Birazdan 2014’e gireceksiniz değil mi? Durun, acele etmeyin. Öncesinde konuşmamız gereken şeyler var.
Bu yazı 2013’ün son gününün son saatine girerken yazılmıştır. Yazıyı gününde değil de, sonradan okuyanlardan olursanız da ziyanı yok, her güne, her aya, her yıla uyarlanabilir.
Ne diyorduk? Acele etmeyin. Sorular var önce kendimize sormamız gereken.
Mesela, eğer sadece 2013’ün hakkını verebilenler 2014’e girebilseydi, kaçımız 2013’de kalırdık? Kaçımız 2014’e girerdik? Dahası kaçımız 2012’ye, 2011’e girmiş olabilirdik?
Mesela, eğer bu yıl, dostlarına yeterince zaman ayırmamış, ilgi, sevgi göstermemiş olanların dostları elinden alınıyor olsaydı, kaç dostumuz kalırdı?
Bir soru da anne-babalara;
Mesela çocukların fiziksel gelişimi gıdalara (proteinler, karbonhidratlar, vitaminler ve minerallere) değil de sevgi, kültür ve değerlere bağlı olsaydı; yani yedirip içirdiğimiz çocuklar değil sadece bilgi, kültürel zenginlik ve değerleri öğrettiğimiz çocuklar büyüyebilseydi, sizin çocuğunuz kaç yaşında olurdu? Boyu bu kadar hızlı uzar mıydı?
Mesela ailemizi düşünelim, bu karmaşanın içinde arayamadığımız, ihmal ettiğimiz, gözlerinin içine bakarak dinlemeyeli uzunca bir zaman olduğunu fark ettiğimiz aile bireylerimiz; annemiz, babamız, kardeşimiz, eşimiz, çocuklarımız; bir kontrol mekanizması olsaydı da, sevgimizi gösteremediğimiz sevdiklerimiz 2014’de elimizden alınsaydı, kaçımızın ailesi bu kadar kalabalık olacaktı?
Mesaiyi tamamlayan herkese değil de, sadece işe yüreğini verenlere maaş ödenseydi, maaşımızın ne kadarını alabilecektik?
Okulda sadece gerçekten anladığımız, not için değil, yeni bir şeyi öğrenmenin heyecanıyla anlamaya çalıştığımız derslerden geçebilsek, kaçımızın diploması olacaktı elinde?
Garip bir bakış açısı, farkındayım, böyle bakmayı sigaradan öğrendim aslında. Sigaranın öldürdüğünü hepimiz biliyoruz, ama “tek” bir sigaradan “tek” bir nefes çektiğimizde ölecek olsaydık, dünyada sigara içen insan kalır mıydı?
Peki tek bir nefeste değil de yıllar içinde öldürdüğünü artık herkesin bildiği sigarayı neden içiyoruz hala? Bir kerede öldürmeyip, zamana yaydığı için mi? Bir tuhaflık yok mu bu işte?
“Günleri sayma, sayılmaya değer günler yaşa” demişti Muhammed Ali, gerçekten hakkını verdiğiniz, doya doya yaşadığınız günleri yaşasaydınız, bugün bu yaşta olur muydunuz?
Bu sorulara içinizden cevap vermeyi deneyin, gerçekten kaçına “evet” diyebiliyorsunuz? Eğer “evet”leriniz çoğunluktaysa ne mutlu size. Eğer çoğunlukta değilse;
“Belki dünü değiştiremeyiz, hatta yaşamaya değer bir dün yaşamamış da olabiliriz, ama bu diğer bir yandan çok değerli bir deneyime sahip kılar. Bu değerli deneyim bizim için değerli bir bugün ve değerli bir yarının anahtarı olabilir.”
Değer yarattığımız, iz bıraktığımız, “hiç bitmeseydi” diyebileceğimiz bir 2014 dileğiyle.
Mutlu seneler
Google Plus Sayfam+Benzer YazılarHayır Demeyi Bilmenin, Hayır Demeyi Öğrenmenin Altın KurallarıEğitim şartsa, eğitim için hepimizin bir şeyler yapması daha bir şart! “18 Yaşında Marka Ol” Slideshare’de 2 kategoride zirveye çıktıHayata Takla Attırmanın Sırları15 milyon gencimizi kaybediyoruz, Sesimi duyan var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder