Bu yazı fikri Pondr lansmanı sonrası aklımıza gelen bir düşüncenin ürünü. Kısa bir süre önce duyurulan Pondr ekibi, Türkiye’den dünya sosyal medya piyasasına girme hedefindeki bir proje. Bizim bu yazıda odaklanacağımız nokta ise Pondr’ın renk tercihi.
Artık koyu bir mavi ve F harfi gördüğümüzde aklımıza Facebook’tan başkası gelmiyor. Turkuaz mavi ve kuş ise Twitter’ın sembolü. LinkedIn’in logosunda ise bu iki mavinin tam ortasında kalan bir mavi tonu mevcut. Sadece bununla sınırlı değil; IBM, Intel, Skype, WordPress maviyi kullanıyor. Türkiye’de de Tukcell ve Türk Telekom gibi ilk etapta aklımıza gelen mavi renk kullanan büyük şirketler var. Pondr da parlak, turkuaz benzeri bir mavi kullanıyor. Bir an düşündük; Kırmızı bir logo kullansalar ne farkeder ki? – Açıkçası çok çirkin görünürdü. Peki nedir maviyi bu kadar vazgeçilmez kılan?
Mavi muhtemelen dünyada markaların en çok kullandığı renk. Bir araştırmaya göre dünyada markaların %33′ünün logosunda mavi mevcut. Özellikle internet ve mobil girişimleri arasında da mavi çok popüler. Renk kodlarına baktığımızda mavi; Soğuk renklerden biri. Yani durgun, sakin ama güven veren bir hali var. Belki genç görünüyor olabilir ama marka uzmanları mavi tonlarını enerjik olarak kabul etmiyor. Sosyal medya kullanımının genelde iş sonrası, dinlenme saatlerine artması mavinin verdiği mesajla bağlantılı değil mi?
Mavinin ardından en çok kullanılan renk ise kırmızı. Enerjik ve agresif bir renk olarak algılanan kırmızının popüler olmadığı sektörler arasında enerji sektörünün de olması ironik. Enerji şirketleri daha durgun, doğal ve güvenilir bir imaj çizmek istiyor. Benzer şekilde finans ve havayolu şirketleri de kırmızıdan uzak duruyor.
Kırmızı ve turuncu teknoloji alanında popüler renkler. Özellikle oyun şirketleri kırmızıyı seviyor. Medya şirketleri de tercihini güncelliklerini vurgulamak için kırmızıya güveniyor.
Teknoloji alanında popüler olmayan renklere baktığımızda ise karşımıza sarı ve kahverengi çıkıyor. Bu renklerin verdiği imaj pozitivite, sağlamlık, yaratıcılık gibi mesajları var. Belki de maviler arasından sıyrılmak için bu renkler girişimler tarafından daha çok kullanılmalı.
Son olarak Etohum olarak kendi logomuzun mesajına da bakalım; Koyu yeşil bolluk, huzur, doğallık ve büyüme mesajı verirken gri tonları zamandan bağımsızlık, prestij gibi mesajlar içeriyor. Tam da bizi anlatıyor değil mi? :)
The post Renkler ve Markaların İlişkisi appeared first on Etohum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder