?”, filozof cevap verir; “Evet, yoksa sevmediğim insanların başarılarını nasıl açıklayabilirdim?”

Bir de Albert Einstein’in güzel bir tanımı var şans ile ilgili. “Şans işin %50’sidir ve sadece hazır olanlara gelir.” der.

Kadere inanıyorsanız şans yerine kısmet, nasip de diyebilirsiniz. Adını ne koyarsanız koyun, şansın “havadan gelen”, kargo ile gelen bir kutudan çıkan bir hediye olmadığı aşikâr.

Şansın yanında doğru zaman, doğru mekan, doğru insanlar gibi farklı unsurların da başarılı bir girişim için bir araya gelmesi gerektiğini görürüz. Ya da tersten bakarak, çok başarılı projelerin farkında olmadan “müthiş bir zamanlama ile” doğduğunu görürüz. Birbirini hiç tanımayan kişilerin mükemmel bir ekip olup, ekip ruhuyla çalıştığını görürüz. Kısacası her şey o projenin başarılı olmasına yardım etmektedir.

İşte burada Simyacı girer devreye ve der ki “Bir insan bir şeyi gerçekten isterse tabiattaki her şey onun olmasına yardım eder.“

Hepsinin ötesinde, başarıya bir sonuç gözüyle bakmak, hayatı doğru anlayamamış olmaktır. Başarı ya da başarısızlık kavramları bizlerin zamanın ruhunu hiçe sayarak yapıştırdığı etiketlerdir. Bugün başarı sandığımız şey, yarın büyük bir başarısızlığa giden yolun kaldırım taşı olabilir, tam tersi bugün başarısızlıkla sonuçlandığını zannettiğiniz bir işi yaparken elde ettiğiniz deneyimler, yarın yapacağınız müthiş bir başarı için gereken bilgi birikimidir.

Kısacası, bir işi başarılı olmak için yapmak yerine onu en iyi şekilde, elden gelenin en iyisiyle hayata geçirmek, tutku ve haz duyarak çalışmak gerçek başarıdır. Geleceği bilmiyoruz, yarının neler getireceğini de… Bu kadar bilinmezlik içinde geleceği planlamaya çalışmaktan çok daha önemlisi yarına, her türlü senaryoya hazır olacak kadar deneyimli hale gelmeye çalışmaktır.

Bugün başarı hikayelerini okurken ya da izlerken düştükleri anları, kırılma noktalarını ve o noktada yaşanan eziyetleri pek görmeyiz, ya yazılmaz ya da yazıldıysa da bizim pek ilgimizi çekmez. Oysa başarı yere düşenlerle hiç düşmeden devam edenlerin yarıştığı ve hiç düşmeyenlerin kazandığı bir yarış değil,  düştükten sonra kalkıp devam edebilenlerle düştüğü yerde kalanların yarıştığı bir yarış. Kazananı da her zaman, düştükten sonra kalkıp, dizini tozunu eliyle şöyle bir silip yola devam edebilenler, azimli ve kararlı olabilenlerdir.

Not : Bu yazı Ertuğrul Belen tarafından kaleme alınan ve Optimist Yayınları tarafından yayınlanan Girişimciliğin Altın Kuralları kitabı için yazmış olduğum kısımdır. Benim dışımda kendi alanında lider birçok yazarın makalelerinin de olduğu bu kitabı tavsiye ediyorum.

Girişimcilik Zirvesi 2015: Barbaros Özbugutu Röportajı

Girişimcilik Zirvesi 2015 sponsorlarından iyzico’nun kurucularından biri ve CEO’su olan Barbaros Özbugutu ile hem iyzico hem de girişimcilik üzerine konuştuk.

The post Girişimcilik Zirvesi 2015: Barbaros Özbugutu Röportajı appeared first on Etohum.

2 Şubat 2015 Pazartesi

2015′in en iyi 15 girişimi ödüllendirildi!

Etohum, 31 Ocak Cumartesi günü İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maslak Kampüsü’ndeki Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde  gerçekleştirdiği Etohum Girişimcilik Zirvesi’nde 2015’in en başarılı 15 girişimini açıkladı.

26-28 Şubat tarihinde Antalya’da gerçekleştirilecek 7. Startup Turkey organizasyonuna katılma hakkı kazanan girişimciler, bu aşamadan sonra bir dizi mentorluk ve eğitim sürecini tamamlayacak, yatırımcılarla yüz yüze görüşmeler yaparak girişimlerini büyütmeye çalışacaklar.

Türkiye’nin başarılı yatırımcılarından Etohum 15 seçimleri 

Etohum, en başarılı 15 girişim listesini oluşturmak ve bu yıl içinde yatırım yapılacak internet girişimcilerini belirlemek için detaylı bir çalışma gerçekleştirdi. Etohum’a katılan girişimler 16 Ocak Cuma günü, aralarında Mastercard Türkiye Genel Müdürü Mete Güney, Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, Vestel Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu, Esas Holding CEO’su Çağatay Özdoğru, Sina Afra, Selçuk Saraç, Sait Kayahan ve Akakçe Kurucusu Koray Karataş’ın olduğu bir yatırımcı grubuna yatırımcı sunumlarını gerçekleştirdiler.

İşte 2015’in Etohum’da seçilen en başarılı 15 girişimi:

LastOda: Burak Balkaya ve Selen Balkaya tarafından kurulan LastOda telefonunuz ya da tabletiniz üzerinden yüksek standartlı ve uygun bütçeli son dakika konaklama fırsatları sunan bir mobil uygulama. Oteller LastOda sisteminde henüz dolduramadıkları odalar için uygun fiyatlı teklifler yayınlayarak boş oda maliyetlş6erini azaltır, doluluk oranlarını ve karlılıklarını artırarak yeni bir misafir kitlesine görünür hale gelirler.

MINIQ: Metin Taşçı tarafından kurulan MINIQ, kreş ve etüd merkezleri için özel olarak geliştirilen bir yönetim ve takip sistemidir. Web tabanlı çalışan MINIQ, kurumların öğrenci ödeme takibi gibi tüm iş akış süreçlerini gerçek zamanlı olarak ve kolayca yönetmelerini sağlar.

ÖDE.AL: Fevzi Güngör ve Ali Can Baykal tarafından kurulmuştur. KOBİ’ler için yalnızca mobil telefon ya da tablet üzerinden başka bir cihaza ihtiyaç duymadan kredi kartı ile ödeme kabul edebildikleri, CRM ve raporlama modülüyle talepler yaratıp satışlarını arttırabildikleri bir platformdur. ÖDE.AL, satıcı ve müşteriyi bir araya getirirken ödemelerde ve satış sonrasında da taraflara katma değer kazandırır.

Bi’kutu Mutluluk: Merdol Başer, Ayşe Şimşekci ve Aslıcan Aydın tarafından kurulmuştur. Teker teker özenle seçilmiş ve kullanıcı için tasarlanmış mutlu ürünlerin, tasarımıyla kişileri gülümsetecek mutlu kutusu içerisinde toplanıp kullanıcıya gönderilmesidir. Bi’kutu Mutluluk kutularından, Bi’kutu Mutluluk tasarım ürünleri, özel olarak tasarlanmış partner marka ürünleri ve tasarım grafik ürünler çıkar.

Cubic.fm: Boğaziçi Üniversitesi mezunları Erdem Gelal, Onur Yavuz, Özgür Akçalı ve Barış Can Aktepe tarafından kurulan Cubic.fm, farklı müzik servislerini tek noktada birleştirerek dijital müzikteki parçalanmış yapıyı ortadan kaldıran bir müzik platformudur.

Cepyol: Egemen Sekeralp, Ali Güldür ve Mert Pozcu tarafından kurulmuştur. Otel, uçak, araç kiralama, otobüs biletleri ve İDO biletlerinin cep telefonundan satış sistemidir.

Richiepic: Bilkent Üniversitesi öğrencileri Tunç Tuğcu, Eren Kırımlı ve Melih Ekmekçi tarafından kurulmuştur. Richiepic, şu ana kadar oluşturulmuş aplikasyonlara yenilikçi bir bakış açısı getirerek, fotoğraf yarışmaları anlayışına farklı bir boyut kazandıracaktır.

İşte Manikür: Müge Meydan, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra Hamburg Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaparak bir süre sonra İşte Manikür’ü hayata geçirmiştir. İşte Manikür, iş kadınlarına zaman kazandırmak için şirketlerle anlaşarak “manikür servisini” iş yerlerine götüren online randevu sistemidir.

Chall: Boğaziçi Üniversitesi mezunları, Oğuz Aslan, Mertcan Savaşçı ve Burak Boysan tarafından kurulmuştur. Chall kullanıcıların takipçilerine, bağlı bulundukları gruplara ya da tek bir kişiye meydan okuyabildiği global bir meydan okuma ağıdır. Mobil bir uygulama olan Chall kullanıcılarına yeni bir meydan okuma şansı verdiği gibi, mevcut olan meydan okumalara da cevap vermelerine izin verir.

Sensmarine: Tufan Özdoğan tarafından kurulan Sensmarine, Tekne Takip sistemidir. Kişiler teknelerini internet üzerinden izleyebilmekte, teknelerinin bulunduğu lokasyonu, izlediği rotayı, teknenin hızını, yakıt tüketimini uzaktan takip edebilmektedir.

Buradan Oraya: Cambridge mezunu Mark Zealey 2009 yılında İstanbul’a taşındıktan sonra Buradan Oraya’yı kurmuştur. Burada Oraya, Türkiye’nin ilk halk ulaşım ve yolculuk bilgilendirme sistemidir. Şu an Türkiye’nin 6 farklı şehrinde ayda 100.000′den fazla kullanıcı sistemi kullanmaktadır. Buradan Oraya ile farklı ulaşım şekillerini dahil eden yolculuk planlama ve zaman hesaplama yapılabilmektedir.

Pandora: Kemal Akçalı ve Caner Soyer tarafından kurulan Pandora, inşaat ve mimarlık sektörleri için özelleştirilmiş bir artırılmış gerçeklik uygulamasıdır. Bir mimari makette bulunan özelliklerin yanı sıra animasyonlar ile zenginleştirilmiş görselliğe sahip olup, daha etkileyici bir kullanıcı deneyimi, taşınabilirlik ve pazarlama kabiliyeti sunarRent’n Connect: Özgür Gen ve Deniz Aydemir tarafından kurulmuştur. Rent‘n Connect, düşük maliyetli ve esnek, 3G’li mobil cihaz kiralama servisidir. Rent‘n Connect, pahalı dolaşım ücretlerinden kaçınmak ve Türkiye’deyken hızlı, güvenilir ve uygun ücretli mobil internet erişimine ihtiyaç duyan turistlere hizmet vermektedir.

Chain: Kemal Apaydın tarafından kurulan Chain, seminer, konferans ve fuar gibi etkinliklerde çevrenizde bulunan profesyonellerle daha kolay tanışabilmenizi sağlayan bir mobil uygulamadır.

Positive Energy: Positive Energy, Soner Hacihaliloglu, Fatih Kılıç ve Cem Aybars tarafından kurulmuştur. Enerji tüketimi analizi, tahmin ve raporlama portalıdır. Bu portalda ticari zincirler, enerji giderlerini otomasyon cihaz markası bağımsız olarak ihtiyaçları doğrultusunda gerçek zamanlı olarak takip edebilecekler, analizini yapacaklar ve ileriye dönük enerji tüketim tahminlerini yönetebilecekler ve bu tüketimlerini raporlayabileceklerdir.

The post 2015′in en iyi 15 girişimi ödüllendirildi! appeared first on Etohum.