31 Aralık 2013 Salı

Yatırımcılarınızla Doğru İletişimi Nasıl Kurabilirsiniz?

Yeni girişimlerin başarı oranlarını arttırabilmesi için şirketteki hemen her somut değişimi yatırımcılarına bildirmesi önemlidir. Tohum aşamasındaki bir şirketin CEO’sunun yatırımcılarını; heyecanlı, meşgul ve şirkete bağlı tutabilmesinin en kolay yolu,  onları şirketten haberdar etmekten geçer. Tohum aşamasında bir şirket olarak yatırımcılarınızla ilişkilerinizi nasıl yürütmelisiniz? Hangi durumlarda yatırımcılarınızla iletişime geçmelisiniz?

Yatırımcılarla tutarlı bir biçimde iletişimde olmak

Eğer şirketiniz daha çok yeniyse her ay ya da iki ayda bir yatırımcılarınızla iletişime geçmeniz önerilmektedir. Eğer düzenli olarak yönetim kuruluyla ya da danışmanlarınızla görüşüyorsanız, şirketteki gelişmelerden bu toplantıda söz etmeniz en doğru yaklaşımdır. Genellikle bu görüşmeler telefon aracılığı ile yürütülmektedir. Bu görüşmelerden önce ya da görüşmeler sırasında şirketinizle ilgili gündem maddelerini yazılı olarak danışmanlarınıza, yatırımcılarınıza ve akıl hocalarınıza göndermeniz akıllıca olacaktır. Yazılı olarak gönderdiğiniz toplantı metninin ardından yapacağınız telefon görüşmesi çok daha hızlı ve verimli geçecektir.

Şirketinizin mevcut durumunu, nelerle uğraştığını, alması gereken zorlu kararları kısa ve net biçimde bildirmelisiniz. Yatırımcılarınızın şirketinizle ilgili tüm haberleri yakından takip etmediğini, son gündem maddelerinden, son etkinliklerden haberdar olmadığını görmek sizi şaşırtmasın. Yatırımcılarınızın sizinle aynı çerçeveyi yakalayabilmesi için şirkette son dönemde gerçekleşen stratejik haberleri, yaklaşımları, sorunları bir özet halinde onlarla paylaşmalısınız.

Şirketinizde yakın dönemde nakit sıkıntısı yaşanacak mı?

Yatırımcıların düzenli olarak bilgilendirilmesi gereken en önemli konu şirketinizin nakit akışının nasıl devam ettiğidir. Geçen 90 gün içerisinde şirketin nasıl bir performans sergilediğini anlatmak, yatırımcılarınıza şirketinizin gelecekteki ilerleyişinin nasıl olacağını gösterir. Finansal konularda temel olarak özetlenmesi gereken gündem maddeleri; son üç ayında elde edilen gelir, yapılan toplam harcamalar, aylık net nakit akışı ve şirketin gelir gider dengesidir.

Üç aylık periyotlar, şirketin trendinin nasıl gittiğini göstermeye yardımcı olur. Bu veriler sayesinde yatırımcılar şirketin net olarak ne kadar harcadığını görüp, ne zaman paranızın biteceğini ve ne zaman yeniden yatırıma ihtiyaç duyacağınızı görebilirler. Bu durum oldukça yararlıdır çünkü genelde yatırımcılar ve girişimciler ne zaman yatırım yapılması, hangi durumlarda harcamaların kısılması gerektiği ve hangi şartlar altında yeniden paraya ihtiyaç duyulacağı konusunda farklı görüşlere sahip olma eğilimindedir. Bu yüzden yatırımcıları şirketin finansal durumu konusunda güncel tutmak, herhangi bir sürprizle karşılaşmanızı önleyecektir.

Hedef pazarınızla ilgili stratejinizde ya da yaklaşımınızda büyük bir değişiklik kararı var mı?

Yatırımcıların bilgilendirilmesi gereken konularda şirketin finansal durumundan sonra en önemli husus, şirketin şimdiye kadar izlediği stratejilerde büyük değişiklikler yapmaya karar vermektir. Bu değişiklik şirketin orijinal fikrinden tutun da şirketin hedef kitlesi, pazarlama yaklaşımı ya da yönetimsel herhangi bir durumun değişikliği olabilir. Bu kararların yatırımcılarla yapılan aylık toplantılarda ya da telefon görüşmelerinde gündeme getirilmesi oldukça önemlidir. Şirketin odak noktasında ya da ürün şartlarında 10 ila 20 derecelik bir kayma mı görüyorsunuz? Ürünün piyasaya sürülmesi biraz gecikecek mi? Planladığınızdan tamamen farklı bir pazara girmeyi mi düşünüyorsunuz? Şirketinizle ilgili kesin bir değişiklik üzerine çalışmaya başlamadan önce yönetim kurulunuzla ya da danışmanlarınızla görüşmeniz önemlidir.

Şirketin iç işleyişi ya da takımla ilgili tartışmaya değer önemli bir gelişme var mı?

Son dönemde şirketin gelişimini etkileyecek kritik bir işe alım yaptınız mı? Şirket için kritik olan birisi işten ayrıldı mı? Takımla ilgili gündeme getirilmesi gereken önemli gelişmeler var mı? Eğer şirket ortaklarından biri ayrılmayı düşünüyorsa ya da insan kaynakları ile ilgili önemli bir değişiklik varsa bu durumu yatırımcılarınıza uygun bir şekilde bildirmeniz önemlidir.

Şirketinizin performansı ile ilgili son durum nedir?

Henüz gelir elde etmeyen şirketlerin bile düzenli olarak takip etmesi gereken temel performans göstergeleri bulunmaktadır. Bu göstergelere örnek olarak aylık aktif kullanıcısı sayısı, kayıtlı kullanıcılar gibi değerleri göstermek mümkündür. İşinizin performansını gösteren temel ölçütlerin neler olduğunu ve bu hedefleri yakalamak için hangi yöntemleri izlediğinizi yatırımcılarınıza raporlayabilirsiniz.

Yukarıdaki gündem maddelerinin yanı sıra geliştirdiğiniz ürünle ilgili gelişmeleri bildirmek, yeni yatırım planlarını konuşmak ya da tavsiye almak için yatırımcılarınızla iletişime geçmek şirketinizin gelişimi için oldukça etkili bir yaklaşımdır.

 

 

Kaynaklar:

4 things to put in your monthly update to investors

The Why and How Of Updating Your Angel Investors

 

 

 

The post Yatırımcılarınızla Doğru İletişimi Nasıl Kurabilirsiniz? appeared first on Etohum.

27 Aralık 2013 Cuma

Finansal İlişkilerinizle Uyum İçerisinde Misiniz?

Şirketler binlerce iş fonksiyonunu eşzamanlı yürüten dinamik yapılardır. Büyümekte olan bir şirketin iş fonksiyonları her bir girdi için bir çıktı üretecek şekilde uyumlu olarak yürütülmek zorundadır. Örneğin satış rakamları üretim maliyetlerinden yüksek olmalıdır. Satış fiyatı ile üretim maliyeti arasındaki fark şirketin genel giderlerinden yüksek olmalıdır.

Finansal ilişkiler düzgün olarak sıralandığında şirket büyüme gösterecektir. Eğer finansal ilişkilerin sırası alt üst edilirse şirkette finansal problemler ortaya çıkar. Bir şirkette bu ilişkileri gösteren bir dizi matematiksel işleme  “Performans Ölçümleri” adı verilmektedir. Karlılık bir şirketin izleyebileceği en önemli performans ölçümüdür.

Yöneticilerin çoğu müşterilerinden elde ettikleri kazancı izlemek için satış hacmini ölçer. Bazı yöneticiler işi bir adım daha ileriye taşıyarak bu satış rakamlarından ölçülen üretim maliyetini çıkararak şirketin gerçek karlılığını elde edebileceğini düşünmektedir. Fakat bir şirketin gerçek karlılığı satış hacminin ve üretim maliyetinin ölçülmesi ile ortaya çıkmaz. Her iki durumda da şirketin gerçek gider kalemleri  (operasyon maliyetleri, pazarlama, yönetim ve idari maaşlar) göz ardı edilmektedir. Bu yüzden işletme sahipleri yalnızca büyük resmin bir kısmını görmektedir.

Eğer bir şirket ürettiğinden daha yüksek bir fiyata ürün ya da hizmetlerini satıyor, elde ettiği gelir üretim maliyetleri ile birlikte şirketin diğer giderlerini karşılamaya yetiyor ve üstüne şirketin yeniden yatırım yapabilmesi için yeterli para kalıyorsa ancak o zaman şirketin karlı bir işletme olduğu söylenebilir. Bu yüzden şirketin karlılık durumunu izlemek için en iyi yaklaşım:

Ürün ya da hizmetin üretiminden ve satışından sonraki durum ileİşletmenin tüm operasyon maliyetlerinin çıkarılmasından sonraki durumun ölçülmesidir.

Performans ölçümleri; iki ya da daha fazla sayı içeren basit matematiksel denklemler ile belli zaman dilimlerinde alınan çeşitli veri noktalarının kullanılması ile üretilen daha karmaşık trend analizleri arasında değişim gösterir. Performans ölçümleri şirket yöneticilerini finansal araçlar kullanarak işinin performansını ölçmesine, bir kriz durumu oluşmadan önce sorunların adreslenerek proaktif bir biçimde yönetilmesine olanak sağlar.

 

Kaynak:

Are your Financial Relationships in Harmony?

 

The post Finansal İlişkilerinizle Uyum İçerisinde Misiniz? appeared first on Etohum.

26 Aralık 2013 Perşembe

Globale Giderken: Aynı Anda Birden Fazla Yerde Olmanın Sırrı

Yaklaşık 2 yıl önce yerel bölgelerde benzersiz seyahat deneyimlerini rezerve edebileceğiniz, tasarlayabileceğiniz ve talep edebileceğiniz Vayable platformu kullanıcıları ile buluşmuştu. San Francisco’da küçük bir ekiple kurulan ve yaklaşık 70 kadar yerel danışmanla işe başlayan Vayable , bugün yüzlerce ülkede 5000’den fazla bu topluluğun üyesi olan kişiyle faaliyetini sürdürmektedir.  

Vayable’ın kısa bir süre içerisinde dünya genelinde büyümesi akıllara şu soruyu getiriyor: Aynı anda birden fazla yerde nasıl bulunabilirsiniz?

Eğer şirketiniz büyük bir işletmeyse yeni yöneticiler işe alarak dünyanın çeşitli yerlerinde ofisler açmanız mümkündür. Fakat henüz yolun başında olan bir girişim şirketiyseniz aynı anda birden fazla yerde olmanın daha yenilikçi bir yolunu bulmanız gerekmektedir. Uzak lokasyonlarda faaliyet gösterecek şirket merkezleri, uzaktaki temsilcilerle görüşmeler ayarlamak, yeni ilişkiler geliştirmek ve online kanalda büyümek… Bunların her biri dünya pazarında iş geliştirmek isteyen girişimcilerin aşması gereken zorluklardır. Bakın Vayable tüm bu zorlukları nasıl aşmış?

İşe arka bahçenizden başlayın

Öncelikle fikirlerinizi bulunduğunuz konumda test edin, ilişkiler geliştirin. Arka bahçenizden öğrendiklerinizle yola çıkın. Bir işe başlarken o işi büyütmek için yatırım yapmadan önce irtibata geçilmesi gereken kilit kişileri belirlemeli ve onlarla iş ilişkisi geliştirmelisiniz.  Eğer dünya çapında aktif müşterileriniz varsa uçağa atlamadan önce işe Google Hangout,  Facebook grupları ve e-posta ile başlamalısınız.

Belirli bir konumda ne zaman olacağınızı bilin

Yeni bir pazarda belireceğiniz ya da belli bir pazarda bir topluluğu harekete geçireceğiniz her seferde size somut ve akıllıca belirlenmiş iş hedefleri rehberlik etmelidir. Stratejik olarak fırsatları takip edin ve hedeflerinizi tüm takımınız ve topluluğunuzca bilinir hale getirin.

Gereksiz yüklerinizden kurtulun

Hızlı hareket edin. Bir yerden bir yere gereksiz eşyaları taşımakla, hava alanlarında bagajınızı beklemekle vakit kaybetmeyin. Yolculuğunuzu ya üç günlük ya da üç haftalık uzunluklara göre ayarlarsanız, her zaman daha rahat hareket edebilirsiniz.

Ortak çalışma alanlarını tercih edin

Ek masraflardan kurtulmanın ve iş ağınızı geliştirmenin en iyi yolu ortak çalışma alanlarını kullanmaktır. Pek çok şehirde etrafı farklı topluluklarla çevrilmiş ortak çalışma alanları bulunmaktadır. Vayable işini büyütürken Paris’te Mutinerie’de, New York’ta Fueled Collective’te ve San Francisco’da RocketSpace’te çalışmıştır. Tüm bu ortak çalışma alanları aynı zamanda güçlü girişim topluluklarının bulunduğu yerlerdir.

Korkusuzca irtibat kurun

Bir yere gittiğinizde vaktinizi ve paranızı daha verimli harcamak için elinizden geldiği kadar çok toplantı yapmalısınız. Gittiğiniz her yerde kimlerle konuşacağınızı bilin ve toplantılarınızı önceden ayarlayın. Biriyle görüşme ayarladığınızda her zaman orada sınırlı vakit geçireceğinizi karşınızdakine bildirin ve o kişiden o bölgede başka kimlerle görüşmeniz gerektiğini öğrenin. Gün içinde beklenmedik toplantıların karşınıza çıkma ihtimaline karşı programınızda yarım saatlik boşluklar bulundurun.

Bulunduğunuz yerde o bölgenin yerlileri ile konuşun

Yolda geçirdiğiniz zaman evdekinden çok daha değerlidir. Bu yüzden gittiğiniz yeri yüzeysel olarak geçmediğinizden emin olmak için, o bölgede yaşayan, bölgeyi tanıyan insanlarla konuşun. Onlara ne yapmak istediğinizi nerelere gittiğinizi ve kimlerle tanıştığınızı anlatın. Bulunduğunuz bölgede bir şey atlamadığınızdan emin olmak için tavsiyelerini alın.

 

Kaynak:

Going Global: The Secret to Being Everywhere at Once

The post Globale Giderken: Aynı Anda Birden Fazla Yerde Olmanın Sırrı appeared first on Etohum.

25 Aralık 2013 Çarşamba

Girişiminizin Bir Kişiliği Var Mı?

Dünyanın en iyi markalarını ve şirketlerini düşündüğümüzde genellikle görüntülerle duyguları aynı anda harekete geçiren marka kimlikleri olduğunu görürüz. Virgin Airlines, karizmatik kurucusu Richard Branson ile birlikte birinci sınıf hizmeti ve eğlenceyi sunmak için çalışan bir şirkettir. Apple markası, tasarladığı ürünlerle kullanıcılarına sadeliği ve şıklığı hissettirmek için çalışır. Nike; size harekete geçebileceğinizi hissettirmek için “Just Do It” sloganını kullanmaktadır.

Tabi ki bu büyük şirketler mesajlarını iletmek ve kültürlerini kişilerle eşleştirmek için pazarlama ve marka aktivitelerine milyon dolarlar harcamaktadır. Fakat yüksek rekabetin olduğu iş dünyasında, dünyayla iletişime geçebileceğiniz, kim olduğunuzu, nasıl çalıştığınızı ve müşterilere ne sunduğunuzu anlatmanın pek çok yolu vardır. Şirketinize bir pazar oluşturmak için kalabalığın ortasında durup hatırlanmaya değer olmanız gerekmektedir.

Şirketinize dürüstçe bakın. Gerçekten istediğiniz enerjiyi, değeri ve kişiliği yansıtıyor mu? Bunu yapmanıza yardımcı olabilecek, inandığınız değerlerle şirketiniz ve hedef pazarınızı uyumlu hale getirecek belirli üç adım bulunmaktadır.

Şirketinizin temel değerlerini yeniden keşfedin

Eğer hâlihazırda şirketinizin temel değerlerinin neler olduğunu belirlediyseniz gerçekten iyi bir iş çıkarmışsınız demektir. Eğer belirlemediyseniz, öncelikli olarak yapmanız gereken iş, bu değerlerin neler olduğunu bulmaktır.  Temel değerlerinizin ve inançlarınızın neler olduğunu anlamak ve anlatmak; çalışanlarınızın, olası müşterilerinizin, mevcut müşterilerinizin ve iş ortaklarınızın gerçekte neye inandığınızı bilmelerini sağlar. Bu şekilde sizden neyi bekleyip beklememeleri gerektiğini, bu değerlerle nerede uyup uymadıklarını anlayacaklardır.

Video hazırlayın

İnsanlar diğer insanlarla iş yaparlar bu yüzden işinize kendi kişiliğinizi yansıtmanın, şirketinizin temel değerlerini anlatan, müşterilerine bağlılığını ve topluluğuna kattığı değeri gösteren videolardan daha kolay bir yolu yoktur. Şirket videolarınızı hazırlarken eğlenin ve tüm şirketinizin bu videoya dâhil olmasını sağlayın. Bu videoları web sitenize koyun ve sosyal medyada paylaşın. Eğer iletişimde bulunduğunuz insanlara sürekli doğru mesajı verdiğinizden emin olmak istiyorsanız, bir video bunu sizin yerinize gerçekleştirecektir. Teknolojik imkânlar sayesinde kendi başınıza kolayca yapamayacağınız bir işi bu şekilde başarmış olacaksınız.

Telefon görüşmelerini kişiselleştirin

Birisi şirketinize telefon ettiğinde, o kişiye şirketinizin nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu göstermek için harika bir fırsata sahip olursunuz. Şirketinizde şu an gelen aramalar nasıl yanıtlanmaktadır?  Şirketteki tüm çalışanların müşteri telefonlarına yanıt verirken şirketinizin değerlerini yansıtan bir cümle ile arayan kişiyi karşılamasını sağlamak, işinizin kişiliğini yansıtmak için etkili bir yoldur. Şirket telefon sistemlerinizde kullandığınız teknolojiye bağlı olarak vermek istediğiniz mesajı sesli yanıt sistemine kaydedebilir, müşterilerinizin telefonda sizi beklerken kurumsal mesajınızı dinlemesini sağlayabilirsiniz.

Yukarıda özetlenen bu basit yaklaşımlar şirketinizin temel değerleri ile doğrudan iletişim kurulmasını sağlayacaktır. Eğer çalışanlarınız telefonlara yalnızca şirket adı ile yanıt veriyorsa, şirketin temel değerleri net değilse, elinize kamerayı alıp hala bir video çekmediyseniz kalabalığın ortasında ayakta duran, hatırlanmaya değer bir şirket olma yolunda büyük bir fırsatı kaçırıyorsunuz demektir. Şirketinizin hatırlanmaya değer olması için ilkelerinin olmasını, bir kişiliğinin olmasını sağlayın ve bunu tüm dünyaya yansıttığından emin olun.

 

Kaynak:

Does Your Business Have Personality?

The post Girişiminizin Bir Kişiliği Var Mı? appeared first on Etohum.

24 Aralık 2013 Salı

Satın Alma Sürecinizi Yöneten Kişileri Tanıyor Musunuz?

Birçok girişimci hedef pazarının kim olduğunu belirlerken herkesin bu segmentte yer aldığını hissettiği için başarısız olmaktadır. Geliştirdiğiniz ürün gerçekten herkese ya da her şirkete fayda sağlıyor olabilir fakat herkes bu ürünü satın alma kararını verme yetkisine ya da yeteneğine sahip olamaz. Başarılı bir satış ortamı oluşturabilmek için bu yüzden karar vericilerinizin demografik özelliklerini bilmek durumundasınız.

Son kararı verecek olan müşteri seviyesi mi, insan kaynakları mı, başkan vekili mi, evdeki eş mi, yoksa bölüm yöneticisi mi? Ortamda tek bir karar verici mi bulunuyor yoksa birden fazla mı? Eğer birden fazla ise her biri için ürün ya da servisinizin sağladığı belirli faydalar nelerdir?

Her bir satın alma kararında dört satın alma rolünün olduğunu hatırlamakta yarar var:

1.       Çeki yazan kişi2.       Ürün ya da servisin teknolojik özelliklerinin problemi çözüp çözmediğini değerlendiren kişi3.       Ürün ya da servisi direkt kullanacak olan kişi ya da kişiler4.       Satın alma sürecini yöneten kişi ya da kişiler

Her bir satış rolünün nasıl görev aldığını bilmek bir satış sürecini başarılı bir şekilde yürütmek için gerekli ve önemlidir.

Satın alma sürecini yöneten kişi/kişiler

Eğer bir ürünü B2B ya da B2C satmayı hedefliyorsanız, ortamda birden fazla satın alma süreci bulunuyor demektir. Bu yüzden satın alma sürecini yöneten kişiye ya da kişilere ihtiyacınız olacaktır. Son dönemlerde araba satın almak gibi yapılan büyük bir kişisel harcama için tavsiye verdiğiniz kişileri düşünün. Eğer bir karı-koca ekibi için pazarlık ediyorsanız onları önceden beğendikleri bir arabayı gördüklerinde heyecanlı davranmamaları ve ortada önemli bir durum yokmuş gibi davranmaları konusunda uyarırsınız. Araba galerisindeki satış ekibi de araba satın alacak çiftlerin önceden sözleştiğini bilir ve ortaya zekice planlanmış bir fırsat sunarak çiftlerin birbirleri ile konuşmasını sağlar. Böylece içeriden bilgi alarak satışı kendi istediği şekliyle yönlendirebilmiş olacaktır.

Aynı olay bir iş kolu için de geçerlidir. Örneğin bir yazılım ürünü satıyorsunuz ve orta düzey bir yönetici ile iletişime geçtiniz. Bu kişinin o şirkette ürünü değerlendiren kişi olduğunu farz edelim. Bu kişi yazılımın mevcut problemlerini tüm yönleri ile çözüp çözmediğini değerlendirecektir. Fakat bu kişinin sattığınız ürünü değerlendiriyor olması, başarılı bir satış gerçekleştireceğinizi garantilemez. Bu yüzden süreci başarı ile tamamlamak için ürünü kullanacak kişilere ve parayı ödeyecek kişiye ihtiyacınız vardır.

Diyelim ki teknolojik olarak ürünü değerlendiren kişi, problemin bu çözüm ile tamamen karşılanabileceği kanısına vardı. Bu aşamaya geldiğinizde ürünü değerlendiren kişiden, diğer karar vericileri ikna edebilmeniz için gerekli olan bilgileri edinmelisiniz. Aşağıdaki sorular ek bilgi almanızda size yardımcı olacaktır:

Çözümünüz ürününüzü kullanacak kişilerin işini nasıl kolaylaştırmaktadır?Son kullanıcıların yazılımınıza kolayca adapte olabilmesi için neler gerekmektedir?Problemin çözülememesinin şirkete finansal etkisi nedir?Çeki yazacak kişinin araştırdığı diğer ürünler neydi? Bu ürünleri satın almamasının sebepleri nelerdir?

Neden ve nasıl soruları bilgi almak için oldukça önemlidir. Parayı ödeyecek kişinin kullandığı satın alma süreci nedir? Karar vericilere “doğru” çözüm nasıl görünmektedir? Satın alma sürecini yöneten kişi, bir satış sürecinin en değerli parçasıdır.

Satış sürecini yöneten kişi resepsiyon görevlisi gibi şirketin giriş seviyesinde olan biri de olabilir. Bu kişiden alacağınız en değerli bilgi, şirketin içerisinde süreçlerin nasıl ilerlediğini öğrenmektir. Süreci yöneten kişi şirketle birebir bağlantısı olmayan bir danışman da olabilir. Fakat bu kişinin bağlantıları, şirketi tanıyor olması satış sürecini başarı ile kapatmak için oldukça kıymetlidir.

Son kullanıcılar

Bu kişiler sunduğunuz ürün ya da servisi birebir kullanacak kişilerdir. Muhtemelen bir şirkette çalışırken yönetim ekibinin size bir dizi yazılım, donanım ürününü ya da yeni bir süreci tanıttığına şahit olmuşsunuzdur. Ürüne bakar, dokunursunuz. Diğer çalışanlarla bu yeni ürün hakkında fikir alışverişi yaparsınız. Tüm bu süreçlerden sonra ancak o ürünün sizin için doğru olmadığına karar verirsiniz. Eğer ürünü kullanmak zorsa, işinizi kolaylaştırmıyorsa, formatı bir öncekinden farklıysa ve mevcut iş yükünüze yeni bir yük ekliyorsa o ürünle çalışmak istemezsiniz. Böylece proje başarısız olur.

Bu yüzden son kullanıcının ürünü benimsemesi kritiktir. Son kullanıcıları kazanmanın en iyi yolu eğer mümkünse onlara ürünün ücretsiz versiyonunu sunmaktır. Deneme süreci sonlandığında ürünü kullanan kişiler değerlendirmelerini iletecek ve ürünü derecelendirecektir. Eğer ürünün deneme süresinde son kullanıcıların çoğunu kazanırsanız diğer karar vericilerin sizi tercih etmesinde büyük bir etki oluşturmuş olacaksınız.

Ürünü değerlendiren kişi

Bu kişi ürünün şirketin gereksinimlerini karşıladığından emin olmakla görevli kişidir. Ürünün boyutu doğru mu? Diğer donanım, yazılım ya da elektrik altyapısı ile birlikte çalışabiliyor mu? Kullanımı kolay mı?  Bu ürünün kullanılabilmesi için şirketin ek bir fiziksel binaya donanıma ya da ekstra çalışana ihtiyacı olacak mı?

Bu kişi çoğu zaman sizi yarış dışı bırakmak için sebepler arayan kişidir. Size hayır demek için mutlak bir sebep arayacaktır. Bu kişiler genellikle küçük nedenlerden dolayı birçok kişiyi eleyerek hâlihazırda tanıdıkları ve gereksinimlerini bilen kişilerle çalışmak isterler.

Diğer bir yandan ürünü değerlendiren kişi aynı zamanda sizi diğer karar vericilere önerebilecek en uygun kişidir. Bu yüzden bir ürün değerlendiriciye giderken en iyi şekilde hazırlanmalısınız. Bu kişinin minimum ihtiyaçlarını bilmek size uzun vadede satış başarısı getirecektir.

Ödemeyi yapan kişi

Ödemeyi yapacak kişi dışındaki tüm karar vericilerin kendisine göre bir ajandası, bir ihtiyaçlar listesi vardır. Özellikle bu kişi başkan ya da üst yönetim seviyesinden biriyse daha da dikkatli olmalısınız. Diğer tüm alıcılar şimdi burada olanla ilgilenirken, üst yönetimden bir kişi işin gelecekte nasıl olacağını hesaplamaktadır. Bu kişi yalnızca şimdiki giderleri ve etkiyi değil, projenin uzun vadedeki maliyetini ve etkisini düşünür.

Bu kişiyle girilecek en iyi pozisyon, çözümünüzün tüm yönlerinin boş bir zeminde nasıl göründüğünü anlatmak olacaktır. Eğer ürün kabul görürse bu şirketin bir iş ortağı olacak ve bu çözümle ilgili vizyonun nasıl olacağını inşa edeceksiniz.

Eğer son karar verici ile sürecin erken dönemlerinde tanışma fırsatınız varsa, bu kişiye çözümünüzün şirketle nasıl örtüşeceğini göstermek yararınıza olacaktır. Eğer karşı karşıya kalınan problemi çözme konusunda gerçekten yardımcı olabiliyorsanız, şirketin görüştüğü diğer firmaların çözümleri sürekli sizin çözümünüzle karşılaştırılıyor olacaktır. Bu durum avantajınıza olacaktır.

Bu yüzden son kararı veren kişiyle görüşürken bir danışman, bir yol göstericisi hatta bir iş ortağı gibi davranın. Uzun vadede sunduğunuz ürün ya da servisin şirketin zorluklarını nasıl çözdüğünü, gelecekte nasıl çözeceğini gösterin.

Son olarak satın alma sürecindeki her bir karar verici sizi kendi frekansında dinler. Sattığınız ürün her ne olursa olsun, her bir karar vericiye onun için ne sunduğunuzu göstermelisiniz. Süreçteki her bir karar vericinin ihtiyaçlarını ve şirketteki pozisyonlarını bilmek size en büyük avantajı sağlar. Unutmayın, eğer siz karar vericilere istediklerini verirseniz, onlar da size istediğinizi verecektir.

Kaynak

Know your target market

 

The post Satın Alma Sürecinizi Yöneten Kişileri Tanıyor Musunuz? appeared first on Etohum.

21 Aralık 2013 Cumartesi

Youtube’da Şirketinizin Tanıtımını Nasıl Yapabilirsiniz?

Birçok insan işinin tanıtımını Youtube’da yapmaktan çekinmektedir. Aslında Youtube’da en çok izlenen videoların çoğu profesyonel olmayan çekimlerdir. Videolarda genel olarak biri kameranın karşısına geçip en iyi neyi biliyorsa onu kaydedip Youtube’da yayınlamaktadır. Bu yapabilmek için herhangi bir pahalı cihazınızın olmasına gerek yoktur. Bu yüzden bir tanıtım videosu hazırlayıp aşağıdaki tavsiyelerle başarılı bir tanıtım kampanyası yürütmeniz mümkündür.

İşe yarayan yöntemleri kopyalamak

Tekerleği yeniden icat etmenin anlamı yok. Genel olarak videoların içeriği ya eğlenceli, ya garip ya da yararlı içeriklerdir. Bir öğleden sonranızı Youtube’deki videoları izleyerek nelerin başarılı olduğunu keşfetmek için harcayın. Sizin bulunduğunuz pazarda en çok izlenen, en çok yorum alan ya da en çok abone olunan videoları bulun. Onların doğru yaptığı şeyler nedir?

Anahtar kelimeleri her yere koymak

İnsanların sizin videonuzu bulmasını sağlamanın en iyi yolu video başlığında, video tanımında ve etiketlerde anahtar kelimeler kullanmaktır. Anahtar kelimenize benzer kelimeleri bulmak ve etiketlerinize eklemek için Google’ın anahtar kelime aracını kullanabilirsiniz. Örneğin videonuzun içeriği domates yetiştirmekle ilgiliyse anahtar kelimenizi aşağıdaki gibi yerleştirebilirsiniz:

Başlık: Domates nasıl yetiştirilir

Tanım: http://www.SitenizinAdresi.com – Nasıl domates yetiştirildiğini bilmek ister misiniz?

Etiketler: domates yetiştirmek, domates nasıl yetiştirilir, kendi domateslerinizi yetiştirin

Popüler videoların anahtar kelimelerini kullanmak

Alanınızla ilgili popüler videoları bularak kullandıkları etiketleri kopyalayın. Bu şekilde videonuz “Önerilen Videolar” başlığı altında listelenecek ve videonuzun beğenilirliği artacaktır.

İlgi çekici bir küçük resim belirlemek

Videonuzun listeleneceği küçük resmi düzenlemek için hesabınıza gidip à Videolarım àDüzenle seçeneğini seçin. Buraya insanların ilgisini çekecek bir küçük resim ekleyin.

Youtube kanalını özelleştirmek

Videolarınızı Youtube’a eklemeden önce kanalınızı daha ilgi çekici olacak şekilde düzenleyin. Bu alana şirketiniz ya da kendiniz hakkında bilgiler ekleyerek, bu sayfadan şirketinizin web sitesine bir link verin.

Videonun tanıtımına link eklemek

Eklediğiniz videonun tanıtım kısmına videoyu izleyenlerin doğrudan sitenize erişebilmesini sağlayacak bir link ekleyin.

İnsanları harekete geçirmek için çağrı yapmak

Youtube’da insanları harekete geçirmek için aşağıdaki çağrıları kullanabilirsiniz:

Lütfen bu videoyu derecelendirinBeni Twitter’dan takip edinBeni Facebook’ta bulunVideolarıma abone olunDaha güzel videoları izlemek için blogumu ziyaret edinKendi sitenizde bu videoyu kullanınLütfen yorumlarınızı bırakınBu videoyu arkadaşlarınıza gönderinKanalımı ziyaret edin

Youtube her zaman videoların üzerine yazı eklemenize izin vermektedir. Bu yazı alanlarını insanları harekete geçirmek için kullanın.

Yumuşak satış

İnsanlardan videonuzu izledikten hemen sonra bir şeyler satın almasını talep etmemelisiniz. Çoğu insan bir video izleyerek satın almaya hazır hale gelmez. Daha iyi sonuçlar almak için bir pazarlama stratejisi geliştirmelisiniz. Örnek verecek olursak:

Youtube’da Videoyu İzle à Bloguma Git ve Daha Çok Video İzle à Özel Videolarımı İzlemek İçin Kayıt Ol (Bu yolla izleyenlerin e-posta adreslerini alabilirsiniz) à Düşük Fiyatlı Bir Ürünün Satışını Deneyin à Bir Önceki Önerdiğiniz Ürünü Satın Alan Kullanıcılara Daha Yüksek Fiyatlı Bir Ürün Satmayı Deneyin

Video Geri Bildirimleri

Sizinkine benzer videoları araştırın ve eğer içerikler birbiri ile uyuşuyorsa bu videolara geri bildirim olarak kendi videonuzu gönderin. (Fakat spamlemeyin) Bu şekilde benzer videoları izleyen kişileri sizin videonuzu izlemesine teşvik edebilirsiniz. Bu da videonuzun trafiğinin artmasını sağlayacaktır.

Oynatma listesi oluşturun

Oynatma listeleri videolarınızın birçok insan tarafından izlenmesini sağlamak için oldukça etkili bir yoldur.

Videonuzu yeni bir oynatma listesine ekleyinBenzer konuda başka insanların oluşturmuş olduğu en iyi videoları bu listeye ekleyinOynatma listeniz için ilgi çekecek zekice bir isim seçin

 

Youtube sosyal bir ağdır

Youtube yalnızca bir video paylaşım sitesi değildir, aynı zamanda bir sosyal ağdır. Buradan arkadaşlarınızı ekleyebilir, onlara mesaj gönderebilir, gruplara davet edebilir, kendi grubunuzu oluşturabilir ve Youtube kullanıcıları ile etkileşime geçebilirsiniz.

Videolarınızın tanıtımını yapın

Youtube’a bir video yüklemek yeterli değildir. Aynı zamanda eklediğiniz videoların tanıtımını yapmalısınız. Bunun için aşağıdaki fikirleri kullanabilirsiniz:

Videolarınızı sitenizin bloguna gömülü olarak ekleyinVideonuzun Youtube linkini arkadaşlarınıza e-posta ile gönderinTanıdığınız insanlardan videonuzu çevresindekilerle paylaşmalarını isteyinVideonuz hakkında bir makale hazırlayın ve bunu forumlara gönderinVideonuzu Facebook, Linkedin, Twitter ve diğer sosyal ağlarda paylaşınİnsanlardan paylaşmasını isteyin. Sosyal ağlarda bir şey paylaşırken “Lütfen Retweet Edin” ya da “Arkadaşlarınızla Paylaşın” demek gerçekten işe yarıyor.

Kaynak:

12 Tips for Using YouTube to Promote Your Business

 

 

 

The post Youtube’da Şirketinizin Tanıtımını Nasıl Yapabilirsiniz? appeared first on Etohum.

20 Aralık 2013 Cuma

Dijital Yaşamınızı Güncelleyin

Bazen verimsizlik değiştirilemez

1870 yılında daktilo icat edildiğinde, hızlı yazmak tuşların sıkışmasına neden oldu. Böylece sıkışma olasılığının azaltılması, boşa zaman ve etkinlik kaybının önüne geçilmesi için sık kullanılan harfler (sd gibi) yan yana getirilerek günümüz klavye düzeninin oluşturulmasını sağladı.Q düzeni olarak adlandırılan klavyeye bakarsanız neden bu değişime ihtiyaç duyulduğunu görebilirsiniz. Birilerinin daktilo sıkışıklığından şikâyet etmesinden günümüz klavyesine geçilmesinden sonra aslında bir dizi daha etkili klavye tasarımı üretildi. Fakat insanlar alıştıkları bu düzeni bırakmak istemiyorlar. Daha iyi bir yol olmasına rağmen biz insanlar alışkanlıklarımıza takılıp kalırız. . Ekonomistler bu olayı kilitlenme fenomeni olarak adlandırmaktadırlar.

Her birimizin kendine has geliştirdiği alışkanlıklar vardır ve yalnızca birkaç teknoloji ya da hizmet bu alışkanlığı değiştirmemizi ve kendimizi geliştirmemizi sağlar. İşte bunlardan birkaçı:

E-posta

Birincisi, e-posta silmek artık geçmişte kalan bir olaydır. Eğer hala e-postalarınızı siliyor ya da “posta kutunuz dolu” mesajı alıyorsanız eski bir alışkanlığa takılıp kalmışsınız demektir. Google’ın Gmail’i epostalarınızı arşivlemeniz için size oldukça büyük bir alan sağlamaktadır. Gelecekte hangi epostanın işinize yarayacağını asla bilemezsiniz, bu yüzden mailleri arşivlemek önemlidir.

İkincisi, e-posta kutunuzu yapılacak işler listesine göre düzenleyebilirsiniz. Böylece e-posta kutunuzun boş olması şu anda yapılacak kritik bir işinizin olmadığı anlamına gelir. Geliştirilen Mailbox mobil uygulaması ile size gelecekte hatırlatılmasını istediğiniz işlerle ilgili e-postaları  “Bugün”, “Bugünden Sonra”  ya da belli bir zaman diliminde gösterilmesi için düzenleyebilirsiniz. Bir e-posta ile ilgili işaretlediğiniz zaman dilimi geldiğinde, o e-posta; posta kutunuzda tekrar belirecektir.

Mesajlaşma

Mesajlaşma ile ilgili olarak WhatsApp , farklı platformlar arasında oldukça başarılı çalışan bir uygulamadır. Kariyeriniz bu mesajlaşma planına bağlı değildir fakat bu uygulama ile kolayca dünyanın herhangi bir yerinden yurtdışında olduğunuzu ya da olacağınızı bildirebilirsiniz.

Twitter’a gelecek olursak, pek çok insan neden Twitter’ın gerekli olduğunu anlamakta ya da nasıl kullanacağına dair zorluklar yaşamaktadır. Mesajlarınızı Tweet olarak düzenlediğinizde bu platformu kullanmaya hazırsınız demektir. Bir gruba mesaj atmak yerine tweet atın. Güzel bir fotoğraf mı çektiniz, tweetleyin. Bu ortamdan aynı zamanda insanlara cevap da yazabilirsiniz. Twitter’ın bir diğer sihirli yanı ise buradan şirketlere ya da ünlülere mesaj atabilirsiniz. Başlangıçta mesajlaşmanın daha kapalı ve doğru bir yaklaşım olduğunu düşünüyor olsanız da bir kez normal mesajlaşma yerine Twitter kullanmaya başladığınızda ve insanlar size cevap verdiğinde kendinizi daha rahat hissedeceksiniz. Bu şekilde sosyal ağlarda daha akıcı bir şekilde konuşmaya başlayacaksınız.

Telefonlar

Telefonlarla ilgili yaşanan bir kilitlenme anı da herkesin sabit hatlardan cep telefonlarına atlaması ve bir daha geriye bakmaması olarak düşünülebilir. Sabit hatlarda kalmak Q-Klavye ’de kilitlenmek gibi görünse de yeni telefon teknolojileri ile ofis yönetimi oldukça kolay bir hale gelmiştir. AT&T’nin Syn248 sistemi gibi sabit hatlarda otomatik sesli mesaj ve yönlendirme servisleri işinize oldukça büyük bir esneklik kazandırabilir.

Yenilikler karşısında bir klavye olmayın!

E-posta, mesajlaşma ve telefonlar hepimizin her gün kullandığı ve alışkanlıkların en zor değiştirilebildiği iletişim formlarıdır. Gelen kutunuzu yeniden düzenlemek, mesajlaşma yerine Twitter kullanmak ya da yeni bir telefon sistemi kullanmak işkence gibi görünebilir. Yeni bir zorlukla karşılaştığımızda oturup daktilo hikayesini hatırlamalıyız. Bir daktilo gibi kilitlenen ve değişmeyen biri haline gelmek istemezsiniz. İyi bir işin anlamı çevik olmak ve pazardaki gelişmelere, yeniliklere adapte olmak demektir. Bu değişimleri takip edip etmemek tamamen size kalmış…

 

Kaynak:

Upgrade your digital life

The post Dijital Yaşamınızı Güncelleyin appeared first on Etohum.

18 Aralık 2013 Çarşamba

Olası Müşterilerinizle Nasıl İletişime Geçmelisiniz?

Yeni müşteriler elde etmek için bilgi toplamak bir işin can damarıdır. Bunun için birçok yöntem bulunmaktadır: web, basılı tanıtım dokümanları, doğrudan posta, tele pazarlama, fuarlar ve satış temsilcilerinin soğuk temasları… Birçok işletme sahibi listelenen her bir sürecin kişi başına düşen maliyetinin ne kadar olduğunun farkında değildir.

Birçok senaryoda satışı tamamlamak için satış temsilcilerine ihtiyaç vardır. Fakat diğer pazarlama metotlarını kullanarak şirketinizin marka bilinirliğini ve kredisini arttırıp, gelecekteki müşterilerinizi hazırlamak ve satışları başarı ile kapatmak mantıklı değil midir?

Olası bir müşteri ile iletişime geçmeden önce kiminle karşı karşıya olduğunuzu bilmelisiniz. Satışçıların çoğu ihtiyaç duydukları bilgiyi alabilmek ve satış yapabilmek için randevu almaya çalışır. Ve çoğu zaman ancak bir arpa boyu yol kat ederler. İşi bu şekilde yürütmek yorucu ve cesaret kırıcıdır. Bu yüzden pek çok satış yöneticisi kotasını dolduramamakta ve uzun süren eforların sonunda satışı kapatamamaktadır. Bu yüzden ürünü satın almak isteyen ve satın almaya hazır olan kişileri hedefleyerek onlar hakkında araştırma yaptığınızda, süreci iyi yönetebilir ve başarılı bir iletişim kurabilirsiniz.

Hazırlanın. Görüştüğünüz kişiyi ve iletişimde olduğunuz şirketi tanıyın. İletişime geçeceğiniz şirkette şu an neler olduğunu biliyor musunuz? Şirket başka bir şirket tarafından mı satın alınıyor yoksa başka bir şirketi mi satın alıyor? Karları yükselişte mi yoksa düşüşte mi? Şirketin web sitesinde ya da internette şirketle ilgili haberlerde belirgin bir değişiklik ya da oluşum var mı? İletişim kurmak istediğiniz kişi hakkında ne biliyorsunuz? Bu kişi şirkette yeni mi? Son zamanlarda bir terfi mi almış? Şirket ya da görüşeceğiniz kişi ile ilgili Facebook ya da diğer ortamlarda herhangi bir bilgi var mı?

Görüşmeden önce konuşmanızın bir metnini hazırlayın. Pek çok kişi ürününün zaten çok iyi olduğunu, zaten müşterilerin kendiliğinden bu ürünü satın almak isteyeceklerini düşünür. Bu kişiler asla bir cümleyi ikinci kez kurmazlar, bu yüzden bilgi toplarken ve randevu alırken neyin işe yarayıp neyin yaramadığı konusunda bir fikirleri yoktur. Konuşmanızın bir metninin olması bir robot gibi davranmanızı gerektirmez. Hazırladığınız metin ile kurduğunuz cümlelerin tutarlı olması yeterlidir.

Hazırladığınız metne yeni cümleler eklediğinizde kendinizi test edin. Olası müşteriler üzerinde daha iyi sonuçlar alıyorsanız, bu kelimeleri kullanmaya devam edebilirsiniz. Aksi takdirde eski metninizi kullanmak isteyebilirsiniz.

Kendinize bir hedef belirleyin. Olası müşteriler için araştırma yapmak, bilgi toplamak satış sürecinin genelde en az sevilen aktivitelerden biridir. Bu süreç koşu bandında koşmak gibidir, eğer süreç boyunca kendinize bir hedef belirlemezseniz canınız ilk yandığında o ortamdan uzaklaşmak isteyeceksiniz. İşinizin türüne, pazarın büyüklüğüne ve satış sürecinin uzunluğuna göre her gün için listenize yeni olası müşteriler eklemeniz önerilmektedir.

Yeni olasılıkları listenize ekleyene kadar çalışmaya devam etmelisiniz. Her bir gün ve hafta için belirli sayıda randevu ayarlamayı hedef olarak belirleyin. Bunu yaparak pek çok satış temsilcisinin ya da iş adamının düşmüş olduğu hataya düşmeyeceksiniz.

İyi bir CRM yazılımı kullanın. Yeni bir müşteri kazanmak için harcadığınız eforun sonuçlarını takip etmelisiniz. Sadece randevu ayarladığınız yeni olası müşterileri değil, kaybettiğiniz ya da asla müşteriniz olmayacak kişileri de takip ediyor olmalısınız. Şimdiye kadar tamamladığınız süreci ya da satış ekibinizin eforunu sıfırdan tekrar yapmak maliyetli bir iştir. Bu yüzden CRM verilerinizi haftalık olarak analiz etmek için kendinize vakit ayırın. Görüşmekte olduğunuz insanlar, satışa dönen görüşmeler, satıştan elde edilen gelir ve müşteriden elde edilen geliri öncelikli olarak takip etmeniz önerilmektedir. Bu şekilde ne kadar etkili çalıştığınızı görmüş olacaksınız. Aynı zamanda etkinliği arttıran trendleri de görme şansına sahip olacaksınız.

Süreçte bir gerileme ya da durağanlık fark ettiğinizde olabildiğince hızlı düzeltmek için nedenlerini bilmeniz gerekir. Bu yüzden hangi müşteriden ne kadar kazandığınızı bilmek oldukça motive edici bir bilgidir. Bu bilgi, her iletişime geçtiğiniz kişinin size ne kadar getirdiğini bilmek demektir. Eğer bir kişiyle her görüşmeniz size 1000 dolar kazandırıyorsa, o kişi ürünü satın alsın ya da almasın siz ve satış ekibiniz yeni müşteriler aramak için motive olacaktır.

 

Kaynak:

Prospecting/Target Marketing and Setting Appointments

 

The post Olası Müşterilerinizle Nasıl İletişime Geçmelisiniz? appeared first on Etohum.

17 Aralık 2013 Salı

Dönüşüm Optimizasyonu ve İlişkilendirmenin Artan Önemi

Bu makale Cemal Büyükgökçesu tarafından kaleme alınmıştır.

Sadece online, sadece offline veya karma iş modeline sahip olsun; perakendecilerin son dönemde en çok konuştukları kavramlardan ikisi: Dönüşüm Optimizasyonu ve İlişkilendirme (Attribution). Ve bu kavramlar, dünyanın hemen her yerindeki perakendeciler tarafından anlaşılmaya ve uygulanmaya çalışıyor. Yani belli bölgelere özgün öncelikler değil. Son 3 aydır Avustralya’nın en büyük perakendecileri ile dönüşüm optimizasyonu ve ilişkilendirme modelleme odağında projeler yapıyoruz. Bu çerçevede konu hakkındaki düşüncelerimi ve bu kavramların geleceği hakkındaki öngörülerimi paylaşmak istiyorum.

Avustralya perakende ekosisteminin en büyük önceliklerinden biri dönüşüm optimizasyonu, çünkü buradaki perakendecilerin e-ticaret dönüşüm oranları, İngiltere ve Amerika’daki muadillerinin gerisinde. Bunun birçok nedeni var:

- Avustralya online perakendecilikte olgun pazarlar içerisinde kategorize edilse dahi Amerika ve İngiltere olgunluğunda olduğu söylenemez. Avustralya fiziksel mağazacılığında kuvvetli birçok perakendecinin aşmaya çalıştığı sorun, online operasyonları fiziksel mağazacılığa entegre etmek ve kullanıcıya farklı kanallarda aynı rahatlıkta bir tecrübe yaşatabilmek. Avustralya’da fiziksel mağazacılığın kuvvetli birçok oyuncusu için e-ticaret operasyonları yatırım ve geri dönüş anlamında soru işaretleri içeriyor. Dolayısıyla, kullanıcının dönüşüm sürecinden ayrılmasına neden olan en önemli 3 konuya (taşıma ücreti, kullanıcı dostu online içerik iyileştirmeleri, online destek) yapılan yatırımlar yetersiz kalıyor.

- Avustralyalı tüketiciler için mağaza içi alışveriş yapmak oldukça konforlu, birçok büyük perakendecinin oldukça yaygın ve gelişmiş bir mağaza ağı mevcut, bu da tüketiciler için mağaza erişimini oldukça kolay kılıyor. Dolayısıyla “katalog” reklam modeline yapılan yatırımlar da oldukça fazla.

- Üstteki iki nedenin neticesinde perakendeciler, web sitelerini satış kanalından ziyade bir pazarlama kanalı olarak konumlandırıyor ve dijitale yapılan yatırımlar bu odakta gerçekleşiyor. Bunda, Amazon gibi büyük oyuncuların Avustralya pazarına henüz girmemiş olması da bir etken.

Bu tablo, e-ticaret dönüşüm oranlarının yükselmesi ve e-ticaretin perakendecilerin gelirlerindeki payını artırmasıyla dijital lehinde değişecek. %70’lere varan akıllı telefon ve %30 tablet penetrasyonuyla dünyanın en mobilize ülkelerinden biri olan Avustralya’da tüketici davranışı da son yıllarda büyük bir değişim geçiriyor. Sadece son 12 ayda tüketicilerin %72’sinin mobil cihazlardan ürün ve servis araştırdıkları ve %25’inin mobil ticaret yaptığı bir tüketici topluluğundan bahsediyoruz. Sadece Avustralya’da değil, dünyanın birçok pazarında da yaşanan bu değişim sürecinde, perakendecilerin e-ticaret operasyonları için dönüşüm optimizasyonuna odaklanmalarının ve doğru kaynak dağılımı için İlişkilendirme Modelleme konusuna eğilmelerinin önemi çok daha artacak. Dönüşüm Optimizasyonu ve İlişkilendirme kavramlarını kısaca tanımlamak gerekirse:

Online Dönüşüm Optimizasyonu: Dönüşüm (satış) odaklı bir çevrimiçi kanalın (websitesi, mobil site vb.) ziyaretçilerini müşteri yapma veya diğer bir deyişle ziyaretçilerin içerisinde dönüşüm gerçekleştirenlerin oranını artırma amaçlı yapılan çalışmalar bütünü.

İlişkilendirme: İlişkilendirme; istenilen sonuca ulaştıran kullanıcı davranışlarını tespit etme ve bu kullanıcı davranışlarına bir değer atama süreci demek. Bu süreç sonucunda pazarlamacılar, belirledikleri pazarlama hedeflerine (satışları artırmak, üye yapmak vb.) ulaştıran farklı davranış kümelerinden hangilerinin daha etkin olduğunu tespit eder ve bu davranış kümelerinin gerçekleştiği kanallara ve süreçlere daha fazla yatırım yaparlar.

Bu iki kavram birbirinden farklı da olsa kesiştikleri nokta dönüşümleri artırmaya destek olmaları. O nedenle dönüşüm optimizasyonu üzerinde çalışan bir uzman “ilişkilendirme modellemesini” dikkate almadan başarıya ulaşamayacağı gibi, “ilişkilendirme modellemesi” yapan bir uzman da “dönüşüm optimizasyonu” konusunu dikkate almadan tam verim alamaz. Alttaki şemada da görebileceğiniz gibi her iki kavramın esas amacı; “istenilen sonuçlara” ulaşma sürecini optimize etmek.

Dünyada (özellikle olgun pazarlarda) dönüşüm optimizasyonu konusunda uzmanlaşmış çok sayıda uzman ve kurum mevcut. Ayrıca e-ticaret dönüşüm optimizasyonu hakkında çok sayıda bilimsel araştırma, makale ve vaka çalışmalarını çevrimiçi bulmak mümkün. Diğer yandan “ilişkilendirme modelleme”; çok sayıda ekranın ve yeni kanalın (akıllı telefon, tablet, giyilebilir teknolojiler, akıllı TVler, oyun konsolları, vb.) tüketicilerin hayatına ve tüketim süreçlerine büyük bir hızla girmesiyle çok daha önem kazanan ve anlaşılmaya çalışılan bir konu. Avustralya örneğinde tüketicilerin en az %70’i alışveriş süreçlerinde birden fazla kanalla etkileşimde bulunuyor. Avustralyalıların %36’sı ise son 12 ayda aynı firmadan hem online kanaldan hem de mağaza içi alışveriş yaptıklarını söylüyor. Kullanıcı davranışlarındaki bu değişiklikler neticesinde aynı kullanıcıyı farklı kanallarda ölçümlemek zorlaştığı kadar, bu ölçümlemeyi yapabilmek firmaların gelecek stratejileri açısından son derece önemli bir hale gelmiş durumda. Eskiden sadece çevrimdışı pazarlama kanallarının etkinliğini pazar araştırmaları ile ölçümleyen pazarlamacılar, çevrimiçi dijital dünyanın tüketicilerin hayatında yer edinmesiyle önce çevrimdışı ve çevrimiçi pazarlama kanallarını karşılıklı ölçümlemeye başladılar. Ardından, çevrimiçi dünyanın birden fazla ekrana taşmasıyla çevrimiçi kampanyaların farklı ekranlar arasında ölçümlenmesi çalışmaları başladı. Son olaraksa, aynı tüketicinin çevrimiçi veya çevrimdışı tüm farklı kanallardaki davranışlarının aynı metriklerle bütünsel olarak ölçümlenmesi ve tüketicinin değerinin tespit edilmesi ihtiyacı doğdu. Universal Analytics kavramının gidermeye çalıştığı ihtiyaç da burada yatıyor.

Tüketicilerin çok kanallı alışveriş süreçlerinin dünyanın hemen her ülkesinde benzer aşamalardan geçtiğini tahmin etmek hiç de güç değil. Çok kanallı perakendecilikten tüketici odaklı kanal bağımsız perakendiciliğe geçiş sürecinde tüketicilerin kanallar arası etkileşimlerini ve davranışlarını ölçümlemek kurum stratejilerini şekillendirmede belirleyici olacak. Bu nedenlerden ötürü, “ilişkilendirme” konusuna hakim uzmanlar bulmak globalde son derece güç ve büyük bir ihtiyaç açığı var. Dönüşüm Optimizasyonu ve İlişkilendirme kavramlarının her ikisine de hakim ve büyük resme odaklanan uzman bulmak ise neredeyse imkansız. Mevcut uzmanlar ise hemen her pazarda müthiş talep görüyor ve uzun yıllar boyunca bu talep artarak devam edecek.

Peki bu konulara odaklanmak isteyen girişimci adayında olması gereken en önemli özellikler neler?

- “Performans iyileştirmesi” konusunda büyük bir tutkusunun olması

- Ölçümleme konusunun uzmanı olmalı

- Çok hızlı ilerleyen ve değişen dinamikleri takip edebilmek adına kendini sürekli güncelleyebilmeli, yarını öngörebilmeli, erken adımları atabilmeli

- Sayılarla arası iyi değil, çok iyi olmalı

- Hemen her yerde kullandığımız “analitik düşünme” kavramına en fazla ihtiyaç duyulduğu bir alan olmasından ötürü analitik düşünebilmesi

- Empati kurabilmeli, resme yukarıdan bakabildiği gibi pazarlamacının ve kullanıcının gözünden de bakabilme konusunda yetenekli olmalı

Türkiye’de doğup ülke sınırlarını aşan ve büyük başarılara imza eden genç girişimlerimiz gurur veriyor. Ancak ölçümleme, ilişkilendirme ve dönüşüm optimizasyonu alanlarında da global girişimler çıkarmaya mecburuz. Bu hem Türkiye perakende ve e-ticaret ekosisteminin başarısı, hem de global girişimcilik ölçeğinde ismimizi daha fazla duyurmamız için çok önemli. Bu yazının tüm girişimci adaylarında farkındalık yaratmasını dilerim.

 

Cemal Büyükgökçesu

buyukgokcesu.com

olcumleme.com

The post Dönüşüm Optimizasyonu ve İlişkilendirmenin Artan Önemi appeared first on Etohum.

25 Kasım 2013 Pazartesi

ODTÜ Teknokent'ten Teknolojik Girişimcilere Davet Var.

Türkiye’nin en büyük teknokenti ODTÜ Teknokent, 120 bin m2 ile içinde 300 firmayı barındırıyor. Yeni kurulan teknokentler ile tecrübelerin paylaşıldığını belirten ODTÜ Teknokent Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Batum, mevcut firma kapasitelerini artıracaklarının altını çiziyor. ODTÜ olarak "İş Fikirleri Yarışması" ile genç girişimcilere destek olduklarını açıklayan Batum ile girişimcilik ve teknokentler üzerine konuştuk.

22 Kasım 2013 Cuma

Arabanı Paylaş, Trafiği Azalt

Trafik başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerin sorunu. Her gün milyonlarca araç yola çıkıyor ve insanların saatlerini trafikte geçirmesine sebep oluyor. Yolyola.com, trafiği bir nebze olsun azaltmak adına araçlarında tek başına seyahat edenlerin yolculuklarını paylaşmaları üzerine kurulmuş bir sistem. Nereden nereye gideceğinizi tanımlayarak, sürücü ya da yolcu olarak kaydınızı oluşturup eşleşmeler üzerinden yol arkadaşınızı seçiyorsunuz. Yolyola.com’un kurumsal modeli de mevcut. İşletmeler, çalışanlarının kendi aralarında sosyalleşmesini sağlarken, çevreci ve sürdürülebilir bir ulaşım modeli sağlıyor.

13 Kasım 2013 Çarşamba

TEB Girişim Bankacılığı'ndan "Gerçek" Hikayeler

TEB Girişim Bankacılığı, destek verdiği girişimcilerden biri olan İsmail Berber’in hikâyesini reklam kampanyasına taşıyarak 8 Kasım 2013’te İstanbul Four Seasons Otel’de reklam filminin lansmanını gerçekleştirdi. Türk Ekonomi Bankası TEB Girişim Bankacılığı ile 10 ayda 17 bin yeni iş fikrine destek oldu. 3 bin girişimci, 800 saat eğitim alırken 200 girişimci yaklaşık 400 saat danışmanlık hizmeti aldı.

11 Kasım 2013 Pazartesi

Girişimciye Büyük Destek: TEB Girişim Evi

TEB projelerini hayata geçirmek isteyen girişimcilere Girişim Bankacılığı çatısı altında TEB Girişim Evi ve TEB Kuluçka Merkezi ile destek veriyor. Dünyada ve Türkiye'de bir ilk olan TEB Girişim Evi'nde girişimcilere projelerini hayata geçirme ve mevcut işlerini doğru bir şekilde yürütmelerine yönelik olarak bire bir danışmanlık hizmeti veriliyor.

8 Kasım 2013 Cuma

Girişimci Kadınlar, İlham Kaynağı Oldu

Benzer dünya görüşüne sahip, öğrenmeye açık kadınların içten paylaşımlarına ve birbirlerine fırsat tanımalarına olanak tanımayı amaçlayan TurkishWIN, her ay düzenlediği buluşmalarına "Geçişler" teması ile bir yenisini daha ekledi. Kadın girişimciliğini artırmada küresel bir platform olan etkinlikte tanınmış girişimciler Canan Ercan Çelik, Ayşe Şule Bilgiç, Özlem Feride Çöplü ve Canan Tan, birbirinden ilginç hikâyelerini katılımcılarla paylaştı.

6 Kasım 2013 Çarşamba

İş fikri olan 100 Gence toplam 10 Milyon TL Başlangıç Sermayesi sağlayan 100 Fikir 100 Şirket BAŞLADI!

Şu an bu blogu okuyorsanız, beni bir yerlerden tanıyorsanız bunda emeği çok büyük olan bir kurum var. Adı Genç Müsiad.

2009 yılında hiç kimsenin tanımadığı bir girişimciyken bir yemekte tesadüfen aynı masaya oturduğum Fatih Uysan’ın kartında yazan “Genç MÜSİAD Başkanı” ifadesiyle tanıştığım bir kurumdu Genç MÜSİAD. O güne kadar kapısından bile içeri girmediğim, hiçbir üyesini tanımadığım bir kurum olan Genç MÜSİAD’dan 2 ay sonra bir telefon geldi. “Başkanımız sizinle tanışmış ve yaptığınız işten, girişimci yönünüzden çok etkilenmiş ve kendisinin önerisiyle her yıl yaptığımız Yılın Genç Girişimcisi ödülü için siz de finalistimiz oldunuz.”

Şaşırmıştım, daha önce kapısından bile girmediğim bir dernek, kendi üyeleri bile olmayan bir girişimciye, hiçbir menfaat gözetmeden bir ödül layık görüyordu. İlk şirketim olan Desnet’te Türkiye’nin %100 yerli yazıcısını üretmemiz ve 12 ülkeye ihracatımız, ikinci şirketim olan Vodera’nın lokasyon bazlı pazarlamayı sıfır bütçeyle Türkiye’de tanıtması ve Eurovision gibi uluslararası bir organizasyonda proje yapması gibi çalışmalarımızı takdir etmiş, “Marifet iltifata tabidir” sözünden hareketle 2009 Yılın Genç Girişimcisi ödülüne aday göstermişti.

Ulaştırma Bakanı Sn. Binali Yıldırım’ın elinden 2009 Yılın Genç Girişimcisi ödülü aldığımda, o koca salonda sadece 2 kişiyi tanıyordum. Onlar da beraber geldiğim arkadaşlarımdı.

Bu ödül benim için bir anahtar olmuştu. Bugün sosyal girişimim olan 12 Yıldız’ından tutun, El Terminali sektöründe faaliyet gösteren şirketim Desnet’ine kadar her işime olumlu katkıları oldu. Öyle ki genç girişimci denildiğinde akla gelen birkaç isimden biri haline gelince, toplamda 200 bin üniversite öğrencisine konferans ve seminerlerde hitap eder, blogda gençler için yazılar yazar, gençler için bir “Abi” rolü üstlenir oldum.

Sonrasında da pek uğramadım Genç MÜSİAD’a. Ta ki bir kurban bayramında Genç MÜSİAD’dan gelen bir davete kadar. Bayramdan hemen önceki depremde yerle bir olan Van’a karayoluyla yardım götürmeye ve bayramı depremzedelerle geçirmeye davet ediyordu beni Genç MÜSİAD. Sadece gidişi 24 saat, toplamda 48 saatlik kara yolu. Aileden uzak bir bayram. Ne kadar da cazip değil mi?

Neden ve nasıl bilmiyorum, kabul ettim bu davetlerini, yol arkadaşlığı yaptık, o zamanki Genç MÜSİAD başkanı Abdulsamet Temel ile aynı arabadaydık, o dinlendi ben sürdüm, ben dinlendim o sürdü. Tahminimdeki gibi makam şoförlü, havalı adamlar değillerdi, al işte, arka koltukta uyuyordu “başkan” dedikleri adam.

Tanıştığım herkes alabildiğine sıcak kanlı, alabildiğine samimiydi. Öyle birbirine kartvizit uzatıp, size şunu satabilir miyim? diyen insanlar yoktu içeride. Sanıldığı gibi siyasetle içiçe değil, tam tersi siyasi ekosistemden uzak durmaya çalışan bir yapı vardı. Gerçekten orayı ikinci evi gibi benimsemiş, tertemizyüreği vatan-millet sevgisiyle çarpan gencecik, pırıl pırıl arkadaşlarım, dostlarım oldu.

Şimdiye kadar hiçbir derneğe üye olmamış, hiçbir kurumla-dernekle adı anılmamış biriydim ve bu benim kendi tercihimdi. Her kurumla tanıştım, konferans-seminerler vesilesiyle her kuruma girdim çıktım ama hiçbirine üye olmamış, görev almamıştım.

30 yaş olan Genç MÜSİAD üyelik sınırına 1 yıl kala, yeni dönem başkanı Faruk Akbal’ın daveti benim için başka bir anlam taşıyordu. Vefa borcumun vadesi gelmişti.

Yönetim kurulu üyesi ve Girişimcilik Birimi Başkanı olarak göreve başlayalı 1 yıl olmak üzere. Çok kıymetli üyelerden oluşan, pırıl pırıl bir birimim var. İlk günden beri beni yalnız bırakmayan birim üyeleri Safa Zengin, Emre Metin, Esra Erbaş ve Ali Aydın ile çok güzel projelere imza attık. Yaptığımız projeler Genç MÜSİAD’ın bundan sonraki tüm dönemlerinde devam edecek. İşin Merkezi, 100 Fikir 100 Şirket ve yakında duyuracağımız TURGEB gibi marka projeler geliştirdik. Derneklerde hep duyarsınız, “Çok sivrildik, yönetim ön plana çıkmamızı istemedi, koltuk kavgaları, ego çatışmaları vardı” diye. Yaptığım projelerin isminden içeriğine, güzel yapılan her işe “Devam abi” dediler, devam ettik.

Bütün bunları neden anlattım diye düşünüyorsunuz.

Bir akşam yemeği, bir kartvizit, bir tanışma, bir deprem ve bir bayram. İnsan hayatı böyle, anlamsız ve bilinmez noktaları birleştirince çıkıyor ortaya en güzel tablolar.

Bugün bu blog yazısına, sadece Genç MÜSİAD çatısı altında geliştirdiğimiz yeni başlangıç sermayesi projesini, 100 girişimciye 10 Milyon başlangıç yatırımını anlatmak için başladım. Sonra düşündüm, bundan 4 yıl önce hasbelkader bir akşam yemeğinde tanıştığım bu kurumun bugün yetkili ağzı olarak yeni projesini açıklıyorum. Tuhaf, değil mi?

Kızmayın bu kadar kişiselleştirdim diye. Hepimizin hikayesi bu, dünün hayalleri bugün yaşadıklarımızın ta kendisi. Dün müşteri temsilcisi olarak göreve başladığınız bir şirketin, yarın tepe yöneticisi olmayacağınızı kim bilebilir ki? Her uçuş, yere basarak başlar, Everest’e tırmanışın bile ilk adımı evinizin kapısındaki eşik değil midir?

Gelelim konumuza; İşin Merkezi projesinde ofis imkanı sunduğumuz 30 girişimciyi seçerken yüzlerce gençle görüşme imkanı bulduk. Gençler çok dertlilerdi, nereye başvuracaklarını bilmiyorlar, başvurdukları kurumlarda prosedür ve uzun, yorucu süreçler içlerindeki girişimcilik ateşini söndürüyor ve melek yatırımcı olarak adlandırılan kişilerle çeşitli sorunlar yaşıyorlardı. Yatırım arayan bir dertli, yatırım alan bin dertli idi. Yatırımcıları, kendilerini sadece paralarını katlamak için bir araç olarak görüyor, bir an önce üçe beşe katlamasını istiyor, işin organik büyüme sürecini çok uzun buluyor, işe paradan başka bir şey katmıyor, yatırım aşamasında koyduğu paraya karşılık çok yüksek hisse oranları talep ediyor ve girişimcinin bütün hevesini öldürüyordu.

6-7 Aralık tarihlerinde düzenlenecek olan 4. Uluslararası Genç İş adamları Kongresi’nin açılış konuşmasında işte bütün bu sorunlara çare bulacak, içi boşaltılmaya yüz tutulmuş olan Melek Yatırımcılık kavramına çok güçlü bir alternatifi Türkiye ve dünya kamuoyuna sunacağız. Bu kavramın adı ve tam içeriği şimdilik gizli. Ama bu konuda birçok ezberleri bozmaya hazırlanıyoruz.

Şimdi ise, genç girişimcileri ve iş fikri sahiplerini en çok ilgilendiren konuya geldik. 100 Fikir 100 Şirket 10 Milyon Destek projesi ile www.100fikir100sirket.com dan başvuru yapan girişimcilerin projeleri arasından seçilen 100 projeye, her biri kendi sektöründe lider olan ve iş hayatında yılların deneyimini barındıran MÜSİAD’lı iş adamları 100 bin TL’den başlamak üzere başlangıç sermayesi ile ortak olacak. Projeler fikir aşamasında olabileceği gibi, uygulamaya konmuş da olabilir, şirketleşmiş de. Projeniz tekstil sektöründe de olabilir, enerjide de, teknolojide de. İstanbul’da da oturuyor olabilirsiniz, Şırnak’ta da.  Üç esas kriter var, sürdürülebilir olması, ticari olması ve yenilikçi olması.

www.100fikir100sirket.com a girip projenizle ilgili başvuruyu yapın ve sürecinizi başlatın. Sorularınız varsa bu yazıya yorum olarak yazabilirsiniz.

Google Plus Sayfam+Benzer YazılarBu Yazıyı Okuyan 30 Girişimci Adayı, İşini Plaza Katında BEDAVAYA Kuracak. [Son 24 Saat] Başvurun / Paylaşın“Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz”Büyük gururum.. 2009 Yılın Genç Girişimcisi ödülü2. Buluştrend Buluşması 12 Aralık Cumartesi Astoria Caffe Nero’daÜrünün ne önemi var? Mühim olan insanlık

4 Kasım 2013 Pazartesi

TÜSİAD'dan Genç Girişimcilere Ödül

TÜSİAD’ın genç girişimcileri teşvik etmek amacıyla yürüttüğü “Bu Gençlikte İş Var” projesinin sonuçları, öğrencilere proje kapsamında destek veren iş dünyasının önde gelen isimlerinin de katılımıyla gerçekleşen ödül töreniyle açıklandı. Ankara Üniversitesi’nden “S&S” projesi birinciliğe, Kocaeli Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nden “Vitrin Verimlilik Analizi” projesi ikinciliğe ve Bilkent Üniversitesi’nden “Robandroid” projesi ise üçüncülüğe layık görüldü.

21 Ekim 2013 Pazartesi

Annen-Baban İnternette! Oyunun kuralları yeniden yazılıyor!

Teknolojinin gelişmesi sadece size yarıyor sanıyorsunuz, oysa bu yeniliklerle sessiz bir devrime hazırlanan bir güruh daha var. Anne-babalar!

 

Evlatlarını takip etmek için Facebook, twitter açan anneler, çocuklarının paylaştığı fotoğraflar için azarlayan babalar.

Paylaştığınız fotoğrafın altına “Tü tü tü maşşallah benim minik oğluma” yorumu yapan annelere henüz alışmamışken, annenizin kız kardeşlerinin, halaların, görümcelerin de alta yazacağı yorumlarla oyuna dahil olacağını nereden bilebilirdik ki? Oysa o fotoğrafı ne hayallerle paylaşmıştınız, değil mi?

Sadece sizin değil, eskiden oğluna bulduğu kızın vesikalık fotoğrafının izini süren annelerin işini de kolaylaştırdı Facebook, artık link atarak buldukları kıza bakmanızı sağlamaları birkaç saniyelik iş.

İtiraf edin, aile bireyleri işin içine girdikçe artık daha çok düşünüyorsunuz paylaşım yaparken.

İşin ilginç yanı, onlar da bu yeni araçları hesaba katıyorlar. Annemin ne zaman fotoğrafını çeksem “Sakın facebook’a koyma!” uyarısı peşinen geliyor. Ne zaman beni çok güldüren bir şey söylese, “Twitter’a yazarsan küserim” diye uyarıyor.

Kısacası onlar da artık oyunun bir parçası, bakmayın “bu zımbırtı nasıl açılıyor?” diye sorduklarına. Ben, oğlu/kızı yurtdışına gittiği halde MSN Messenger ya da Skype öğrenemeyen anne baba görmedim. İşlerine geldi mi, saniyeler alır öğrenmeleri.

Birkaç örnek diyalogla önümüzdeki günlerin nelere gebe olduğuna yönelik tahminlerimi de paylaşayım.

Anne : Tülay teyzenin oğlunun 90 bin falovırı var, sen hala 200’lerdesin be evladım!

Anne : Ayşe Hanım’ın kızını Linkedin’de endors eden edene, sen hala iş ilanlarına bak!

Anne : Attığın twitleri kimse fav’lamıyor bile oğlum, biraz düşünerek yaz şunları, altın gününde konu komşu yüzüme vuruyor, rezil oluyorum.

Baba : Oğlum, konu komşunun dilindeyiz, twitter’daki onca takipçin fake’miş diyorlar doğru mu bu? Adımızı iki paralık ettin, ben de gururla anlatıyorum oğlum fenomen oldu diye!

Genç : Anne yeni aldığım kotum nerede? Anne : En son hangi odada check-in olduysan oradadır!

 

8 günlük bir tatilin ardından, yeni haftaya girerken yüzünüz biraz gülsün istedim. Anne-babanız hayattaysa mutlaka ellerini öpün, değillerse de dua edin, daha sık hatırlayın. Onlar, Anne-babalarımız, hep bizi anlamadıklarını düşündüğümüz insanüstü varlıklar. İyi ki varlar, sağ olsunlar, var olsunlar!

Google Plus Sayfam+Benzer Yazılar“Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz”Sizin Maaşınız mı daha yüksek, Diplomanızın Maaşı mı?Genç Kızlar için Bir Girişimciyle Evlenmemek için 10 Neden“12 Yıldız” Başvuruları 6 Kasım’da başlıyor. [12 Yıldız Projesi Hakkında Detaylı Bilgi]Saklışehir Neden Battı ? E-Ticarette Neden Çuvalladım? [Bir Başarısızlık hikayesi]

11 Ekim 2013 Cuma

2013 Yılının En İyi İş Modeli

Hulusi Berik’in melek yatırımcı desteğini alan Hamsi Finger, 2 ayda 5 şube açarak büyümeye devam ediyor. Franchise yöntemi ile hareket eden şirketin; mobil, büfe ve dükkân modeli olmak üzere 3 farklı iş modeli mevcut. Hamsiler, fileto şeklinde 100’er gramlık kutularda ekmek ve özel sosu ile birlikte 4,5 liradan satışa sunuluyor. Almanya’ya ilk ihracatını gerçekleştiren Hamsi Finger’ın hedefi, 2013 sonuna kadar 100 şubeye ulaşmak.

9 Ekim 2013 Çarşamba

"Girişimciler, Yatırımcılarla Hızlı İletişime Geçmeli"

212 Capital Partners; 2011 yılında kurulmuş, internet, iletişim ve teknoloji sektöründe faaliyet gösteren, erken dönem yatırıma açık olan girişimlere yatırım yapan 30 milyon dolarlık bir "Girişim Sermayesi Fonu". Şu ana kadar 8 teknoloji firmasına yatırım yapan 212’nin Yöneticisi Numan Numan, dünyada ve Türkiye’de teknoloji alanında büyük fırsat olduğunu belirtip, yatırım yapacakları girişimcilerde dikkat ettikleri noktaları açıkladı.

4 Ekim 2013 Cuma

Gezi Parkı Olayları: Bardağın Dolu Tarafı

Omer Abi , ne olacak simdi ? @omerekinci

— Oktay Tilkili (@oktaytilkili) June 2, 2013

 

Twitter’da gelen  bu soru üzerine yazıyorum bu yazıyı, beş gündür düşünmekten, dinlemekten, anlamaya çalışmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum

Gelin analiz edelim, bu beş günün bize öğrettiklerini, kazandırdıklarını masaya yatıralım; ve tabii kazandıracaklarını da…

Yaşananlar, beş gündür sokaklarda olan insanların, direnişçilerin maruz kaldığı iki durumun sonucu.

Birincisi ; Son birkaç yıldır hissettikleri “yok sayılma ve sindirilme” uygulamalarının üst üste gelmesi sonucu, 29 Ekim, Alkol Yasağı, Reyhanlı Patlaması, Emek Sineması gibi olaylarda verilemeyen tepkilerin patlaması. Tıpkı metan gazı patlaması gibi…

“Şiddeti meşrulaştırmak” değil yazdıklarım. Lakin, psikoloji bilimi diyor ki tanıdığınız en masum, en iyi kalpli insanın da “katil olma” sınırı var. İnsanları bu noktaya getirmemek, gelmelerine sebep olacak nedenleri ortadan kaldırmak devletin göreviydi.

Rahmetli Şeyh Edebâli’nin Osman Bey’e nasihatlerinden biridir, der ki;

“Ey oğul, insanı yaşat ki devlet yaşasın”

Hanımefendiler, beyefendiler, itiraf edelim, bu nasihati unuttuk, beş gündür daha da fazla unuttuk .

Bu yazıda belki yer verilmesi gereken birileri daha var, yalan yanlış bilgi dağıtanları, insanları provake edenleri, aldatanları, şiddete yöneltenleri da yazmak lazım ama herkes görevini yapıyor, provokatörün görevi de bu, onları neyle suçlayalım, görevleriyle mi?

“Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer; kötülük yapanlar yüzünden değil, durup seyreden ve onlara ses çıkarmayanlar yüzünden.” A. Einstein

Gelelim ikinci duruma. Bu durumun bir özelliği var ki o da aslında birincisinin de sebebi olan bir durum; sokağa dökülen ve 5 gün Gezi Parkı’nda nöbet tutan bu insanların temsil edilemediğini, haklarının savunulmadığını, var sayılmadıklarını hissediyor olmaları. Eğer sokaklara dökülen yüz binlerce insan, kendilerini temsil edecek bir zemin bulamıyor.

Eğer Cumhuriyet Halk Partisi gerçekten muhalefet gibi davranabilseydi, bu olayların her birinde yerinde, zamanında müdahaleyle katılımcı demokrasi anlayışıyla yaklaşarak dümenin açısını “doğruya” döndürebilseydi bu gencecik bireyler sokaklara dökülmeyecekti.

Peki ya polis? Devletin polisi, “Çevik Kuvvet” nasıl ve neden böyle bir olayda yangına körükle gitti?

Çevik Kuvvet Merkezine işim gereği girip çıktım yakın dönemde. Olaylarda önemli rol oynayan “Çevik Kuvvet” polisi figürünü iyi analiz etmek gerekiyor. Sürekli spor yapan, atletik, 20-25 yaşlarında, güçlü kuvvetli genç insanlardan bahsediyoruz. Büyük bir kısmı milliyetçi. Böyle bir infial sırasında 20-25 yaş arası genç bir polis gücünden olgunluk, “âkillik” beklemek yerine, bu grubu aktivist grupla karşı karşıya getiren yöneticilere, Emniyet Müdürlüğüne, Valiliğe sormak gerekir bu soruları. Sonuçta ne oldu? Yine kardeş, kardeşi karşı karşıya getirdiler.

Ateşle barutu yanyana getir ve bekle ki tutuşmasın, mümkün mü?

Bu yaşananların sonuçları ne olacak?

1-     Yeni jenerasyonla ilgili en büyük kaygılardan biri “apolitik bir gençlik yetişiyor” kaygıları kırıldı, gençler düşünmeye başladı, şu yazıyı yazdığım sırada etrafımdaki masalardaki 20’li yaşlardaki gençlerin hepsi bu konuları tartışıyor. Sizinle, benimle aynı dünya görüşünde olsun, olmasın, düşünenden değil, düşünmeyenden korkmalı.

2-     AK Parti “Ben yaptım, oldu” politikasından vazgeçecek, vazgeçmeli de zaten. Türkiye’de “farklılıklarımız zenginliklerimiz” sözünün artık sözde kalmaması gerektiği bir çağa girdik.

3-     Medya tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu, halkımız bundan sonra 4 yaşındaki çocuğun oyalansın diye TV başına oturtulduğu gibi oturup TV izlemeyecek, geleneksek medyadan umudumuz azalmıştı, tamamen bitti. Televizyoncu, gazeteci arkadaşlarım, ister kızın, ister küsün. Ama birebir benimle aynı görüşte bir gazeteyi de, karşıt görüşteki gazeteyi de artık okumak istemiyorum. Aynı görüşteki gazete, ne olursa olsun olanları benim görüşüme göre yontuyor, karşıt görüşteki ise ne olsa karşıt! Benimle aynı görüşü savunan “ideolojik” gazetedense, karşıt görüşü olan objektif gazete bin kat daha iyidir.

4-     Sanatçılar, tiyatrocular bir duruş sergilediler, bu duruşu takdir etmemek, saygı göstermemek elde değil. Kaldı ki bu sanatçılar, 3. Maddede eleştirdiğimiz TV kanallarından maaş alan insanlar, yani “ileride iş bulabilir miyim, iş alabilir miyim?” kaygısı güdebilirlerdi, gütmediler.

Büyük millet olmak, kökleri tarihin derinliklerinde saklı bir büyük ulus olmak bence neyi gerektirir biliyor musunuz sevgili dostlar? Direnen de bizim kardeşimiz, polis de bizim kardeşimiz, aynı fikirde olalım-olmayalım, bu insanlara biz sahip çıkacağız.

Devlet bizim devletimiz, millet bizim milletimiz. Nasıl ayrıştırabiliriz? Nasıl tersini söyleyebiliriz?

Polis şiddetin dozunu arttırdı, halka aşırı orantısız güç uyguladı, evet. Ama yerde yatan gösterici için “Ambulans yok mu?” diye feryad edip en yakın devlet hastanesine kaldırdık. Yerdeki yaralıyı yine devletimiz-milletimiz elele kaldırdı, sedyeye elele yatırdı.

Biraz sistem üstü bakıp, tarafgirlikten çok bütünleştirici bakarsak, empati yaparsak, bundan sonraki süreç daha kolay aşılacaktır.

Gelelim sonuca, bu beş günde, belki millet olarak bir yıl yaşlandık. Bir yıllık yorulduk, bir yıllık tükendik. Bu çabaların çöpe gitmemesi, tarihte kimileri için tatlı, kimileri için acı bir anı olarak kalmaması için yapılması gereken tek bir şey var.

Eylemlerde en ön sıralarda saf tutan sanatçılar, sivil toplum liderleri, kanaat  önderleri;

 

Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel. #direngeziparkı

— Memet Ali Alabora (@memetalialabora) May 30, 2013

Eğer sizi temsil edecek bir siyasi parti bulamıyorsanız, eğer gerçekten çabalarınız beş günde saman alevi gibi yanıp sönsün istemiyorsanız, üstelik çok farklı kesimlerden de bu arza talep gelmişken;

Gelin, önce siyaset arenasına, sonra da meclise, sizden sonrakilere de böyle sokağa dökülmek zorunda kalmayacakları, kendilerini ifade edebilecekleri bir mecra oluşturun.

“Çözümün parçası olmayanlar, sorunun parçasıdır”

Aslına bakarsanız gerçekten de böyle bir siyasi oluşuma ihtiyaç var. Bu yönüyle Gezi Parkı olaylarının bir hayırlı sonucu da, bu ihtiyacı ayan beyan ortaya çıkarması olmuştur.

Eğer gerçekten bu olaylar tertemiz, pırıl pırıl bir siyasi parti doğurursa ve halktan destek alırsa, önümüzdeki yıl gerçekleşecek olan seçimlerde meclise girer, şu an oldukça az siyasi partinin boy gösterdiği siyasi arenasında şu anda temsil edilmediğini, ötekileştirildiğini düşünen vatandaşlarımızın da düşünceleri seslendirilir.

Bu beş günde sokaklara dökülen, meydanlarda sabahlayan insanlara, onları harekete geçirenlerin borcudur bu.

Unutmayalım, hiçbir doğum acısız, sızısız, kansız olmaz, can yanar ama sonuçta ortaya dünyanın en güzel şeyi olan bir bebek dünyaya gelir. 

Yaşananlardan hepimiz ders almazsak ve sonuç odaklı olmazsak, milletçe yaşadığımız bu gerilim yanımızda kâr bile değil, zarar kalır…

N’olur durdurun şu şiddeti.Polisin şiddetini durdurun.Arkadaşınızın şiddetini durdurun.Her türlü şiddeti durdurun.

— Memet Ali Alabora (@memetalialabora) June 1, 2013

Google Plus Sayfam+Benzer YazılarMemet Ali ve Erman Hoca mavi yakalıların sonunu mu getirecek?5 Bin TL’ye Evlenilir mi?Dünyanın En Güzel Doğum günü HediyesiMehmet Ali Birand’dan Gençlere 10 Altın Kural “Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz”

2 Ekim 2013 Çarşamba

Geleceğin Liderleri, Kampüste Yetişiyor

TurkishWIN dünya vatandaşı olmaya aday olan kadınların birbirlerine ilham ve güç verdikleri global bir platform. Düzenlediği çeşitli etkinliklerle başarılı kadınları bir araya getiren platformun faaliyetlerinden biri de “Kampüs Liderleri Programı”. Kampüs Liderleri Programı, üniversite ortamında geleceğin kadın profesyonellerini yetiştirmeyi amaçlayan bir program. Üniversitelerin 2. ve 3. sınıflarında öğrenim gören, İngilizce bilen, sosyal ağları etkin şekilde kullanan ve sosyal hayattta aktif olan genç kızlar, TurkishWIN’in Kampüs Lideri olup, kendilerine sağlanan her biri kendi alanında uzman mentorler ile kariyer planlaması yapma şansını yakalıyorlar.

Dünyanın En Güzel Doğum günü Hediyesi

Gözün göremeyeceği mesafeler vardır, gönül o mesafeyi bir nefeste alır.

Gözün göremediğini akıl ve mantık sevemez ama kalp görmediğine de bağlanabilir.

Gözümüz sadece göz kapaklarımız açıldığında mı görmeye başlıyor sanıyorsunuz? Hayır, gözümüzü kapattığımızda daha fazla şey görmeye başlıyoruz.

30 yaşına varmak üzere olan biri için doğum günü ne ifade etmeli, bilemiyorum. Tahminim 70 yaşındaki insanın bile kalbini pırpır edebileceği yönünde.

Evet, bazı insanlardan çok karizmatik bir ifadeyle “ben doğumgününe karşıyım” gibi sözler duymuşluğunuz vardır, ama bu karşı olma durumu o kişinin kendi doğum gününe kadardır. Doğum günü gelir ve insan yine 7 yaşına dönüverir. Birbirimizi kandırmayalım.

Peki en güzel doğum günü hediyesi nedir? En güzel hediye hangisidir?

Yakın bir arkadaşımla birlikteyken, tesadüfen kendisine o anda gelen bir mesajı gösterdi. 12 Yıldız’dan Merve kendisine “Ömer Abi’ye doğum günü hediyesi ne alalım, karar veremiyoruz, yardımcı olur musun?” diye sormuş.

Arkadaşım mesajı gördükten sonra bana döndü ve sordu; “Hakikaten, sana ne alınır ki?”

Düşündüm, marka takıntılı biri değildim, lüks seven biri de değildim, aksesuar taşımaya merakım da yoktu.  30 yıllık kendim için, doğum gününde ne hediye edilir sorusuna cevap verememiştim.

Zaman geçti, günlerden Temmuz’un 11’ine, aynı zamanda doğduğum güne gelip çatmıştı takvim. Biraz da zorlu bir gündü, çözmem gereken yorucu bir konu ile uğraşırken ve biraz da canım sıkılmışken, bir video geldi eposta ile.

Video yüklenirken hala suratım asıktı. Derken indi, izlemeye başladım.

Gözlerime inanamamıştım, o asık suratım bir anda yumuşamış, gözlerim nemlenmişti.

Hayatımda hiç gitmediğim bir şehrin bir ilçesinde öğretmenlik yapan Gökçen, beni yıllar önce bir TV programında izleyip takip etmeye başlamış genç bir öğretmendi. Bütün öğrencilerine beni anlatmış, hayallerimi onlara da aktararak onları hayallerime ortak etmişti.

Sırada Burak vardı, Gökçen öğretmenin öğrencisi. Hiç görmediğim bir aydın Anadolu genci. Sosyal ağlardan dikkatle takip ettiğini hissediyordum. Öğretmeni de sık sık anlatırdı Burak’ı

Burak, hiç görmediği, hiç bilmediği bir adam için günlerce uğraşıp onun için aşağıdaki videoyu hazırlamıştı.  Üstelik bir traktör üstünde gezerek, olabilecek en zorlu koşullarda.

 

“İyi ki” dedim “her ne yaptıysam iyi ki yapmışım”. Bu güzel insanlara ulaşmamı sağlayan her ne ise, iyi ki olmuş. Biliyorum ki Burak gibi, Gökçen Öğretmen gibi Anadolu’nun her yerinde daha niceleri var, bir ışık bekleyen. Ellerinden tutacak, “yapabilirsin” diyecek birini bekleyen daha yüzbinlercesi var.

Hayatımın en güzel doğum günü hikayesiydi. Teşekkür ederim Burak Akın, teşekkür ederim Gökçen Öğretmen, Gülcan Aksoy, Esra Doğan, teşekkür ederim Kadışehri’nin güzel insanları. Sözüm söz, geleceğim.

 

Aşağıdaki fotoğraf da Zanzibar’lı bir çocuğun, kendisine hediye edilen bir Karton Kutu, evet sadece bir karton kutu ile mutlu olduğu anlardan.

Mutluluk, sevgiyle mümkün, zenginlikle, çok parayla ya da başarıyla değil!

 

Google Plus Sayfam+Benzer Yazılar“Biliyorum, bu ülkeye çiftçi de lazım ama..”Gezi Parkı Olayları: Bardağın Dolu TarafıHangisi Sizsiniz? Geleceği Tahmin mi Ediyorsunuz İnşa mı Ediyorsunuz?“Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz”Türk Genci Nasıl Kurtulur? [Çıkar İçindeki İnsanı]

27 Eylül 2013 Cuma

TurkishWIN'den Kadın Girişimcilere Fırsat!

TurkishWIN’den Türkiye’de bir ilk… Kadın girişimciliğini artırmak üzere yola çıkan global bir platform olan TurkishWIN, Techconnect Mentorluk Programı ile çoğunluğu kadın olan teknoloji ve biyoteknoloji girişimcilerini, Amerika Silikon Vadisi ve New York’taki girişimci ve yatırımcı mentorlarla buluşturacak. 1 yıl sürecek mentorluk programı ile girişimci ve yatırımcılar bir araya gelecek ve girişimcilerin hayalleri gerçekleşecek. Mentoring programına başvurular 4 Ekim’e kadar sürecek.

Ömer Ekinci Girişimciliği Anlatıyor [KontrolSende Programı]

KontrolSende Programına katılan Ömer Ekinci girişimciliği anlatıyor.. Yarışmacılardan gelen girişimcilik üzerine sorulara da yanıt veriyor. İstifade edilecek bilgilerle dolu bu yayını izlemenizi tavsiye ederiz.

Kaynak: Kişisel Gelişim

23 Eylül 2013 Pazartesi

Takım Olmak!

Takım olmanın oluşturduğu gücü anlatan çok güzel bir animasyon film.

Kaynak: Kişisel Gelişim

18 Eylül 2013 Çarşamba

Bir Takımın Doğuş Hikayesi!

Panyee Futbol Takımının doğuşunu anlatan bu videoda azmin ve inancın mükemmel bir örneğini göreceksiniz. Her şey "inanç" ile başlar..

Kaynak: Kişisel Gelişim

9 Eylül 2013 Pazartesi

5 Bin TL’ye Evlenilir mi?

Hep kendi penceremizden bakıyoruz, bıkmadan usanmadan. Başkasının gözlerine bir türlü bağlanıp da “onun gözlerinden nasıl görünüyor?” diye merak etmiyoruz.

Farkında mısınız? Hep daha fazlasını istiyoruz, hep daha iyisini değil.

Daha kıymetlisi, daha pahalısına yenik düşüyor hep, ne kadarına ihtiyacımız olduğunu değil, ne kadar daha kazanabiliriz’e bakıyoruz.

En küçük kardeşim Ahmet, çocukluktan beri yazları çalışıyor. Hem de benimle birlikte ya da benim yönlendirdiğim bir tanıdığın yanında değil, sokak sokak dolaşıp kendine iş buluyor. En son işlerinden biri bir “Böcek İlaçlama” firmasındaydı.

Bir gün geldi ve şu kanımı donduran soruyu sordu.

“Ömer Abi, çalıştığım işyerinden bir çocuğun abisi evleniyor,

buzdolapları eksikmiş,

depodaki eski,

bozuk buzdolabı var ya,

onu verebilir miyiz?”

Durdum, başımı çevirdim, tekrarlattırdım, bir daha, bir daha tekrarlattırdım.

“Ömer Abi, eş dost yardımıyla, 5 bin lira parayla evleniyorlarmış, başka paraları yokmuş”

Anlamadım mı, anlamazlıktan mı gelmeye çalıştım, bilmiyorum. 5 bin lira ile evlenmek, düğün yapmak, ev dizmek mümkün müydü?

O gözü kara genç insanla tanışamadım ama gerçekten de o parayla evlendiğinin haberi geldi. Haberi alınca “hayattan film izle beklentilerimiz ne kadar da yüksekte” diye düşünmeden edemedim.

Bugün evlenmeye kalkan bir gence “Evin, araban, işin, askerliğin, yüksek lisansın” var mı? diye soruyorlar. Oysa çocuk 24 yaşında. Bütün bu talep edilenleri gerçekleştirmeye kalksa, 32 yaşına gelecek garibim.

Ne yalan söyleyeyim, hem “Helal olsun” dedim, hem ilham aldım o gençten, (Kızı ve ailesini nasıl ikna etmiş, o da ayrı bir başarı hikayesi, biz bütün erkeklerin ders alması gerekiyor.)

Olur, insan inanırsa bir yolu mutlaka bulunur. Hep “yarınlara hd film izle“, “hele bir seneye olsun da”lara bırakmayalım harekete geçmeyi

Ha bir de, etrafa bakıp algıları açık tutmakta fayda var, küçücük bir çabanızın hayatını değiştireceği insanlarla dolu etrafımız.

 

Google Plus Sayfam+Benzer Yazılar1 TL’ye 1 Günde Kendi İşinizin Sahibi Olmak İster Misiniz? [Kolay Gelsin]Gezi Parkı Olayları: Bardağın Dolu TarafıHayata Takla Attırmanın SırlarıHiç Yaşlanmamak Mümkün mü?Mehmet Ali Birand’dan Gençlere 10 Altın Kural

6 Eylül 2013 Cuma

Size de mi Memuriyet Aşısı Yaptılar?

Bu yazımın başlığı bir soru oldu; ”Size de mi Memuriyet Aşısı Yaptılar?” Eğer nadir bulunan bir ailenin ferdi değilseniz bu soruya cevabınız mutlaka “Evet” olacaktır. Ya da yaşadıklarının farkında olmayan birisiyseniz bu yazıyı okuduktan sonra “Gerçekten öyleymiş.” diyeceksiniz. Bize memuriyeti aşılamaya çok küçük yaşlarda başladılar. “…(doktor, avukat vs.) olacak benim oğlum/kızım.” gibi sözlerle başladı ilk aşılarımız. Sonra toplumun sesi yankılandı kulaklarımızda, “Memur ol hayatını kurtar”, “Güvenceli bir iş bul”, “Emekli oldun mu senden iyisi yok” vb. sözlerle aşılar vuruldu, bu aşılara ‘girişimcilikten koruma aşıları’ da diyebiliriz. Tabi ki bunları söyleyen sevenlerimiz, hele ki anne ve babalarımız asla kötü niyetli değil, sıkıntısız bir hayat sürmemizi istiyorlar. Lakin iyi niyetli olsalar da yaptıkları yanlış, bize hayal kurma fırsatı vermeden kendi hayallerini aşılıyorlar ve bir zaman sonra, farkında olmadan başkalarının hayallerini kendi hayallerimizmiş gibi benimsemiş buluyoruz. Belki bir gün farkına varıp “Bu hayaller benim değil ki” diyeceğiz fakat kısır bir yaşam döngüsünün içinden çıkmak ve hayallerimizin asıl sahiplerini karşımıza alma cesaretini göstermek zor olacak. Bize kızacaklar o insanlar, çok şey söyleyecekler fakat söylenenlerin tercümesi “Sen bizim hayallerimizden nasıl vazgeçersin?” olacak. memuriyet aşısıAslında bu anlattıklarımdan daha kötüsü de var. Bu başkalarının hayallerini sahiplenerek üniversite yollarında, sınav sıralarında ömrünü geçiren insanların çoğu bir zaman sonra doktorluk, avukatlık vs. hayallerinden de vazgeçiyor, nereye PUANı yeterse orada okuyor/çalışıyor. Buda kötünün de kötüsü bir durum. Hayatının büyük bir bölümünü kapsayacak olan mesleğini, işini, senin ‘belirli bir zaman diliminde belirlenen puan’ın belirliyor. Bu sizce de çok acı bir durum değil mi? Siz hiç çocuğuna küçük yaştan itibaren ticareti, girişimciliği aşılayan bir aile gördünüz mü? “Girişimci olacak, kendi hayatını refaha ulaştırdığı gibi başkalarının hayallerini de refaha ulaştıracak benim oğlum.” düşüncesine sahip bir anne veya babayla karşılaştınız mı? Yeni nesilde bunları göreceğimizi umut ediyorum fakat bizim ve bizden önceki neslin anne babalarında bunu görmek çok zor, mutlaka vardır fakat sayıları çok azdır. Yahudiler çocuklarına küçük yaştan başlayarak ticareti aşılarlar ve öğretirler. Bugün dünyada azınlık olan Yahudiler, ticaretin hâkimiyetini almış durumdalar. Büyük ticari oluşumların yarısından fazlasının arkasında Yahudiler mutlaka vardır. Burada değinmek istediğim din, ırk ayrımı değil tabi ki. Şuna dikkat çekmek istiyorum; Ticareti benimseyen ve benimsemeyen iki toplumun nüfusları ve hâkimiyetleri arasındaki fark. Hep toplumumuzun kötü taraflarından konuştuk fakat son yıllarda girişimcilik ve ticaret bakımından güzel oluşumlar da mevcut, bunları göz ardı etmemek gerekir. Ve ben inanıyorum ki bu oluşumlar çok daha güzel noktalara varacaktır. Bu yazıyı okuyan insanın şu sonuca varmasını istemem; “Evet, bende okulu filan bırakmalıyım ve ticarete atılmalıyım, girişimci olmalıyım.” Kesinlikle çıkarılması gereken sonuç bu değil, benim savunduğum insanların kendi hayallerini yaşaması gerektiğidir. Kendi hayallerinizi yaşayın ve unutmayın bu toplumun her çeşit insana ve mesleğe ihtiyacı var. Fakat şunu da unutmayın hayallerinizi yaşamanın bir bedeli mutlaka olacaktır, bu bedeli ödemeye hazır olanlar, cesaretli olanlar hayallerinin peşinden gidebilirler. Hayallerinize sahip çıkmanız dileğiyle.. Kaynak: http://www.mustafayasar.net/size-de-mi-memuriyet-asisi-yaptilar.html

30 Ağustos 2013 Cuma

Zengin Olmamız İçin Ne Yapmamız Gerekir?

Finans Uzmanı Robert Kiyosaki'nin Finansal Zeka eğitiminden bir bölüm. Unutmayın; Zengin olmak ve zengin kalmak için finansal zekanızı geliştirmeniz gerekir.

Mehmet Büyükekşi, TEB Girişim Evi’nde!

Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin gelişmesi için farklı faaliyetler yürütme hazırlıkları içinde olan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, TEB Girişim Evi’ni ziyaret etti. Ziyaretinde önce TEB Girişim Bankacılığı hakkında bilgi alan Büyükekşi, daha sonra TEB Kuluçka Merkezi’ni gezerek, teker teker girişimcilerimizle tanıştı. Girişimcilerin projelerini dikkatle dinleyen TİM Başkanı’na, TEB Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Varol Civil, TEB KOBİ Bankacılığı Pazarlama Direktörü Devrim Ziya Tavil ile Girişim Eğitim ve Danışmanlık Merkezi Direktörü Mehmet Sanlı eşlik etti.

29 Ağustos 2013 Perşembe

Network Marketing Soru-Cevap Sistemi

İş dünyasının yükselen yıldızı Network Marketing, sektör ve iş modeli olarak her geçen gün kalitesini arttırarak büyümektedir. NetworkMarketingOkulu.Com olarak, gerek sektör içerisindeki bilinçlenmeyi arttırmak, gerek Network Marketing adı altında yapılan art niyetli faaliyetler ile bu işi doğru yapanların ayırt edilmesini sağlamak amacıyla birçok makale ve video yayınladık, yayınlamaya da devam edeceğiz. Amacımız, bilinçlendirmeyi arttırarak daha sağlıklı bir sektörün oluşmasına katkıda bulunmaktır.

Sektördeki bilinçlendirmeyi arttırma amacı güderek soru-cevap sistemini oluşturduk. Bu sistem ile Network Marketing ile ilgilenen insanların aklına takılan soruları sormasını ve burada herkesin faydalanabileceği soru-cevap arşivi oluşturmayı hedefliyoruz. Siz de aklınıza takılan soruları bu sistem aracılığı ile sorabilirsiniz. Network Marketing sektöründeki kaliteyi arttırma adına yapacağımız çalışmalar devam edecektir. Takipte kalın.. Network Marketing Nedir?

27 Ağustos 2013 Salı

Neden Multi Level Marketing?

Network Marketing sisteminin ülke ekonomisinden şirketlerine, katılımcılarından tüketicilerine kadar tahmin edebileceğimizin çok daha üzerinde yararları ve avantajları vardır. Biz bu sistemin şirketlere ve katılımcılarına sunduğu avantajları ve faydaları inceleyeceğiz. Tabi burada yazacaklarımız başlıca birkaç tanesidir ve bu faydalardan bazıları kişilerin sektöre ne kadar sadık ve bağlı kaldıklarına göre değişmektedir.

Network Marketingin Çalışanlarına(Network Marketerlara) Faydaları

Çalışma zamanları kişinin kendisine bağlıdır: Bu sektörde ister tam zamanlı isterseniz yarı zamanlı çalışabilirsiniz. İsterseniz sadece ürünün kullanıcısı olun ve hiç çalışmayın. Ne zaman, nerede ve ne şekilde çalışacağınız tamamen sizin tercihinizdir.

Ürünü ucuza mâl edersiniz: Daha öncede belirttiğimiz gibi ürün ya daha ucuz fiyattan ya da eşdeğer fiyattan piyasaya sunulur. Fakat genelde daha ucuzdur ve siz bu sistem sayesinde ürünü alırken bile kâr edebilirsiniz.

Bilgi ve deneyim gerektirmez: Bu sektöre başlamanız için sizden herhangi bir diploma, bilgi, deneyim istenmez. Başarılı olmak içinde üstün yeteneklere ihtiyacınız yoktur. Birçok eğitim ve bilgiyi sizi dahil eden kişiden ve şirketten alırsınız.

Kazançlarınız sizinle sınırlıdır: Ne kadar kazanabileceğiniz sorusunun cevabı tamamen sizdedir. Hiçbir iş ve yatırımdan kazanamayacağınız parayı da kazanabilirsiniz, hiçbir şey de kazanmayabilirsiniz. Kısacası bu işte siz ne verirseniz size kat kat fazlasıyla geri döner.

Kazandır – Kazan: Bu iş modelinin en güzel yanlarından biride dahil ettiğiniz kişilerin bu işten para kazanmasına ne kadar yardımcı olur ve sağlarsanız, siz de o orantıda kazanırsınız. Bu sizi dahil eden kişi içinde geçerlidir. İşte bu! Tek başına kazanmak yok, beraber kazanacaksınız..

Kişisel Gelişim:  Bu sektörde çalışanlar zamanla gerek iletişim yönünde, gerek bilgi yönünde, gerekse vizyonun genişlemesi yönünde birçok gelişim gösterir. Peki, bu nasıl olur? Dahil olduğunuz organizasyon içerisinde alacağınız eğitimlerle, okuyacağınız kitaplarla ve etrafınızda vizyon sahibi birçok insanın bulunmasından dolayı olur. Fakat asıl mesele öğrendiklerinizi, gördüklerinizi uygulamada! İşte bu noktada Network Marketing size eşsiz bir saha sunuyor, insanlarla iletişim kuruyorsunuz, sunumlar yapıyorsunuz, dahil ettiğiniz kişilerin eğitimi için çabalıyorsunuz vs.

Network Marketingin Şirketlere(Üreticilere) Faydaları

Düşük maliyetler ile başlangıç: Network Marketing Nedir yazısında belirttiğimiz gibi; Bu sektördeki firmalarda tek araç katılımcılarıdır. Dolayısıyla başlamak için aracıları temin etme gibi birçok masraftan uzaktır. Network Marketing şirketlerinin çoğu medya yoluyla reklam yapmaz.

Stok derdi yoktu: Stok yapma veya stokun elde kalması derdi de pek yoktur. Çünkü ilerleme aşağı yukarı tahmin edilebilir ölçülerdedir ve gözlemlere göre üretim yapılır.

Rakipler potansiyeli göremez: Network Marketing ile çalışan bir şirketin piyasaya olan hâkimiyetini, büyüme potansiyelini dışardan gözlemlemek çok güçtür. Çünkü ürünler açık piyasada dolaşmaz ve şirketin medya kanallarıyla bağlantısı yoktur.

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Başarılı Girişimcinin Özellikleri

Ünlü milyarder Donald Trump ve finans uzmanı Robert Kiyosaki'nin girişimcilik üzerine yaptıkları kısa ve güzel bir söyleşi.
 

22 Ağustos 2013 Perşembe

Hayata Takla Attırmanın Sırları

İnsan ömrü 60 sene diyelim, ortalama. Bunun 40 senesi koşturma, çabalama, hayat kavgası.

İnsanı öldüğünde en yakınının, en sevdiğinin, eşinin, çocuğunun, annesinin unutma süresi ise 18 ay.

Yani 18 ay sonra acısı diner, sizi tatlı bir anı olarak anımsar.

Maaş peşinde, yükselme derdiyle, yıl sonunda güzel bir tatile gidebilmek, gittikten sonra da bir yıl çalışıp o tatili ödeyebilmek için çalışıp, TOKİ’de bir daireye girip, bir de taksitle araba çekip, sonra da hayalleri, hedefleri çocukların büyümesine bıraktığınızda, bir de bakıyorsunuz hayatın sonu gelmiş.

“Hele bir şu da olsun, rahatlayacağım” dediğiniz çok şey olmuştur mutlaka, girdiğiniz sınavlar, bitirmeye çalıştığınız okullar, önemli bir projenin bitiş tarihi. Hangisinde gerçekten rahatladınız?

Yazık oluyor, ucuza gidiyoruz…

Yani bir daire, bir araba, iyi bir tatil değil ki bizim yaşama sebebimiz.

Ya da olmamalı, değil mi?

Daha iyisi, 5 ev, biri spor biri 4×4 araba da değil elbette, bunlar da değil demek istediğim.

Ucuza gidiyoruz, yazık oluyor…

Bir adım geriye atıp, kendimize bir dışarıdan bakıp, bir baksak ya “ne yapıyoruz?”, hangi yolun yolcusuyuz? nereden gelip, nereye gidiyoruz? Peşinden koştuklarımızın, neden ve ne için peşinden koşuyoruz?

Değer üretmeden, iz bırakmadan yaşanan hayat, 60 yıl, 70 yıl ya da 80 yıl yaşanan bu koşuşturma, 18 ayda unutulmak için çok fazla, çok ağır!

“Öyle deme” diyorsunuz, “güzel anlar, güzel anılar biriktiriyoruz”. Evet, güzel anlar ve güzel anıları kameraya ve fotoğraf makinesine kaydedip hep tadını çıkarmayı sonraya bırakarak yaşıyoruz.

İnsanın yetiştirdiği öğrencileri olmalı, öğretmen olmasa bile

Yazdığı bir kitabı olmalı en az, ya da yazmaya azmettiği

Tanımadığı, adını bile bilmediği insanlara dokunmuşluğu olmalı

Birileri çevirmeli zaman zaman, “Siz beni tanımazsınız ama, ben sizi tanıyorum, siz benim hayatımı değiştirdiniz” demeli yıllar sonra

Paranız varsa bir okulun adında yazmalı adınız, sizden yüz yıl sonra çocukların, üstelik sizi hiç tanımayan, tanımayacak olan çocukların göğsünde adınız yazmalı

Mutlaka makaleler yazmalı insan, mutlaka üstüne makaleler yazacağı birkaç konusu olmalı, toplumsal, sosyal, ekonomik, siyasal..

Kahve köşelerinde atıp tutmak, bir yandan kağıtları dağıtırken bir yandan vatanı kurtarmak değil söz ettiğim, siyaset yapmalı, dernek kurmalı, dilediğini yapacak bir çatı bulamıyorsa dernek kurmalı

Bir müzik aletini çok güzel çalmalı mesela, bir sporda iyi olmalı insan

Hobileri olmalı, Pazar sabahı heyecanla yataktan kaldıracak en az bir hobisi

Dil öğrenmeli mesela, daha iyi iş bulmak ya da işinde yükselmek için değil, keşfetmek için

İnsanlara selam vermekten korkmak şöyle dursun, tanımadığı onlarca insana dokunmalı, sohbet etmeli, dertleşmeli, arkadaş olmalı

Nasıl bitirmişti şair?

“Yaşadım diyebilmen için”..

Google Plus Sayfam+Benzer YazılarHayır Demeyi Bilmenin, Hayır Demeyi Öğrenmenin Altın KurallarıMehmet Ali Birand’dan Gençlere 10 Altın Kural Mükemmel bir Haftaya Başlamak, Haftaya Mükemmel Başlamak için 20 Altın KuralEğitim şartsa, eğitim için hepimizin bir şeyler yapması daha bir şart! “Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri için yapılmaz”

Girişimcide Donanım, İş Modelinde Farklılık Gerekli.

Galata İş Melekleri (GBA), İstanbul’un ilk melek yatırımcı kuruluşu. Yeni girişimleri, başlangıçtan başarılı bir çıkışa kadar keşfederek onlara rehberlik eden, finansman bulmayı hedefleyen ve yenilikçi şirketler için büyük bir sermaye havuzu oluşturan bir organizasyon. GBA’nın sayısı 25’i bulan birçok başarılı yatırımcısı mevcut. Girişimcilikte donanım ve iş modelinde farklılık, girişimcilerde aradıkları ilk nitelikler.

Kaçmak Çözüm Değildir

Hayatta acı veren ne varsa ondan kaçıyoruz. Onları tedavi etmiyor, sadece ağrılarını dindiriyoruz. Rahatsız eden sesleri durdurmuyor, müziğin sesini yükseltiyoruz. Kaçış olarak herşeyi kullanıyoruz. Sinema, televizyon, spor, seyahat, yemek, içki, seks, uyuşturucular, sakinleştirici ilaçlar…ne bulursak, her şeyi kullanıyoruz.

Aslında, kaçtığımız şeylerin, dışarıdan değil, içimizden kaynaklandığını ve bunlardan kaçamıyacağını biliyor, yine de bunlarla yüzleşmekten çekiniyoruz.

Karşıtların birinden kaçıp, diğerine sığınma düşüncesi beraberinde korkuyu getiriyor. İnsanlar ölüm korkusuyla yaşama, acı korkusuyla eğlenceye, yaşlılık korkusuyla gençliğe, fakirlik korkusuyla mala mülke sarılıyorlar. Ne var ki, karşıtlardan biri olmadan diğerinin olamıyacağı gerçeği, korktukları neyse onu daha da büyüterek karşılarına getiriyor. Kaçtıkca daha çok acı çekiyorlar. Korkularından kurtulmak istedikce, onların kölesi oluyor, korkularının onları yönetmesine izin veriyorlar.

Bu kölelikten kurtulmanın tek yolu onları kabul etmektir. İnsanları ölümle tehdit ederek istediğiniz gibi yönlendire bilirsiniz. Ama, “İster öleyim, ister yaşayayım, ikisini de kabul ediyorum, benim için fark etmez” dedikleri anda, onlar üstündeki gücünüzü kaybedersiniz.

Korkularımıza böyle baktığımız an, şartlar ne olursa olsun mutlu olma yeteneğini elde etmişiz demektir.

Tüm Türkiye’nin Önünde Canlı Yayında Kovulan Adamın Başarı Hikayesi

Yaşanan her şeyi bir sebebi, bir de sonucu var. Öyle iç içe geçmiş olaylarla dolu hayatlar yaşıyoruz ki, sonuç zannettiğimiz esaslı bir başlangıca, başımıza gelen en büyük şans sandığımız, hayat boyu sürecek bir pişmanlığa evrilebiliyor.

Yıllarca değişmez dediğimiz şeyler, günler içinde değişiyor, önce ağzımız açık izliyoruz bu hızlı değişimi, sonra biz de günler içinde alışıveriyoruz.

Sizi bilmem ama ben, bu dünyada yaptığımız her şeyi, daha bu dünyadan ayrılmadan, şu kısa insan ömrüne sıkıştırılmış bir karşılığını göreceğimize inanıyorum.

Bir adam;

2011 yılında dijital hayatımın bana kazandırdığı değerlerden biriydi. Tanımıyordum ama iyi bir adam olduğunu hissetmiş, bir kahvesini içmeye gitmiştim. Eyüp sırtlarındaki bir TV kanalının Haliç manzaralı bir odasında, kot pantolon ve tişörtle, kelimenin tam manasıyla “genç” bir adam karşıladı beni.

Birkaç saat sonra en ciddi yüzüyle, koyu bir takım elbiseyle memleketin –genellikle yorucu, boğucu- gündemini Elazığ’daki, Van’daki, Aydın’daki, Konya’daki evlerin salonlarına canlı bağlanarak anlatacaktı ama hiç de öyle “önemli adamım ben, o TV’de gördüğünüz adam var ya işte o benim” havası yoktu.

Oturduk, müzikten konuştuk, sanattan konuştuk, gençlerden, gelecekten, kısacası güzel olan şeylerden… Arkadaş olduk, sonrasında da tekrar tekrar buluştuk, sohbetimiz hep demli çay kıvamında kaldı. 

Sohbetlerimizden birinde çok sakin bir şekilde, adeta “tatlı tatlı” anlattı tüm Türkiye’nin gözünün önünde, canlı yayında kovulan ilk muhabir olduğunu.

1996 yılında 20’li yaşlarında genç bir muhabirken, ülkenin gelmiş geçmiş en meşhur anchorman’inin yanında çalışıyordu. Bir gün, ülkeyi karışık, karanlık günlere, huzursuzluğa hazırlayabilmek adına, ortalığı toz duman eden bir haber yayınlandı. “Ülke elden gidiyor” hissi vermek için özel tasarlanmış bu haberden sonra ünlü anchorman şöyle bir açıklamada bulundu.

“Sevgili izleyiciler, az önce bir haber verdik. Bu haber bizim yayın çizgimize hiç yakışmıyordu. Bu yüzden sizden özür diliyorum. Ve bu haberi yapan arkadaşımız ….. …..’yı tüm Türkiye’nin huzurunda canlı yayında işten atıyorum.”

Şok olmuştu genç adam, nutku tutulmuştu. Tüm Türkiye’nin gözü önünde işten kovulmuştu.

İşin garip tarafı, aslında bu haberle ilgisi bile yoktu genç muhabirin, bu haberi o yapmamıştı.

Bana bu hikayeyi büyük bir sakinlikle, olgunlukla anlatmasına şaşmıştım doğrusu. “Kovuldum” kelimesini tek kelime olarak söyleyemeyip, uzun cümlelere yaymayı seven milletiz ne de olsa.

Yıllar, yıllar geçti o kovulmanın ardından. O toy, acemi genç muhabir gitti, yerine ekranların beyefendi, mütevazı ve sakin yüzü geldi. O artık bir ana haber sunucusuydu.

Bir gün ülkenin en önemli haber kanallarından birinin genel yayın yönetmenliğine transfer olduğu duyuruldu bu haber adamının. Ama tırmanış henüz bitmemişti. Kaderin cilvesi döngüyü henüz tam olarak tamamlayamamıştı.

Birkaç hafta sonra, bir sürpriz haber daha düştü ajanslara. Ülkenin en çok izlenen kanallarından birinin yeni anchorman’i belli olmuştu.

Evet, bu yeni anchorman, Türkiye’nin canlı yayında kovulan ilk muhabiri Erhan Çelik’ten başkası değildi.

Ve kaderin cilvesi yerini bulmuştu, Erhan Çelik’in başına geçtiği kanal, kovularak ayrıldığı Show TV’ydi. Koltuğu da kendisini kovan adamın, Reha Muhtar’ın koltuğu…

Ekranların beyefendi yüzü, haberi bağırıp çağırmadan da sunabilen, izleten adamın hikayesini okudunuz.

“On Dördüncü Kural: Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”

Şems-i Tebrizi

 

Google Plus Sayfam+Benzer YazılarRöportaj : Bluetooth ile Lokasyon Bazlı Reklam ve pazarlama – Haberturk1 Milyar Dolarlık Türk Sanayici Nokia 3310′unu Neden Değiştirmiyor?Karda, Buzda Düşüp de “Kariyerinizi” Kırmamanın 10 Altın KuralıGüç yürekten, liderlik doğuştan gelir. Bölüm 1Prof. Dr. Arman Kırım’ın ardından..

Her Maç, İlk Maçtır

Galibiyet serileri her zaman, ilk maçı kazanmakla başlar. Ve her maç, ilk maçtır.

Bill Russell

Melek Yatırımcılar, TEB Girişim Evi Eğitimlerinde

TEB Girişim Evi’nde girişimcilerin bilgilenmesi amacıyla verilen eğitimler son sürat devam ediyor. 26-27 Temmuz 2013 tarihli eğitimlerin ana odağı, melek yatırımcılar idi. Girişimcilerini, melek yatırımcıların dünyası ve yatırım yapmaktaki kriterleri hakkında ilk elden bilgilendirmeyi amaçlayan TEB Girişim Evi, ilk olarak Galata Melek Yatırımcı Ağı Genel Sekreteri Ayşe İnal’ı ağırladı. Bir sonraki günün konukları ise Metutech-Ban Teknoloji Yatırımcıları Ağı idi. Konuklar, yatırımcıların perspektifinden seçilen projeler konusundaki şifreleri girişimcilerle paylaşırken, TEB Girişim Evi girişimcileri de Metutech-Ban yatırımcılarına projelerini tanıtma imkânı buldu.