31 Mayıs 2014 Cumartesi

Her Girişimcinin İzlemesi Gereken 6 Video

1.       Steve Jobs: Ölmeden önce nasıl yaşayacaksınız?

Apple’ın kurucusu Steve Jobs’un Stanford Üniversitesi diploma töreninde yaptığı konuşması  edindiği ilkeleri, iş ve kişisel yaşamındaki baskıları anlatmaktadır.  Konuşmasında kişiliğini şekillendiren 3 hikâye anlatmaktadır. Birincisi çocukluğunda nasıl evlat edinildiği ve üniversiteyi bırakmanın neden aldığı en iyi kararlardan biri olduğu ile ilgilidir. İkinci hikâyesi Apple’dan kovulmanın başına gelen en iyi şeylerden biri olduğunu anlatmaktadır. Sonuncusu da 17 yaşındayken ölümle ilgili okuduğu bir sözün hayatını nasıl şekillendirdiği ile ilgilidir. Konuşmaya buradan ulaşabilirsiniz: Steve Jobs’ 2005 Stanford Commencement Address

2.       Jeff Bezos: Yeteneklerinizden daha önemli olan nedir?

Amazon’un kurucusu Jeff Bezos Princeton Üniversitesi mezuniyet töreninde yaptığı konuşmasında bir kişinin karakterinin doğumuyla gelen yeteneklerden değil yaşam boyu aldığı kararların bir yansıması olduğunu anlatmaktadır. Konuşmaya buradan ulaşabilirsiniz: What matters more than your talents

3.       Steven Jonhson: İyi fikirler nereden gelir?

Fikirler öylece kendiliğinden belirmez. Fikirler bir önsezi ile başlar. Ardından bu önsezinin gerçek şeklini bulması için başkalarının önsezileri ile çarpışması gerekir. İnternet büyük fikirlerin gelişmesini cesaretlendiren diğer insanların önsezileri ile bağlantıya geçmeyi kolaylaştırır. Steven Jonhson’un konuşmasına buradan ulaşabilirsiniz: Where good ideas come from

4.       Richard Branson: 30.000 fit yükseklikte yaşam

Richard Branson’un Ted Talks’ta Chris Anderson ile gerçekleştirdiği sohbet Branson’un inişli çıkışlı kariyeri, milyarlarca dolarlık başarısı, ölümün kıyısındaki deneyimleri ve şaşırtıcı yönleri ile ilgilidir. Konuşmaya buradan ulaşabilirsiniz: Life at 30,000 feet

5.       İnsanları motive eden nedir?

RSA’in hazırladığı bu animasyon, yapılan çalışmalar sonunda insanları neyin motive ettiği ile ilgili şaşırtıcı bir gerçeği paylaşmaktadır. İnsanları para ile ödüllendirmek onların kavramsal ve yaratıcı düşünce ile ilgili performansını arttırmamaktadır. Yeterince para vermek kişileri yalnızca işle ilgili düşünmeye sevk eder. Eğer motivasyonu yüksek harika bir takım yaratmak istiyorsanız çalışanlarınıza özerklik, uzmanlık ve bir amaç vermelisiniz. Videoya buradan ulaşabilirsiniz: The Surprising Truth About What Motivates Us

6.       JK Rowling: Başarısızlığın kenarındaki faydalar

Harry Potter’ın yazarı JK Rowling Harvard’ın mezuniyet töreninde yaptığı konuşmasında hayallerini gerçekleştirmek isteyenlere ve beklenilenden daha başarılı olan kişilere kendisinin de zor yoldan öğrendiği ve “şimdiye kadar sahip olduğum her nitelikten daha değerli” dediği güçlü ve cesaretlendirici birkaç tavsiye vermektedir. Konuşmaya buradan ulaşabilirsiniz: J.K. Rowling Speaks at Harvard Commencement

 

Kaynaklar:

What are some great “must-watch” videos for entrepreneurs and startups

11 Inspiring Videos Every Entrepreneur Should Watch

Top 10 Motivational YouTube Videos for Entrepreneurs

The post Her Girişimcinin İzlemesi Gereken 6 Video appeared first on Etohum.

30 Mayıs 2014 Cuma

Teknoloji’nin Yeni Merkezi – Vancouver

Vancouver’ın merkezinde iki büyük iş merkezinin inşaatı hızla devam etmektedir. İş merkezlerinden birinde Microsoft diğerinde ise Amazon, Facebook, Salesforce.com ve bir dizi girişim şirketinin ofisleri yer alacak. Amerika ile yakın zaman dilimlerinde yer alan Vancouver, Amerika’daki teknoloji şirketlerine dünya standartlarında uzmanlık, daha düşük maaşlar ve daha az göçmen yasası problemi sunmaktadır.

Her yıl Amerika hükümeti yüksek nitelikli çalışanlara 85bine yakın H1-B vizesi olanağı sunmaktadır. Geçtiğimiz 2 yılda başvurular, açıldıktan sonraki 5 gün içerisinde dolmuştur. Geçtiğimiz Nisan’da 85.000lik H1-B kotasına 172.500 yüksek nitelikli mühendis, programcı ve diğer çalışanlar için vize başvurusu gerçekleşmiştir.  British Columbia’nın İnsan Kaynakları Teknoloji Grubu’nun bir üyesi olan Jen Geddes’in haberine göre Kanada, Amerika’daki kota sebebiyle gelemeyen bu nitelikli çalışanları aldıkları teklifin %10-15’i altına memnuniyetle kabul etmektedir.

Microsoft’un genel kurul üyelerinden Karen Jones, şirketinin 2015 için 750 H1-B başvurusunda bulunduğunu ve Amerika yasalarının beklentilerini karşılamadığını belirtmiştir. Bu yüzden başka bölgelerdeki fırsatları araştırdıklarını ve Vancouver’a ofis açtıklarını söylemiştir. Microsoft önümüzdeki dönemde tüm dünyadan 400 yazılım geliştiriciyi işe alıp mobil ve bulut teknolojileri alanında yetiştirmeyi planlamaktadır. Karen Jones, Vancouver’da büyümeyi yalnızca göçmen kısıtından dolayı seçmediklerini fakat yasanın bir etmen olduğunu belirtmiştir.

Geçtiğimiz yıl Amazon da işe alımların geri dönmesinden ve yüksek ücretlerden dolayı sınırın kuzey tarafındaki yetenekleri aramaya başlamış ve Vancouver merkezde 1000 personele yetecek büyüklükte bir ofis için sözleşme imzalamıştır. Şirketin şu anda 100’den fazla Vancouver merkezli iş ilanı bulunmaktadır. Facebook Vancouver’da Amerika vizesi bekleyen 150 çalışanı için geçici ofis açmıştır. Salesforce Vancouver’da 1650 metre karelik bir alanda operasyonlarını sürdürmektedir.

 

Kaynak:

Vancouver, the New Tech Hub

The post Teknoloji’nin Yeni Merkezi – Vancouver appeared first on Etohum.

29 Mayıs 2014 Perşembe

Microsoft, Skype Translator İle Anlık Çeviri Vadediyor

Microsoft CEO’su Satya Nadella, katıldığı bir konferansta Skype’ın yeni özelliğini duyurdu. Skype Translator isimli yeni servis, Skype görüşmelerinde anlık sesli çeviri vadediyor.

Günümüzde yabancı dil oldukça önemli. Bir Türk genci için İngilizce bilmek zorunluluk haline gelmiş durumda. Bunun yanında öğrendiğiniz her ekstra dilin de size fayda sağlayacağını söyleyebiliriz. Küreselleşen dünyada farklı ülkelerden kişilerle iletişim kurmaya hazır olmak gerek. Ama bazen karşımızdaki kişi İngilizce konuşuyor olsa bile onu anlamak biraz zor olabiliyor…

Microsoft, böyle durumlar için Skype Translator projesini hayata geçirmiş. Daha önce de benzerlerine rastladığımız proje, karşınızdaki kişinin konuşmalarını anlık olarak sizin dilinize çeviriyor. Elbette ”anlık” derken küçük bir gecikme mevcut. Sistem önce konuşmanın bitmesini bekliyor, ardından bunu hem yazılı hem sesli olarak çeviriyor. Aşağıdaki videoda bir Alman ile bir Amerikalı’nın bu sistem üzerinden yaptığı görüşmeyi görebilirsiniz.

Satya Nadella, benzerlerinin aksine Skype Translator’ın kullanıcılara sunulmaya yakın olduğunu söyledi. Bu özelliğin Skype görüşmelerinde yıl sonuna doğru aktif olacağı açıklandı. Henüz hangi dilleri destekleyeceği konusunda bir bilgi yok (en azından Almanca – İngilizce’yi destekliyor). Tahminimiz Türkçe desteğinin yer almayacağı yönünde. Zaten yer alsa bile Türkçe çeviriler genelde çok yetersiz oluyor. Fakat İngilizce biliyorsanız, İngilizce’ye çeviri özelliği işinizi görebilir.

The post Microsoft, Skype Translator İle Anlık Çeviri Vadediyor appeared first on Etohum.

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Uber’e Tepkiler Büyüyor, Değeri Artıyor

Uber şimdi de İngiltere’de sorunlar yaşıyor. Fakat buna rağmen şirketin değerinin daha da yükseldiği iddia ediliyor.

Fransa’da Uber ve benzeri kuruluşlara karşı yeni kurallar konuşulması gündeme gelmişken bir başka Avrupa ülkesinde daha Uber’e tepki var. Londra’nın ünlü siyah taksileri de Uber’e karşı kazan kaldırmayı hedefliyor. Yerel bir hizmet olan ve Uber benzeri bir modele geçmeyi planlayan Hailo’ya net biçimde tavır alan İngiliz taksiciler, Uber’i de prostesto edecek. Taksiciler, Uber’in illegal bir sistem kullandığını iddia ediyor ve adaletsizlikten yakınıyor.

Uber ise İngiliz taksiciler yumuşak bir yanıt vererek biraz tepkileri dindirmek istemiş.

Buna rağmen Uber’in değeri artıyor. Geçtiğimiz günlerde 500 milyon dolar yatırım almak için yatırımcılarla görüştüğü söylenen Uber’in değerinin 10 milyar dolara ulaşacağı iddia edilmişti. Şimdi Wall Street Journal bu değerin daha da yükseldiğini iddia ediyor. Gazetenin haberine göre Uber, yatırımcılardan büyük ilgi görüyor. Bu sebeple de son görüşmelerin ardından şirketin değeri 17 milyar dolara kadar yükseldi. Bu Twitter’dan bile fazla ve neredeyse WhatsApp’ın değeriyle aynı.

The post Uber’e Tepkiler Büyüyor, Değeri Artıyor appeared first on Etohum.

27 Mayıs 2014 Salı

Ürün Pazar Uyumu Nedir?

Sıfırdan başlamak ve belli bir müşteri sayısına ulaşmak zordur. Günümüzde herkesin konuştuğu en önemli konu geliştirilen bir ürünün ne kadar ilgi çektiğidir. Peki sıfırdan başlayarak belli bir etki alanına nasıl ulaşılır?

Ürün ve Pazar Uyumu

Her şeyden önce ürününüzle belirlediğiniz pazarın birbirine uygun olması gerekir. Eğer ürün ve pazar tam bir uyum içerisindeyse büyüme için çalışmaya başlanabilir.

Ürününüzü isteyen ve onlara sunduğunuz teklifle mutlu olan insanlar tanımaya başladığınızda doğru pazara hitap ettiğinizi anlayabilirsiniz. Doğru pazarı yakaladığınızda odak noktanızı üründen çekip enerjinizi o pazarı kazanmaya harcayabilirsiniz.

Ürün/Pazar Uyumu Neye Benzer?

Tüketici ürünleri için:

Tüketiciler haftanın 7 gününden en az 3ünde sizin ürününüzü kullanıyorsaOrganik büyümeniz günde 100 kullanıcı kaydına ulaştıysaKayıt olan kullanıcılarınızın %30’u üyelikten sonra aktif olarak ürünü kullanıyorsaÖnünüzde 100.000 kullanıcıya kadar ulaşacak açık bir yol varsa

 SaaS ürünleri için:

Ücretsiz sürümden ücretli sürüme %5 dönüşüm oranı varsa3 kullanıcı kazanmak için gereken maliyet, 1 kullanıcıdan edinilecek yaşam süresi değerine eşitseMüşteri kaybetme oranı ayda %2’den daha düşükseAylık düzenli gelir elde edilecek en az 100.000 kullanıcıya kadar ulaşılacak açık bir yol varsa

 Eğer ürününüz için yukarıdaki ürün-pazar uyumunu yakaladıysanız doğru yoldasınız demektir. Eğer bu uyumu yakalayamayacaksanız başarısız olmanız kaçınılmazdır. Birçok girişim daha ürün pazar uyumunu yakalayamadan başarısız olmaktadır. Bu uyumu yakalamak genellikle aylar değil yıllar gerektirmektedir.

Ürününüzü isteyecek pek çok müşteri biliyor olabilirsiniz. Onlar hala aramaya devam ediyor ve tıpkı sizin gibi ürünleri birbiri ile nasıl kıyaslayacaklarını, nasıl alışveriş edeceklerini biliyorlar.Ürününüzü satın alacak çok büyük bir kitle varsa bu kitlenin varlığını araştırmalı ve doğrulamalısınız. Çoğu zaman büyük pazar demek birçok parçaya ayrılması gereken odalar demektir. Belli bir etki alanına ulaşmak için pek çok rekabeti aşmanız gerekecek. Toplamda düzenli gelir elde edebileceğiniz gerçek rakamı hesaplamalısınız. Eğer piyasada var olan bir ürünle rekabete girecekseniz ideal olanı daha basit ama farklı bir ürün ya da yaklaşım geliştirmektir.Ürün-pazar dengesini yakalamak için izlenen en kestirme yol, hali hazırda bu uyumu yakalamış bir ürünü klonlamaktır. Eğer pazar büyümeye devam ediyorsa yeni kullanıcılar sizin ne teklif ettiğinizi görmek için geleceklerdir.Daha dengeli bir yaklaşım sergilemek istiyorsanız %80 klon, %20 inovasyon iyi bir stratejidir. Burada önemli olan ürün deneyimini tasarlarken inovasyonunuzun ilk 60 saniyede fark edilebilir olmasıdır.

 En sık yapılan hatalar

Bir ürünü tanımlarken o ürünün sahte bir pazara hitap ettiğini gösteren metaforlar: “Şirketler için Pinterest” ya da “Köpekler için Pinterest” gibiVar olan bir pazarda yarışmak, orada bir dayanak noktası olduğunu gösterir. Daha basit ve farklı bir şey geliştirmek istiyorsanız, hali hazırda kullandığı ürünü değiştirmeye hazır insanları hedef alıyorsunuz demektir. Bu rakamı çok küçükse o pazara girmeyin.Yeni bir insan davranışı geliştirebileceğini iddia etmekProblemi teknolojide aramakSanatçılar için sanat yapmakYanlış pazarda kötü bir ürünle fazla yalın bir girişimNe kadar ölçeklenebilir olduğunu hesaplamamak/yanlış hesaplamakÜrün tamamlandığında ürünün nasıl optimize edileceği problemi, olabildiğince çok insana düşük maliyetle nasıl ulaşabileceğini hesap etmemekReklam vermek  – 3 kişiye ulaşmak için harcadığınız para size para ödeyecek 1 müşteri kazandırmayı garantiliyor mu?Viral döngüler – davet sayısı/kullanıcı sayısı * kabul edilen davet sayısı >1 oranına ulaşabiliyor musunuz?

 

Kaynak:

Zero to traction

The post Ürün Pazar Uyumu Nedir? appeared first on Etohum.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

İyi Bir Sunumun 7 Basit Kuralı

İster müşteriniz, ister iş arkadaşlarınız, isterse okul arkadaşlarınıza sunum yapıyor olun, iyi bir sunum için 7 basit ve altın değerinde kural var.

Geoffrey James, “Business Without The Bullsh*t” kitabında iyi bir sunumun nasıl olması gerektiğini anlatmış. İşte iyi bir sunum için 7 basit kural:

1.  Asla Ders Vermeyin

Yapmamanız gereken bir şeyi yaptığınızda ailenizin dakikalarca konu hakkında konuştuğunu muhakkak hatırlarsınız. Lisedeki sıkıcı öğretmeniniz de saatlerce konuştuğunda aynı şeyleri hissederdiniz. Sunumunuz bu durumlardan ayrışmalı. Kendinizi sunumu okurken bulmayın.

2.  Duygulara Yönelin

Bir sunumu yaparken verilerden çok duygulara göre hareket edin. Sizi dinleyen topluluğu bulundukları duygu halinden alın ve karar alabilecekleri bir duygu haline sürükleyin.

Örnek

Korku (Probleme dikkat çekin)Rahatlama (Bu problem için bir de çözüm olduğu vurgulayınGüvenme (Size ve şirketinize güvenmelerini sağlayın)İkna Olma (Onları karar vermeye hazır hale getirin)

 3. Hikayeler Anlatın

İyi sunumlar muhakkak hikayeler içerir. Kısa bir hikaye sizin dakikalarca anlatmanız gereken bir konunun yerine işinizi görebilir. İhtiyacınız olan duygusal yönlendirmede hikayeler büyük rol oynar.

4. İşaretler Kullanın

Bu işaretleri yollarda gördüğümüz tabelalara benzetebiliriz. “Ankara 40 Km” , “Ankara’ya Hoşgeldiniz”. Sunumlarınızda da bu tip işaretler olmalı. İzleyicilerin nerede olduğunu gösteren ve nereye ilerlediğini gösteren veriler, tablolar ve grafiklere yer verin.

5. Basit Olun

Karmaşık olan ve kolay anlaşılamayacak hiçbir şeye sunumda yer vermeyin. Hikayeler ve işaretler görevini yerine getirirken, paylaşacağınız veriler de akılda tutulabilir, anlaşılabilir ve nesnel olmalı.

6. Kişiselleştirin

Sunumun her bir bölümünde topluluktan birini hedef alın ve sunumu sanki sadece ona yapıyormuşsunuz gibi davranın. Her bir bölümde hedef kişiyi değiştirin.  Birkaç kişiyi bile hedef almış olsanız, sunumunuzu izleyen herkes bu durumu kişiselleştirecek ve dikkatini verecek.

7. 20/20 Kuralını Uygulayın

Sunumunuz kesinlikle 20 dakikanın altında olsun ve sunumu gerçekleştirmeden önce en az 20 kere prova yapın.

The post İyi Bir Sunumun 7 Basit Kuralı appeared first on Etohum.

24 Mayıs 2014 Cumartesi

İnternet’in Geçmişi 1895′e Dayanıyor Olabilir

Bugün internetin bir fikir olarak 1950′lerde ortaya çıktığını biliyoruz. İnternetin kişisel kullanıma hizmet vermeye başlaması ise 1970′lere dayanıyor. Türkiye’de ise 1994 yılından beri internete sahibiz. Fakat yeni ortaya çıkan dokümanlar internetin 1895 yılında birkaç Belçikalı’nın hayali olduğunu gösteriyor.

Belçikalı bir dahi olarak anılan Paul Otlet’in 1895 yılına ait çizimleri, o yıllarda internetin bir fikir olarak ortaya çıktığını düşündürtüyor.  O yıllarda Otlet, uzaktan erişilebilen bir kütüphane sistemi yaratmayı hedeflemiş. Bu sistemi kuracak fırsatı hiç bulamamış ama çizimleri bugün kullandığımız ağ sistemine çok benzer bir şey hayal ettiğini gösteriyor.

1934 yılında bu fikir ”elektronik teleskop” fikrine dönüşmüş. Otlet bir teleskop üretmeyi düşünemiş, sadece ”uzaktan erişim” fikrini teleskoplara benzeterek tasvir etmeyi amaçlamış. Bu fikir, uzakten erişilebilen kütüphanenin daha da kapsamlı bir versiyonu. Otlet fikrini ”herkesin erişip, yazıları okuyabileceği bir sistem” olarak tanımlamış.

Otlet’in bu çizimleri yeni keşfedilmiş. Çünkü 1940′larda İkinci Dünya Savaşı esnasında çalışmaları ortadan kaybolmuş ve Otlet bu yıllarda hayata gözlerimi yummuş.

Kaynak

The post İnternet’in Geçmişi 1895′e Dayanıyor Olabilir appeared first on Etohum.

23 Mayıs 2014 Cuma

NASA’dan Global “Özçekim”

NASA 36.422 selfie, Türkçe adıyla özçekim,  kullanarak 3.2 gigapixel boyutunda bir Dünya görseli oluşturdu. 

Bu yıl Dünya Günü’nde NASA düzenlediği sosyal medya kampanyasında katılımcılardan #GlobalSelfie tagi ile Twitter, Instagram, Flickr, Facebook veya Google + aracılığı ile özçekimlerini paylaşmalarını istedi. Katılımcılardan ayrıca katıldıkları ülkeleri de bir kağıda yazıp bunu göstermeleri istendi.

113 ülke ve bölgeden katılım gerçekleşen kampanya için NASA’nın verilerine göre 50.000′den fazla fotoğraf yüklendi. Bunların 36.422′sini kullanabilen NASA bu fotoğrafları birer mozaik gibi kullanıp 3.2 gigapixel boyutundaki Dünya görselini oluşturdu.

The post NASA’dan Global “Özçekim” appeared first on Etohum.

22 Mayıs 2014 Perşembe

Yatırımcılara Göre Başarılı Girişimcilerin 3 Ortak Özelliği

Yatırımcılar için doğru yatırım kararı verebilmek önemlidir. Eldeki verilere bakarak bir girişimin gelecekteki başarısını öngörebilmek uzmanlık isteyen bir konudur. Yatırımcılar bir girişime yatırım yapma kararını yalnızca iş planına bakarak değil şirketin kurucularının karakteristiğini inceleyerek vermektedir. Yatırımcılar için bir girişimcinin başarılı olacağını gösteren 3 önemli karakteristik özellik bulunmaktadır.

1.       Azim

Bir iş kurmak zordur. Eğer herkes başarılı bir şekilde iş kurabilseydi çevremiz milyoner/milyarder girişimcilerle dolu olurdu. Buğdayla samanı birbirinden ayıran fark nedir? Diğerleri evine doğru yol alırken hala orada durup savaşmaya devam etmek. Ertesi sabah uyanıp kaldığı yerden işe devam etmek, tekrar ve tekrar aylarca hatta yıllarca aynı azimle işi sürdürmek. Ta ki başarana kadar…

2.       Fedakârlık

Başarı bedel ödemeksizin bir gecede meydana gelen bir olay değildir. Pek çok kurucu/CEO başarılı olana kadar hiç para almadığını, cebindeki son kuruşuna kadar bu işe yatırdığını ya da bu süreçte hiçbir sosyal hayatının olmadığını ifade etmektedir. Tabi ki başarılı olmak için herkesin bu derece bir fedakârlık yapması gerekmiyor fakat köpekbalıkları ile dolu bir havuza girecekseniz burada bir bacağınızı kaybedip çıkabileceğiniz sonucuna razı olabilmelisiniz. Eğer bu seviyede bir riske tamam demeyecekseniz sahilde güneşlenmeye devam etmelisiniz. Çünkü başarılı olabilmek için bu yolda mutlak surette bir şeyleri feda etmeniz gerekecektir.

3.       Satış Kabiliyeti

Bu başlık yalnızca iki kelime ile özetlenebilir: Steve Jobs. Zamanın gelmiş geçmiş en iyi satıcısı. Steve Jobs herkese daha fazlasını satabilme yeteneğine sahipti. Bir şirketin CEOsu vizyonunu, ürününü ve şirketi satabilme yeteneğine sahip olmalıdır.

Tabi ki bir girişimcinin başarılı olmasını sağlayan tüm karakteristik özellikler burada sıralanmış değil.  Sunum yapabilme yeteneği, planlama yeteneği, müşterilerini tanıması gibi pek çok özellik burada sıralanabilir. Fakat azim, fedakârlık ve satış kabiliyeti başarılı bir girişimcinin en belirgin özelliklerindendir.

Kaynak:

3 Traits of Successful Founders

The post Yatırımcılara Göre Başarılı Girişimcilerin 3 Ortak Özelliği appeared first on Etohum.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

MakeSpace : Amazon’u Tersine Çevirseniz Nasıl Olurdu?

Amazon e-ticaret alanında fırsatlar arayan pek çok girişimcinin ve yatırımcının korkulu rüyasıdır. Her e-ticaret sunumu yatırımcıların kafasında “Amazon olsa bunu yapar mıydı?”, “Biz Amazon’la nasıl rekabet edebiliriz?” sorularını akıllara getirmektedir. Peki ya siz Amazon’un sürecini tamamen tersine çevirseydiniz?

Amazon’un fiziksel ve lokal perakende satış trendinin bazı dezavantajları bulunmaktadır. Bu dezavantajlardan ilki limitli bir raf alanı olduğu için stokunda limitli sayıda envanter tutabilmektedir. İkincisi yerel perakendecilerle çalışmak bölgeden bölgeye değişen dükkan kiraları ve servis elemanları ile daha büyük, robotlarla sıralanan, RFID’lerle yönetilen ve bir gecede sevk edilen merkezi depolara göre daha maliyetlidir.

Günümüz Amerika’sının 24 milyar dolarlık depolama marketi de benzer dezavantajlara sahiptir ki bu durum Sam Rosen’in MakeSpace’i kurmasının temel nedenidir. Yatırımcılar bugüne kadar depolama hizmeti vermek isteyen ya da deneyimleyen kişilerden hemen hemen hiç pozitif bir cümle duymamışlardır. Genellikle kurulan cümle “Malzemelerimiz için kutular satın aldık ve onları evimize 30 dakikalık mesafede anahtar ile kilitlenen 4 ayrı yerde muhafaza etmekteyiz” olmaktadır. 9 ay sonra hangi kutuda neyi tuttuğunuz konusunda bir fikriniz bile olmayacaktır.

İnternetin babası sayılan Bill Gross’un da dediği gibi “Eğer rakiplerinizden 10 kat daha iyi bir ürün tasarlayamıyorsanız asla gerçekten büyük ya da harika bir şey kuramayacaksınız.”

MakeSpace bu yüzden kurulmuştur. 10 kat daha iyi bir deneyim yaşatmak için… Amazon, Virgin America, Netflix, Tesla, DropBox, iPhone, Uber, Lyft ve diğer büyük markalar bugün varlar çünkü onlar daha önce kurulanlardan belirgin bir şekilde daha iyi bir müşteri deneyimi sunmaktadırlar.

Amazon fiziksel dağıtım kanalları ile sizlere ürün gönderirken MakeSpace var olan fiziksel eşyalarınızı evinizin dışında muhafaza etme olanağı sunar. Henüz New York’ta aktif olan evden teslimat seçeneği müşterilerinin evinden depolanmak istenen eşyaları teslim alma hizmeti sunmaktadır. Şirket daha 1 yılını doldurmadan büyük bir müşteri ağına sahip olmuştur. MakeSpaceAir ile de evden teslim alma hizmeti sunulmayan bölgelerde ücretsiz kargo ile eşya gönderme seçeneği sunulmaktadır. Sam Rosen, kız arkadaşı sürekli eşyalarını kaybettiği için bazı depolama çözümleri aradığını fakat sundukları hizmet kalitesi çok kötü olduğu için bu fikri gerçekleştirmek istediğini söylemiştir. Sonrasında birkaç ay yazılımı geliştirmek için çalışan Rosen, depoladığınız ürünleri görmenizi sağlayan uygulamayı, lojistik teknolojilerini, müşteri servisleri ve ödeme yöntemlerini geliştiren Adam Levasseur’u CTO ve ortak olarak işe almıştır. Sonraki 9 ayda tohum yatırımı alınmış, yazılım ve sürecin testleri yapılmıştır.

Şirket geçtiğimiz günlerde 8 milyon dolar yatırım almıştır. Fikrin yatırımcılara oldukça ilginç ve çekici gelen kısmı ise “DropBox’ın fiziksel eşyalarınızı saklayabileceğiniz versiyonu harika olmaz mıydı?” sorusudur.

 

Kaynak:

What Would Happen if you Built the Reverse of Amazon? It Might Look Something Like This

The post MakeSpace : Amazon’u Tersine Çevirseniz Nasıl Olurdu? appeared first on Etohum.

20 Mayıs 2014 Salı

Anıtkabir Google StreetView’da Yerini Aldı

Aslanlı Yol’dan başlayarak Anıtkabir’e uzanan tüm yerleşke 3 boyutlu olarak gezilebiliyor. Bununla birlikte Şeref Holü, Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Atatürk özel kitaplığı da dijital ziyarete açılmış.

StreetView üzerinde “Special Collect” koleksiyonunda yer alan Anıtkabir’i bu link üzerinden gezebilirsiniz.

The post Anıtkabir Google StreetView’da Yerini Aldı appeared first on Etohum.

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Inbound Marketing: Melek Satışçı

Yeni bir start-up’ın en önemli öğesi onu yaratan insanlardır. Çünkü konu hakkında bilgi sahibi, hedeflerini gerçekleştirmek için tutkulu olan kişiler şirketin kurucularıdır. Ve bu kurucular ne kadar tutkulu, kendi alanında ne kadar yetenekliyse şirketin başarı şansı o kadar artar. Burada bir diploma sahibi olmaktan ya da eğitim sertifikalarından bahsetmiyoruz. Herkesin yetenekli olduğu bir şey vardır ve bunu keşfedip kendini geliştirebilir.

Bir yatırımcı bir şirkete yatırım yaparken aslında kurucuların vizyonuna, yeteneklerine yatırım yapar. Bir şirket diğer bir şirketi satın alırken de o şirketteki insanları kendi bünyesine kadar. Sadece marka ya da ürün yeterli değildir.

Günümüzün en başarılı ve tanınmış CEO’larına bakın. Bill Gates, Steve Jobs, Mark Zuckerberg, Elon Musk. Hepsi aynı zamanda şirketin kurucuları. Ayrıca Microsoft, Apple, Facebook ve Tesla dediğimiz zaman akla gelen yüzler onlar oluyor. Şirketin vizyonunu, yönünü belirlemek konusunda en güvenilen isimler onlar. (-dı. Bazıları artık aramızda değil, bazıları aktif görevi bıraktı)

Bu kişileri ortak kılan bir nokta ise hepsinin temelde çok iyi pazarlamacılar olmaları. Üstelik bunu farklı bir şekilde yapıyorlar. Kullanıcılara direkt olarak ürünü pazarlamaktansa onun getirdiği çözümleri ve yarattığı “cool” etkiyi satıyorlar.

Günümüzde pazarlama için kullanılan standart düşük bütçeli yöntemler var. Mailing yapmak, telefonda satış, Facebook – Twitter reklamları vs.  Fakat pazarlama dili olarak genelde “fırsat”, “harika”, “mükemmel”, “en iyi” gibi terimler kullanılıyor. Bunların kullanıcılar üzerinde etkisi oldukça düşük. E-posta kutunuza böyle kelimelerin yer aldığı bir e-posta düşerse ne yaparsınız? -Muhtemelen hiç okumadan silersiniz.

Bu sebeple kullanıcıya ulaşmanın en etkili yolu, aslında satış yaptığınızı hissttirmemek. Ona bir fayda, bir çözüm sunmak, merak ettiği bir sorunun cevabını vermek kullanıcıyı markanıza çekmenin en etkili yolu. Bu sebeple bir markayı ya da ürünü tanıtırken satış amacından kullanıcıya “fayda” hissi verecek bir dil, bir jargon kullanmak gerekiyor. Buradan sonra da “Inbound Marketing” süreci başlıyor.

Inbound terimi “limana yanaşan” gibi tercüme edilebilir. Yani siz kullanıcıyı kendinize çektikten sonra gemi limana yanaşmış oluyor. Bundan sonra da kullancıyı eğitme, öğretme süreci başlıyor.

1- Faydalı bilgiler paylaşın: Bir web sitesi, blog, video serisi ya da newsletter yayınlayarak kullanıcılara faydalı bilgiler sunun. Böylece sizi fayda sağlamayı amaçlayan bir marka olarak tanıyacaklar ve sevecekler.

2- Satış hamlelerinden uzak durum: Kullanıcılar satışa yönelik cümlelerden pek hoşlanmaz. Onlar sadece cevapları öğrenmek ister. İstedikleri cevapları aldıklarında da satış kendiliğinden gerçekleşir.

3- Öğretin: Kullanıcılar size geliyorsa bunun sebebi sizin daha fazla bilgi sahibi olduğunuzu düşünmeleri. Yani onların gözünde konunun uzmanı sizsiniz. Öğretici olmak, sizi yüceltir.

4- Kılavuzluk edin: Kullanıcılar hata yapmaktan çekinir. Onlar kılavuzluk edin, kullanım aşamalarını açıklayın. Böylece istediklerini daha çabuk elde edecekler ve daha iyi birer kullanıcı olacaklar.

Eğer iyi bir ürün ya da hizmet sunuyorsanız, tüm bu aşamaların sonucunda mutlu bir kullanıcı kitlesine sahip olma olasılığınız yüksek.

Kaynak

The post Inbound Marketing: Melek Satışçı appeared first on Etohum.

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Performansınızı Arttıracak 10 Aktivite

1.       Geceleri iyi dinlenmek

Çalışmalar yalnızca bir gece uyumamanın bile inovatif düşünmeyi ve esnek kararlar verebilme yetisinin etkilediğini göstermektedir. İki gece uykusuz kalmak ise tepki verme yeteneğini ve odaklanmayı %300 azaltmaktadır. Yeterince uyumadığınızda daha yavaş çalışırsınız ve aslında kolay olan işler daha da zor görünmeye başlar. Gece uykunuzdan yalnızca 1,5 saat kısaltmak ertesi günkü hatırlama ve bilgi işleme kabiliyetinizi %32 oranında azaltmaktadır. Bu yüzden üretkenliğinizi arttırmak için kullanacağınız en iyi araç yastığınızdır…

2.       Şekerleme yapmak

Uykunun performans üzerinde ne kadar etkili olduğu aşikar. Gün arasında 20-30 dakikalık kısa dinlenme ve uyku araları vermek performansı %34 oranında arttırmaktadır. Bu şekerlemeler aynı zamanda zihnin zindeliğini 2 katına çıkarmaktadır. Berkeley’in yaptığı bir araştırma 20 dakikalık uykunun beynin öğrenme kapasitesini arttırdığını ortaya çıkarmıştır.

Yapılan araştırmalara göre en iyi kestirme zamanı günün ortasında saat 14.00 civarlarındadır. Yalnızca dikkat etmeniz gereken bu uykuyu fazla uzatmamanız çünkü gün ortasında fazla uyumak beklenenin aksine performansınızı düşürebilir.

3.       Muz yemek

Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bir çalışmaya göre vücudun yeterli ve doğru beslenmesi performansı %20 oranında arttırmaktadır. UCLA’nın yaptığı bir araştırmaya göre beyin en iyi kanda yaklaşık 25 gram glikoz dolaştığında çalışmaktadır. Bu rakam hemen hemen bir muzda bulunan glikoz oranı ile aynıdır. Glikoz, beynin odaklanmasından ve uyarılmasından sorumlu temel besindir ve kandaki glikoz oranı azaldığında dikkatinizin dağılması kolaylaşır.

4.       Ekran sayısını ikiye çıkarmak

Bilgisayarınızın bağlı olduğu ekran sayısını ikiye katlamak performansı %9 ila %50 oranında arttırmaktadır. Pek çok çalışma birden fazla ekranı aynı anda kullanmanın üretkenlik üzerinde pozitif bir etki yarattığını ortaya çıkarmıştır. Daha fazla ekran alanı uygulamalar arasında geçiş yaparken dikkatinizin dağılmasını önler ve veri transferini çok daha etkili bir hale getirir.

5.       Çalışma masasında bitki bulundurmak

Kulağa saçma gelebilir ama çalışma masanızda yer alan bir bitki performansınızı %38 oranında arttırabilir. Unıversity of Exeter tarafından yapılan bir araştırma çalışma masasının üstünde bulunan bir bitkinin yaratıcılığı %45 oranında, mutluluğu %47 oranında arttırdığını, konsantre olmayı, bir işe odaklanmayı ve performans artışını büyük ölçüde desteklediğini göstermektedir. Bonus olarak bu bitkiler ortamdaki bakteri oranını %50-%60 civarında azaltacağından kendinizi daha sağlıklı hissedeceksiniz.

6.       Pencere kenarında çalışmak

National Renewable Energy Laboratory’nin yaptığı bir çalışmaya göre doğal ışığın bulunduğu ortamda çalışmak üretkenliği, yaratıcılığı ve enerjiyi arttırmaktadır. Gün ışığında çalışan kişilerin bir işe odaklanma süresi suni olarak aydınlatılmış ortamda çalışan kişilere oranla %15 daha fazladır. Swiss Federal Institute of Technology’nin raporuna göre de suni olarak aydınlatılmış ortamlarda çalışan insanlar daha stresli ve daha fazla uyku sersemi hissetmektedirler.

7.       Limon kokusu

Diğer bir garip ama gerçek olan şeylerden birisi de doğal kokuların performans üzerine etkisidir. Takasago Corporation’un araştırmasına göre limon kokusu olan ortamda çalışan personeller %54 oranında daha az hata yapmaktadır. Yasemin kokusu hata oranını %33, lavanta kokusu ise %20 oranında azaltmaktadır.

8.       Isıyı kontrol altına almak

Ofisiniz buzdolabı gibi mi? Cornell’in yaptığı bir çalışma ortam sıcaklığının kişilerin performansı üzerinde büyük bir etkisi olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Ofis sıcaklığı 18 derece ya da altında ise bu ortamda çalışan insanlar normal oda sıcaklığına (25°C) oranla %44 daha fazla hata yapmaktadır. Rahatsızlıktan ziyade soğuk çalışma ortamı insanların iş akışında kesintilere sebep olmaktadır.

9.       Sosyal medyaya ara vermek

E-posta, sosyal ağlar, mesajlaşma ya da bu uygulamalar arasında gidip gelmek kişilerin toplam çalışma sürelerini %57 oranında kesintiye uğratmaktadır. Ortalama 10,5 dakikada bir işinizi bölen bir aktivite meydana gelmektedir. Online olarak geçirilen sürenin ortalama %22’si sosyal ağlarda harcanmaktadır. Doğru kullanıldığında sosyal medya işinizi pozitif etkileyebilir fakat odaklanma gerektiren işlerde iş tamamlanana kadar sosyal medyaya ara vermek sizi oldukça pozitif etkileyecektir.

10.   İki işi bir arada yapmaya çalışmamak

Süper kahramanlar sürekli aynı anda birden fazla yerde olmaya çalışır. Fakat uzmanlar bunun performansınız için gerçekten kötü bir fikir olduğunda hemfikirler. Beyin iki işi bir arada yapamazken çalışma hayatınızda bunu yapmaya çalışmak size büyük oranda zaman kaybettirecektir. Rubinstein’in çalışmasına göre birden fazla iş arasında gidip gelmek kişiye büyük oranlarda zaman kaybettirmekte ve işleri daha da karmaşık hale getirmektedir. Buradaki net performans kaybınız %40 oranındadır.

The post Performansınızı Arttıracak 10 Aktivite appeared first on Etohum.

16 Mayıs 2014 Cuma

Büyük Veri Neden Bu Kadar Önemli?

Uzaktan bakıldığında küçük görünen fakat herkesin hayatında büyük bir etki yaratan olaylarla karşılaşmaktayız. Büyük veri birimizin hayatını bir yöne diğerini başka bir yöne çevirecek kadar etkili büyük bir olaydır. Bugün yaşamımızın büyük bir parçası dijitalleşmiş olup attığımız her adım ardında bir veri izi bırakmaktadır.

Her şey iletişimle ve bağlanmakla ilgili derken gerçekten bunun ne anlama geldiğini hayal edebiliyor musunuz? Yalnızca Twitter, Facebook ve e-mailler ne kadar büyük bir veri oluşturabilir? Her dakikada bir 98 binden fazla tweet, 695 binden fazla durum güncellemesi ve yaklaşık 294 milyon e-posta üretilmektedir.Çektiğimiz video ve fotoğrafların sayısı oldukça büyük bir hızla artış göstermektedir. Her gün yollarda, ofislerde ve fuarlarda milyonlarca saatlik kapalı devre kamera sistemi verisi üretilmektedir. Youtube’a dakikada 100 saatlik video yüklenmekte ve Facebook’ta dakikada 200binden fazla fotoğraf paylaşılmaktadır.  Her dakika 571 yeni web sitesi oluşturulmakta, Apple’da 47bin uygulama indirme isteği gelmekte ve wordpress kullanıcıları 370 yeni blog yazısı paylaşmaktadır.İnternetle ilgili teknolojiler sürekli sınıf atlamakta ve belirgin bir hızda ve büyüklükte veri üretilmektedir. Akıllı cihazların internetle iletişimi için bu verinin gerçek zamanlı olarak yönlendirilmesi ve analiz edilmesi gerekmektedir.Akıllı cihazlar ve sensörler de bu veri üretimine büyük katkıda bulunmaktadır. Konum izleyicileri, sıcaklık takip cihazları, hız takip cihazları, radarlar, paketleme sensörleri, kalorimetreler ve daha pek çok cihaz sürekli ve büyük oranlarda veri üretmektedir.

 Günümüzün dijitalleşme sürecine bakarak bu verilerin %90’ının geçtiğimiz 2-3 yılda üretildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Daha akıllı analitik kararlar verebilmek için bu verileri avantaja çevirmemiz gerekmektedir. Pek çok firma bu yüzden daha akıllı ve hızlı karar verme yeteneklerini arttırmak için büyük veri konusuna eğilmektedir. Büyük veriye odaklanarak pek çok alanda büyük farklılıklar yaratmanız mümkündür. Örneğin;

Veri kalitenizi arttırarak pazarlama faaliyetlerinizin geri dönüşünü arttırabilirsinizMüşteri verilerinize bakarak stratejik kararlar alabilir, müşteri bağlılığınızı arttırabilirsinizKritik işletme kararlarını analitik bir biçimde öngörebilmek için iş kararlarınızı verilerle entegre edebilirsiniz.İş zekası ve büyük veriye yatırım yaparak müşteri kazanımınızı arttırabilirsiniz.Müşterilerinizin davranışlarına ve verilere bakarak pazarlama stratejileri geliştirebilirsiniz.

 Ronald Harry Coase’in de dediği gibi “Veriye yeterince işkence ederseniz, size bildiği her şeyi itiraf edecektir.”

 

Kaynak:

What’s the big deal of Big Data?

The post Büyük Veri Neden Bu Kadar Önemli? appeared first on Etohum.

15 Mayıs 2014 Perşembe

Zuckerberg ve 30 Yaşındaki Sıradan Bir Adam Arasındaki Farklar

Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, dün itibariyle 30 yaşına bastı. Elbette daha genç sayılır ve önünde uzun yıllar var. Ama o şimdiden birçok anlamda yaşıtlarının ötesine geçmiş durumda. Tek sıkıntısı maaşının 1 dolar olması.

Mashable, 30 yaşına giren Mark Zuckerberg’i Amerika’daki yaşıtlarıyla kıyaslamış. Elbette bu eğlence amaçlı hazırlanmış bir infografik ama bazı maddelerin gerçek olduğunu da unutmamak gerek. İnfografiğe göre 30 yaşındaki kişiler genellikle ekonomik anlamda özgürlüklerini yeni kazanmış, ailesiyle birlikte oturduğu evden yeni ayrılmış, yıllık kazancı bir otomobil almaya anca yeter hale gelmiş kişiler oluyor. Zuckerberg ise 10 yıldır Facebook CEO’su, basit bir hayatı, gözlerden uzak bir evliliği ve yaklaşık 25 milyar dolarlık serveti var.

Buradan 30 yaşını aşmış herkes için bir kez daha söyleyelim; Girişimci olmanın ne zamanı, ne de koşulu vardır. Eğer hayaliniz var ise geç kalmış değilsiniz :)

The post Zuckerberg ve 30 Yaşındaki Sıradan Bir Adam Arasındaki Farklar appeared first on Etohum.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

BAUROBOTICS Robot Günleri

Bahçeşehir Üniversitesi’nin Stanford Üniversitesi ile ortak çalışmalarının bir başlangıcı olan BAU-STANFORD Robotics Lab’ının açılışı üzerine büyük bir robot yarışması düzenliyor. 22-23 Haziran 2014 tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsün’de gerçekleşecek ve büyük hediyelerin olduğu bu yarışma 3 kategoriden oluşuyor;

Proje ve Fikir KategorisiMini Sumo TurnuvasıMulticopter Turnuvası

BAUROBOTICS Robot Günleri’ne katılım için herhangi bir koşul aranmamaktadır. Kategorilerden herhangi birine uygun projesi olan herkes yarışmacı olabilir. Son başvuru tarihine kadar tüm katılımcıların online başvuru formunu doldurmaları gerekmektedir.

Ayrıntılı bilgi ve katılım için.

 

 

 

 

 

 

 

 

The post BAUROBOTICS Robot Günleri appeared first on Etohum.

13 Mayıs 2014 Salı

Instagram’da Markanızı Nasıl Duyurabilirsiniz?

Instagram en popüler sosyal medya platformlarından birisidir. Instagram hem görsel içeriklerin (video ve fotoğraf) hem de mobil araçların gücünü kendi avantajına kullanmaktadır. Bu yüzden Instagram markanızı, ürününüzü ve şirketinizi duyurmak için en mükemmel sosyal medya platformlarından birisidir.

 

Şirketiniz için en kısa sürede bir Instagram’da bir pazarlama stratejisi geliştirmelisiniz. Neden mi?

Instagram 2013 yılında 33 milyon tekil kullanıcısı ile Amerika’daki en büyük 7. mobil uygulamaydı ve kullanıcı sayısı bir önceki yıla göre %66 oranında artış gösterdi.2014 yılında aylık yaklaşık 40 milyon Amerikalı Instagram uygulamasını kullanmıştır. Bu rakam akıllı cihazlar üzerinden Facebook’a erişen 123.7 milyon Amerikalının yaklaşık 3’te 1’i kadardır. Instagram kullanıcıları internet kullanıcılarının %16.1’ini temsil etmektedir.Instagram Facebook’un yaklaşık 8’de 1’i kadardır fakat kullanıcı bağlılık oranı 15 kat daha fazladır.Amerika’daki akıllı telefon kullanıcılarının %25’i ayda en az 1 kez Instagram’a girmektedir.Instagram kullanıcılarının yaş aralığı yaklaşık 18-44 arasındadır.Prestijli markaların %93’ünün bir Instagram hesabı bulunmaktadır ve bu rakam Temmuz 2013’ten bu yana %63 oranında artış göstermiştir.Marka hesapları haftada ortalama 5,5 kez paylaşım yapmaktadır.Markalara bağlı kullanıcıların %99’u bu paylaşımları beğenmektedir.Prestijli markaların %72’si Instagram’da video paylaşımı yapmakta olup bu rakam Temmuz 2013’ten bu yana 3 kat artış göstermiştir.Instagram fotoğraf paylaşımları kullanıcı bağlılığı konusunda ortalamada Instagram video paylaşımlarından 1,5 kat daha etkilidir.Kullanıcı güdümlü Instagram fotoğrafları satışa dönüş oranını %7’ye kadar arttırabilmektedir. Fakat satışa dönüşüm için kullanıcı bağlılığı gerekli değildir.

Peki, Instagram’da nasıl başarılı pazarlama faaliyetleri gerçekleştirebilirsiniz?

1.       Olası müşterilerinize araştırdıkları ürünlerle ilgili temel içerik bilgileri sunun.

2.       Markanızı kişiselleştirin. Kullanıcılarınıza markanızın bir parçası olduklarını hissettirin.

3.       Rakiplerinizin Instagram faaliyetlerini takip edin.

4.       Instagram içeriklerinizi sürekli yenileyin.

5.       Çalışanlarınızın markanızla ilgili Instagram içerikleri oluşturmasına ve paylaşmasına teşvik edin.

6.       Hashtaglerin gücünden faydalanın.

7.       Henüz yaygınlaşmamış Instagram video paylaşım özelliğini avantajınıza kullanın.

8.       Instagram içeriklerinizi aktif olarak diğer sosyal medya platformlarında paylaşın.

9.       Eğer fiziksel bir dükkanınız varsa bir Instagram fotoğraf alanı oluşturarak müşterilerinizin bu alandaki fotoğraflarını Instagram’da paylaşmalarına teşvik edin.

10.   Instagram’a markanızla ilgili fotoğraf yükleyen haftanın müşterisini seçerek ödüllendirin.

 

Kaynak:

Instagram: The Hottest Form of Social Media

 

The post Instagram’da Markanızı Nasıl Duyurabilirsiniz? appeared first on Etohum.

12 Mayıs 2014 Pazartesi

E – Ticaret Kanun Tasarısı Neler Getiriyor?

Bu makale Vergi ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Nevzat Erdağ tarafından kaleme alınmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1/488 esas numarası ile işlem gören elektronik ticaretin düzenlenmesi hakkındaki kanun bu dönem adalet komisyonunda görüşülmektedir. Bu komisyondan sonra tasarı genel kurula gelecektir. Tasarı ile elektronik ticarete ve bilgi toplumu hizmetlerine ilişkin esas ve usuller ile istenmeyen elektronik postalara ilişkin hükümler düzenlenmekte ve Avrupa Birliğinin konuyla ilgili mevzuatı ile Türk mevzuatı arasında uyum sağlanması amaçlanmaktadır.

Kanun Tasarısında Neler Var?

Bilgi verme yükümlülüğü

Hizmet sağlayıcı, elektronik iletişim araçlarıyla bir sözleşmenin yapılmasından önce;

Ticari ve mesleki faaliyetlerine ilişkin bir sicil numarası, böyle bir sicil numarası  yoksa kendisinin tanınmasını sağlayacak diğer bilgileri,Sözleşmenin kurulabilmesi için izlenecek teknik adımlara ilişkin bilgileri,Sözleşme metninin sözleşmenin kurulmasından sonra, hizmet sağlayıcı tarafından saklanıp saklanmayacağı ile bu sözleşmeye alıcının erişiminin mümkün olup olmayacağı ve bu erişimin ne kadar süreyle sağlanacağına ilişkin bilgileri,Veri girişindeki hataların açık ve anlaşılır bir şekilde belirlenmesine ve düzeltilmesine ilişkin teknik araçlara ilişkin bilgileri,Uygulanan gizlilik kuralları ve varsa alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına ilişkin bilgileri,Hizmet sağlayıcı, varsa mensubu olduğu meslek odası ile meslekle ilgili davranış kurallarını ve bunlara elektronik olarak ne şekilde ulaşılabileceğini belirtir.Tarafların tüketici olmadığı hallerde birinci ve ikinci fıkralardaki düzenlemelerin aksi kararlaştırılabilir.Hizmet sağlayıcı, sözleşme hükümlerinin ve genel işlem şartlarının, alıcı tarafından saklanmasına imkan sağlar.Birinci ve ikinci fıkralar, münhasıran elektronik posta yoluyla veya benzeri bireysel iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmelere uygulanmaz.

Sipariş

 Alıcının, siparişini elektronik iletişim araçlarıyla vermiş olması halinde aşağıdaki esaslar geçerlidir:

a) Hizmet sağlayıcı, siparişin onaylanması aşamasında ve ödeme bilgilerinin girilmesinden önce, ödeyeceği toplam bedel de dahil olmak üzere, sözleşmenin şartlarının alıcı tarafından açıkça görülmesini sağlar.

b) Hizmet sağlayıcı, alıcının siparişini aldığını gecikmeksizin elektronik iletişim araçlarıyla teyit eder.

c) Sipariş ve siparişin alındığının teyidi, tarafların söz konusu beyanlara erişiminin mümkün olduğu anda gerçekleşmiş sayılır.

Hizmet sağlayıcı, sipariş verilmeden önce alıcıya, veri giriş hatalarını belirleyebilmesi ve düzeltebilmesi için uygun, etkili ve erişilebilir teknik araçları sunar.Tarafların tüketici olmadığı hallerde birinci ve ikinci fıkralardaki düzenlemelerin aksi kararlaştırılabilir.

Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri ile ikinci fıkra, münhasıran elektronik posta yoluyla veya benzeri bireysel iletişim araçlarıyla yapılan sözleşmelere uygulanmaz.

Ticari İletişime İlişkin Esaslar

Ticari iletişimde:

a) Ticari iletişimin ve bu iletişimin adına yapıldığı gerçek ya da tüzel kişinin açıkça belirlenebilir olmasını sağlayan bilgiler sunulmalıdır.

b) İndirim ve hediye gibi promosyonlar ile promosyon amaçlı yarışma veya oyunların bu niteliği açıkça belirlenebilmeli, bunlara katılımın ve faydalanmanın şartlarına kolayca ulaşılabilmeli ve bu şartlar açık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlaşılır olmalıdır.

Ticari Elektronik İleti Gönderme Şartı:

Ticari elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilir. Bu onay, yazılı olarak veya her türlü elektronik iletişim araçlarıyla alınabilir.Esnaf ve tacirlere önceden onay alınmaksızın ticari elektronik iletiler gönderilebilir.

Ticari Elektronik İletinin İçeriği

Ticari elektronik iletinin içeriği alıcıdan alınan onaya uygun olmalıdır.İletide, göndericinin tanınmasını sağlayan bilgiler ile haberleşmenin türüne bağlı olarak telefon numarası, faks numarası, kısa mesaj numarası ve elektronik posta adresi gibi erişilebilir durumdaki iletişim bilgileri yer alır.İletide, haberleşmenin türüne bağlı olarak, iletinin konusu, amacı ve başkası adına yapılması halinde kimin adına yapıldığına ilişkin bilgilere de yer verilir.

Alıcının Ticari Elektronik İletiyi Reddetme Hakkı

Alıcılar diledikleri zaman, hiçbir gerekçe belirtmeksizin ticari elektronik iletileri almayı reddedebilir.Gönderici, ret bildiriminin, elektronik iletişim araçlarıyla kolay ve ücretsiz olarak iletilmesini sağlamakla ve gönderdiği iletide buna ilişkin gerekli bilgileri sunmakla yükümlüdür.Talebin ulaşmasını müteakip gönderici, 3 iş günü içinde alıcıya elektronik ileti göndermeyi durdurur.

Kişisel Verilerin Korunması

Hizmet sağlayıcı;

Yapmış olduğu işlemler nedeniyle elde ettiği kişisel verilerin saklanmasından ve güvenliğinden sorumludur.Kişisel verileri ilgili kişinin onayı olmaksızın 3. kişilere iletemez ve başka amaçlarla kullanamaz.

Cezai Hükümler

Bu Kanunun işleyişi ile ilgili hizmet sağlayıcılara 1.000 Türk lirasından – 15.000 Türk lirasına kadar idari para cezası verme yetkisi Sanayi ve Ticaret Bakanlığına verilmektedir.

 

The post E – Ticaret Kanun Tasarısı Neler Getiriyor? appeared first on Etohum.

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Mobil Uygulama Değerlendirmelerini Arttırmanın 5 Yolu

Diğer sektörlerde olduğu gibi mobil ortamlarda da insanların satın alma kararını etkileyen en önemli faktör diğer insanların o uygulama ile ilgili değerlendirmeleridir. Mobil uygulamanızla ilgili paylaşılan görüşler ve değerlendirmelerin sayısı arama sonuçlarında uygulamanızı üst sıralara taşır. Aşağıda mobil uygulama değerlendirmelerini arttırmanın 5 yolu yer almaktadır:

1.       Uygulama değerlendirme eklentisi kullanın

Bir kullanıcıdan değerlendirme ya da yorum almanın en hızlı ve kolay yolu ondan bunu uygulama içerisinde istemektir. iOS ve Android’de uygulamanıza kolayca ekleyebileceğiniz pek çok değerlendirme eklentisi bulunmaktadır. Örneğin iOS uygulamanıza 2 dakikada ekleyebileceğiniz popüler Appirater eklentisi ile kolayca kullanıcılarınızın görüşlerini toplamaya başlayabilirsiniz.

2.       Kullanıcıları uygulamanızı değerlendirmeye teşvik etmek

İnsanlar karşılarında birden beliren ekranlardan hoşlanmaz. Ne kadar basit olursa olsun karşılarına aniden beliren bir değerlendirme ekranını kullanmayı tercih etmeyeceklerdir. Bu yüzden insanları değerlendirme yapmaya teşvik etmeniz gereklidir. Hemen herkes ücretsiz bir şeyler kazanmayı sever. İnsanlara uygulamanızla ilgili ödüller ya da puanlar vererek uygulamanızı değerlendirmelerine teşvik edebilirsiniz.

3.       Kullanıcılarınıza destek mekanizmanızı güçlendirin

Bir uygulama için pozitif değerlendirme almanın en iyi yolu kaliteli müşteri hizmeti deneyiminden geçer. Helpshift uygulamasını kendi uygulamanıza entegre ederek açılan iki taraflı mesajlaşma ekranı aracılığıyla kullanıcılarınızla doğrudan iletişime geçebilirsiniz. Yardıma ihtiyacı olan kullanıcılarınızla doğrudan iletişime geçtikten sonra geribildirimde bulunmalarını isteyebilir, böylece uygulamanızla ilgili pozitif değerlendirmelerin artmasına sağlayabilirsiniz.

4.       Zamanlama önemlidir

Pek çok uygulama kullanıcılar daha uygulamayı görüntülerken değerlendirme isteme hatasına düşmektedir. İnsanların uygulamadaki akışlarını bölmek ne yazık ki onlara kötü bir müşteri deneyimi yaşatır. Bir kullanıcıdan değerlendirme istemek için onun işini tamamlamasını bekleyin. Ayrıca bir kullanıcınıza ilk kez değerlendirme talebi gönderecekseniz öncesinde birkaç hafta uygulamayı kullanmasını beklemelisiniz. Kullanıcılar uygulama hakkında kendilerini iyi hissettiklerinde daha rahat pozitif değerlendirme bırakacaklardır.

5.       Yarışma düzenlemek

Uygulama değerlendirmelerini arttırmanın bir diğer yolu çeşitli forumlarda yarışmalar düzenlemektir. Touch Arcade’nin forumunda uygulama geliştiricilerin yarışma düzenleyebileceği ve diğer üyeleri eşantiyonlarla kendi uygulamalarını değerlendirmeye teşvik edebilecekleri bir bölüm bulunmaktadır. Düzenlediğiniz yarışmalarda iTunes hediye çeki gibi ödüller verebilirsiniz.

 

Kaynak:

5 Clever Ways to Increase Mobile App Reviews

The post Mobil Uygulama Değerlendirmelerini Arttırmanın 5 Yolu appeared first on Etohum.

9 Mayıs 2014 Cuma

İş Fikrinizi Harika Yapan 2 Özellik

Her yıl birçok girişim kurulmaktadır fakat bunlardan çok azı başarıyla işini sürdürebilmektedir. Temelde bir girişim fikrinin başarılı olup olmadığını gösteren 2 özellik bulunmaktadır:

1.       Basit mi?

2.       Gerçek bir problemi çözüyor mu?

Aşağıda bu özellikleri barındıran yeni girişimleri görebilirsiniz. Bu uygulamalar oldukça basit bir yolla gerçek problemleri çözmektedir.

Eatabit            

Sipariş vermek için bir restoranı aramayı sevmiyor musunuz? Her seferinde aynı siparişi vermenize ve tekrar tekrar kontrol etmenize rağmen siparişiniz yanlış mı geliyor?

Eatabit bu problemi çözmeye odaklanmıştır. Hem de kızınızın ayda 7000 kez kullandığı telefonunuzun mesaj yazma özelliği ile… Yemek sipariş etmek için telefonla aramak yerine neden mesaj yazmayasınız ki?

Eatabit en sevdiğiniz restorana mesaj aracılığı ile sipariş vermenizi ve bu siparişin mutfakta otomatik olarak kağıda basılmasını sağlamaktadır. Eğer bir karışıklık olursa yalnızca telefonunuzdaki mesajı restorana göstermeniz yeterli.

Zubie

Geçmişte muhtemelen en olmadık bir zamanda arabanızın aküsünün bittiğini fark ettiğiniz olmuştur. Aslına bakılırsa araba arızalarının %50’si aküden kaynaklanmaktadır.

Zubie bu problemi çözmektedir. Aracınızın bütünleşik kontrol portuna Zubie’yi takarak konum izleme, sürüş şablonları ve en önemlisi aracınızın sağlığı gibi yararlı bilgileri edinmeniz mümkün.

Zubie aracınıza takılı olduğu sürece veri toplamaktadır. Aracınızın çalınması ya da akünüzün bitmesine dair alarm özellikleri barındırmaktadır. Aynı zamanda aracınızı iş için kullanıyorsanız, kişisel zamanlarda ve iş için kullandığınız zamanlarda aldığınız yolu size ayrı ayrı raporlar.

Podanize

Ebeveyn olarak yaşanılan en büyük problemlerden birisi çocuklarınızın takvimini takip etmeye çalışmaktır. Dans dersleri, özel dersler, yüzme kursu vs. derken programınız içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Eşinizle sürekli mesajlaşarak ya da takviminizi paylaşarak bu problemi çözmeye çalışıyor olabilirsiniz.

İşte tam bu noktada Podanize devreye girmektedir. Online bir platform olan Podanize bilgisayarınıza, tabletinize ve telefonunuza erişerek sizin ve ailenizin takvimini günlük bazda organize etmektedir.

 

Kaynak:

2 Things That Make a Business Idea Brilliant

 

The post İş Fikrinizi Harika Yapan 2 Özellik appeared first on Etohum.

8 Mayıs 2014 Perşembe

Girişimcilik ve Küçük İşletme Farkı

Çoğu zaman girişimcilik ve küçük işletme kavramları birbiri ile karıştırılabilmektedir. Bir girişim şirketi kuran kişinin vizyonu ile küçük bir işletme açan kişinin vizyonunda belirgin farklılıklar bulunmaktadır.

Girişim büyüme ile ilgilidir. Bir girişimci dünya çapında ve yıllık milyar dolarlar kazanacak bir şirket kurmak hayali ile işe girer. Amaç; Google, Facebook, Square, Airbnb ve diğerleri gibi dünyayı hâkimiyeti altına almaktır. Girişim şirketleri genellikle yeni teknolojiler ve kanıtlanmamış iş modelleri kullanır. Küçük işletmenin ise bir girişimin tam tersine dünyayı domine etme heyecanı yoktur. Küçük işletme genellikle belirli bir coğrafi alanda ya da kısıtlı bir pazarda fiziksel varlığı ile tekel olmaya çalışır. Örnek olarak sokağınızın köşesindeki pizzacıyı ya da şehrinizde birkaç dükkânı olan kuru temizlemeciyi ele alabilirsiniz.

Yukarıdaki tanımlamalardan da anlaşılacağı üzere girişimler internetle ilişkiliyken küçük işletmeler fiziksel mağazaları ile akıllara gelmektedir. Sanal olan bir şeyi 1 kişiden 1 milyar kullanıcıya çıkarmak kolaydır. Girişimler, sanal operasyonlar aracılığıyla bir yaşam tarzı işletmesi kurmaya çalışır ve Starbucks ya da McDonalds gibi fiziksel operasyonlarla dünyaya açılma ve hâkimiyet kurma arzuları yoktur.

Küçük işletmelerle girişim şirketleri arasındaki bir diğer fark ise karlılığa bakış açılarıdır. Küçük işletmeler genellikle işe girer girmez kar elde etmek zorundadır. Girişimler ise sıklıkla en dibe kadar inerler ve en iyi senaryoda tamamen batmadan yükselişe geçerler. Ya da tamamen iflas ederler. İdeal birisi ister küçük işletme ister girişim şirketi olsun henüz gelir getirmeyen erken dönemde sermayesini vergileri düştükten sonra oldukça düşük ya da sıfır kişisel gelirle harcamaya çalışır.

Peki işe başladıktan sonra hızla büyüyüp aya ulaşmak için risk sermayelerinden yatırım almalı mısınız yoksa organik büyümenize bağlı mı kalmalısınız? Risk sermayesi almak bir şirket için jet yakıtı gibidir ve ulaşılması gereken yere sizi on kat hızlı götürebilir. Aynı zamanda girişiminizi bir anda yok edebilir. Burada en doğru karar sizin heyecanınızla ve kişisel donanımınızla verilecektir. Şirketinizin başarısızlığını tolere edebilir misiniz? Eğer sıfıra inemeyecekseniz sonsuzluğa gitmeyi denememelisiniz.

Kaynak:

Market Research, Wireframing, Design

The post Girişimcilik ve Küçük İşletme Farkı appeared first on Etohum.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Ruhunuzu Kaybetmeden Şirket Kurmanın 30 Kuralı

Görünen o ki iş-yaşam dengesi diye bir şey yok. Yalnızca yaşam var. Bazı insanlar işlerini yalnızca faturalarını ödeme yolu olarak görüp hafta sonları için yaşamaktadır. Diğerleri de kuralları yıkmak ve tüm günlerini tutkuları için yaşamak ister. Üçüncü bir grup var ki bu gruptaki insanlar kendilerini girişimci olarak nitelendirmektedir. Peki bu grup doğru yaşam dengesine sahip midir?

Pek çok girişimciden tüm gün makarna yiyip ofislerinde uyudukları hikâyesini duymaktayız. Evet, bu girişimciler tutkulu ve başarmak için şirketleri dışında hiçbir şeyin yer almadığı bir hayat yaşamaktalar. Sanırım buna da tam anlamıyla yaşamak diyemeyiz.

Bir iş kurmak gerçekten zorlu bir süreç. Başarmak için kendinizi buna adamanız, sıkı çalışmanız ve hayatınızdan bir şeyleri feda etmenizi gerektirebilir. Fakat bazı şeyler var ki onları gerçekten feda etmeye değer mi? Dünyayı değiştirme misyonunuz bu süreçte kendinizden bir parçayı da kaybetmeniz anlamına mı gelmeli?

Girişiminiz hakkında tutkulu olmanız ve kendinizi ona adamanız gerektiği doğru fakat bu durum hayattan %100 vazgeçeceğiniz anlamına gelmiyor. Unutmayın ki her gün insanlarla çalışıyor ve insanlarla meşgul oluyorsunuz. Bu yüzden işte başarı kadar hayatta başarı da önemlidir. Peki bu dengeyi nasıl kurabilirsiniz? Aşağıda mutlu bir girişimci olmak için iş ve yaşamınızı nasıl dengeleyebileceğinize dair 30 prensip yer almaktadır:

1.       Bir vizyona sahip olun ve neyi başarmak istediğinizi netleştirin

2.       Sıkıca tutunmadığınız güçlü fikirleriniz olsun

3.       Unutmayın hayat bir giysi provası değildir

4.       Amacınızı bilin

5.       Elinizden geldiği kadar değişin. Yapamayacaklarınızı kabul edin.

6.       Tutkunuzun öne çıkmasına izin verin

7.       Değerlerinizi yaşayın

8.       Kendinize dürüst olun

9.       Bütünlük içinde hareket edin

10.   İyi bir hikâye anlatıcısı olun

11.   Odaklanın

12.   Disiplinli olun

13.   Hayır demeyi öğrenin

14.   Sadece etkili değil aynı zamanda etkin olun

15.   Analiz felcinden sakının

16.   Eğer içinizde bir şüphe varsa yapmayın

17.   Hatalarınızı kabul edin, başarılarınızı kutlayın

18.   Pişmanlıklardan kaçının

19.   Egonuzla hareket etmeyin

20.   Her zaman öğrenmeye aç olun

21.   Konuşmadan önce dinleyin

22.   Büyük kararlar vermeden önce uykunuzu alın

23.   Başkalarının tavsiyelerini kabul edin ama içgüdünüze güvenmeyi öğrenin

24.   Yolculuktan keyif alın, hedefe varmak konusunda takıntılı olmayın

25.   Farkındalığınız üzerine çalışın ve şimdiki anda yaşayın

26.   Arkadaşlarınıza ve ailenize vakit ayırın

27.   Oyun oynamak için zaman yaratın

28.   Sağlığınıza özen gösterin

29.   Başardıklarınız başkalarının sahip olduklarından çok daha önemlidir

30.   Aldığınızdan fazlasını verin ama harcadığınızdan fazlasını kazanın

 

Kaynak:

There is no such thing as work-life balance

The post Ruhunuzu Kaybetmeden Şirket Kurmanın 30 Kuralı appeared first on Etohum.

6 Mayıs 2014 Salı

Ürün Stratejisi Demek Bolca “Hayır” Demektir

Eğer bir ürün geliştiriyorsanız “hayır” demek konusunda uzman olmalısınız. “Belki” ya da “sonra” değil, cevabınız net bir “hayır” olmalıdır. Bu, iyi tanımlanmış parametreleri olan bir ürün ortaya koyabilmek gerekli bir koşuldur.

Geliştirdiğiniz ürünün büyük ya da küçük farklı eklenti ve özelliklerle on binlerce farklı kombinasyonu olabilir. Bu seçenekleri çoğu elenecek ve ürün piyasaya yalnızca birkaç özellikle sunulacaktır.

Evet demek için pek çok sebebiniz olacak

Ürününüz ilgi görmeye başladığında kendinizi yeni ürün özellikleri için iyi fikirleri düşünürken bulacaksınız. Bu fikirler müşterilerinizden, çalışma arkadaşlarınızdan ve sizden gelecek.  İyi fikirler üzerine düşünürken “evet” demek için pek çok sebebiniz olacak.

Ürünler karmaşık sistemlerdir. Müşteri bağlılığını arttırdığını düşündüğünüz bir özellik sayıca bazı yerlerde artış bazı yerlerde düşüş gösterebilir. Veriler gözle görülür bir şekilde iyi olduğunda ve müşteri bağlılığında artış göründüğünde bile aklınızın gerisinde sizi meşgul eden bir düşünce olacaktır: ”Bu yenilik ürünle birebir uyumlu mu?” Sonuçta ürününüze “Tetris” oyununu eklerseniz müşteri bağlılığını etkili bir biçimde arttırabilirsiniz fakat bu metrik ürününüzün eskisinden daha iyi olduğu anlamına mı gelecek?

Yalnızca birkaç dakika

Ana problemlerden birisi de işin kapsamıdır. Kapsam asla yeni bir eklenti geliştirmek için sebep olmamalıdır. Kapsam işin gidişatı ile ilgili stratejik bir karar olabilir fakat bu karar ürünle ilgili değildir.

Kötü fikirlerin çoğu hızlıca geliştirilmeye elverişlidir. “Yalnızca birkaç dakikamı alır” fikrine aldanmayın. Küçük değişiklik diye bir şey yoktur. En küçük eklenti bile görünmez bir karmaşıklığa sahip olabilir.

Bir müşterimi kaybetmek üzereyim

Bir özellik gelmediği için gideceğini söyleyen müşteri değişiklik sebebi değildir. Hiçbir müşteri iyi bir ürün kadar önemli olamaz. Yalnızca tek bir müşteriyi memnun etmek için getirdiğiniz değişiklikler size pek çok diğer müşterinizi kaybettirebilir.

Sadece isteğe bağlı özellikler sunabiliriz

İsteğe bağlı özellikler tercihlerin ölmesi demektir. Seçenekleri bir ara yüzde sunmak ana ekranlardaki karmaşıklığı ortadan kaldırır fakat hala ortada çözülmesi gereken problemler bulunmaktadır.Seçeneklerin kombinasyonları geliştirmeniz gereken görsel tasarımların sayısını arttırır. Her özelliğin gizli maliyeti ürün tanımınızı zayıflatacaktır.

Planlanmış başka bir iş görünmüyor

Şirketinizdeki birisi bir ya da birkaç mühendisin önümüzdeki dönemde planlanmış bir işi olmadığını fark eder ve şirketin verimliliğini arttırmak, bu mühendisleri meşgul tutmak için yeni ürün özellikleri geliştirmeleri gerektiğini düşünür. Ne yazık ki boş zamanları değerlendirmek için özellik geliştirmek kötü bir yaklaşımdır.

Bu dönemlerde ürününüze teknik yükler getirmek yerine bu yüklerin bir kısmını azaltmayı düşünmelisiniz. Boş zamanlar hataları düzeltmek, test senaryolarını düzenlemek ve kodu yeniden yapılandırmak için en uygun zamanlardır.

Rakiplerimizde var bizde yok

Bir özelliğin rakibinizde olması iyi bir fikir olduğu anlamına gelmez. Bu yalnızca onların test ettiği herhangi bir şey olabilir. Berbat bir fikir de olabilir. Belki de rakibinizin yakın dönemde kaldırmayı planladığı bir özelliktir.

Rakiplerinizin sizden daha akıllı davrandığı ve daha doğru bir politika izlediğini varsaymanız doğru değildir. Rakiplerinizin ürün özelliklerine takıntılı olmak dünün teknolojisini bugüne taşımakla aynı şeydir.

Eğer biz geliştirmezsek başkası geliştirecek

Başkalarının geliştirecek olması bu özelliklerin sizin ürününüzde olması gerektiği anlamına gelmez.Eğer başkası geliştirirse müşterileriniz artık sizin ürününüze ihtiyaç duymayacak mı? Tamamen başka bir yere mi geçecekler? Basitçe başkası yapacak demek kulağa yeterli gelebilir ama aslında bir anlamı yoktur. Bu düşünce yalnızca ürününüzün bir yerde durması gerektiğini kabul etmediğiniz için sürekli kapsamı genişletmeye kendinizi ikna etmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Yalnızca yarışın dışında kalmaktan korkuyorsunuz.

Hayır demek neden önemlidir?

Olay şu ki yol boyunca saçma fikirlerden kimse sizi korumayacak. Kötü fikirleri tespit edip elemek en azından size bir kalkan olacaktır. Gerçek ürün kararlarını vermek kolay değildir. Bu kararları doğru verebilmek için gelen bir teklife bakıp “Gerçekten harika bir fikir. Müşterilerimizin neden bunu seveceğini anlayabiliyorum. Teşekkürler. Fakat bunu geliştirmeyeceğiz.” diyebilmek gerekir.

 

Kaynak:

Product Strategy Means Sayıng No

 

The post Ürün Stratejisi Demek Bolca “Hayır” Demektir appeared first on Etohum.

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Türkiye’de Google Glass Fiyatları

Google Glass, son olarak bir günlüğüne sınırlı sayıda satışa sunulmuştu. Google’ın bu satışı sadece Amerika ile sınırlı yapması diğer ülkelerde yaşayanların gözlüğe ulaşmasını zorlaştırdı. Elbette bu durumu fırsata dönüştürenler de yok değil.

Eğer şimdiye kadar bir Google Glass sahibi olamadıysanız, biraz (!) yüksek bir fiyat ödeyerek bu şansa sahip olabilirsiniz. Google’ın Amerika’da gerçekleştirdiği satışta Glass almayı başaranlar, şimdi bunu Türkiye’de satıyor. Sahibinden.com üzerinde Google Glass ilanlarına rastlamak mümkün. Hatta Sahibinden.com da bu konuyla ilgili bir basın bildirisi yayınlamış.

Google Glass’ların Türkiye fiyatı 4,400 TL ve 4,900 TL arasında değişiyor. Amerika’da tek günlük satışta 1,500 + vergi fiyatıyla satılan Glass, Türkiye’de biraz daha pahalıya geliyor. Elbette bu rakamları ödemek şimdilik pek mantıklı değil. Eğer bir Glass geliştiricisi ya da zengin bir teknoloji meraklısı değilseniz…

Google Glass henüz seri üretime girmediği için fiyatları bu denli yüksek. 2014′ün sonlarında seri üretimin başlayabileceği konuşuluyor.

The post Türkiye’de Google Glass Fiyatları appeared first on Etohum.

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Adana Melek Yatırımcılık ve Girişimcilik Zirvesi 9-10 Mayıs’ta

Etohum olarak en sık duyduğumuz şikayetlerden biri İstanbul dışında yeterince etkinlik yapmadığımız yönünde. Bu konuya yönelik vaktimiz ve enerjimiz el verdiğince çalışma yürütmeye çalışıyoruz, artırarak da devam edeceğiz. Bu sırada diğer illerden gelen etkinlik haberlerini de sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Duyurumuz Adana’dan. 9 Mayıs’ta Çukurova Üniversitesi’nde Çukurova Bilişim Teknolojileri Eğitim ve Araştırma Derneği ve Anadolu Girişimci İş Adamları Derneği ile birlikte öğrencileri; 10 Mayıs tarihinde ise Adana Sheraton Oteli’nde 700′e yakın iş adamını bir araya getirecek Adana Melek Yatırımcılık ve Girişimcilik Zirvesi’ne iş ve akademi dünyasından çok önemli isimler katılacak.

Etkinlik kapsamında Adana Sheraton Otelinde tüm iş dünyasını Melek Yatırımcılık konusunda bilgilendirmek adına  TMYD Başkanı Baybars Altuntaş deneyimlerini paylaşacak.

Ayrıntılı bilgi için.

 

The post Adana Melek Yatırımcılık ve Girişimcilik Zirvesi 9-10 Mayıs’ta appeared first on Etohum.

2 Mayıs 2014 Cuma

Drone’lar Şimdi de Reklam İçin

İnsansız hava araçları, düğünler, film çekimleri ve Amazon’un olası dağıtım şekli… Drone’lar için her geçen gün yeni bir kullanım alanı doğuyor. Amerikalı yeni girişim DroneCast ise Drone’ları reklam için kullanmış.

Henüz Pazartesi gün 19 yaşındaki Gauravjit Singh adlı girişimci tarafından kurulan yeni girişimin şimdiden 5 müşterisi olmuş bile.

Her bir Drone için şirketin yatırım maliyeti ise $4000 civarında. Benim de reklamım bir günlüğüne  Philadelphia semalarında gözüksün derseniz bunun bedeli $100. Singh’in amacı bunu kısa süre içerisinde Los Angeles ve New York’a da taşımak.

The post Drone’lar Şimdi de Reklam İçin appeared first on Etohum.

1 Mayıs 2014 Perşembe

Yeni Tüketici Çağında Şirketinizin Varlığını Nasıl Sürdürebilirsiniz?

Büyük veri, işletmelere müşterileri ve bulundukları sektör hakkında oyunun kurallarını değiştirecek bir bakış açısı sağlamaktadır. Büyük veri şirket yöneticilerine daha akıllı kararlar verebilmeleri için yardımcı olmaktadır.

Müşterilerin çağ atlamasına tanıklık etmek

Geçmişten bugüne pek çok parametre değişti. Geçmişte yaşadığınız bir olayı günümüz koşulları ile ele alın. Müşterileriniz size mektup yoluyla mı ulaşırdı? Muhtemelen hayır. Onun yerine bloğunuza bir yazı gönderir ya da şirketinizin Twitter hesabına bir tweet atardı. Facebook, Yelp ya da Google sayfanıza bir değerlendirme bırakırdı.

Mektubun önemi çoktan tarih oldu. Sosyal medya müşterilerin megafonu haline geldi ve müşteriler deneyimleri hakkında oldukça yüksek bir sesle, olabildiğince çok kişiyle paylaşımda bulunuyor. Bir tek tweet ya da bir Youtube videosu milyonlarca kez izleniyor.

Daha iyi ya da daha kötü olduğu tartışılır ama müşterilerin markaların saygınlığı üzerinde daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir etkisi bulunmaktadır. Müşterilerin evrimi 20 yıllık bir süreci takip etmekte olup başarılı şirketler sistematik bir biçimde müşterilerinin değişimini anlamak ve müşterilerine daha güçlü hizmet vermek için kendilerine yatırım yapmaktadırlar. Bu yeni çağda başarmak için şirketler müşteri odaklılık konusuna takıntılı olmalıdır. Sürdürülebilir rekabet avantajı bilgi ve müşterinin bağlılığıdır.

Büyük verinin oyundaki yeri

İşlerin günümüzde daha karmaşık ve rekabetçi olması biraz da tüketici çağının büyük veri patlaması ile çarpışmasından kaynaklanmaktadır. Şirketler müşterilerinin alışkanlıkları, finansal durumları, kişisel yaşamları ve online davranışları konusunda olabildiğince çok veri toplamaya odaklanmış durumdadır. Bu verilerde müşteri kazanımı, kaybedilen müşterilerin en çok ilgilendikleri alanlar, güvenlik riskleri ve ihlalleri yer almaktadır.

Şirketler bu yeni çağda müşterilerine en üst seviyede hizmet verebilmek için kendilerine daha çok baskı yapmakta olup büyük veri ve teknolojiye yatırım yaparak operasyonel gelişimlerini arttırmaya çalışmaktadır. Bazı şirketler müşterileri ile iletişime geçtikleri her noktada onların beklentilerine göre hizmet vermeye çaba sarf etmektedir. Bu yüksek standartları sağlayarak müşterinin her süreçte pozitif kalması, mobil uygulamalarla ve fiziksel mağazalarla markaya bağlanması hedeflenmektedir.

Başarılı şirketler dükkâna bir daha adım atmayacağını söyleyen en mutsuz müşterileri bile doğru veriler ve stratejiler ile markalarına bağlamayı başarmaktadır. Mutsuz müşterilere anında ve doğrudan müdahale etmek elle tutulur sonuçlar üretmekte ve şirketler kendilerini dramatik bir biçimde geliştirmeye devam etmektedir.

Müşteri odaklılık işin merkezine taşınmalıdır

Pek çok şirket beklenenin altında hareket etmekte hatta bazı şirketler iş özellikle sosyal platformlara geldiğinde bu beklentiye hiç karşılık verememektedir. Yanlış yapma korkusu, deneyim ve bilgi eksikliği bazı şirketleri tamamen pasif duruma getirmiştir.

Markalarıyla etkileşime geçen müşterilerin çoğu pozitif bir deneyim yaşamaktadır. Fakat şirketlerin çoğu ne kendi markaları ne de olası müşterileri hakkında yeterli bilgiye sahiptir. Şirketler bir platform aracılığı ile mutlu müşterilerinin sesini duyurabilmesini sağlamalıdır. Müşterileri dinlemek ve marka ile müşteri arasında gerçek bir bağ kurmak hangi teknoloji ya da metot seçilirse seçilsin kurumsal başarının yeni sırrıdır. Şirketinizin güvende kalması için arkada kalmak ya da saklanmak ise olması gerekenin tam tersidir. Müşterilerinizin sesini duyurmasına izin verirseniz, onlar size en büyük rekabet avantajını verecektir. Yeni tüketici çağında kesin olan nokta şudur ki; müşterilerini şirketinin merkezine koymayan her şirket bu çağda yok olacaktır.

 

Kaynak:

Evolve or Die in the Age of the Consumer

The post Yeni Tüketici Çağında Şirketinizin Varlığını Nasıl Sürdürebilirsiniz? appeared first on Etohum.